SESSİZ GOLCÜLER DEVREYE GİRDİ!

Hacettepe, ligde ilginç skorlar alan bir takım. Bir hafta altı gol kalesinde görüp bir hafta sonra da sahasında altı atan bir takım için ne yapacağı belli olmaz denilebilir. Gençlerbirliği’nin alt yapısı olan ve genç oyunculardan oluşan bir ekipten ben daha fazlasını beklerdim.

Öncelikle rakip sahasında oyunu kabul etti. Fazlasını beklerdim dediğim aslında daha cesur oynasalar ve defansı beşli yapmayıp daha organize olabilseler işte o zaman geleceği için bir taktiksel mücadele koyabilirler.

Belki de öyle oynuyorlardır ama bu maçta bunu göremedik. Böylesi takımlara karşı mutlaka erken gol bulmak önemli oluyor. En azından daha çok öne çıkmalarını kolaylaştırır. Gerçi biz golü geç bulduk buna rağmen yine son dakikalara kadar çıkmadılar öne.

İlk yarı boyunca rakip alanda daha çok görülen taraftık. Ancak Bahattin’in karşı karşıya kaldığı kaleciyi nişanladığı mutlak bir pozisyonu vardı. Öncesinde ise bol bol ofsayta kalmamız vardı. Bunlardan iki tanesi de şüpheli kalkan bayraklardı.

Şimdi herkes kapanan rakibe karşı neden bu kadar çaresiz kalıyoruz diyecek? Evet çaresiz dedim çünkü eğer 3 direk arasından topu ağlara göndermeyi başaramıyorsanız bu çeresizlikle ifade edilir.

Notlarımın arasında uzaktan şutlar var ki biri direkten döndü, diğerleri de final pasları başarısız ve şut yerine daha garanti futbolcumuz varken şut çekmemeliydi.

Zaten rakip iyice yaslanmış, 5’li defans yapmış, orta alanda onlara yapışık ve ileri uçta da bir tane adamları dahi yok. İşte bunları aşmak için yapılacaklar var. Derinlemesine toplar, çizgiye atılan toplar, ortalar ve uzaktan şutlar gibi.

Bunların birçoğunu da yaptık. Ancak tam kaleye indiğimizde birde yapılacak son bir şey var o da garanti pas. İşte bunlarada dikkat edersek zaten rakiplerimizden üstün oynuyoruz ki maçı da erken koparabiliriz. Top kullanma hızımızı artırmamız gerektiğini hatırlatmakta fayda var.

Bunları yazmak zor ama uygulamalarda anlatmak daha kolaydır. Bunlardan biri bakın ikinci golümüze, Enes ile ceza alanına inişimiz İrfan’ın çok şık şekilde pasını Erhan’ın gole çevirmesi. Bu tür paslaşmalar daha çok yapılmalı. Çünkü böylesi rakipleri aşmanın kilidi bu tür hamleler oluyor.

Rakibinizin kapanan bir maçını analiz etmek ve yazmak zor. Çünkü tek kale maçlar gibidir bu tür maçlar. İkinci yarıda da aynı senaryo devam etti.

Muhammet Beşir’in inatla sürdürdüğü mücadelede yaptığı ortaya Bahattin kafa vuruşunu defans çizgi önünden kornere attı. Oğuz’un içeri ortasında Erkam ile gole yaklaştık.

Muhammet Beşir ile Erhan Şentürk değişikliği oldu. Stadın Muhammet’i protestosu hiç şık değildi. Bu tür genç oyuncuları kazanmamız gerekir. Nitekim Muhammet istekli ve mücadeleci oynadı. Evet belki gol bulamadı ama çokta sönük değildi.

İlk yarıda direkten dönen topu vardı Kubilay’ın. Taçtan gelen topu, iyi bir vücut çalımıyla çaprazdan vuruşuyla kalecinin kapattığı köşeden ağlarla buluşturdu. Önemli bir goldü Kubilay için. Haftalardır onlarca şutu ya direkten dönmüştü topları yada az farkla auta gitmişti.

Rakip buna rağmen çok açılmadı. Yine beşli defansta ısrar etti. Enes ile gole yaklaştık. Kaleci güçlükle kornere çeldi topu.

Son dakikalarda biraz çoklu hücuma geçti ama beş dakikalık oyun ile olmuyor bu tür maçlar ama kaza golü bulur muyum diye düşündüler. Bu anlarda biraz daha rahat pozisyonlara girdik. Bunlardan Erhan Şentürk önce vuruşunu kaleci kornere çeldi, sonrasında ise çok güzel üçlü paslarla ceza alanında buluştuğu topu ağlara göndermeyi başardı.

Özellikle ikinci golün hazırlanış bakımından istediğimiz ve beklediğimiz bir pozisyon olduğunu belirtmek isterim. İşte kapalı defansları bu tarz garanti toplarla aşarsınız. Bazende uzaktan şutlarla veya duran toplar sonrası yada derinlemesine paslarla.

Geç oldu goller ama neticede 3 puan ile bitirmek önemliydi. Şimdi geçen maç için eleştirilen Taner Hoca, bu maçı aldı diye göklere çıkaracak değiliz. Elbette iki takımın yeri ve konumu da aynı değil. Riskleri aynı değil. Sarıyer maçını son anda kaybetmenin acısını hep beraber yaşadık. Çünkü rakip on kişi kalmış ve geriye yaslanmışsın. Ayrıca kilit oyuncu Kubilay kenara alınmış. Bu duruma Sarıyer Hocası bile çok memnun olmuş. Bir programda da bunu arkadaşına anlattığı gündeme geldi.

Oyuncu değişikliklerini herkes tartıştı. Ama gel gelelim hem hakaretlere varan hem de ailesine kadar uzanan hiçbir söylem eleştiri değildir. Bunu belirtmek gerekir. Sarıyer maç yazımda da yazdım İsmail Uyanık varken ‘istifa etsin’ demekte bize ayıp kaçardı ki zaten bu genel olarak kabul olan bir yaklaşımdı.

Haber Aks tvde çıktığı programda yaptığı açıklamalar elbette herkesi memnun edecek değil. Ancak Hoca’nın eleştirildiği bir ortamda böyle bir programa çıkmasıda taktir edilmelidir. Herkesin bir oyun anlayışı var. Bunu bazen uygular bazen de yerine getiremez.

Bu lig öyle basit geçmeyecekti öylede oluyor. Ancak kalitemizin daha çok sahaya yansımasını beklemekte yadırganmamalı.

Haftaya Uşak deplasanı var ve bu zor deplasmandan da mutlak üç puan ile ayrılmak zorundayız. Şartlar onu gerektiriyor. Sakaraya iyi bir çıkış yakaladı ve ligin lideri oldu. Eğer ligi göğüslemek istiyorsak rakipleri geçmemiz gerekiyor. Bunun içinde şöyle oldu böyle oldu değil (sürekli geçmiş yıl istatiskleri ile avunmayın) üç puanı alacak golleri bulmak durumundayız.

TANER HOCA BÖYLE İSTEDİ!

Soğuk havada oynanan maç yağan yağmurun etkisiyle de zeminin kötülüğünü orataya çıkarmıştı. Sarıyer yenilgisiz çıktığı maçta son dakikalarda bulduğu golle namağlup ünvanını devam ettirdi.

Hoca, “bir avuç taraftar desteğiyle çıkacağız maça”demişti. Ama o bir avuç taraftara yenilen golden sonra tüm Sarıyer tribünleri tarafından o sözleri söyletmeseydi en büyük hediyeyi vermiş olacaktı onlara.

Maç öncesi gerek sosyal medyada gerekse maç öncesinde rakip taraftarlardan çok çirkin hakaretler ve tahrikler vardı. Polisin geniş güvenlik önlemleri de ayrıca kayıtlara geçmiş oldu. Milli maç arası olması da maça ilgiyi artırdı.

Taner Hoca, Canberk ve Enes sürpriziyle başladı maça. Beklenen bu tercihler maçın gidişatına da olumlu katkı yaptığı söylenebilir.

Maçın başından itibaren kontrollü oynadık. Rakip takımda bizden çekindiğini ilk dakikadan itibaren ortaya koydu. En azından puan farkını korumak isteğini gösterdi. Ev sahibi özelliğinden ziyade aldığı toplarla kalemize kanatlardan ve ortadan derinlemesine paslarla gol aradı.

Hakem, en ufak sertliğe müsaade etmeyeceğini söyledi mi bilmem ama ilk dakikalardan itibaren sarı kartlarını hiç tereddüt etmeden gösterdi. İlk kartlardan sonra Sarıyer’de oyunun tansiyonunu yükselterek sürekli hakemi de etki altına almayı başardı.

Rakibin üzerine daha çok kalabalık görünerek gözdağı verdik. Burada girdiğimiz pozisyonlar oldu ama istenildiği gibi olduğu söylenemez. Penaltı beklediğimiz pozisyonda hakem devam dedi.

Son zamanlarda göremediğimiz bir organizasyon atağıyla geldi golümüz. Kubilay’ın kullandığı korner sonrası topla buluşan Canberk’in ortasında kendisini unutturan Savaş gelen ortaya kafa vuruşuyla topu ağlara göndermeyi başardı.

Savaş için önceki yazılarımda belirttiğim gibi sık sık kaleye yakın oynamalı ve şut denemesi yapmalı yazmıştım. Çünkü ofansif olabilecek bir oyuncu ve bunu daha da artırmalıdır.

Öne geçen takım olarak belki daha çok pozisyon üretmeliydik ve rakip alanda daha fazla bulunmamız gerekiyordu. Skoru koruma çabasıyla birlikte, diğer taraftandan da farkı artırma düşüncesi vardı sahada. Uzaktan etkili şutlarımız vardı. Ama bunlar içinde kaleciyi rahatsız edecek düzeyde değildi.

İlk yarının sonlarında Sarıyer, gole yaklaştığı anlarda kalecimiz Ahmet sahne aldı ve geçit vermedi.

İkinci yarıya üst üste pozisyonlar bularak başladık. Her iki takımda gördüğü sarı kartlar nedeniyle ilk yarının aksine daha sakin bir görünüm sergiledi.

Sarıyer oyunun kontrolünü eline alıp yarı sahamızda daha çok göründü. Atağa kalktığımız pozisyonlarda final paslarını daha iyi kullanmamız gerekirdi. Bu sıkıntımız maalesef sezon başından itibaren devam ediyor.

Önceki maçlara nazaran Kubilay oldukça etkiliydi. Yine kaleyi yokladı ama sonuç alamadı. Bahattin son oyuncu olarak elinden geleni yaptı belki ama o bekliğimiz bitiricilik anlamında ortalıkta yoktu. Bulduğu net bir pozisyonda şut yerine arka direkteki Kubilay’ı düşünmüş olsa fark 2’ye çıkacaktı. Bizim adımıza bir anlamda maçın kırılma anıydı.

Oyuna yaptığı değişikliklerle güne damga vuran Taner Hoca, Enes’in yerine Şafak’ı aldı. Bu bir nebze anlaşılmış olsada rakibin daha fazla üzerimize gelmesine neden oldu. Buna rağmen maç istediğimiz gidiyor gibi gözükse de Serkan mutlak gol pozisyonunu Ahmet ayaklarıyla son anda önledi.

Bahattin, gol bulamadı belki ama maçta ki en önemli işini yaptı ve rakip defanstan Özgür’ü mutlak gol pozisyonunu engellemesi nedeniyle direk kırmızıdan oyundan attırdı.

Oyuna en büyük tepki alacak değişiklikle müdahale eden Taner Hoca, günün başarılı ismi Kubilay-Muhammet Beşir değişikliğiyle adeta beraberliğe zemin hazırladı. Ne yaparsınız işte Taner Hoca böyle istedi!

Rakip on kişi olmasına rağmen orta alanda baskı yapan olmayınca çok rahat gelmeye başladı ve Alim’in şut arama çalışmasına engel olamayınca Canberk’in ayağına da çarpmasıyla top hepimiz gibi Ahmet’in de bakışları arasında ağlarımızla buluştu. Bir anlamda pozisyon şansızlığımız oldu.

Son dakikalarda ki gol arayışımız da sonuç vermedi. Muhammet Beşir’in rakip alanda zor pozisyonda ki ters kafa vuruşunu kaleci son anda kornere çevirmeyi başardı.

Hakem hem lehimize hemde aleyhimize verebileceği penaltılar vardı. Bol sarı kart rakibin on kişi kalışı ve ikinci yarının başında Samet’e yapılan faul de yine verilebilecek kırmızı kart olarak notlarımız arasındaydı.

Oyunun genelinde mücadele anlamında olumluydu. Ancak rakibin on kişi kalmasını iyi değerlendiremedik. Kuşkusuz Muhammet ile topu ileride tutmak istemiş olsa da Hoca orta alanı çok boşaltarak rakibin ekmeğine yağ sürdü. Enes İslam dan sonra bir de Kubilay’ı alırsanız orta alanı rakibe bırakmış olursunuz. Kanatlarınızı etkisiz hale getirmiş olursunuz.

Bir diğer ilginçlik ise hoca iki değişiklikle maçı tamamladı Taner Hoca. Elbette rakibiniz olan bir takımdan deplasmanda alınan 1 puan değerlidir. Ancak tıpkı Gümüşhane de olduğu gibi son dakikalarda yediğimiz gol ile galibiyetten oluyorsak bu durum hanemize kayıp olarak geçiyor.

Taner Hoca’nın gelmeside gitmesi de elimizde değil. Çünkü takımı bizden daha çok düşünen bir Başkan var. Bu durumda onun işine karışmak doğru değil ama bu kadar taraftar tepkisine daha ne kadar sabredilir doğrusu merak ediyorum.

Elbette bizler hep kazanalım isteriz. Lakin bir de sahada oynanan ve oynatılmak istenen oyun var. Bakın bize geçit vermeyen ve serimizin bozulmasına neden olan Bayrampaşa kalecisi haftaya rakibimiz olacak Hacettepe’den 6 gol yiyebiliyor. Bize karşı çıkan her takım ekstra motivasyon ile çıkıyor maçlara.

Daha evvelde yazdıklarımız arasında eğer bu takımda oynayan oyuncular gelecek yıllarda bu takımda yer almak istiyorlarsa her hafta üstüne koyarak performanslarını artırmalılar. Ama maalesef genel anlamda böyle bir sıkıntı var. Ayrıca çok kolay maç kazanamıyoruz.

Gol kralımız var, gole yakın isimlerimiz var ama buna rağmen kolay gol atamıyoruz. Hadi kolayını geçtik bulduğumuzu atsak ona da şükür diyeceğim. Mesala Oğuz, kale karşında vur arkadaşım. Oyalanma orada. Bir diğeri çok basit “kafanı kaldır” derler top atacağın zaman. Hem orta yaparken hem şut çekerken. Oyunu okumak meselesi bu birazda. Zaten farkındalık buradan çıkıyor. Oyuncularımız kafasında da oynamalı maçı sadece ayaklarıyla değil.

Kanatlar oynarsa maç alırsınız, orta alanınız güçlü olursa pozisyon üretirsiniz. Kağıt üzerinde iyi bir takımız ama buna rağmen çok rahat maçlar çıkaramıyoruz.

Haftaya dileriz ki yeni bir serinin başlancısı olur ki öyle olmalı. Sakarya deplasmanına kadar yakalanacak seriye de ayrıca ihtiyaç var. En azından ikinci yarı için daha umutla bakmak için.

OYUN SİSTEMİMİZ ÇÖKTÜ!

Keçiörengücü, ligin tecrübeli takımlarından. Geçen yıllarda kıl payı üst lige çıkmayı kaçırmış bir takımdı. On gün evvel oynadıkları kupa maçında Erzurumspor takımını elemişlerdi.

Ciddiye alınması gereken ve -ki öyle olduğunu düşünüyorum- bir takımdı. Ancak sahada o beklediğimiz Samsunspor takım görüntüsü yoktu.

Önceki maçların aksine daha ofansif bir rakip vardı. Son maçlarının büyük bölümünü tek kale oynamış bir takımdık. Böyle bir maç diye bekliyorduk. Oyunu istediğimiz gibi rakip alana yığamadık

Orta alanı bize göre daha konsantre bir rakip vardı. Daha çok uzun toplarla ve derinlemesine paslarla kalemizde gol arayan ve ileride basan bir Keçiörengücü vardı. Kanatlardan da yine zaman zaman etkili geldiler.

Bizde orta alanda özellikle pres yapıp kaptığımız toplarla rakip alana hızla girmeye çalıştık. Bahattin ayağından topu fazla açmasıyla birlikte mutlak gol olabilecek pozisyon başlamadan bitti.

Daha çok kör dövüşü gibi oynadık. Oyuncularımızın dağınık görüntüsü bir hayli sırıttı. Öyle ki Savaş ve Oğuz’un önceki maçlarda ki takıma katkılarını görmüş olduk.

Önceki yazılarda sık sık yazdığımız sıkıntılarımızı bu maçta daha net gördük. Devreye girerken daha evvel kaçırdıkları pozisyonu bu sefer ters taraftan yineleyerek golü bulan takım Keçiörengücü oldu.

İkinci yarının hemen başında Bahattin’in kale dibinden vuruşunu kalecinin uzanarak çıkarması bir anlamda bizim adımıza maçın kırılma anı oldu.

Rakip alanda daha fazla pozisyon ararken, rakipte kaptığı toplarla gol arayışındaydı. Bunlardan birini yine günün başarılı ismi Taha ile farkı ikiye çıkarmayı başardı.

Taner Hoca tüm riskleri alarak Muhammet ile başladığı ikinci yarıya fark artınca Erhan Şentürk’ü alarak devam etti. Bu durum haliyle rakibin kalemizde de bol bol tehlikeli olmasına yol açtı.

Oyunu rakip alanda yığdığımız anlardan Erhan Şentürk ile başlayan atakta Muhammet’in vuruşu kaleciden dönse de Bahattin boş kaleye topu ağlara göndermesiyle fark bire indi.

Golü bulduktan sonra daha çok rakip alanda olmayı beklerken bu durum kısa sürdü. Ancak bu anlarda Samet’in golü ofsayt olarak iptal edildi. Bu kalkan bayrak tamamen yanlıştı. Yine hakemin bir an penaltı noktasını gösterip iptal ettiği pozisyon vardı.

Maç bir anlamda koptu iki takım açısından da halı saha maçı görüntüsüne döndü. Kalemizde inanılmaz goller kaçıran rakip vardı. Biz ise artık artan yorgunlukla birlikte ki anlamakta güçlük çekiyorum rakip kaleye gidemedik.

Oyun sistemimiz tamamen çökmüştü. Maçın genelinde ki dağınık görüntü yenilen goller sonrası iyice arttı ve şuursuz ataklarımız çıktı ortaya. Ligde ağır bir yara aldık. Sarıyer puan farkını açtı, Sakarya ile aynı puandayız.

Elbette tüm bunların telafisi olur. Ancak öteden beri dile getirilen gol üretemiyoruz, rakibi tam olarak etki alanını kıramıyoruz söylemleri daha da artacaktır. Bu maçta oynanan oyun görüntüsü haftaya Sarıyer deplasmanında dileriz ki olmaz.

Son haftalarda özellikle iç saha maçlarında çift santrafor ile başlanması gerekiyor eleştirileri bu maçın ardında daha da dile getirilecektir.

Öyle ki bu maçta özellikle ilk yarıda üretkenliğimiz yoktu. Pozisyonlar hep başlamandan bitti. Kaleciyi rahatsız edecek bir şutumuz dahi yoktu. Kanatlar yine etkisizdi. İshak gibi tecrübeli bir isim dahi top kayıpları yaparak ataklar başlamadan bitti.

Yenilgi sonrası yazması kolay olur derler…Neyse kısa keselim o zaman. Takım genel olarak iyi değildi. Mücadele anlamında da sıkıntılar olunca rakipte bulduğu pozisyonları iyi değerlendirdirdi. Dilerim gelecek haftalar telefisi olur.

TEK GOL ÜÇ PUAN GETİRDİ!

Niğde Anadolu Fk, Altınordu’nun pilot takımı. Onların sahiplendiği bu takımda birçok futbolcu kiralık olarak takımda oynuyor. Genç ve dinamik bir takım. İçlerinde daha evvel bizde oynamış Fatih Kılıçkaya da bulunuyor. Gençleri yönlendirsin onlara büyüklük yapsın diye olduğunu düşünüyorum.

Taraftarımız kendisine ayrılan yeri fazlasıyla doldurdular. Zaten küçük bir stadyum ve kapasitesi de sınırlı. Buna rağmen Niğdeli taraftarlarda Samsunspor etkisiyle maça ilgisini esirgemediler.

İyi bir zeminde oynandı maç. Bu tür zeminler de takımımız daha rahat oynuyor. Bunu da maçın başından itibaren gösterdik. Rakip kontra atak futbolunu tercih ettiğini ilk dakikalardan itibaren gösterdi.

İlk dakikalarda Erhan ortasında Samet müsait durumda golü yapmış olsaydı maç daha farklı bir atmosferde oynanabilirdi.

Rakip alanda daha fazla topla oynayan taraf olarak kaleye yakın kalabalık defansı aşmakta zorlanıyoruz. Buna rağmen hatırı sayılır pozisyonlar ürettik. Yine Kubilay gole yakın şutları oldu. Bahattin çok etkili değilsede kaleye dönüp attığı şutları oldu.

İlk yarıda bulanan pozisyonlar gol getirmedi. İkinci yarıya da yine daha önde olan taraftık. Rakibin golcü futbolcusu Caner’e de iyi önlem almıştı Taner Hoca. Defans ve kaleci uyumu yerinde olunca rakibe pozisyon vermedik. Geldikleri oldu zaman zaman ama rahatsız edecek boyutta değildi.

Kalabalık defansları aşmak için doğru bir hamle olarak Tamer Hoca çift santrafora geçti ve Muhammet Beşir’i Samet’in yerine aldı. Bu hamle rakip üzerine daha etkili olmamızı sağladı. Muhammet’in attığı gol ofsayt bayrağı ile iptal edildi.

Rakip iyice kapandığı ve dakikaların azaldığı anlarda geldi gol. Kapalı defansı aşmak için onları hataya zorlamak gerekiyor. Bunun tipik bir örneği ile geldi gol. Kullandığımız korner sonrası uzaklaşan topu İshak içeri gönderdiğinde rakip defans uzaklaştırmak isterken ceza yayının üzerinde bulunan Erkam, önce göğsüyle kontrol etti, sonrasında sert ve düzgün vuruşuyla top ağlarla buluştu.

Bu şık golle öne geçtiğimiz anlardan sonra Enes oyuna girdi. Hani ayağına gelen fırsatı kaçırmayacaksın sözü onun içinde geçerli net bir pozisyona dönebilecekken topu kontrol edemedi ve kalemizde tehlike oluştu.

Oyunun genel anlamında sıkıntı yoktu. Ancak özellikle rakip alana oyunu yığdığımızda kapalı defanslara karşı skor üretmek için topun oynama hızını artırmamız gerekiyor. Özellikle rakip alana hücum ettiğimizde rakip çok çabuk yerleşiyor. Bunun için Kubilay gibi oyuncularımız ve kenar oyuncular daha hızlı hareket etmeli.

Duran topların önemi de artıyor bu tür durumlarda ki bundan sonra daha fazla karşılacağız böylesi maçlarla. Çünkü rakipler artık gol yiyene kadar kapanıyor. Haklı olarak Hoca ilk dakikalarda bunu bildiği için gol bulmak için ve rakibi öne çekmek istiyor ama son iki maçta bunu yapamıyoruz.

Tüm bunlar için oyun planları muhakkak vardır Hoca’nın ancak özellikle çift santrafor için Beşir-Köse ikilisi ile mi başlasa diye aklımızdan geçmiyor değil. Bir diğer mesele de kenar ortaların daha fazla olması gerekiyor. Ancak şunu belirtmekte fayda var, son haftalara takıma yönelik eleştiriler de azaldı. Bunun nedeni de sanırım rakiplerin daha çok oyunu yarı sahalarında kabul etmeleri olsa gerek.

Atılan gol sayısından öte alınan puanlar önemli olan. Bunu da başararak dönüyor takım Samsun’a. Haftalar azaldıkça stres artıyor. Sarıyer hafta içi oynadığı maçın etkisiyle sahasında iki puan kaybetti.

Kazançlı bir haftaydı. Ama Sakaryaspor’un da inatla takibini unutmayalım. Sahamızda oynayacağımız Keçiörengücü maçını da kazanarak yola emin adımlarla devam edelim.

Taraftarın Sesi ekibine de bize bu maçı izleme fırsatını sundukları için teşekkür ediyoruz.