Hüseyin Eroğlu, takıma geldiğinde tüm heyecanını ve tecrübesini takıma yansıttığını ve bunu hissettirdiğini görmüş olduk. Bununla birlikte aidiyet duygusunu takıma katmak için de epeyce çaba sarf ettiğini göstermiş oldu.
Başta da kendisi hem ailesine forma göndermek suretiyle hem de kenarda 55 yazılı tişört giymesiyle de bizatihi örnek oldu takıma.
Bunlar küçük nüanslar gibi görünse de önemli ayrıntılardır. Diğer taraftan hepimizi duygulandıran yıllar öncesinin videosunun kahramanını kulüpte ağırlayıp futbolcularla tanıştırması da önemli bir durum olarak kayıtlara geçmiştir.
Tüm bunların anlam kazanması için elbette sahada da yansımalarını görmemiz gerekiyor yani birbirinin zincir halkası olmalı.
Maçın genelinde istekli ve arzulu oyun göze çarpan en büyük unsurdu. Diğer taraftan topun daha efektif kullanılmaya çalışılması da dikkatimizi çekti. En azından pas trafiğinin daha sağlıklı kullanılması ve yapılan koşuların doğru yerlere olmasının çabası vardı. Elbette bunun sürekli yapılması önemli.
Maç belki golsüz bitti ama bir o kadar da bizim adımıza çok şansız bir maç geride kalmış oldu. Kısacası galibiyeti kaçıran taraf olduk.
Harriss’in direkten dönen topu önce bizi bir heyecanlandırdı. Yine ara ara rakibi ısıran görüntümüz rakip alanda çoğalma durumumuz göze çarpan etkilerdi. Zaman zaman defansın arasında kaybolan Tanpue’nin attığı golün ofsayt olarak iptal edilmesi canımızı yaktı. Kaldı ki bu pozisyonda VAR niye var sorusu geldi aklımıza. TFF’nin yetersiz ve de özensinliği çarptı yüzümüze. Öyle bir ofsayt çizgisi ki sormayın. Yani neden önem verilmez bu lige anlamak mümkün değil.
Yusuf ve Mücahit gibi iki önemli ismin sedye ile oyunu terk etmeleri yüreğimizi ağzımıza getirdi. Düşünün ki Fofana, Boldrin, Osman ve Celil gibi önemli isimler zaten sakat bir de bu maçta iki değerli ismi daha maçın başlarında yitiriyorsunuz.
İkinci yarı rakip daha bir önde başladı. Pozisyonlar da buldu. Szumski başarılı bir kurtarışa imza attı. Buna karşılık çok değerli bir penaltı kazandık. Tanpue topun başına geçti bu kez. Aman Allah’ım o nasıl bir penaltı kullanışıydı öyle. Hani 30 metreden gol adam dedik. Dağlara taşlara vurdu resmen. Topu havaya dikti ve mutlak galibiyetten olduk diyebiliriz.
Ahmet Sağat oyuna girdinde yine iki fırsat buldu. Bunlardan biri kafayla vuruşu ki gol diye ayağa kalktık. Olmadı dedik yine oturduk kaldık.
Kaçan balık büyük oldu. Yine zaman zaman şutlarımız vardı. Etkili değildi bunlar. Novikovas ikinci yarıda oyuna girdi ama yokları oynamaya da devam etti. Beklentilerin gerisinde kaldı. Yine Laura kanatlarda oynadı bu kez ancak vasatı aşamayanlardı.
Bakıldığında böyle deplasmanda 1 puan iyidir denilebilir. Ancak kaçırdıklarımızı görüp düşününce yazık oldu demeden kendimizi alamadık. Bandırmayı hazır bu kadar kötü yakalamışken oradan galibiyet ile gelmemiz gerekiyordu.
Yine de önemli bir ivme kazanmış gördük takımı. Gençlerbirliği maçında daha iyi olacaktır mutlaka diye düşünüyorum. İyileşen oyun anlayışının yanında mantalitenin de gelişeceğini ve Hüseyin Hoca’nın da buna büyük katkı yapacağına inananlardanım.