HAYRET ZEMİN KÖTÜYDÜ DEMEDİ!

Taraftar akın etmiş Rize deplasmanına ve kendisine ayrılan yeri doldurmuş. Her ne kadar hoca ile dertleri olsa da takımın kazanması ve daha mutlu şekilde dönmek istedikleri her hallerinden belliydi.

Maça Celil’in sakatlığı nedeniyle Yusuf Emre, Harriss’in yerine de Tanque ile başladı Bayram Hoca.

Aslında Tanque daha iyi vuruş olsaydı gole yaklaşan taraf olacaktık. Genel anlamda oyun kurgusu ve tempomuzda gözle görülür şekilde sıkıntılarımız var.

Taktiksel varyasyonlar yapamıyor takım. Üretken değil. Mesela hep videolarında bize izlettikleri o şutları ve golleri göremiyoruz gelen futbolcularımızdan.

Tüm bunlar antrenmanlarda çalışılması gereken işler. Hoca bu konuda açıklama yapmalı bence. Hiçbir takım bana üstünlük kuramadı diyor 4 maçtır ilk golü kalesinde gören taraf biz olduk. Buna karşılık yarıştan kopmadık belki ama ağır yara aldığımız kesin.

Lig öncesi kovalayan takım mı olacağız yoksa kovalanan takım mı sorusu şimdilerde kovalayan takım hüviyetinde olduğumuz. Hele de böylesi bir kadroya rağmen. Mesela Eyüp’te yaralı gidiyor ama bir şekilde sonuç alıyor. Oysa biz yukarıdan da kopuyoruz.

Elbette 3 puanlı sistemde seri galibiyetler bizi tekrar üste taşır. Ancak nasıl olacak? Bayram Hoca ile olmayacağı artık kesinleşti. Gitmiyor yani. Futbolcularla diyaloglarında da problem var anladığım kadarıyla.

Fofana’nın adeta sıralı çalımları sonrası gelen golümüz mağlubiyeti önledi. Bir de lehimize VAR devreye girdi ve ikinci yarı daha etkili olan ve de güzel bir pozisyonda gol atan Rizespor’un golünü iptal etti. Penaltı beklentileri de yine sonuçsuz kaldı.

Hoca toplantıda zemin kötü deseydi ve Novikovas’ın son pozisyonda ki ana faktör bu deseydi daha anlamlı olurdu. Meslektaşı Bülent Hoca zeminden oldukça dert yandı mesela. Hatta antrenman sahamızın zemini daha iyi dedi. Sen neden demedin Hocam!

Bununla birlikte basın mensuplarının toplantıyı terk etmesini oldukça anlamlı buluyorum. Basın mensubunu antrenmana almamak nedir Bayram Hoca. Sen bu işi çocuk oyuncağı kulübü de egolarının tatmin yeri mi belledin. Olmadı, olmuyor Hocam!

OLMUYOR BE HOCAM!

Kendi sahamızdayız ve taraftar yoğun yağmura rağmen yine de takımını yalnız bırakmamış.

Ne bekleriz elbette rakip takımı o kadar eksiğiyle yakalamışken tabi ki galibiyet hatta farklı bir tarife hem de!

Oysa temposu düşük bir futbol ile karşılaştık. Zaman zaman hafif canlanır gibi olsa da bu bize çok da tat vermeyen bir durum.

Rakibi kendi sahasına hapsetmek marifet değil çünkü bunu kabullenmiş bir anlayışı vardı sahada. Buna rağmen bu kadronun daha çok iyi işler yapmasını daha üretkenliği yüksek ve seyir zevkini üst düzeyde beklemek sadece taraftarlar olarak bizlerin değil televizyon karşısında izleyenlerin de hakkı.

İlk yarının son çeyreğine sıkışmış bir kaç pozisyon. Ona da denilirse. Elbette hakem faktörüne değineceğiz. İlk önce verilmeyen penaltı sonrasında Harriss’in şutunu el ile bloklayan rakip defansın bu durumu VAR’dan döndü. Boldrin, hadi aslanım derken o da kaleciyi çalıştırdı ve öne geçme fırsatı uçtu gitti.

İkinci yarıya biraz hareketli başladı Manisa Fk. Cesurlaştı. Bizim hımbıllığımız onları cesaretlendirdi. Ancak çok geçmeden Laura ile mutlak gole yaklaşınca eski düzene döndüler. Defansta çoğalım kaleye yaklaştırmamak üzerine kurulan düzeni bozmak kolay değil. Ancak uzaktan şut çekebilecek meziyette adamların var.

Celil sakatlanarak erken çıktı ama bir Boldrin bunu yapabilir. Neyse ki Fofana’dan geldi o da ne doksan tabir edilen yere çarptı top. Hadi olacak dedik. Yine zorlamalar bu kez Fofana yerde ki net penaltı. Daha nasıl olacak 10 kusurluk hareket işte. Ancak ne hakem gördü ne de VAR devreye girdi. Onlar Boldrin’in penaltı beklemediğimiz pozisyonda devreye girdi ki bakın görün biz işimizi yapıyoruz işleri anlayacağınız.

Zaten hakemin bir Nizamettin sevgisi vardı o kadar net sarı kartları vardı ki onu göstermiş olsa el ile kestiği atağı da gösterse rakip on kişi kalacak. Ancak o net sarı kartı bile Nizamettin’e gösteremedi. Seviyor onu demek ki! Neyse o pozisyonda Osman gördü kartı da düzeltti işi. İtirazdan elbette.

Duran toplar böylesi rakiplere karşı can damarıdır. Bitmiş Adem’e dahi şut imkanı verdik biz. Neyse onu savuşturduk ama kornerden gelen ki Mücahit’in verdiği pas sonrası genç futbolcuları ayağıyla öylesine bir vurayım dedi ve top sekerek ağlarımıza gitti.

Biz seviyoruz rakip oyunculara gaz vermeyi. Batuhan Kör’den beklerdik ama o çıktı şükür derken Ayberk sahne aldı.

Tabi can havliyle uğraştık birazcık o da taraftarın tepkisi artınca oldu. Ancak beklenmedik bir mağlubiyet almış olduk.

Hoca maç sonrası devam edeceğini söyledi. Acaba bırakır mı dedik yok o da yürekli değil. Olmuyor işte hocam. Sezon öncesi yazdığım yazıda da belirtmiştim endişelerim var diye. Keşke olsaydı. En azında taraftar istememiş olsa da galip geliyoruz bari diyebilirdi. Şimdi ortada acayip bir durum var.

Hoca istatistiklere dem vuruyor. Ancak hocam istatistiklere göre puan verilmiyor futbolda. Ayrıca bu kalitede oyunculara sahipsen daha organize atakla başlayacaksın. Novikovas’ı alacaksın. Sarp’ı yem etmeyeceksin. Ahmet Sağat’ı besleyeceksin. Bir tane top attıramadın saha içi organizasyonda Ahmet Sağat’a. Adam kaleye şut çekemeden bitirdi maçı. Zeki bu kadar az çıkmamalı diyoruz buna devam ediyorsun. Daha nasıl olacak. Ben şunu biliyorum orta alanda oraları bozacak rakibin dengesini alt üst edecek kreatif bir oyuncumuz yok. Celil diyeceksiniz gördünüz o da ya erken çıkıyor ya da sakatlanıyor. En azından onun ayarında biri daha lazım. Yazılacak belki çokça şey vardır.

Hülasa olmuyor be hocam!

BU PUAN KAYBI HOCAYA YAZAR!

Beklentimizin 3 puan olan bir maçı geride bıraktık. Rakibin transfer tahtasının kapalı olması bizleri böyle düşündürmedi aslında, takıma olan inancımızdı öncelikle.

Erzurumspor Fk, iki hafta da ortaya koyduğu mücadele gücü her ne kadar eksikleri olsa da bunu tecrübeleriyle kapatmaya çalışıyorlardı. Bize karşıda oldukça hırslı çıkacakları bir gerçekti. Bunun için bakalım nasıl bir hikaye bizleri bekliyor diye önceki yazının sonuna yazmam da boşuna değildi.

Bir nevi bunları bekliyordum. Kimse kolay lokma değildi. Bu bir hayalcilik olacaktı. Bunun için sahaya biz nasıl bir karakter koyacağız önemli olan buydu.

Biz işte bunun kaygısını taşıyoruz. Sezon öncesi değerlendirmemde Bayram Hoca için endişelerim var diye belirtmiş olmamı yaşamanın da sıkıntısı var şimdilerde. Bunun futbol bilgisi olarak değil bu herkeste var yani takım çalıştırma anlamında belirtiyorum. Eldeki malzemeyi bize nasıl sunum yapacağı anlamında yazıyorum. Bayram Hocadan beklentimiz de bu farkındalığının nasıl olacağıydı.

Bu kadar kaliteli ayaklarla halen doğaçlama oynatmaya çalışır ve rakibe oyununuzu kabul ettiremezseniz tabi ki tartışılırsınız.

Duran topla biraz da şansız şekilde Osman’a da çarparak yenik duruma düşüyoruz. Bunun akabinde reaksiyon göremememek biraz olsun rakip alanda baskıyı artıramamak klasik pozisyon üretme çabalarıyla uğraşmak bir bakıma canımızı sıkıyor.

Neyse ki Fofana’nı hafif kıpırdamasıyla içeriye yaptığı klasik çizgiden ortasına defans uzaklaştırmak isterken Laura’nın önüne düşmesiyle onun da bu ikramı geri çevirmeden attığı gol ile beraberlik geldi.

Rakip oyuncuların aşırı hırslı oynamaları başlarını yakacakları belliydi. Biraz da bizim futbolcularımıza oynadılar. Çok tahrik ettiler. Mesela Shala da bunlaradan biriydi. Hiç rahat durmadı tabiri yerindeyse. İtirazları çok olan futbolcuydu. Mücahid’e yaptığı arkadan hareketiyle 2.sarı karttan atıldı. Tartışanlarda var yanlış olduğu yönünde. Olabilir ama ortada bir pozisyondu bana göre. Kısmende bir topuğa teması var gibi.

İkinci golü devre biterken bulduk. Bu kez Celil’in akıl dolu pasıyla buluşan Mücahit çok iyi gördü Laura’yı ve onun asistini yine çok rahat şekilde gole çevirdik.

Tüm kıyamet buradan koptu kenar yönetimleri de kalktı ayağa. Teknik adamları soyunma odasına giderken yaptığı taşkınlıkla kırmızı kart gördü. Neden bilinmez Başkanları da soyunma odamızı adamlarıyla basmaya kalktığı görüntüleri geldi sosyal medya aracığılığıyla. Olacak iş değil. Bakalım TFF gözlemcisi neler yazabilecek? Diğer taraftan da anlaşılmaz şekilde rakip taraftarların deplasmanda takımını yanlız bırakmayan cefakar taraftarlarımıza saldırmış olmaları da kabul edilir değil.

Hakem yanlış karar verdiği düşüncesiyle ilk dakikadan nasıl yapsamda düzeltsem işi diye kollamaya başaladı. Yani işgüzarlık bunun adı aslında. Oysa gözü önünde oldu tüm olanlar görmemesi mümkün değil. Eren Tozlu kendisini adeta yere attı. Buna penaltı çaldı Hakem Emre Kargın. Hadi dedik VAR’dan döner bu. O da ne baktık ki karar onaylandı. Eyvahlar olsun!

Yanlış karar bir değil iki olmuş oldu. Rakip oyuncu da topu ağlarımıza yolladı tabi. Eee bizim gibi cömert değil.

Şimdi öncelikle Bayram Hocam, rakip on kişi kalmış. İçeride dahi bazı sıkıntılar olmuş. Sen bunu nasıl ön göremedin? Bunun için uyarılar yaptın mı yoksa klasik şunu bunu mu yapalım dedin?

Yani yenik takım yaralı takım elbette ikinci yarının başında baskı kurmak isteyeceği ve hakemin de muhtemel bir yanlış karar ki bu penaltı oldu ama 2. Sarı kart veya direk kırmızı kartta göstermeye yatkın olabileceğini futbolculara anlattın mı? Ben sanmıyorum.

Diğer taraftan vakit daha varken oyunu rakip alanda oynarken ve de futbolcularımız stres içindeyken oyuncu değişikliği için bu kadar beklenir miydi?

Mesala Ahmet Sağat tam bu maçın adamıydı. Neden oyuna almadın. Harris’in yerine Novikovas hamlesi doğruydu. Ancak Tangue yerine Novikovas ile birlikte alsana Ahmet Sağat’ı içeriye. Neden hamle gücünü azalttın 5 kişi olacak yerine 4 kişiyle tamamladın oyuncu değişikliğini. Yine çok iyi maç çıkarttı Celil ama ağzım yüreğimde izledim onu. Hakem kolluyor zaten az kaldı ikinci sarı kart görecekti. Allah’tan yerinde müdahale etti de rakibine dokunmadı.

Sınıfta rakip takım başkanı kalmadı sadece. Hakem ve Var yönetimiyle birlikte bu maçta sen de kaldın Hocam. Bu kayıp sana yazar. Hasan’ın penaltıyı atması iyi olacaktı. Ancak bu baskıyı onda sen daha çok hissetmen gerekmez miydi? Boldrin’i neden düşünmedin mesala.

Keşke atsaydı hem de bu kadar kötü duruma rağmen. Hem de çok iyi olcaktı. Oysa iki top direkten dönmesine Celil’in uzaktan şutlarına rağmen yine de yazacaktık bütün bunları. Bu kadar arkaya rahat toplar nasıl kaçar. Hiç mi organize ataklar göremeyeceğiz, kenar ortalar neden yetersiz diye. Uzaktana şutlar sadece Celil’den mi bekleyeceğiz yoksa alternatif isimler var mı? Yoksa olay sadece videolardan mı ibaret bize gelirken.

Takımın akan oyun alayışında sıkıntılar var Hocam. Bizler taraftar olarak çok bilemeyiz tabi ama siz bunları bize gösterseniz. İki duran top biri şanssız şekilde kalemizde gol oldu diğeri hakem kararıyla uydurma penaltıyla gol oldu. Bu da ayrı bir durum tabi.

Anlayacağınız tuhaf bir maç oldu her iki taraf için ama yine en büyük sıkıntıyı çeken taraf olarak bizler yaşadık. Gerçi bir başka tuhaflıkta doğruysa Başkan Yıldırım’ın oyuncu değiştir diye bağırdığı söylentisi. Umarım doğru değildir. Yani kim kabul edebilir ki bunu. Otoritesini yok olur zaten hangi hoca olsa. Gerçekten her yönüyle ilginç bir maç yani. Aslında sansasyonların olduğu maç demek daha doğru olacak.

Gönül isterdi ki rahat kazanalım. Ama yok olmuyor. Bir diğer zorluk derecesi yüksek olan maç bizi bekliyor. Manisa FK artık neler olacağını göreceğimizi umduğumuz maç. Dileriz yükselen oyunumuzun olduğu maç olur. Ne diyelim yine bu kadar kaliteye rağmen umut bekler olduk. Hocam biraz da bunlar senden oluyor galiba?

BERABERLİĞE RAZI OLDUK!

Günlerdir stadyuma taraftarın ilgisi olması için yapılan çağrılar sonuç vermiş ve 20 bine yakın kişi gelmişti. Belki daha fazlası da olabilirdi ama bazı teknik durumlar yaşanınca son günlerde hızı kesildi bilet işinin.

Birde stadyuma girişlerde ve çıkışlarda yaşananlara da artık bir çözüm bulunmalı. Yıllardır bitmedi bu şikayetler. Dileriz çözüme kavuşur.

Altay 11 ile başladı maça Bayram Hoca. Rakip Eyüpspor’da ise Babel en büyük eksiklikti. Ancak bunu çok iyi değerlendiremedik.

Maçın başlarında rakip kaleye yakın oynadık ama istediğimiz pozisyonları üretemedik. İki takımda çok geçmeden dengeli oyuna döndü. Birbirlerini tartan görüntü temponun da düşmesine neden oldu.

Ne zaman ki Harun’un uzun pasına P Dibba akıl dolu pasını Murat Uçar çok iyi değerlendirdi ve onun asistiyle Eze gol yapmakta zorlanmadı.

Derslik pozisyon mu evet işte bu! Altay maçı sonrası da bunları affetmezler diye belirtmiştik. Bu tür açıkları maçta daha sonra vermedik belki ama işte bir kez verince rakip bunu ıskalamadı.

Laura bu ana kadar sahada gözükmedi. Oysa daha efektif bir duruş bekledik.

Tempoyu artırıp rakip alana oyunu yığınca rakip kale önünde de tehlikeli olmaya başladık. Laura mutlak golü yapmadı önce. Harun çok iyi kapattı da denebilir ancak bunu kaçırmayacaksın derler. Neyse ki çok geçmeden Boldrin’in akıl dolu korner atışı sonrası önüne düşen topu Laura ağlara gönderince eşitliği sağladık.

İlginç ki bizim kalemizde gördüğümüz gol nasıl derslikse yenilmemesi açısından attığımız golde rakip için öyleydi. Herhalde rakip defans nasıl olsa Laura’ya o top gelmez, gelse de atamaz diye düşündü.

Tam takım olamamanın verdiği acıları yaşadık maçta. Bunu üzülerek söylüyorum çünkü böylesi kaliteli takıma golden sonra rakip şaşırmış zaten neden kontrollü oyuna geçiyorsun diye sormak düşer bize.

İlk yarıyı önde bitirmek varken el frenini çekmek neden? Çünkü takım oyunu birbirini tanımak koşularını ezberlemekten geçer. Bunun için ilk maçları kayıpsız geçirmek önemliydi. Maçın genelinde bu eksiklikleri yaşadık. Çok fazla final paslarında sıkıntılar yaşadık. O boş koşuları araya pasları göremedik. Elbette zaman zaman yaptık ama daha fazlasını görmemiz rakibi kendi kalesi önüne sahamızda hele de böyle bir taraftarıın önünde yapmamız gerekirdi.

Celil’in uzaktan şutunun direkte patlaması ikinci yarı için hepimizi heyecanlandırdı. Yine Osman yukarıda belirttiğimiz eksikliğin göstergesi olarak kaptığı topta erkende şut denedi oysa Harris daha müsaitti. Ahmet Sağat oyuna girdiğinde bulduğumuz pozisyon oldu. O da çok kolay bir şut imkanı olmamasına rağmen iyi uzandı arka direğe bıraktı ama top az farkla auta çıktı.

Biz şimdilik bardağın dolu tarafından bakıp kazanamıyorsan kaybetmeyeceksin hele ki böylesi kaliteli bir rakibe karşı diyelim. Ancak çok önceden de yazdım. Biz hedefe oynayan bir takım olarak “Kervan yolda düzülür!” değil önceden hazır olabilirdik. Büyük çoğunluğu birlikte kamp yapan bir takımız. Zeki en son takıma dahil olan isimdi yine d çok daha fazla ileri çıkmasını beklerdik. Bu kaliteyi barındıran bir isim neticede kendisi. Muhtemelen Bayram Hoca istemedi rakibin durumundana dolayı. Zaten bekler çok fazla çıkmazsa yeterince pozisyonlar anlamında üretken olamazsınız.

Maçta VAR devreye girmemesine rağmen hakem vasatın altında kaldı. Aklınca sertliğe belli ölçüde müsade edeyim derken kritik yerlerde beklediğimiz fauller es geçildi. Rakibin oyunu durdurması tempoyu düşürmek istemesini anlarız ancak sertliklerine göz yumması doğru değildi. Belki Laura’nın, yere düşmesinde Alparslan’ın kambura yatması olarak değerlendirilebilecek bir pozisyon vardı. Ancak çok kayda değer değildi.

Gelecek maçlar için doğrusu çok coşkulu bir oyun göremediğimiz için “sabır” bekleyişimiz devam edeceğe benziyor. Bakalım Erzurum da bizleri nasıl bir maç hikayesi bekliyor olacak?

3 PUAN İLE BAŞLAMAK ÖNEMLİYDİ!

Sezona iki farklı düşünceyle başlayan iki köklü kulübün karşılaşması elbette tüm dikkatleri de üzerine çekecekti.

Hem ligin ilk maçı hem de bu ligin VAR sistemiyle oynanan ilk maçıydı. Neler olacağı merak edilen çok önemli bir maç yaşandı İzmir’de. Görüldü ki VAR bu lige çok gerekliydi ve geç geldi. İlk golümüz ofsayt verildi hakemler tarafında neyse ki VAR devreye girdi ve gol verilmiş oldu.

Samsunspor taraftarları olarak yerini dolduran görüntü oldukça göze hoş gelen bir durumdu. Doğrusu deplasmanlarda bu güzel görüntüyü özlemiştik. Diğer taraftan bizlerde ne kadar umutlu bir bekleyiş varsa bir o kadar rakip taraflarda da o kadar endişeli durum yüzlerine yansıyordu. Kolay değil elbette bizlerde bunu yaşadık onlar uzun süre sonra yine aynı durumu yaşadılar.

Kısacası takım adeta gitmiş. Gençlerin yanında futbolu bırakmak üzere olanlar hatta 3 yıl aradan sonra takıma dahil ettikleri Murat Uçar vardı kadrolarında. Kaldı ki 2019 yılında sadece 5 maça çıkmış. Yani neredeyse 4 yıl denilebilir.

Paixao yoktu belki ama yine de sahada olanlar ellerinden geleni yaptılar maç boyunca. İlk maç olması havanın nemli olması tempomuzu etkilemiş olabilir. Ancak ortada duran hedef şampiyonluk olunca buna sığınmak çok iyi durmayacaktı. Hoca da buna değinmemiş anlaşılan maç sonunda.

Maça etkili başladık. Rakip sahada pozisyonlar aradık. Etkili değildi belki ama yine de Altay’a göre daha bir diri görüntümüz vardı. Özellikle Harris’in neler yapabileceğini gördük. Fofana 2 izlenimi verdi bizlere.

Bu dakikalarda geniş alanlar aradık ama rakip alanı daraltarak buna izin vermedi. Onların yapabileceği en etkili iş buydu. Çünkü kanatları hızlı kullanan Fofana ve Harris ki Laura’yı da ekleyebiliriz, geriden çıkabilecek Zeki gibi Mücahid gibi iki bek, orta alanı da etkili paslarla kanatlara inebilecek Boldrin ve Celil gibi etkili futbolcularımızın olduğu gerçeğini biliyorlardı buna göre oynadılar.

Duran toplara çalışmışlardı. Ceyhun gibi uzunları olunca ona çıkarttıkları ortalarla gol aradılar. Ancak biz buna fazla müsaade ettik diyebiliriz.

Diğer taraftan, geniş alanlar bulduğumuzda neler olacağını Celil’in kafasıyla buluşan Laura’nın topu Fofana’ya plaselemesi ve onun etkili koşusuyla topu Harris’e alda at pası sonrası gol geldi. İşte olay buydu dedirtti bizlere.

Golden sonra fark açılır mı diye düşündük. Ancak Altay oyun disiplininden kopmadı. İkinci yarıda da bu durum devam etse de bizim Laura ile net iki golü kaçırmamız, Fofana’nın şut yerine pas tercihi 70’den sonra oyundan bir hayli düşen Altay karşında kaçırdığımız pozisyonlardı. Onlar da gole yaklaştılar ki bu durumu sanırım bizler gibi Bayram Hocamız da görmüştür. Duran topların dışında birebirlerde adam kaçırdık çok net olmasa bile gole yakın pozisyonlar verdik.

Artı parantez defans iyi görüntü vermiş olsa da gerçek durumunu Eyüp maçında test etmiş olacağız. Onların etkili silahlarını nasıl karşılayacaklar görmüş olacağız.

Ahmet Sağat oyuna girer girmez yine oyuna sonradan giren Yusuf Emre ki bence çok iyi bir transfer olmuş bunu gördük oyuna girdikten sonra da etkili paslar yaptı yine onun asistiyle golünü yaptı. Gösterdi ki “Ben buradayım boşuna gol kralı olmadım!”

Geceyi güzel bitirdik. Eksikler elbette var. Oyun temposu en başta ufak tefek iletişim kopukları ki bunun en başlıca nedeni yeteri kadar hazırlık maçı oynamamaktır. Yine de kayıpsız geçmek önemliydi.

Haftaya zorluk derecesi yüksek bir maç bizi bekliyor. Eyüp maçı ligin en başta yazılan iki favori takımın karşılaşması olacak. Tüm dikkatler bu derbi havasında ki maçta olacak kuşkusuz. Onların da oldukça ciddi ve ligin üstünde transferleri bulunuyor. Netice de bu taraftar orayı büyük çoğunlukla dolduracak ve takımını yalnız bırakmayacaktır. Kazanan bizim olmamızı diliyoruz.

BAŞKAN GEMİLERİ YAKTI!

Başlık elbette limanların patronuna atfen yazılmıştır. Gerçekten son yılların en iddialı kadrosunu kuruyoruz. Başkan Yıldırım tabiri caizse bu yıl için gemileri yakmış durumda.

Hani son iki sezona bakıldığında keşke demeden edemiyoruz. Daha evvel şöyle yazmıştım; Son iki sezon için, Taraftarlar 2-0 Başkan’a karşı haklı durumda diye. Bunu yazarken yapılan transferlere daha imza aşamasına gelmeden yapılan itirazlar ve sonrasında da sezon sonu elde edilen sonuçları göz önünde bulundurmak suretiyle belirtmiştim.

Bu yıl başkan en azından son iki sezonu telafi etmek istercesine hareket ediyor. Batu Kaplan etkisini de yazmak gerekiyor. Her ne kadar piyasada çok etkili değil çok bilende yok ancak buna karşılık başkan ile iyi bir ekip oluşturduklarının yansımalarını bizlere veriyor. Neticede yapılan transferler ortada.

Kadroya Boldrin’in gelmiş olması başlı başına bir olay zaten. Çok gol yiyen taraftık bunun önüne geçmek için Mücahid, Alim gibi Yusuf gibi isimlerin takıma katılması, yine Yasin’in gidişiyle Novikovas’ın daha efektif bir oyun için kadroya dahil edilmesi, zaten Fofana’nın takımda kalması ki biraz daha takım oyunu içinde kalabilmesi gerekiyor. Diğer taraftan Ahmet Sagat ki Menemenspor’da kendinden söz ettirmiş ve ligin gol kralı olmuştu. Çok yerinde bir transfer olacağı kesin.

Bunlara ilaveten Celil Yükel’in orta alana dinamizm katması, kaleye Nurullah’ın gideceği düşünüldüğünde Szumski’nin gelmesinin yanında gelecek vaat eden isimlerin de takıma dahil edilmesiyle tüm bunlar bizlere daha önce nerelerdeydiniz dedirtir gibi ancak zararın neresinden dönülürse kardır.

Tomane’nin gitmesi kalması ayrı bir durum ama kalırsa yine faydalı olacaktır. Bu sezon için bambaşka bir Hasan bekliyoruz. Osman’ı zaten konuşmuyoruz daima işini yaptı. Soner hep soru işaretleri bıraktı ama başka biri olarak geri dönebilir. Futbol bu. Yine Ali Ülgen kendisini iyi hazırlayabilir. Yani kadro şampiyonluk için bağırıyor arkadaşlar. Yeter ki içeride bir şeyler dönmesin korkumuz bu.

Futbolun güzel yanı arşiv her zaman durur bir kenarda ancak daima ileriye bakılmasıdır. Hani taraftar tez unutur denir aslında değil unutmaz. İyi gidiyorsa zaten problem yoktur. Ancak işler kötüye gitmeye başlarsa arşivinde eski o güzel günlerini hatırlatır, formasının hakkını veren futbolcularını dile getirir, başkan ve yöneticileri konuşur ki gelenlerde aidiyet oluşsun.

Bir zamanlar tribünlerden seslendiği gibi “Paranız ödenir hakkınız ödenmez!” tarzında daima takıma katkı sağlayanları omuzlarında taşır bu taraftar. Yoksa öyle zannedildiği gibi balık hafızalı olsa geçmişten kimseyi hatırlamazdı. Az çok herkesin bir yanında birikmişleri vardır. Bunlar bir araya geldiğinde de inanılmaz bir bilgi arşivi olur. Bu konuda emeği geçenlerde oluyor zaman zaman paylaşımlardan da kendisini hissettirir daima. Mesela Emin Kar’ın taraftarlar gibi kaşkol sallaması tribünden, kenardan eski futbolcumuza bağırması, Ercan Kol’un o efsane çıkışları gibi daha niceleri var bizim bu geniş arşivlerde.

Takım oluştuğunda herkesin ortak kanaati elbette bunların dinamizminin sahaya iyi bir şekilde yansıması olacaktır. Karakterli oyuncuların kendilerini göstermesi yine bu başarıyı katlamada etkili olacaktır.

Önceki sezonlara göre daha ümitle başlıyoruz. “İşte bu Samsunspor, Başkan’a da bu yakışırdı.” tarzı söylemler elbette bunun göstergesi. Bakalım sahaya yansıması nasıl olacak. En önemlisi de bu sanırım.

Bayram Hoca konusunda biraz mesafeliyim doğrusu. Ne bileyim içimde bu kadroya orantılı mıdır değil midir doğrusu tam kafamda şekillenmedi. Elbette başarılı olmasını isteriz. Netice de Samsunspor’umuzun başında yer almaktadır. Aksini düşünmek abesle iştigal olur. Bizler için yegane unsur kulübün menfaatleridir.

Hazırlık maçları bizleri önceki sezonlarda yanıltmıştı. Bu yıl için sonuçlar ne olursa olsun lig maçlarına odaklanmak en doğrusu olacaktır. İlk haftalardan itibaren, kurulan bu güçlü takımın sahaya yansıması da aynı oranda olmasını bekliyoruz.

Bayram Hoca’nın ilk 6-7 haftadan sonra takım oturur demesiyle birlikte kendisine kredi açmasını doğru bulmadığımı belirtmeliyim. İlk 6-7 hafta kovalayan mı kovalanan takım mı olacak o belirlenir. Bunun için daha dingin daha bilinçli ve bunu sahaya yansıtan ve istenileni alan bir takım bekliyoruz.

Hepimizi heyecanlıyız hem de son iki sezondur hiç olmadığımız gibi. Dileriz sahada alınan sonuçlarda böyle olur. O halde bekle bizi Süper Lig yazmak daha kolay ve güzel olur…

SEZON GALİBİYETLE BİTTİ!

Tuzlaspor gençlerle çıktı sahaya. Biz as kadroya yakın çıktık. Bunun da sahaya etkisi lehimize yansıdı. İlk dakikalarda üst üste kaçan gollerden sonra Tomane ile öne geçip ardından Polat ile farkı artırdık.

Tuzlaspor kenar yönetimi durumun vahametini anlayıp erken müdahale ile maça ortak olmaya başardı. Buna rağmen Fofana ile farkı 3’e çıkarttık.

Ahmet Yazar devreyi belirleyen golü attı. İkinci yarı zevkli ve güzel bir maç oldu. İki takım da goller kaçırdı. Biz özellik Bah’ın üst üste kaçırdığı pozisyonlardan sonra bir de Fofana’nın yaptığı penaltı sonra doğrusu tedirgin olmadık değil.

3-0’dan fark 1’e inince şöyle bir ne olur demeye başladık ki Fofana, Messivari gol attı ve gözlerimizin pasını sildi ve maçın skorunu belirledi.

Bu arada Berk’in iki kritik hamlesini yazmadan geçmemek gerekiyor. İyi niyetli olarak sahada elinden geleni yaptı. Taraftarlar pek tutmamış olsa da yine de alternatif olarak devam edilebilir.

Artık lig bizim için resmi olarak da bitmiş oldu. Alınan bu galibiyetle ligi 7. olarak bitirdiğimiz tescillenmiş oldu.

Teknik Direktörlük konusunda Çağdaş Atan ismi netleşti diye düşünürken yine başa döndük. Bu kez farklı bir hamle yapacaklarını deklare etti Başkan Yüksel Yıldırım.

Ne tür bir yardımcı hoca olacağı kulislerde kendisini meşgul ederken diğer taraftan da yine futbolcu konusu da sıcaklığını koruduğu gibi ilerleyen günlerde daha da alevlenecektir.

Teknik adam konusunda kulüp olarak çok fazla riske girmememiz gerektiğini düşünenlerdenim. Geçen sezonu nasıl bitirdiğimiz, yine önce ki sezonlarda da tecrübe ile bu yönetim için teknik adam konusu gerçekten zor bir tercih oluyor. Aslından yönetimden ziyade Başkan ile geçinebilecek kapasitede biri gerekiyor.

Başkan buna ne der bilemem tabi ama saha yönetimine çok fazla karıştığından dolayı biraz da başarı gelmiyor olabilir mi diye düşünmeli. Elbette parayı veriyor işe karışabilir sorabilir sorgulayabilir. Ancak kendi diğer şirketlerinde de hep tek tek şu ne yapmış bu ne yapmış şu ne demiş bu ne demiş o şuraya niye gitmiş gibi uzun bir liste olabilecek sorunlarla uğraşıyor mu tek tek? Yok. İnsan kaynakları birimi var, ilgili departmanların sorumluları var. Tüm yetkiyi onlara vermiş. Ola ki üst düzey bir durum var müdahale ediyordur. Yoksa hangi işe yetişecek.

Aslında sorun da burada belki. Parasını koyduğu işi güvendiği insanlara vermesi yetmedi. Yani güven elbette önemli ama futbolun tüm iş kollarında ki gibi yazılmayan kuralları var. İşte bu manada işi bilen denilen futbol dünyasının o acımasızlığını ele alabilecek daha dişli daha gerektiğinde sert kurallar alabilen bir taraftan da takımı bozmayacak bozulmasına da izin vermeyecek bir yapı oluşturamadı Başkan. Baştaki isimleri bilmem ama belli ki çok futbol dünyasının adamları değiller. Güven demiyorum bakın bu dünyanın adamı olmak apayrı bir şey. Nitekim sonradan gelen takımı toparlasın denilen kişinin de yetkisi az olunca ortaya garip bir durum çıkıyor.

Hasılı Başkan bu tecrübeliyi bıraktı çömez bir arkadaşla bazı şeyler denemeye yine başladı. Taraftar da bunun çilesini çekiyor derdini çekiyor ne derseniz artık. Görünüyor ki malzemeyi hep aynı atarak kıvam tutturulmuyor.

Hep birlikte göreceğiz. Kim haklı kim haksız. Öncelikle daima yazdım yıllardan beridir yine yazayım takım kazansın gerisini bizler unuturuz. Ancak mevcut durumda başkan bilsin ki taraftarlar 2-0 önde! İki sezondur taraftar haklı çıkıyor başkanım benden demesi. Ha keşke siz haklı çıkmış olsaydınız bu taraftar yanılmak da şereftir yazardı. Emin olun böyle olurdu. Dileriz bu kez şapkadan tavşan çıkartırsınız.

POZİSYON ÇOK ATAN YOK!

Bizim için her ne kadar play-off umutları var gözüküyor olsa da herkes biliyordu ki bu iş zordu. İstanbulspor için de bir nevi hazırlık maçıydı. Onlar şimdi süper lig için mücadele edecekler. Rakiplerini bekliyorlar.

Takımda rotasyonlarla başladı Yücel Hoca. Kaleye Alp’i koydu. Genç Muhammet Ali’yi yine 11’de başlattı. Belli bir kumaşı olduğunu gösterdi. Yine Tomane yerine Tallo vardı.

Aslında ilk dakikalardan itibaren maçı da istedik. Bunun için takım çabaladı da. Ancak yine son vuruşlarda gerek Polat gerekse Tallo yararlanamadı.

Bir ara Fofana, iyi pas yapılmış son vuruşta Tallo yine pas yapınca neden vuruş yapmadın kaleye diye serzenişi vardı. Yine genç Muhammet Ali’nin, kaleyi karşıdan görünce şutu vardı ama kaleci iyi yer tutmuştu ki bunlara biraz daha fazla çalışması gerektiğini görmüştür sanırım. O şekilde orada o şut olmazdı. Daha net bir vuruş gerekiyordu.

İkinci yarı daha rahat geçti. İki takımda birbirini üzmeyecek görüntüsü vardı. Ancak Polat’ın yerde kaldığı anda penaltımız yine es geçildi Zorbay Küçük tarafından. Yine maçın sonunda hakem’in Bah’ın attığı müthiş bir rövaşatası vardı ki bu karar da yine tartışmalıydı. Ofsayt gibi gelmedi bana doğrusu. Yine Polat’ın yerde kaldığı da net penaltıydı.

Maçın hakkı bu değildi ancak başlıkta da dediğim gibi pozisyonumuz çok ‘Atan’ımız yoktu. İsim olarak Atan geldi dilerim ki sahada atacak olanlar da gelir.

Transfer dedikoduları erken başladı bizde. Sezon bitmeden hız kazandı söylemler. Çağdaş Hoca’nın açıklanmasını bekliyoruz. Kendisinin başarılı olmasını tıpkı geçmişte gelenler gibi olmasını istiyorum. Ancak bir Alpay’a baktığım gibi de olumsuz değilim. En azından daha akıllıca işler yapabilecek gibi duruyor. Alanya’da olduğu süre içerisinde bunu bizlere gösterdi. Tam manasıyla elbette ölçü olmayabilir ancak alınacak futbolcuların yapıları ve isimleri dolaştığında çok sürpriz olsun hani belki şapkadan tavşan çıkarırız bakışıyla değil en azından.

Takımın şekillenmesinden sonra ki bu sezonu ilk haftalarda yitirdiğimizi düşünecek olursak yine şimdiden hatırlatalım sezonun ilk 7-10 haftası en kritik haftalardır. Bakınız Ümraniye böyle çıktı. Düşenler böyle düştü. Biz bundan dolayı potanın gerisinde kaldık.

Hepimiz Samsunspor’un başarısını bekleriz. Başka bir beklentimiz de yok. Bunun için emek verenleri her ne kadar eleştirmiş olsam da asla saygısızlık yapmak istemem. Netice de elini taşın altına koyanlar daime biz taraftarlardan bir adım öndedirler. Kaldı ki kim istemez ki şampiyonluklar yaşamayı.

Bakınız kockaca külüpler düştü. Bursaspor 2. Lige düştü. Şaka gibi arkadaşlar bu. Hem de geçen yıl gençleriyle sürklase etmişti ligi. Bu yıl süper lig hayaliyle başladı ve tutunamadı. Yine Kocaelispor da öyle. Her iki kulüp taraftarlarına da büyük geçmiş olsun diyor bir an evvel yine dönmelerini diliyorum.

Artık geriye bir formalite maçımız kaldı. Bundan sonrasında en azından Başkan geçen yıllarda olduğu gibi çok az hatayla lige başlamak istediğini hepimize gösterdi.

GELECEK YIL BU ZAMANLAR ŞAMPİYON SAMSUNSPOR YAZMAK ÜMİDİYLE!

TARAFTAR MEMNUN OLSUN HİÇ İSTEMEDİNİZ ZATEN!

Yasin erkenden gitti. Neden gitti anlamak zor. Başkan adına konuşanlar gelecek yılı zaten 1. Lig için planladıklarını açık açık dile getirdiler. Buna rağmen bizler arada ki puan farkına ve rakibin maçlarına göre umutlanmadık değil. Hatta Tuzla yine son dakika hocasını göndermiş olmasına rağmen.

Tüm bu umutlarla çıktık maça. Boluspor düşme hattında adeta can havli ile tutunmaya çalışıyor. Kulağı diğer maçlarda biz ise bir nevi acaba içinde Eyüp kaybeder mi? diye bekliyoruz.

Fofana’nın ortasına Polat yükseliyor ve kafa golüyle öne de geçiyoruz. Lakin sonrasında inanılmaz bir şekilde takım el freni çekmiş gibi skoru korumak için tutuk oynamaya başlıyor. Haliyle Boluspor da maça asılıyor ve istediği golü de buluyor.

İkinci yarı biraz olsun açılırız derken bu kez geriye düşüyoruz. Yine aynı senaryo ile yani içeri orta Balaj kafası adamı yıldız ediyoruz. Hoş biz bu sezon kimleri yıldız etmedik ki?

Son dakikalara sıkıştırılmış ataklar sonuç vermiyor. Direkte adeta futbolculara daha önce neredeydiniz ben de bu kez size müsade etmiyorum der gibi gole geçit vermedi son pozisyonda.

Koskoca bir sezon boyunca umutlarla geçti bu taraftarın. Tam umutları kestik biraz olsun dedik hani yine de can çıkmadan umut kesilmez. Yok illa ki bir şekilde olan umutlar yok olup gitti. Önce Erzurum’u geçecektik, sonra Eyüp oldu. Ama biz hepsinden beter çıktık. Yok istemeyiz de istemeyiz. Demek ki siz bu formaya layık değilsiniz. Bu taraftarı hak etmiyorsunuz. Biraz olsun şuurunuz olsa ki hepinize diyorum çıkar takır takır oynarsınız. Şuraya bak öne geçtiğiniz maçta dahi yeniliyorsunuz.

İnananın rakibin iki ortasından başka bize gol atacak durumu yok. Kör olası top işte adamlar işin kolayını çözmüş içeri ortala zaten oralar boşta bunların Balaj sen orada dur bekle orta iyi gelirse vur Allah ne verdiyse kafayla. Başka yok arkadaş. Bu hepsi bu.

Kale de uyur defansta uyur kim uyumuyor ki? Fofana da debelensin tek başına. Tomane zaten var yok belli değil. Şu rövaşatası bari gol olsa sezonu kurtaracaktı. O da olmadı.

Neyse artık gelecek sezonu düşüneceğiz. Neler olacak bakacağız. Öyle sözler verildi ki yine. Gaz alma mı yoksa hakikat mi bakacağız. Çok umutla yazmak için önce gelecek kadroya bakacağız. Kimse hayal kurmuyor bu haliyle zaten. Yönetim zaten biz bu takım çıkamaz modunda olduğu için o açıklamaları yaptık demiştir içinden ama bizler taraftarız işte. Ne yapalım. Zaten sizler ne zaman bu taraftarı memnun ettiniz bunu da biz size yazalım. Yazalım da bari içimizde kalmasın.

Sezon bitti haydi hayırlısı!

GALİBİYETİ HAK ETMİŞTİK!

Zorlu maçtı bizim için. Netice de kaybedecek çok bir şey yoktu. Az olan play-off umutlarını yeşertmek anlamında bu isteği sahada görmek en büyük dileğimizdi.

Ankaragücü, tüm sonuçlara göre 1 puan dahi yeteceği için buna göre oynadı. İlk yarı özellik bir hayli tempolu geçti. Kaçırdığımız daha çok pozisyon bizimdi. Osman geri dönmüştü. Yasin kulübedeydi. Yine Melih, 11 de başladı ama yaptığı hatalar ve sarı kart sonrası Yücel Hoca doğru bir hamle olarak onu erkenden kenara çekti. Hasan sakatlandı yerini Berk’e bıraktı.

Bu iki değişiklik sonrası en azından sol tarafı hallaç pamuğuna çevirmeye başlamışlardı ki engel olundu. Polat bir şeyler yapmaya çalıştı ancak daha tecrübelenmesi gerekiyor. Yasin ise daha efektif olabilirdi diye düşündüm.

Kaçanlara üzüldük. Öyle böyle değil. Tomane derken Cihan ilk yarı da önemli pozisyonlardı. İkinci yarıda da Tallo mutlak golü kaçırdı. Yine Yasin daha etkili değerlendirebilirdi o pozisyonu.

Hakem ise penaltı vermemeye yemin etmiş gibiydi. Özellikle Tomane’nin Yusuf tarafından yere serildiğini görmezlikten geldi ki Yusuf ikinci sarı kartı da görecekti penaltıyı vermiş olsaydı. Bir de Soner’in yerde olduğu an vardı ortada pozisyondu ama verilseydi kimse niye verdi bu penaltıyı hakem denilmeyecekti.

Galibiyeti sonuna kadar hak eden bir takım vardı sahada. Tebrik ediyoruz. Haftalardır bunu bekledik aslında. Sonuçlardan bağımsız olarak öncelikle mücadele ve oyun da göremiyoruz dedik. Aslında Eyüp-İstanbul maçından da beklediğimiz sonuçta gelmişti. Eyüp yenildiği için puan farkı 4’e indi. Play-off şansımızı devam ettiriyoruz en azından. Ancak galip gelmiş olsaydık bu olasılık daha da yüksek olabilirdi.

Üzülüyoruz şöyle geçmişe bakınca. Dövünüyoruz nelerin kaçtığını görünce. Bizler taraftarız ancak göz göre göre giden ve bazılarının bunu heba etmesine de ayrıca içerliyoruz. Başkan’ın çabaları da var elbette ama hatalarını da kendisi görmesi gerekiyor. Bakacağız gelecek üç maç neler gösterecek bizlere. Yeter ki sahaya çıkanlar armaya sadık kalsınlar. Mücadele etmeye devam etsinler.