UMUT VEREN FUTBOL!

Sahaya galibiyet için çıkmış bir takım görüntümüz vardı. Seçilen kadro da hemen hemen buna uygundu. Eldeki mevcuda göre büyük oranda ideal kadro vardı sahada.

Ertuğrul Hoca, belli isimleri en azından bir kez daha görmek için bu fırsatı onlara verdi. Onur, Nuri ve Enes bunların başında olan isimlerdi.

Enes’in heyecanı azmiyle birlikte stresi vardı. Bu stres onda hatalarıda beraberinde getirdi. Aslında iyi başladı ve takip ettiği top direkte patlamamış olsaydı başka bir Enes’i konuşacaktık. Yalnız özellikle de ikinci sarı kartta ki yaptığı hamle büyük hataydı. Hem ölü alandaydı, hem de sarı kartının olduğunu düşünmeden yaptığı hamleydi.

Bir diğeri de Onur. Maç eksikliği her halinden belli olan bir Onur izledik. İstek ve mücadelesinden memnun olduk ama maç eksiği oyunun bazı bölümlerinde kendisini gösterdi. Bilhassa da ikili mücadelelerde.

Oyunu her iki yarıda da forse eden bir takım hüviyetindeydik. Rakip Ç.Rizespor, kupada kalmak için değil de yedekler için form tutma anlamında olsada olur olmasa da görüntüsündeydi.

On kişi kaldıktan hemen sonra yenilen gol oyunun hakkı değildi. Sahada ki mücadelenin hakkı bizim galibiyete yakın bir görüntümüz olduğuydu. Ancak hem direkte patlayan toplar hem de hakem Tokat’ın ben kolay penaltı çalmam diretmesi bu turu bizden aldı.

Özellikle son çeyrekte ki mücadele ve futbol anlamında bize hangi Samsunspor dedirtti. Öyle ya son iki maçta ki performanstan memnun değildik.

Bu maçta ise ne yaptığını bilen takım oyununu öne çıkaran bir görüntümüz vardı. Klasman farkının hissedilmediği bir maçı geride bıraktık. Ahmethan’ın golünün gelmesiyle tura bir adım daha yaklaştık ama kale önünden bir türlü topu ikinci kez içeriye gönderemedik.

Belki berabere bitirdik ama herkesin gözünün pasının silindiği ve geleceğe biraz daha umutla baktığımız bir maçı da geride bırakmış olduk.

Öyle ki Ertuğrul Hoca’nın basın toplantısında ki tavrı ve sözleri bunu yeterince anlatıyordu. “Galip sayılır bu yolda mağlup!” cümlesi de bunu özetliyordu.

Tüm bunlar bize umut verdi elbette. Ancak mesele, Sarıyer maçı sonrası gibi olmamasında. O maçta da oyunu ve mücadeleyi fazlasıyla övmüştük ama sonrasında oynanan iki maçta bizler için hayal kırıklığı oluşturmuştu.

Elbette televizyon yayının etkisi, armanın ağırlığıyla birlikte tura yakın bir skorla başlamamız bizim için ayrı bir motivasyondu. Rakip zaten rotasyonla çıktığından dolayı ortaya bizim lehimize bir durum oluşturmuştu.

Artık bu maç ve kupa mücadelesi geride kaldı. Yapılacak takviyelerle ikinci yarıya daha güçlü olarak sahaya çıkacak takımı şimdiden sabırsızlıkla bekler olduk.

Önceki yazımda belirttiğim gibi avantaj bizde! Yeter ki bu mücadeleyi gösterecek istikrarı yakalayalım. Bizlerde bir öyle bir böyle yazmak durumunda kalmayalım.

Bunu belirtmişken, önceki teknik adamlarla zıt yönde yazdığımız maçlar oluyordu. Biz hangi maçı izledik duygusuna kapılıyorduk. Oysa Ertuğrul Hoca görüyoruz ki dobra dobra neyse onu söylemekten çekinmiyor. Doğrusu da bu değil mi?

AVANTAJ BİZDE!

Olaylı Yeni Çorumspor maçının yankıları hafta boyunca devam etti. Ülkenin spor gündemine oturdu adeta. Emniyet güçlerinin keyfi uygulamaları her kesim tarafından tepki gördü.

Y.Çorumspor başkanı da kendince isyan etti duruma. Ancak görüldü ki kendisini ile çok fazla sevdirememiş ne yazık ki! İstek ve talepleri hep güdük kalmış. Dileriz bir daha tekrar etmez bu tür görüntüler.

1922 Konyaspor, maçı bizim için rahat geçeceğini öngördüğümüz bir maçtı. Ancak yer yer zorlanmadık değil. Maçın başında Atabey ile gole yaklaştık. Sonrasında oyunu hakimi görünmüş gibi olsak da bir türlü istenen o baskıyı kuramadık.

Maçın temposu da düşük giderken Yalçın’ın orta alanda kaptığı top sonrasında içeriye katedip Atabey’e verdiği pas sonrasında golümüz geldi.

Rakip beklenmedik bir direnç gösterdi. Aslında tam da bizim istediğimiz gibi yani açık futbolu tercih etti. Cesur oynadılar. Golü aradılar. Buna karşılık kale önünde etkili olabilsek farkı artırabilirdik ancak net pozisyonumuz yoktu.

Final paslarında ve özellikle de çıkışlardaki sıkıntımız bizim bu maçta da devam etti. Nedendir bilinmez ama o beklenen baskılı oyunu bir türlü sahada gösteremedik.

İkinci yarıya rakip daha istekli başladı. Gole yaklaştıkları anlar oldu. Onlarda hem final paslarında hem de son vuruşlarında ki sıkıntıları lehimizeydi. Hani biraz da sıralamanın takımı değil dedirttiler. Ya da bize karşı böyle oynadılar.

Hacettepe’den sonra açık futbolu ve kolay lokma olmama görüntüsünü bizlere gösterdiler. Ta ki 2. golümüzü Gökhan Alsan ile bulana kadar. Golden sonra da gardları düştü ve bu dakikadan sonra da oyun rolantiye döndü.

Ertuğrul Hoca’nın oyuncu değişikleri birçoğumuzu düşündürdü belki ama gününde olmayan Bahattin ve Kubilay’ın yerine giren Oğuz ve Ahmethan ile oyun üstünlüğünü de ele geçirdik. Skor 1-0 iken yapılan bu değişiklerden sonra da çok geçmeden farkı ikiye çıkaran golü atmamız değişiklerin yerinde olduğunu göstermiş oldu.

Özellikle taraftarın maça damga vurup sahayla koordineli olması da görülmeye değerdi. Hele de Manisa Fk’nın geriye düştüğü anları an be an sahaya iletmeleri müthişti.

Futbolcularımızı ateşlemek için yapılan bu tezahüratlara futbolcularımızın coşkuyla cevap vermelerini bekledik ancak biraz telaşla karışık hareket ettiler.

Yeri gelmişken şunu belirtmem gerekir futbolcularımız eğer bu liglerin futbolcusu olmak istemiyorlarsa daha tempolu oynamaları gerekir. Artık günümüz futbolunda bir adım öne geçmek için salt teknik değil fizik gücüyle birlikte topu daha hızlı kullanmanın da önemi büyük.

Özellikle bu maçta ki çıkışlarımızda ki yavaşlık bir hayli göze çarptı. Kapılan topu rakip alana bireysel anlamda hızlı taşımaktan ziyade topu daha efektif olarak kullanmak adına müsait olana ve doğru koşularla bunu yaparsınız pozisyon üretirsiniz.

Karar futbolcularımızda! Çünkü hocalarının kendilerine yapacağı katkı da hem oyun mantalitesinin gelişimini hem de bireysel anlamda teknikleri kazandırmaları ancak kendilerinin bunu içselleştirmesiyle mümkün olacaktır. Şikayet ettikleri durum en nihayetinde ortadan kalktı çünkü!

Rakip Manisa Fk son anda 10 kişi kalmalarına rağmen 4-4 beraberlikle maçı bitirdi. Sancaktepe eline gelen fırsatı çok iyi kullanamadı ki son dakikalara 4-2’lik üstünlükle girmişti. Artık kaç dakika uzatıldıysa buna bakmak gerekir.

İlk yarıyı 2 puan geride kapattık. Ancak avantaj bize geçti diyebiliriz. Eğer lig böyle devam etmiş olsa ve devre arasına girmemiş olsaydık inanın ilerleyen haftalarda farkı açardık. Rakip düşüşe geçmişti çünkü.

İkinci yarı bizim içinde olmazsa olmazların telafisinin zor olacağı bir dönem yaşanacak. Ertuğrul Hoca takviye sinyalini basın toplantısında verdi. Dilerim ki kayıplarımızın olmadığı bir ikinci yarı yaşarız ve bu takım hak ettiği gibi direk olarak bu ligden çıkmayı başarır.

Tüm ipler elimizde diyebiliriz…

MAÇIN ÖNÜNE GEÇEN OLAYLAR!

Komşu ile misafir olduk!

Misafirperverlik beklerken taraftarlarımız maça girme yöntemleri ararken ilin emniyet yetkilileri her nedense anlamsız bir şekilde taraftarlarımıza gerekli hassasiyeti göstermedi.

Başkanları her ne kadar büyük camia diyerek bize övgü dolu sözler sarf etmiş olsada resmi kurumlar gereken hassasiyeti görmediler.

Önce biber gazıyla sonra jopu ile yetmediler tomalardan sıkılan suyla müdahale etti. O kadar soğuğa rağmen sırf takımının yanında olmak adına kilometrelerce yol giden insanlara yapılmamalıydı bunlar. Yoğun ilgi olacağı önceden belli olan maçın önleminde oldukça yetersiz kaldıkları gibi gelen taraftarlara caydırıcı eylemleri bu olmamalıydı emniyet güçlerinin.

Bana yıllar önceki Ankaraspor maçını hatırlattı. İsmi henüz Osmanlıspor olmamıştı. Ankaraspor maçı sonrasında da keyfi olarak biber gazı kullanılmış ve köşemde de buna bir hayli yer vermiştim. Benim de maruz kaldığım o biber gazına ne yazık ki bu maçta taraftarlarımız, çoluk çocuk kadın yaşlı denmeden yine benzer bir duruma maruz kalmıştır.

Taraftarlarımız tüm bunları yaşarken, futbolcularımız sahada gereken cevabı verememiştir.

Sahada oynanan oyunun ki özellikli ilk devrede tam bir hayal kırıklığıydı. Oyunu yarı sahaya yığdığımız anlarda kaptırılan toplar kalemizde etkili olmaya başlayan rakibe karşı önlem alamadık.

Ertuğrul Hoca’nın da Samet ve Kubilay’a saha kenarında bir şeyler anlatması da gözlerden kaçmadı.

Özellikle Guido’nun sakatlanmasından sonra erken değişiklik olması da hücum girişimlerinde ki üretkenliğimizi düşürdü.

Yerine giren Samet ise tam bir hayal kırıklığı olmaya devam ediyor. Aslında bu sezon daha iyi bir çıkış beklediğimiz bir futbolcumuz. Tekniğine de güvendiğimiz ve geçen sezon da bir hayli skora katkı yaptı. Ancak bu yıl maalesef beklenilenin çok ama çok altında. Nitekim ikinci yarının ortasında da oyundan alındı.

Ercan’ın yaptığı harekete devam diyen hakem sonraki pozisyonda ise hiç alakası yokken penaltı noktasını gösterdi. İlk yarının sonunda verilen penaltı da Gökhan Meral tamamen topa müdahale ettiği görülmektedir.

İlk yarıda pozisyon üretmekte de sıkıntılar yaşayan görüntümüz vardı. Hani geçen haftaki Sarıyer maçı nerede bu maç nerede dedirtti bizlere.

Kenarların çok iyi çalışmadığı, rakibinde pas hatlarımızı iyi ezberlediği ve daha çok yakın mücadeleyi tercih ederek oyunumuzu bozmasının da etkisi vardı.

Rakip alana yığdığımız zamanlarda kaptırılan toplarla pozisyonlar verdik. Biraz Bakspor maçını hatırlattı bana. Orada da benzer pozisyonlar ve rakibin de yaptığı kendi yarı alanında karşılayıp kaptığı toplarla kalemizde etkili olmuşlardı.

İkinci yarıya biraz olsun hareketliliğimiz oldu. Ancak defansın uzaklaştıramadığı top ağlarımızda buluşunca fark ikiye çıktı.

Aslında bu yarıda çokta kötü değildik. Topu istediğimiz gibi sahip olmaya da başlamıştık. Kalemizde ki ikinci gole engel olabilseydik farklı bir skor olurdu. Bunun neticesinde de Bahattin ile golü bularak farkı bire indirdik.

Bu dakikalardan sonra gerek Atabey ile gerekse Bahattin ile beraberliğe yaklaştık. Ama maalesef o beklenilen gol gelmedi. Manisa maçında olduğu gibi iki farklı mağlubiyetten geri dönemedik.

Soğuğa rağmen takımını yalnız bırakmayan taraftar evine boynu bükük olarak dönmüş oldu.

Manisa fk’nın da kendi sahasında İnegölspor’a mağlup olması bu üzüntümüzü bir nebze azaltmış olsa da elimize gelen fırsatıda tepmiş olduk.

Kaldı ki başkanlarının hafta içi yaptığı açıklama ve kulübümüzü hedef alışı yenilir yutulur cinsten değildi. Bunun için dahi bu maçın anlamı büyüktü.

Gerçi Ertuğrul Hoca, kupa maçı öncesi ve sonrası bu maçın önemine dikkat çekti ama yinede mağlubiyetten kurtulamadık.

Mağlup olursunuz, kötü de oynarsınız ancak rehavet ve mücadele yoksunluğu kabul edilebilir değil.

Keşke stadyumda hayatı pahasına yer alan taraftarları için dahi bu maçta mücadele edebilselerdi. Benim aklım taraftarlarımıza yapılan kötü muamelede kaldı ne yazık ki!

SAĞLAM ADIM DEVAM!

Rakip Sarıyer. Geçen yıl son dakikalarda verdiğimiz puanlarla 1. Lige çıkmakta puan anlamanda önemli kayıplara sebep olmuştu. Bize ters gelen bir takım. Elbette futbol anlamında doğrular yaparsanız bunu da aşarsınız.

Yüksel Bey, hafta içi yaptığı basın toplantısında dobra dobra her şeyi açıkladı. Bir bakıma canının yandığını hissettirdi. Hatta açık açık ifade etti. Daha evvelden de yazmıştım. Kimi mevzularda yanlış anlaşıldığını ve sadece görülmek istenen kısımlar gündeme getirildiğini bunun içinde iyi niyet aranması gerektiğin vurgulamıştım. Bu konuya da açıklık getirmiş oldu.

Tüm hepsini anlattı. Belki kendi aralarında kalması gereken mevzuları da anlattı. Bunu da olası durumlara karşı önlem diye düşünüyorum.

Aslanda haklıydı çünkü kimsenin cesaret edemediği bir dönemde Samsunspor’a milyonlar harcamıştı. Düşünün ki geçen yıl Vali Bey “1,5 Milyon bulamadım. Bulsaydım takım ligde kalırdı!” söylemini hatırlattı.

Artık sahada oynanan futbol ile birlikte alınan sonuçlarla da bu takım hedeflenen ve hayal edilen yere gelecektir. Bunun için de sabır istediği için bizlerde destek vermeye devam edeceğiz.

Ertuğrul Hoca, cezasının bitiminin ardından kenarda yerini aldı. Taraftar soğuk ve yağmura rağmen yine takımının yanında yer aldığını gösterdi.

Taraftar gruplarının ortak hareket etmesi güzel bir ambiyans olarak kayıtlarımıza geçti. Devamını dileriz. Çekişmenin kimseye faydası yok. Bu takım hepimizin.

Maça oldukça hızlı başladık. Hırslı ve mücadeleci görüntümüz vardı. Hani başarının yolu atan ile tutanın iyi olacak futbol deyimine de uygun görüntümüz vardı son haftalarda. Bunun devamı için Sarıyer maçı oldukça önemliydi.

Çift forvet anlayışının devam etmesi oldukça önemliydi. Bunun için Atabey-Bahattin uyumu daha da ileri noktalara gelecektir.

İlk dakikalardan itibaren gole yaklaşan taraf olduk. Kubilay ile gole yaklaştık. Akabinde Bahattin’in şık vuruşu defanstan döndü.

Tempoyu artırdık ki haftalardır buna değindim, bu takım tempoyu artırmalı yoksa rakip rahat pozisyon alıyordu. Bunu düzeltince ve rakip alanda pres yapıp topları kapınca ve bunu da hızlı kullanınca da pozisyonlarımız da artmaya başladı.

Rakibin yarı alanından çıkarken kaptığımız topları belki bu anlarda gole çeviremedik ama sahada doğru olanları izlemeye başladık. Bahattin’in bir şutunun da direkten döndüğünü belirtmek gerekir.

Yine hani biraz golü biran evvel bulalımdan isteği biraz panik havası gösterir gibi oldu belki. Kubilay son pasları daha iyi değerlendirmesi iyi olurdu diye de düşündük ama sahada ki mücadele ve istek bize bu iş olacak dedirtti.

İlk yarının son anlarında hakemin avantaja bıraktığı top sonrası Caner’in ortasına iyi yükselen Atabey’in kafa vuruşuyla gelen golle devreyi önde kapattık.

İkinci yarıya da fırtına gibi giren takımımız adeta rakibini de sahadan silmeyi başardı. Nurullah’ın rahat bir gün geçirmesini defans bloğunun ve orta alanın uyumlu ve hatasız oynaması da etkili oldu.

Orta alanda yine yapılan baskı sonucunda geliştirilen atak sonrası Guido’nun enfes ara pasını iyi takip eden Bahattin enfes vuruşla, kalecinin üstünden aşırtarak farkı ikiye çıkartan golü atmış oldu.

Daha evvelden duran, tempoyu düşüren adam paylaşımlarında aksayan bir takım görüntümüz vardı ve bu bizi rahatsız ediyordu. Bu sefer bu mücadeleyi devam ettiren bir takım görüntüsü vardı sahada.

Değişimin başladığı kendisini hissettiriyordu. Özellikle kenarların da iyi kullanıldığın belirtmek gerekir. Aksayan neydi derseniz bana göre göze çarpan çok ciddi bir durum yoktu. Sahada ki mücadeleden, pozisyon arayışına ve tempoya kadar büyük bir özveri vardı sahada.

Bunun ötesinde takımın orta alanda baskısı ve rakip alanda ki top kapma savaşı da yine görülmeye değerdi. 3. Gole baktığımızda bunu daha net görürüz. Son dakikalarda olsa gol aramak işte beklediğimiz Samsunspor buydu.

Ahmethan’ın ısrarla rakip futbolcuyu rahatsız etmesi, Gökhan Alsan’ın topu kapıp takımını atağa kaldırması akabinde Onur’un kıvrak hareketleri ve topu Gökhan Meral’e bırakmasıyla birlikte ortası ve Gökhan Alsan’ın kafa vuruşunda kalecinin çıkarması ve Ahmethan’ın topu ağlara gönderip golü yapması.

Elbette her gol önemli her gol çok kritik. Ancak son dakikada kazanılan bu golün tempoyu anlatması, takım iştahını anlatması ve bunun da golle yansımasıydı önemli olan. Belki bunu en son Gümüşhane maçında görmüştük. O maçta bu kadronun en iyi mücadele maçıydı.

Manisa’nın da Kırklareli’nden beraberlikle dönmesi bizleri de ziyadesiyle memnun etti. Dileriz ki önce Rize sonra Çorum’da ki maçtada bu görüntüleri görürüz. Bu galibiyet ve oyunun anlam kazanması için bundan sonrasında da devam etmeli.

Ertuğrul Hoca’nın takıma eli değmeye başladığını bu maçta daha net bir şekilde gördük. Adaptasyon sürecini çok kısa sürmesi oldukça önemliydi.

Bu futbolcular gerçekten ayaklarına gelen böyle bir fırsatı çok iyi ama çok iyi değerlendirmeliler. Bu maçta gösterdiler, şimdi bundan sonraki maçlarda da devam etmesi diliyoruz.