YAZIK OLDU!

Taraftarın yoğun ilgisi vardı. Takımda da eksikler vardı ve bunlardan Fofana, Tırpan ve Dimata önemli isimlerdi.

Rakibin kim olduğuna bakmadan sahamızda kazanmamız gerekiyordu. Gisdol Hoca’nın cezası nedeniyle kenarda Erdinç Hoca vardı. Hakem ise hiç haz etmediğimiz isim Abdülkadir Bitigen yönetti. Halen hafızamda dışarıdan faule penaltı çalması var.

Maçın kontrollü gittiği ve rakip alanda biraz daha fazla gözüktüğümüz anlarda Soner’in ıskaladığı ve sonrasında kovaladığı topta rakip oyuncu yerde kalınca zaten Bitigen de bunu bekliyordu ve çok rahat verdi penaltıyı. Oysa Soner’in ayağı yere sabitti ve hamlesi yoktu. Var da onaylayınca kullanılan topu Okan çıkartmış olsa da yine Cenk tamamlayarak rakip takımı öne geçirdi.

Golle birlikle başlayan yoğun bir yağmur vardı. Bu yoğun yağmura rağmen zemin bu kez sınavı geçti. Yine ataklarımız rakip alanda daha çoktu. Holse mutlak golü kaçırdı. Yine Drongelen önce kafasını kaleci sonra röveşatasını defans çıkarttı. Akabinde gelişen atakta ise Marius’un mükemmel golü geldi.

İkinci yarıya da etkili başladık. Ntcham’ın şutu vardı defanstan kornere gitti. Bu pozisyon biraz iştahımızı kabarttı. Biraz olsun oyunu domine ettiğimiz anlar oldu. Bunlardan biri kuşkusuz Necip’in ters vuruşunun kale dibinden kornere gitmesiydi ki Emre hataya zorlamıştı. Olmayınca olmuyor dedirtti.

Yine VAR çizgisinin biraz tartışılacağı bir gol geldi Emre’den ofsayt nedeniyle iptal edildi. Bunlar hep rakip alanda bizi umutlandıran ataklardı. Rakipte az az geldi bu anlarda. Okan bir şutta iyi uzandı kornere attı.

Yine rakip alanı zorladığımız anlarda yediğimiz kontra atak sonrası verdiğimiz korner sonrasında gole engel olamadık.

Yazık oldu gerçekten bu kadar iyi bir mücadeleye karşılık bu mağlubiyeti hiçte hak etmedik. Hem oyun olarak hem de mücadele anlamında içimize sinmedi bu yenilgi.

Elbette bir de kenar yönetiminin ki Gisdol talimat vermiş ise o ayrı yazar zaten Laura gibi zaten diğer eksiklere rağmen sahada olması gereken bir ismi gol sonrasına bırakmak çok saçma bir hamle oldu. Bu yenilgi kime yazar elbette kenar yönetime deriz bizde.

Bir de hakem Bitigen maçı vasat altı yönetti. Kötü niyetini şuradan ölçeriz; Gedson ayağıyla Emre’nin vücuduna vuruyor. Bu tekmeyi sakınsa da hadi bana göre kırmızı be hocam bari sarı kart göster o da yok. Zaten ikili mücadelelerde ise tam bir feciattı.

Olan yine boyun bükük ayrılan taraftarlara oldu. Artık önümüzde ki maçlara bakacağız. Ellerinden geleni yaptılar. Taylan neden bu kadar sahada kaldı bir de bunu ekleyelim. Dileriz takım toparlanır…

SAHADA VE VAR’DA KÖTÜ NİYETLİLER OLUNCA!

İki takım içinde önemli maçtı. Kim kazanırsa daha avantajlı olacaktı. Moralli gittik Pendik’e. İstanbulspor maçının galibiyetinde olanlardan kenarda olanlar vardı.

Maça iki takımda kontrollü başladı. Karşılıklı yoklamalarla geçen dakikalar oynanırken Ercan’ın yere düşüren kalecinin hareketini Pakkan da VAR’da olan Birincioğlu da görmezlikten geldi.

İlerleyen dakikalarda iki takımda pozisyon aradı. Kanatları çok iyi kullanamadık doğrusu. Okan iyi çıkarak mutlak golü önledi. Yine ara pas çalışmalarını gördük rakibin sıklıkla ki bu bizim yumuşak karnımız.

Gümüşkaya da iyi pozisyon buldu ancak o da çok kötü şut çekerek auta attı. Son anlarda yine rakibe üst üste pozisyonlar verdik.

İkinci yarıya gole yaklaşarak başladık. Ofsayt verildi ancak gol olsa Var’dan dönme ihtimali vardı. Yine rakip alanda çok daha görünen taraf olmaya başlarken Drongelen’in kademe hatasıyla Erencan dönüp vuruşu ağlarımızla buluştu.

Yine üst üste kazandığımız gibi olur mu dedik yine bize döner miydi maç? Pozisyonlarda bulduk. İçeri yapılan ortalarda ıskalar oldu dokunamamalar oldu. Yine yerde futbolcumuzu gördük bu kez Var inceledi ama ne hikmetse devam dedi. Sanki istemediler geri dönmemizi hakemler. Anlam vermek zor gerçekten. Sana ne ne dizayn veriyorsunuz kime hizmet ediyorsunuz kininiz kime? Bırakın emek hırsızlığı yapmayı hele seni zaten biliyoruz Pakkan ve Birincioğlu geçmiş maçlarımızdan. Hiç iyi maçınızı hatırlamıyorum ben. Hele bir Kastamonu maçı var Birincioğlu’nun halen hafızalarımızda o maçı katledişi.

Ntcham mutlak golü kaçırdı peşine Holse de kaçırdı. Olmayınca olmuyor mu oldu yoksa beceriksizlik mi bilemedim. Marius biraz çabaladı. Onun da kafa şutu vardı auta giden iyi yerdeydi. Yine diziyle kale önünde dokunuşu kaleciye gitti. Olmadı velhasıl!

Hakeme bir iki pozisyonu izah eden Gisdol’e ikinci sarı karttan kırmızı kartı gösteren Pakkan efendi kötü niyetini böylelikle zirveye taşımız oldu. Sahada da Varda da kötü niyetliler olunca olası 1 puanda uçtu gitti. Yazık oldu gerçekten. Kötü oynamadık deplasman maçına göre iyi de pozisyonlar bulduk. Ancak olmadı ama kalın kalın doğradılar bizi başka bir şey demiyoruz Allah’a havale ediyorum onları.

Artık Milli Maç arasından sonra ne yapıp edip bir kaç maç almaya bakıp yukarılara çıkamaya çıkmaya çalışmalıyız. Gisdol öncesine göre daha istekli en bir takım var daha ne yaptığını bilen bir takım görüntümüz var. Her zaman diyoruz kurulan takım maalesef böyle. Yani ilk sıraları zorlayamazmış. Hüseyin Hoca bunu biliyor muydu bilememem eğer öyleyse buna müsaade etmemeliydi. Artık ne var ne yoksa sahamızdan galibiyetlerle dönmemiz gerekiyor. Beşiktaş maçıyla başlayacağız milli maç arası sonrasında. Olmaz diye bir şey yok kazanabiliriz bu maçı yani neden olmasın?

KAZANIMLARI ÇOK OLAN GALİBİYET !

İlginç bir maç olacağı her halinden belliydi. Erteleme maçlarının belki de en garip bir o kadar da sonucu merak ediliyordu.

Hem bizim durumumuz hem de İstanbulspor’un konumu bu maçı oldukça çekici kılıyordu. Kadrolar farklıydı elbette son haftalara göre. Özellikle de bizim kadro anlamında derinden bir değişiklik yaşamış olduk. Sözleşmesi maç sonrası yapılan bir çok oyuncularımızı oynatamadık.

Hüseyin Hoca ve Fatih Tekke kenarda yoktu bu da ilginç notlar arasında yerini aldı. Hakem Burak Şeker aynı hakem olarak gelmişti maça. İki takım içinde hayati bir maçın en önemli unsuru da kuşkusuz taraftarlar olacaktı. Akıllarda acaba o maçta kazanan olur muydu? Sorusu da beraberinde geliyor haliyle. Tüm bunların yanında bizim adımıza skor lehimize olduğu için iyi olmuş denilebilir.

Belki beklenilenin altında oldu tribünler ama yine de çok önemli bir destek verdi gelenler.

İlk yarı boyunca istenilen ve o beklediğimiz bunaltıcı baskıyı kuramadık. Rakipte bir iki gelip giderken Osman’ın uzaklaştırdığı topu içeriye şişiren futbolcunun topuna, Van Drongelen’in yanında ayağını uzatan Emir’in golüyle geriye düştük.

Yine bir maçta geriye düşmenin hayal kırıklığını yaşadık böylesi önemli maçta. Toparlamak için biraz olsun ikinci yarıda rakip alana daha fazla gözükmeye başladık. Marius, kontra atakta topu ezdi, kafa şutu direkten döndü ve en nihayetinde kullandığı penaltı da olmadı. Sahi ne yapacağız Marius?

Ntcham’ın etkili oyunu vardı. Yine Laura zaman zaman driplingler yapsa da bir türlü golü bulamadık derken adeta hayat öpücüğü bu kez Soner Aydoğdu’dan geldi. Kullandığı serbest atışı kimse müdahale edemeden direk kaleye giderek gole dönüştü.

Beraberliğin ardından sonuca ulaşmak anlamında yoğun gayretimiz vardı. Oyuna giren oyuncuların katkısı böyle bir maçta önemliydi. Yine en büyük katkı Ntcham’ın topu rakip alana oynama çabası ve mücadelesi vardı. Zeki kritik bir top çıkarttı çizgiden bunu es geçemeyiz. Bizim direkten dönen top da onlar adına şans anı oldu maçta.

Adeta Hatay maçının bir benzerini yaşıyorduk. Gol dakikaları yakındı bir de ilk gol penaltıydı bu kez acaba olur mu derken 2. gole yine penaltıyla mı olacaktı derken Marius kaçırdı ancak Nanu’nun iyi takibi sonucu yaptığı ortaya Bennasser’in şutuyla geldi galibiyet golü.

Her maçın hikayesi farklı olur ama son iki maçın hikayesi üst üste koysanız sahnesi aynı olan oyuncuları farklı olan skoru benzer olan bir maçı geride bıraktık. Adeta üç gün arayla deja-vu yaşadık bu maçta.

Oyun anlamında bizi umutlandırmasa da bazı oyuncuların uykudan uyanır durumları ve mücadele ediyor olmamız çok önemliydi. Taraftarın itici gücü vardı tribünlerde. Onların varlığı tuttu daima bu takımı öyle de olmaya devam edecek. Kazanımları çok olan bir galibiyet aldığımızı not edeceğiz ancak bunu ilerleyen haftalarda ki mücadelemiz ve skorlarda da görmemiz gerekiyor.

Kolay maç yok kolay kazanılacak puanlar da yok. Daima mücadele. Futbolcular da emeklerinin karşılığını istiyorlarsa öyle yan gel yat ile olmayacağını görmeliler. Bu ligin karakteristik özelliğinin temelinde mücadele var. Her topa hamle her aksiyonun içinde olmak var. Yoksa aman ben klasik top çevireyim orta yapayım biri vursun yoksa geri döner vurur gol atarız ile olmuyor.

Futbol topunun sihirli oluşu da burada top oyunda kaldığı müddetçe o topu en iyi şekilde kullanmaktır zaten. Yoksa dan dun oyna havaya dik oyna olmuyor. Rakibini de kontrol edeceksin arkadaşını da!

Önemli bir 3 puan ile Pendik’e gidiyoruz. Yine onlarda var olma mücadelesi içinde olan bir takım. Onlarda rahat nefes alma peşinde. Zorluk derecesi yüksek bir maç. Artık sahaya çıkan her futbolcumuzun elinden geleni yapacağını düşünüyoruz. İbre oraya kaydı. Bu iyi gelişmeyi daha da yukarı çekmek onların elinde.

Hadi bakalım kolay gelsin.

ÇOK ŞÜKÜR KAZANDIK!

Taraftarların yoğun ilgisi olmasa da şu haliyle bile bir çok süper lig maçından önde bir kitle vardı tribünlerde. Maç saati ve cumartesi olması nedeniyle de belli bir etkilenmeyi de göz önünde bulundurmak gerekiyor.

Markus Gidsol takım yine belli değişikler yaparak başladı. Tırpan geri döndü. Buna karşılık Ercan kenardaydı. Muhammet Gümüşkaya sürprizi vardı 11 için.

Marius yine 11’e başladı ama o yırtıcılık yok onda. Bekliyor topu. Buna rağmen pozisyonlar buldu. Holse ile yine gole yaklaştık. Maçı istedik aslında. Yoğun bir baskıyla başladık. Hatayspor defans arkamıza toplara çalışmış. Bunun meyvesini de gördüler ve öne geçtiler.

Buna karşılık sahada biraz mücadele eden bir takım görüntümüz varsa da istediğimiz pozisyonları üretmekte zorladık. Hani topun bu kadar çok bizde gözükmesine rağmen o denli bir golü bulacak pozisyonumuz yoktu.

İkinci yarıya da istekli başladık yine gole yaklaştık. Laura girdi oyuna ve hemen etkisini penaltı kazanarak gösterdi. Kızıyoruz tabi kendisine. Bu kadar zaman böyle üst düzey ligde kendisini görmeyecek de nerede gösterecek. Ercan penaltıyı gole çevirdi ve beraberliği yakaladık.

Haliyle acaba diyoruz. Galibiyet gelir mi diyoruz. Buna karşılık rakipte çok net pozisyon buldu. Bizde üretmeye çalıştık. Çok net yani hani bu da kaçar mı yoktu belki ama kaleyi yoklamalarımız vardı. Holse ile Bennasser ile.

Yine beraberlikle bitecek derken Fofana’nın güzel pasını Schindler gole çevirdi ve sezonun ilk galibiyeti gelmiş oldu.

Tabi takımın bu galibiyete rağmen vasat görüntüsü var ki bunu nasıl aşacak hep birlikte yükselmesini bekliyoruz.

Başkan’ın ilk on hedefinin gerisinde bir görüntü bahsettiğimiz durum. Transfer cezası konusunda da olumlu gelişmeler geliyor. Bu da bizi daha da umutlandırıyor. Hafta içi İstanbulspor maçını da kazandığımız taktirde belli bir mesafe kat edilecektir.

Beklentimiz elbette bunun bir başlangıç olması ve çok çok haftalar galibiyet için beklememektir. İnanın etrafımda bir çok insan da bu konuda iyimser beklentilerini söylüyorlar. Yine maç bitiminde arayanlar oldu “Çok şükür!” dediler.

Artık geri durmadan devamı gelsin temennisiyle…

KIPIRDAMA VAR AMA YETERLİ GELMEDİ!

Alman Teknik Direktör ile ilk maçımıza çıktık. Markus Gisdol takıma bazı dokunuşlar yapmış. Bunu net olarak gördük. Ancak yeterli gelmedi çünkü mutlak galip gelmemiz gereken ki rakiplerin de kazandığı bir haftada mutlaka olmalıydı. Kazanmalıydık işin Türkçesi!

Fofana kenardaydı. Ntcham yoktu maç kadrosunda. Yine Laura geri dönmedi Markus Hoca ile de. İlginç tabi Başkan çok bel bağlamıştı. Hayal kırıklığı devam ediyor kendisiyle ilgili.

Satka’yı tercih etti Yunus kenardaydı. Yine Emre kaptan çıktı sahaya. Bu maçta diğer maçlara nazaran gayet iyi görüntü verdi diyebiliriz.

Maçın genelinde rakip kalede daha üstün görüntü vermiş olsak da bir türlü golü bulamadık. Başakşehir de yine etkili geldiği anlar oldu. Direkten dönen topları vardı kalemizde.

Gol yollarında ki sıkıntıyı Marius ile de aşamadık. Belki çok bire birde kalamadı ki rakibin de bunda özellikle top bizdeyken kalabalık defans anlayışı da etkiliydi ancak bizde de kreatif özellikli futbolcu eksikliği göze battı. Sıkışan oyunları böyle aşarsınız. Düz bir oyun görüntümüz vardı. Belli başlı basit oyun vardı sahada yani bulursak atarız anlayışı sonuç vermedi bu maç anlamında.

Fofana, ikinci yarı terci edilir mi diye düşündük ki başka bu tarz bir futbolcunuz yoksa kenarda bekletme lüksünüz ki hele ki sıkışan oyunlarda olmaz. Tercih etmedim dedi Markus biz de Alman işi bir şey biliyor herhalde ama skor üretmeyince görünen köy kılavuz istemiyor. Çünkü bu özellikte daha endamlısı yok takımda.

Maçın genelinde özellikle kenarları iyi kullanmaya çalışsak da paslar rakip defansta eridi. Bir kaç pozisyon var Drongelen’in şutu mesela rakip eliyle mi çarptı tam anlayamadık, yine Holse’nin şutunu Volkan çıkarttı.

Hakem geri pası es geçti maçta ki inanılır gibi değil. Yine hemen maçın başlarında Marius’a yapılan bir hareket vardı ki incelenebilirdi. Başka maçlar olsa mercek altına alınırdı mutlaka. Bolca yakın çekimleri de görürdük. Var da uzun uzun bakardı. Murat Erdoğan maç taktir haklarını rakipten kulandı ne hikmetse. Sınıfta kalan bir yönetimi vardı.

Belki ilk defa bir maçı gol yemeden bitirdik ama bunu anlamlı kılacak olan golü de bulamadık. Demir attık altlara anlayacağınız. Buradan çıkılır mı elbette çıkarız. Ancak Başkan’ın öyle ilk onlar için takım yaptım sözleri de maalesef hava kaldı. Umarım şu yasak meselesi olmaz. Yoksa işimiz çok ama çok zor. Başka Samsunspor yok biz bu takımın daima başarısını isteriz.

ESERİNLE ÖVÜN BAŞKAN!

Her şeyden önce taraftardır bu takımın sahibi. Bir an bile yalnız bırakmadı takımını ve yine yanında oldu. Müthiş destekledi. Varlığını daima hissettirdi.

Sahada koca bir hiçler ordusu vardı. Geçen hafta çaresizlik yazmıştım. Bu kez de Sahada Yokuz yazdım.

Çünkü rakip maçın başında 10 kişi kalmış ve biz buna karşılık verememişiz. Cılız ataklar ve pozisyonlarımız vardı. Koskoca 90 dakikayı ıkına ıkına maç oynayarak geçirdik.

Bir Fofana ile pozisyonlar aramak akıl alır gibi değildi. Dimata da gezindi durdu. Değişiklikler mi o da maçın sonuna bırakıldı. Laura kenarda düşünün yani. Maçın temposuna katkı yapacak Fofana ile yegane isim bir de o var.

Rakibe zaman zaman verdiğimiz pozisyonlar sonrası nihayet kalemizde golü de gördük. 10 kişi kalmış rakibe gol dahi atamadan maçı tamamladık.

Başkan’ın sinsi planı evet sinsi planı tutmadı. Acaba maçı alırım Fuat Hoca ile bir şekilde devam ederim düşüncesi mat oldu. Evet tecrübeli hoca süper ligde de maçları var ama olmayacaktı olmayacakta.

Teknik adam olarak getirmedi bunun için ama kenarda o vardı. Çapa etkisi olmadı gördük. Olmaz da!

Neden patron olarak futbolcular onu görmedi çünkü! Yüksel Yıldırım, bu takımın sadece Başkan’ı değilsin aynı zamanda sahibisiniz. Takımı siz kurdunuz şimdi övünün bakalım eserinizle sene başında olduğu gibi. Hadi bakalım kolay gelsin. Bizler alışığız çileye ne de olsa!

Bizler yıllar boyu bekledik süper ligi ama içimize taş gibi oturttunuz!

ÇARESİZLİK!

Geçen sezon Hüseyin Hoca’nın ilk haftaları geçtikten sonra yakalanan ivme ve kolej havasıyla bu tür bir başlığı atmayı unutmuştuk. Elbette tekrar önümüze gelmesini dahi arzu etmezdik. Hep işler iyi gitsin, kazanalım ve bu mutlu serüven devam etsin diye isterdik.

Hafta içi Hüseyin Hoca’nın ayrılığını yaşadık. Aslında biraz daha sabredilebilir miydi? Elbette mümkündü. Kaçınılmaz son tabirini takım içinde futbolcuların Hoca’yı tam anlamak istememeleri de olabilir. Bunu tam bilmiyoruz.

Lakin bir şey vardı ki kenar ile saha uyumsuzluğu bariz olarak göze çarpıyordu. Bu durum da ayrılık kaçınılmaz oluyor. Kendisinin daha fazla olayı diretmemesi de karakterini ortaya koyması anlamında çok anlaşılabilir bir durum.

Emre Hoca ile çıkılan geçen sezon ki Sakaryaspor maçından sonra bu maçta da beklenti elbette galibiyetti. Nitekim bunu sahaya yansıtacak olanda bizatihi futbolcular olmalıydı.

Yeterince kafalar maçta olmadığını dağınık görüntü ile daha ilk dakikada yenilen golle görmüş olduk. Fark 2’ye çıkınca sahada ki görüntü ise hepimizin yüreğine taş gibi oturdu.

Sahada dağınık görüntü vardı ve bireysel olarak bir şeyler beklediğimiz isimler de ne yapmak istediklerini inanın kendileri de bilmiyordu.

İşte bu bize “Çaresizlik!” diye not ettirdi bana. Bir de Başkan’ın oturduğu yerde ki tutumu. Sosyal medyaya yansıyan o görüntüler her şeyi anlatıyordu. Zaten Emre Hoca’ya diyecek bir şeyimiz yok. Çünkü yapacağı bir hareket de yoktu.

Bu durumda futbolcular inisiyatif alır daima. Herkes başına buyruk. Osman ne yapsın?

Maçın son bölümünde kıpırdama olunca zorla gelen penaltı ve onu da kaçıran Dimata! Tekrarlanan penaltıyı gole çeviren Ntcam, maçın skoru belli etti. Sonrasında ki çaba işe yaramadı Sumudica’nın stresi de yansıdı ekranlara yansıdı bir ara. Ne yaparsın ki fark kapanmadı.

Bir de maç boyunca Okan’a yapılan ıslıklamalı protesto da çok şık kalmadı. Evet belli bir düzeyde anlaşılabilir ama yoğunluk oranını da kaçırmamak gerekirdi. Çünkü gol sadece kaleciyle yenilmiyor. Günah keçisi ilan etmemeliyiz Okan’ı!

Başkan’ın, yaptığı röportajlarda sarf ettiği takımla ilgili söylemlerin aksini yaşıyoruz. Maalesef ki kağıt üzerinde ki kalite henüz sahaya yansımadı. Düşünün ki maç öncesi Rıza Hoca’nın anlaşmaya yakın olması ve maçı yardımcısına izletmesi sonrası vardığı karar da şaşkınlığa yol açtı.

Bizler içinde takımla ilgili beklentinin ne denli hayal kırıklığına dönüşmesine ve sosyal alanda daha şimdiden teslim bayrağının çekilmesine yol açtı. Bu kadar da kötü değil aslında takım. Sadece hocasına güvenen bir takım oluşması yeterli olacaktır. Başka bir şey değil. Biz herhalde ilk bir kaç sırada ki takımlara bakıp da kendimizi çok aşağılara çekiyoruz. Bakın Gaziantep bize karşı çok üstün mü oynadı hayır! Ya ne yaptı kenar yönetimiyle uyumlu halde oyunu tuttu ve bulduğu iki golü de iyi değerlendirdi ve isteğini almış oldu.

Hayal kırıklığını bir kenara bırakıp iyi bir hoca ile anlaşıp takımı yukarılara çekmek gerekiyor. Aslında gönlüm de Rıza Hoca diyordu ama onun bu yaklaşımı da bir başka inkisar oluşturdu bende.

Yapacak bir şey yok. Dilerim Başkan doğru ismi bulur ve gelen isim de iyi bir dokunuş yaparsa takım kendisini bulur diye düşünüyorum. Dilerim ara transfer için yasak gelmez ve durum daha stabil hale döner.

Bence Başkan’ın istediği transferler de bir etki de TFF’nin anlamsız şekilde takımlara ve bize de uyguladığı transfer limitleri. Çünkü bazılarının bir dünya borcu olmasına rağmen uçurum şekilde ki limit farkları vardı.

Biz mi her daim Samsunspor demeye devam edeceğiz. Tutkumuzun peşindeyiz. Öyle olmasaydı başkaları gibi kolayını seçerdik.

GİDİŞAT İYİ GÖZÜKMÜYOR!

Taraftar takımını yalnız bırakmayarak tutkusunu Atatürklü Armayı yalnız bırakmadı. Ancak onların civanmertliğine ki kimi Samsun’dan kimi civar illerden gelmesine rağmen sahada bunu gösteren anlayış yoktu.

Futbolcular ya hocayı dinlememeye başladılar ya da hoca futbolcuların mevkilerini karıştırdı istediği sonuçları alamıyor.

Maçın başında yenilen gol ki bir dakika öncesinde Dimata ile ilk gole yaklaşan taraftık. Bir türlü garip yenilen gollere engel olamıyoruz. Olacak iş değil Bola topu uzaklaştırıyor ama o da ne top Drongelen’in kafasından rakibe pas olarak gidiyor. Pes doğrusu!

Mücadele var sahada ama öyle rakip takımı korkutacak boyutta değil. Endişe dahi ettiremedik dün. Oysa ki geçen hafta ki maçın ikinci yarısında oynanan oyunu bekledik hep. Tabi değişik kadroyla çıktık maça. Tartışılan Okan yerini Szumski’ye bırakırtı. Fofana olması gereken maçta kenardaydı. Yine Yunus Emre yerini Satka’ya bırakmıştı. Osman 11’de başladı. Laura da hasta denildi.

Tüm bunlar mutlak puan veya puanlar beklediğimiz bir maçta oyun kurgusu anlamında bize çok ama çok sıkınlar yaşatıyor. Başkan’ın sürekli üst perdeden konuşması bize gaz verse de aslında durum hiçte denildiği gibi olmadığını gösteriyor.

İkinci gol öncesi Zeki’nin ısrarla topu Dimata ki iki kişi almış arasına zaten taçtan atması sonrası gelişti atak ve maçın skorunu tayin eden gol geddi. Düşünün daha maçın çeyreğinde.

Maçtan sonra telaş yok hadi sabır diyelim skor üretme yok. Rakibin bir topu da direkten dönüyor. Yine kendimize gelemiyoruz. Hoca kenarda çaresizleri oynuyor. Çünkü sahaya da etkisi düşmüş belli ki.

Antalya maçı kötü sonuç hocayı tartışmaya açar demiştim ki nitekim istifa çağrıları yükseldi taraftarlardan. Samsunspor taraftarı sahaya hakim ne olup bittiğini iyi biliyor. Daima haklı çıkıyor bu gibi durumlarda. Tabi bize düşmez hoca bırak demek. Bir yere kadar. Yeni takımla 3-5 maç sabır ister her ne kadar kendisi eski de olsa. Çünkü takımı kendi yapmadı. Bu konuda haklı. Başkan aldı o oynattı. Tamam belki hoca evet dedi ama hangi koşullarda gelenlere evet dedi bu önemli. Şimdi karşılık oturup konuşacaklar bir yol bulacaklar. Takımda belli geçen yıl oluşan olumlu hava yok.

Saha içinde koordinasyon yok. Oyun kurgusu yok. Spontane gelişen ataklar var. Düşünün ki çok önemli maçta geriye düşmüşsün kurtarıcın Muhammet. Daha ne yapalım ne diyelim.

Hakem mi dersiniz zaten olmayacak fauller çaldı rakip lehine o başka ama bizler sahada oyun ve mücadele göremeyince bu konuyu kenarda tutuyoruz daima. Önce hak et biz o zaman hakem hatalarını dile getiririz.

Hoca’nın Gaziantep maçı bana kalırsa son şansı. Kalsa dahi yine de her maçı son maç gibi olacak. Kendisi de bunu biliyor. Elbette biz de istemezdik kim ister ki bu duruma düşmeyi. Ancak bir yere kadar be Hocam!

ÇOK ÇALIŞMAMIZ LAZIM ÇOOOK!

Galatasaray takımının, iddiasını tekrarlamaya gerek yok. Rakip olarak saygı duyarız. Ancak biz ne yaptığımıza ve neler yapamadığımıza odaklanıyoruz. Yıllar evvelinden bir reklam filmi vardı küçük çocuk çantasını bırakıp “Çok çalışmam lazım anne çoook!” diyordu ya bizim durum da bundan farksız şimdilerde.

Taraftarlar kendisine ayrılan yeri doldurmuş. Kimi zaman ise koca stadyum da seslerini duyurmayı başarmış. Hal böyle olunca sönük oyundan ziyade bir şeyler gösteren sahada mücadele eden takım bekliyorsunuz.

Daha oyunun başında yarı sahanızda oyunu kabul etmişsiniz önemli isimlerine önlem almayı bırakın ki rakibin en etkili neresi diye sorsanız istisnasız herkes orta alanı ve hücum der bunu dahi düşünmemişsiniz haliyle golü de kalenizde görürsünüz. Düşünün ki yine benzer bir gol yiyorsunuz. Fark açılıyor. Takım da bir şeyle yapma çabası var ancak rakibin de bu konuda isim yapmış defans bloğu var.

Bir de Dimata ile mutlak golü kaçırıyorsunuz ki böyle bir pozisyonu bulmuşsun ki atacaksın abanmaya gerek yok dokunsan gol yani. Beraberlik şansı ki rakibin havasını ve de fiyakasını bozmaya yeterdi.

İlk yarının sonlarına doru kornerden gelen topla yeterli önlem alınmayınca 3 farklı sonuçla soyunma odasına gittik.

İkinci yarı Osman ile başlayan Hüseyin Hoca bizim dahi beklemediğimiz anda daha 30. saniyede Dimata ile golü bulduk. En azından moralimiz yerine geldi. Topu biraz da rakip alana taşımaya başlayınca pozisyonlar ürettik. Bunların neticesinde yine yeni transfer Holse ile 2. golümüzü serbest atış sonrasında bulduk.

Takım 2. yarı da biraz daha özgüvenli oynadı. Özellikle kanatlardan etkili geldik. Tait’in takıma katsını ilerleyen haftalarda daha iyi göreceğimize inanıyorum. Yine Holse’nin de katkısının yadsınamaz olduğu düşüncesindeyim. Dimata için de benzerini söyleyebilirim. Zor golü attı ancak çok basitini de kaçırdı bu da dikkatlerden kaçmadı.

Yine Emre ki boş ver kardeşim sen aidiyeti sen artık Atatürklü Armalı Formayı giyiyorsun. Sana ne ortamdan sana ne rakip takımdan. Geride kaldı artık. Sana güvenenleri mahçup etme. Topa vururken bile acabalar var içinde. Boş ver ıslıklarsa ıslıklasınlar iyi ya seni bu daha da kamçılamalıydı. Sen o şutu gol yapacak adamdın. İşte yapamazsan o top döner akabinde kalemizde gol olur. Maalesef artık kendine gel ya hu! Biz o artistik goller atan Emre’yi arıyoruz.

Bu maç geride kaldı. Bir maç eksiğiyle beklentinin çok aşağılarında kaldık. Takım da ışık varsa da geçen zamana yanıyor insan. Gelmeyen isimleri paylaştı Başkan. İyi de alan nasıl alıyor hem ne yerlere gidiyorlar. Yok kiminin eşi yok kayınvalidesi bilmem neler neler yahu bunlar bahane demek ki parayı az buldu. Yoksa niye gelmesin futbolcu. Zamanın da bize gelen isimler bu yıldız denilenlerin yanın süper starmış doğrusu!

Bir söz de Yunus Emre’ye; Kardeşim öyle riskli pozisyonlar da erken kartlı olunca yüreğimiz ağzıma geldi. Belki bir kaç hamlende sırıtmadın ama 2. sarı kartı da ha yedi ha yiyecek baktık. Sırıtmadın iyi de oynadın ama ivme kazanmalısın bu da sende mevcut. Buna benzerini bir de Okan’ı eklemek gerekiyor maalesef ki bir kaç maçtır beklenilenin altında bir performansı var.

Haftaya yine bir deplasman bizi bekliyor. Lige iyi başlayamayan iki takım mücadelesi olacak. Zevkli bir maç bizi bekliyor. Ancak Hüseyin Hoca buradan da sonuçsuz ayrılırsa çok da ısrar edilemeyeceği sonucu çıkacaktır ortaya. Dilerim kazanan taraf oluruz.

Bu maç göze batmaz ama Antalyaspor maçı deplasman da olsa olası kötü sonuç tartışmaları da beraberinde getirir. Artık kazanmalı bu takım!

HOCAM, ATAN SENİ ALT ETTİ!

Takım olarak iyi bir görüntü vermiyoruz. Bir kaç futbolcu dışında ligin seviyesinde olmadığı çok net.

Hani Biraz yenilerin daha iyi olmasını beklersiniz. Ancak onların Drongelen dışında çok fazla katkı sağlayabildikleri çok söylenemez. Marius yarım iş yaptı o da golü atmayı başardığını ekleyelim en azından.

Zaman zaman hani saman alevi gibi denilebilir. Oysa günümüz futbolunda oyuna daha çok katkı sağlaması beklenir her futbolcunun. Ayağına gelen topları en iyi şekilde değerlendirmesi istenir.

Okan zamanında çıkmış olsa ne olurdu sorusundan ziyade topun o derece oraya gelmesine sebep olan etkenleri de konuşmak gerekir kalemizde ki ilk golde. Bu belli sınırlı kadrosu olan Kayserispor’un yapacağı ileride basmak ve topu defans arkasına yarı ağır oyuncusuyla buluşturmak. Oysa senin defansın burada uyumamalı.

Eğer stoperinize bir maçta çok iş düşüyorsa bunu iyi düşünmek gerekir. Demek ki orta alanda yeterince rakip takım baskı görmüyor. Emre ve Taylan’ı zaman zaman ismini daha çok duymak isterdik. Hadi Taylan bir nebze daha çok olmaya çalışsa da Emre ilk yarı hiç yoktu sahada. İkinci yarı biraz olsun kıpırdadı sadece.

Okan’ın attığı uzun top Emre ile buluşması ve Fofana’nın o bildik kanat koşusu sonrası yaptığı ortaya yine Marius’un kafa golüyle eşitliği sağladık.

Maçı biraz olsun kontrol etmeye çalışırken yine rakibin defans arkası pası ve sonrası kalemizde gol. Bunları eğer transfer yasağı olan bir takımdan bu kadar rahat yiyorsanız geçmişler olsun.

İkinci yarı evet gollere yaklaştık, Laura ve Fofana ile ancak bunları daha çok neden yapamadık. Rakip oyuncu değişikliğini 83. dakika da yapıyor ancak biz yine rakip alanda o bildik boğucu baskıyı kuramıyoruz. Yeterince tempo yapamıyoruz.

Satka ile defansı dörtlüyoruz hatta bazen 5’li yapıyoruz. Neden rakip takımın her atağı pozisyon oluyor. Nanu hayal kırıklığı şimdilik. Maç eksiği oldukça fazla bu çok belli.

Hocam Fofana 90 dakika çıkartıyor diye düşünüyorsan Fenerbahçe maçında neden o kadar erken almıştın oyundan. Tek üretkenlik de ondan geldi maalesef. Laura çok isteksiz. Keşke başkan gelen teklife evet demiş olsaydı dedirtmeye devam ediyor bizlere.

İkinci yarı daha bir baskı bekliyoruz daha bir atak görünümünde takım ayakta kalsın istiyoruz. Ancak Hüseyin Hoca da pozisyon bulduk atamadık yazıyoruz. Oysa zaten bulursun rakibe karşı illa ki bir iki biz bunların sayısını neden artıramadık top hakimiyetini neden ele alamadık diye soruyoruz.

Kim ne derse desin bu maçta 3 puan beklemiyorsanız büyük hata. Oysa dişine göre işte hocam hem kendini hem de takımının hünerlerini göstereceksin. Ha oyun tutmadı mı futbolcular devreye girer maçta o da yok. Sorumluluk alan da yok. Oyun da bölük pörçük. Hocam sen skoru alacak oyunu geliştireceksin öncelikle. Salt top çevirmeyle olmuyor. Pozisyon zenginliğin olacak takımın atağa kalktığında taraftarın ayağa kalkacak. Burası Süper Lig Hocam, Atan da seni alt eder. Ders verir böylelikle sana.

Artık önümüzdeki maçlara bakacağız. Bir de Başkan Yüksel Yıldırım’ın, geçen hafta verdiği 6 transfer bakalım bu açık yaraya nasıl merhem olacak göreceğiz. Dileriz çok çok iyi olur. Ligi sürklase eden iki üç isim olur. Yoksa taraftar üzerine düşeni yapıyor başkanım sen rahat ol!