KİLİDİ İKİNCİ YARI AÇTIK!

Sancaktepe maçından sonra oluşan hayal kırıklığı tüm şehre yansımıştı. Başkan İsmail Uyanık’ın o fotoğrafı her şeyi özetlemeye yetiyordu. Hani bazen sözden daha etkilidir bakışlar.

İşte öyle bir duruştu bu! Kaskatı kesilen bir insanın hayal kırıklığını ve içinde dönen fırtınaları dindirmek ona bu inancı tekrar göstermekle olur. O da sahada mücadele edip, kazanmakla mümkündür.

Yenilmek futbolun içinde olan doğal bir durumdur. Ancak kötü oynama ve isteksizlik kabul edilemezdi. Sorun neydi? Neden olmuştu tüm bunlar? İnsanların bir hafta boyunca ümitsizce dolaşmasına sebep olacak ise sahada ki mücadeleden yoksun olunmasıydı.

Taraftar o şoku atlatınca haftanın ilk antrenmanına gidip “Bizler şampiyonluk istiyoruz!” İsteğini yenilediler. Hem sözlü tezahüratlarla hemde açtıkları pankartla.

Maça ilgiyi artırmak içinde büyük bir çaba gösterenler oldu. Hem bireysel anlamda hem de taraftar gruplarının iletişim adreslerinden. Yine de beklenen olmadı ama 12 bin civarı bir taraftar vardı soğuk bir kış günü ve yağmur beklenen kapalı bir havada.

İnsanlar, maçtan önce gergindi. Son anda maça gelmek isteyenler bilet kuyrukları oluşturdu. Şenlik havası olmasa da takımlarını yalnız bırakmak istemediler. Nede olsa bu şehrin atan kalbiydi ve İsmail Başkanlarının da hatırı vardı.

İsmet Hoca, bir hayli değiştirmişti takımı. Kubilay dahi kesik yemişti. Defanstan yine ağır kalmasıyla eleştirilen Aytaç da kesik yiyenlerdendi. Savaş gibi mücadele eden ve sezon başından beridir özveriyle çalışan bir isim dahi yedekler listesindeydi.

Hoca’nın bu değişiklikleri eleştirilebilir. Ancak bizlerde buna saygı duymak durumundayız. Ramazan on bire döndü, İshak yine Canberk’in cezası nedeniyle kadro da yer buldu.

Oyun anlamında birbirleriyle çok oynamadıkları her hallerinden belli bir görüntüyle başladı takım. Pasların arasında ki kopukluklar topa istemeyle, peşinden koşmayla giderilmeye çalışıldı.

Kale önüne inip pozisyon üretmekte zorlanan bir takım vardı sahada. Özellike İshak, çok fazla rakip alanı zorlamadı. Nedeni taktik miydi? Doğrusu merak ettik.

Yine Erhan ve Abdülkadir ile başladı İsmet Hoca. Yalnız bu sefer doğru bir yerde forvette yer verdi hoca. Erhan’ın yeri kenarlar değil göbekti, doğru olan yapılmıştı. Maç boyunca çok çalıştı, gelen fırsatları değerlenmiş olsaydı on numara olacaktı.

İlk yarının en önemli pozisyonu Abdülkadir’in serbest atıştan şutuydu. O da az farkla dışarı çıktı. Samet, uzaktan yokladı ama kaleci çok rahatlıkla aldı topu. Hani kaleciyi zorladık mı işte bu yarıda o yoktu.

Geri paslar can sıkıcı bir hal aldı. Az becerikli olsaydı rakip kesinlikle mağlup duruma düşmemiz içten bile değildi.

Orta alandan çıkışlarımızda zaman zaman derinlemesine paslar denendi. Bunlardan bazıları defansa bazıları da ofsayta takıldı. Bu tür pasları denemeye devam etmeliyiz. Çizgi halindeki defansın bir anlık dalgınlığından ancak böyle yararlanırsınız.

İkinci yarı Abdülkadir yerini Kubilay’a bırakarak başlandı.

Kubilay, bu sefer daha istekli görünmesinin yanında, birazda etrafına bakarak oynamayı tercih eder görüntü verdi.

Bunun sonucunu daha ilk dakikalarda da aldık. Öne geçtiğimiz golde güzel ver-kaç hareketlerle Kubilay önünü boşaltı ve plase vuruşla topu ağlara göndermeyi başardı.

Golün gelmesiyle birlikte daha özgüveni artan bir görüntümüz vardı. Rakip zaten çok fazla pozisyon bulamadı. Birkaç denemeleri de zamanın da müdahaleler ile önlenmiş oldu.

Sahada ilk yarının aksine daha çok pozisyonlar ürettik. Ramazan ve Erhan derken oyuna sonra giren Bahattin ile mutlak gollük pozisyonlar bulduk. İşte bunları gol yapmalıydık dediğimiz pozisyonlardı bunlar.

Cenk Kaplan ilk maçında bir iki hatanın dışında önemli ataklarında kesilmesine yardımcı oldu. Stil olarak hareketli bir yapısı var. Ancak ilk maç için sadece bekleneni karşılayacak gibi durduğunu söyleyebilirim.

Hakem, maçın belli bölümlerinde hakimiyeti kaybetti. Rakibin sertliğine aşırı tolerans gösterdi. Belki de ilk yarının sonunda on kişi kalabilirlerdi. Çünkü Abdülkadir, çok rahat geçip önünü boşaltmış ve kaleciyle karşıya kalıp gol yapma imkanı vardı. Yine maçın çok koşan ve çalışanlarından Okan’ın düşürülmesinde son adam kuralı devreye girebilirdi.

Tüm bunların yanında takım oyunu hadisesi başkadır. Kazanmak güzel, ancak daha organize ataklar bekliyoruz. Daha çok koşmayı ve topu daha iyi değerlendirmeleri bekliyoruz. Bu galibiyet özgüvenin dönüşü açısından da iyi oldu.

Anlaşılan o ki rahat maç izlemek bize bu yıl çoğu maçta mümkün görünmüyor. Kalan maçları kazanacak skor üretin bizler ona razıyız demek ne kadar doğru onu da sizlerin taktirine bırakıyorum.

Yılport Samsunspor bu ligin üstünde bir takım görüntüsünü görmeyi arzuluyoruz ama yatırım yapılan takımın, “Nasıl olacakta üst lige çıkacak?” sorusu için İsmet Hoca, bu şifrelerden yola çıkarak yeni bir takım kurgusuyla sonuç almaya çalışacak.

Ne diyelim bu liginde makus talihi buysa yapacak çokta birşeyimiz yok! O halde şampiyonluk için gerekli skorları alalım ve bunu da seriye bağlayalım o zaman.

Bir yanıt yazın