BEŞLİK GALİBİYET!

Denizlispor enteresan bir takım. Nerede ne yapacağı belli olmuyor. Maçlarda yenik durumdayken geri dönüşleri olan bir o kadar da sükseli galibiyetlere ve skorlara imza atan görüntüsüyle bizler de çekindik.

Galatasaray’ı kupadan elemesi, Bandırma’yı 3-0 dan 3-4 yenmesi başlıca dikkat çeken maçlarıydı.

Her maçın hikayesi farklıdır demeye kendi açımızdan yazmaya anlaşılan devam edeceğiz. Üç maç üst üste beraberlikten sonra hedefi revize ettikten sonra bu maç bizler için oldukça gergin olacak maçlar arasındaydı.

Hem de Hüseyin Göçek son anda maça atanan isim olunca tedirginlik daha da artmadı değil. En son küme düşürüldüğümüz maçı yönetmesiyle halen hafızalarımızda berbat olan bir hakem.

Taraftar da aslında yoğun ilgi beklerken tam tersine bir durumun olması da doğrusu oluşan havanın etkisiyle yeteri kadar yoğunluk yoktu. Daha fazlasını beklemedim değil.

Tallo ile başladı Fuat hoca. Sakatlığı erken biten oyuncu on birde yer buldu. Mayamba kenara geldi, Yasin yine sahadaydı. Ensar ve Vukan kadroda yoktu. Vukan’ın sakatlığı olduğu söylendi.

Maçın başında iki takımda birbirine üstünlük sağlamaya çalıştı. Tomane ile erken bir gol bulduk. Serbest atış sonrası oluşan karambol sonrası Tomane şık vuruşuyla öne geçtik. Bu aynı zamanda sezonun da bizim adımıza en erken golüydü.

Rakipte de etkili ayakların olması bizi tehdide açık bir durum oluşturuyordu. Etkili geldikleri anlarda Nurullah iyi yer tuttu. Yunus iki kez kaçırdı rakiplerini bunu da yazmadan geçemeyeceğim.

Temponun düştüğü anlarda gelen üst üste iki gol ile rahat bir nefes aldık. Önce Yasin’in ceza alanına atılan topa yaptığı hamle sonrası şutu rakip defansa da çarptı ve gol geldi. Hemen sonrasında Tomane ile başlayan atakta Tallo çok iyi sürdü ve kale arkasına çıkarttığı topu Fofana tamamladı ve farkı üçe çıkartmayı başardı.

Gol sonrası temkinli oyunumuz devam etti. Rakibin can suyu arayışları defansımızda eridi. Buna rağmen Fofana’nın yerde kalmasına hakem Göçek devam dedi.

İkinci yarıya da daha etkili başladık. Üst üste Yasin’in kaçırdığı goller sonrası hele de yine verilmeyen bir penaltıya rağmen gelen 4. gol ile çok daha rahat bir nefes aldık. Fofana’ın çizgiden çıkarttığı topa Yasin’in, okunmasıyla geldi gol.

Denizlispor da bu gol sonrası el frenin çekti ve sağa aracını park etti. Üzerimize gelmeye mecali de kalmadı. Zaten çok geçmeden Yasin ile de 5. gol geldi ve o da günü Hatt-rick ile tamamlamış oldu.

Hüseyin Göçek, genel anlamda iyi maç yönetmiş olsa da yine yaptı yapacağını ve iki net penaltımızı vermedi. Belki skora göre hareket etti diyenler olur. İyi de sana ne derler adama sen düzgünce kararını ver. Gol olur olmaz sana ne?

Çok şükür ki bu penaltılar yıllar önce ki Sivasspor maçında ki gibi aramadık. Dedik ya her maçın hikayesi farklı oluyor bu maçın da hikayesi öyle oldu. Zor görülen maç tereyağından kıl çeker gibi beklenmedik bir farkla bitirmeyi başardık.

Hepsinin emeğine sağlık. İyi bir iş çıkarttılar. Bir diğer önemlisi de böylesi farklı maçı gol yemeden tamamlamaktı.

Bundan sonrasın ne yapacağız bakacağız. Değişkenlik arz eden bir takımız. Maç maç gideceğiz. İlk iki hedefinden uzağız. Bu gerçek bu maçla değişmez. Ancak uzun bir seri alabilirsek işte o zaman belki diyebiliriz ama bunun için çok daha fazla seri yapmamız şart.

En azından bu farklı maçın keyfini çıkartalım. Bakalım Ümraniye maçında bizleri neler bekliyor?

BERABERLİKLER TAKIMIYIZ!

Gençlerbirliği takımı kendi hedefleri doğrultusunda hareket eden o eski Cavcav günlerini mumla arayan, bir türlü de belini doğrultamayan kulüplerimizden. Öyle ki geçmişte para sorunu nedir bilmeyen bir hüviyete sahipti.

Diyadin yönetiminde lige tutunup üst sıralara kendisini atıp alttan kurtulma derdinde. Hafta sonu aldıkları galibiyet moraliyle sahaya çıktılar.

Bizde durum ise tam bir duraklama dönemi gibi. Üst üste alınan 2 beraberlikle bu maça çıktık. Gençlerbirliği maçı bir anlamda bizim galibiyet aradığımız üst sıralar için kendimizi göstermek için de ideal bir deplasman maçı görümündeydi. Ancak maç oynanmadan hikayesi belli olmuyor. Nitekim Bursaspor maç yazımda da nasıl bir hikayesi olacak Gençlerbirliği maçının göreceğiz yazmıştım.

Hikaye, Yasin’in kenarda olmasıyla başladı. Risk mi evet. Yoğun maç nedeniyle daha sonra hamle yaparım mı dedi hoca yoksa performans mı bence ilki. Maksimum verim hedeflemiş hoca. Kayamba içinde son dakikalarda ki hareketli oyununu daha geniş vakitte görelim diye düşündü demek ki. Bu maçta istekliydi ama bir Fofana etkisi de beklemedik değil. Bunu görememiş olmanın düşündürücü tarafı hepimizde var mutlaka.

Oyuna her ne kadar baskılı başlamış olsak da çok sürmedi bu durum. Gençlerbirliği’nin etkili ayaklarından Barış ekstra bir performans sergiledi. Bunu sadece attığı gole değil maçın geneline de yaymayı başardı.

Kalemizde gördüğümüz gole hemen reaksiyon vermek önemliydi. Fofana’nın enfes çalımları Tomane ile verkaçı sonrası attığı şık golle beraberlik geldi.

Hani golün sonrası daha başka performans beklerden takımdan bir anda el frenini çeker gibi yine durduk. Ataklar hatalı paslara takıldı. Rakibin açıklarını bulmakta zorlandık. Çareyi Vukan ile Cihan’ı değiştirmekte aradı hoca. Hasan yine yokları oynadı. Belki biraz istekli gibi görünse de etkili değildi.

İlk yarının sonlarında tempoyu yükseltince en azından rakip kaleye daha çok tehlikeli göründük. Bunlardan en önemlisi kuşkusuz Tomane’nin kornerden gelen topa vurduğu kafanın üst direkten auta gitmesiydi.

İkinci yarıya Yasin’i aldı daha doğrusu almak zorunda da kaldı
Fuat Hoca. Benzer stilli oyuncuların üçünün oyunda olması zenginlik katar mı diye düşünmüş olmalıydı.

Oyunu rakip alana daha fazla yığıp baskıyı artırmayı bekledik. Diğer taraftan orta alanın sıkıntısını bir kaç maç gibi bu maçta da yaşadık. Cihan iyi niyetli ama bu manada daha özellikli birine ihtiyaç duyuluyor. İyi bir Hasan belki bunu örter ama ne sorunu varsa artık bir türlü performansını yükseltemedi.

Rakip kalede gol ararken korner sonrası kalemizde görülen gol planları alt üst etti. Nurullah bu topa neden çıkmadı veya niye kalenin önüne ki dokunulmazlığı olduğu bir alanda çıkmayı düşünmedi ve o golü yedi diye illa sorulur.

Üstüne üstlük Cihan’ın topla fazla oynama hevesi sonrası kaptırdığı top için rakibine faul yapınca ikinci sarıdan da oyundan atılması kabusa döndürdü büyük beklentimiz olan maçı.

Buna rağmen son dakikalarda Nurullah’ın şişirme topunu Tomane karşıladı o Melih’e derken Ensar pozisyonu zorladı ve Melih şık bir vuruşla topu ağlara gönderdi.

İlk maçın skoru da oyunu da hatta hikayesi de benzer oldu. Yine duran toplardan gol yedik yine Barış’a engel olamadık. Buna rağmen oyundan düşmemek önemli ama bu şekilde üstleri hedeflemek zor. Zaten ilk iki için transfer beklentimin olmadığında yazmıştım. Büyük sürpriz olurdu. Şimdi alınan bu beraberlikler serisi sonrası imkansıza yakın duruyor. Çünkü alınabilecek 3 puanlı maçlarda zorlandık ki direk rakiplerimiz den biz galibiyeti nasıl buluruz diye düşünüyoruz doğal olarak.

Futbol neticede ancak size bir de takım güven verecek. Fofana büyük şans ama yarım performans Tomane yokları oynayan Hasan ile nasıl olacak? Yunus’un düşen performansı, Bateau eh işte ki ikinci yarıda o topu gol yapabilse biraz gönlümüze girecekti. Yasin bence elinden geleni yapıyor. Biz de kale önlerinde daha etkili olmalıyız. Çok şükür mücadele var en azından.


Rakipler bizi çok rahat çözmüş. Korkmadan defanslarının üstüne git onlar hata yapacaktır. Puanı düşünenler böyle oynuyor. Düşünün Tuzla 9 kişiyle Bursaspor’u yendi! Bunu nasıl izah ederiz nasıl anlamamız lazımdır. Bizim boş top çevirmeyi bırakıp rakip kaleye daha etkili şutlar atmalıyız ki uzaktan şut fakiriyiz bunu anlamakta zor yani.

Denizli maçı da öyle çanta da keklik değil. Kalan maçların çoğu zorluk derecesi yüksek maçlar. Ancak böylesi bize rakip olabilecek kıvam da takımların üstesinden geleceğiz ki ilerisi için ümitlenelim.

Elimizde playofllar şansı varken ondan dahi olacağız. Hani ilki iki mi olur diye düşünürken. Elbette yenemiyorsan yenilme planı her zaman geçerli ama bizim o krediler çok erken bitmişti.

Yine de takım bizim en nihayetinde destek de şart!

KAYIP YAZAR!

Bursaspor büyük umutlarla lige başlamasına rağmen kendisini düşme hattında buldu. Tamer Tuna, ile en azından puanlar toplamaya başlayan bir takım görüntüsü oluştu. Kötü gidişe dur demek istiyorlardı ki geçen hafta Altınordu ile bunu başardılar. Haliyle bizden alacakları 1 puan onlar için çok önemliydi.

İşte bu nasıl onlar için doğal ise bizim içinde bir o kadar yanlış olacaktı. Nasıl Keçiören maçında yenik duruma düşüp sonrasında 1 puan için hiç yoktan iyidir demişsek tam tersine bu maç için bize kayıp yazar.

Maça temposu düşük ve aşırı temkinli başlamamız oldukça şaşırtıcıydı. Belli bir oranda taraftar gelmiş, coşkulu tezahüratta var o beklenilen baskılı oyun bir türlü gelişmedi.

Buna rağmen araya atılan toplarla Hasan’ın e Yasin’in kaçırdığı gollere sonrasında da gollere dudaklarımızı mı ısırmadık, saçlarımızı mı yolmadık, gol diye ayağa mı kalkmadık daha neler neler.

Tomane’nin attığı gol nasıl zorlukla attık hepimiz gördük. Yasin’in şutu kaleciden döndü sonrasında Tomane güçlükle tamamladı. Neyse ki öne geçtik.

Oluyor maalesef bunlar futbolda. Top sevecek derler bunun için. İşte şans akşamı bize değil rakibe yazdı. İkinci yarının başında da kaçırdığımız goller sonrası defansın ki önce Soner ıskaladı sonra Yunus dokunamadı Pedro güçlükle hadi vurayım bari bakayım ne olacak der gibi şutu da 2 metrelik Nurullah’ın uzanışına rağmen önce Alaaddin, sonra da direğe çarparak ağlarımıza gitti.

Gördünüz bizim golü bir çırpıda yazdım rakibin golünü de kaç hamle de olmuş bunu yazdım.

Oyun anlamında temponun düşüklüğü, orta alanın çok boş kalması ki Vukan 11’de başlamasına rağmen yine boşluklar çok oldu. Osman da çok gününde değildi.

Fofana’yı saymıyoruz. O olmasa bu kadar rahat pozisyona girer miydik o da şüpheli. Kayamba biraz hareketliydi mesela. Aldığı iki faul öncesine bakarsak bir Celil tarzı mı var dedirtti ama çok kısa tabi. İzlemedim videolarını nedeni de izledikten sonra hayal kırıklıkları oluyor bende. En iyisi bize ne katkı sağlayan her gelenin ben ona bakıyorum.

Düşünün ki orta alanda oynayan Hasan, Tomane den daha fazla pozisyon buldu bu maçta. Acaba Fuat Hoca, Hasan’a böyle bir gizli görev mi verdi. Aslında iyi şutlar atan biridir ama bu maçta tutturamadı hepsi de karavana gitti. Kaçanlara yandık yenilen basit gole de eyvah dedik!

Sahamızda puan kaybına tahammül yoktu. Bakalım Gençlerbirliği maçında nasıl bir maç hikayemiz olacak. Doğrusu kestirmek güç. Daha evvelde yazdık bizim belli bir standardımız yok. Oyun anlamında düşüşler ve çıkışlar yaşayan bunu da maçtan maça değişkenlik olan bir görüntümüz var. Doğrusu Keçiören maçında yazmıştım ilk iki zor bari playofllar için şansımızı denesek!

HİÇ YOKTAN İYİDİR!

Keçiörengücü, kendine göre hedefleri olan daha çok ligde tutunup piyasaya yeni oyuncular katma düşüncesi olan bir kulüp. Bu sezon düşme hattına yakın olunca kritik transferler yaptılar.

Çok konuşulan Eze’den yoksun olmalarına rağmen her topa koşan organize atak yapabilen ve yabancıları da ligi kaldırabilecek seviyede olan yapıları var. Tamer Hoca da buna göre zaten hareket ederek takımın seviyesini yükseltmiş ve haftalardır da mağlubiyeti yok.

Tamer Hoca, için daha evvel yakın çevresine camiası olmayan takımlarda rahat yapar demiştim. Bunu da doğruluyor kendisi. Nitekim bizden sonra aldığı takımlar da bu şekilde ve en azından belli bir süre devam ediyor.

Bu kadar rakipler için giriş yapmaya alışık değilim ama hiç yoktan iyidir sözünün de bir nevi dolması gerekiyordu demek ki. Aslında züğürt tesellisi işte bendeki. Ne diyelim takım çıkmış zorlu deplasmanda da 1 puan almış. İyi işte!

Bizler elbette bu deplasmandan 3 puan bekliyorduk. En azından hedeflerimizin daha çok perçinlemesi için. Rakiplerle olan puan farkı ortada.

Bunu yapabilecek güçte miydik? O günkü koşullara göre değişken bir takımız. Hava durumu iyi, zemin fevkalade iyi ve rakipte dişimize göre aslında. Hatırlayanlar bilir geçen sezonlarda hep zemindi bahane. Şimdi o bahane de yoktu. Suni çim yerini doğal çime bırakmıştı.

Takım olarak dengeli başladık aslında. Ancak şöyle bir sıkıntı vardı rakibe daha çok açıklar verdik. Biz oynadık rakip pozisyona daha çok giriyor bir görüntü vardı maçta. Kaptıkları topları etkili kullanmalarında elbette bunda neden vardı bir de biz buna çok müsade ettik. Yani orta alanda Hasan yoktu, Cihan iyi değildi ya da bu maç için gücü rakiplerine yetmedi, ağırlık kanatlara bindi Alaaddin ve Soner de bir yere kadar.

Yediğimiz gol zaten enteresandı. Tam bir şansızlık golü. Topu kaptıran Yunus’a mı kızarsın Nurullah ayaklar varken o topa kafayla çıkmasına mı? O futbolcu da o şekilde gol atacağı aklına dahi gelmezdi herhalde. Hele de Nurullah gibi uzun boylu bir kaleci varsa kalede.

Buna rağmen ortaya direnç koyduk. Hasansız bir ilk yarıda Fofana ve Yasin’in büyük çabasını gördük. Tomane istekli ama işte oralarda onu buluşturmak tüm mesele.

Görüldü ki bu maçta da takım bir kaç kişi üzerinde gidiyor. Fofana etkisi tartışılmaz. Kaç kez denediği çizgiye inmeyi bu kez başardı ve Yasin’e yaptığı pas sonrası geldi şık gol. Fofana tüm takımın üstünde göstergesi var futbol anlamında.

Golden sonra çabalar vardı ancak beklene o çok pozisyonlarımız olmadı. Çabalar yetersiz kaldı. Rakibin dirençli ve temaslı oyunu bize daha fazlasını almamızı engelledi. Daha doğrusu gününde olmayan bir orta alan ile çok rahat geçilen görüntümüz ki rakibin 2-3 direkten dönen topu oldu buna rağmen 1 puana şükrettik.

Tallo olayı tam bir talihsizlik. En azından biz öyle diyelim. İkinci yarının hemen başında topsuz alanda bıraktı kendisini yere. Ne oldu ilerleyen günlerde bakacağız ama ne diyelim Melinoviç zor gitti yerine o geldi o da 10 dk bile sürmedi sahada kalması.

Başkan kalan 3 gün içinde artık bir şeye karar verecek. Belli ki bu takıma aşırı güvendi ve dışarıdan gelen kaliteli transfer çağrılarına parasal nedenlerden kulak tıkadı. Olmuyor işte futbolda şapkadan tavşan her zaman çıkmıyor. Hele ki bizim şimdiki konjonktürde bunun olması asla mümkün değil. Aidiyet değil para için oynuyor bizdekiler.

Kalan transfer günlerinde de açıkçası çok umudum yok. Çünkü kampa yetişecekti olmadı araya yetişecekti o da olmadı. Ee Avrupa transfer dönemi de bitti. Başkan öyle demişti. Avrupa bitirince bize makul gelecekler olacak. Görüldü ki evdeki hesap çarşıya uymadı. Bu arada rakiplerin bazıları da aldı başını gitti ama biz de umulan olmadı.

Artık Allah ne verdiyse modundayım. Yapacak bir şey yok. Başkan ne derse o!

FARKLI TARİFE!

Uzun yıllardır beklemiştik böylesi bir formaya. Kara forma olarak tanıtılan 20 Ocak 1989 özel tasarlanmış formayla çıktı sahaya takım. Bu formayı taraftarlar da çok sevdi. Kulüp mağazasında satışa sunulması da güzel oldu. Belki siyah formamız oldu ama böylesi özel forma olmamıştı doğrusu.

Başta Başkan Yüksel Yıldırım olmak üzere emeği geçen herkese teşekkürler.

Unutulmadılar, unutulmayacaklar! Nuri Asan, Muzaffer, Mete, Tomiç ve Asım Özkan derken Emin Kar ismi de yine yaşatılacak isimlerden olacak. Rahmetle anıyorum hepsini.

Yine daha özel bir günde taraftarın ilgisinin daha fazla olmasını bekliyorsunuz. Doğrusu da bu ama maç saatinden tutun covid önlemlerine kadar bir takım etkenlerin olduğu da aşikar. Biri de kuşkusuz üniversite de finalleri olması. Maç saatinin özellikle özel sektör için hafta içi için mesaiye uygun olmaması gibi. Ne diyelim daha duyarlı olmasını bekliyoruz hem TFF’nin hem de kulübün. Maç saati 19’a çekildiğini okuyunca belirtmek istedim sadece.

Kocaelispor çekindiğimiz rakiplerdendi. Kadroda eksikleri çok olmasına rağmen yine de yabana atılmayacak oyunculardan kuruluydu.

Menemenspor’dan Rasheed ile tavkiye edilmiş kadrolarıyla geldiler. Yine 11 de Kubilay vardı. Etkili olamadı maç boyunca ve yine ilk 11 de başladığı maçı 90 dk tamamlayamadı.

Bizde ise Balıkesirspor maçın kadrosuyla sahada yer aldık. İlk maç için çok ölçemediğimiz Bateau bu kez en azından bu lig için idealim görüntüsü verdi. İlerleyen haftalar elbette daha çok fikir sahibi olacağız.

Maçın başlarında biraz dengeli ve orta alan mücadelesi vardı. Buna karşılık daha ilk dakikalarda Yasin ile mutlak gole yaklaşan taraf olduk. Futbolcularımızın bu maçı istediklerini görmüş olduk.

Belki ısıran çok basan rakibi ablukaya alan bir oyun görüntümüz yoktu. Bunun nedeni rakibin her ne kadar kendi sahasında yenilmiş olmasına rağmen 10 kişiyle gösterdiği mücadeleydi.

Buna karşılık orta alana sıkışan topu kenarlara atmaya başlayınca daha çok etkili olduk. Bir maçta bu kadar kenarların isabetli ortasına doğru uzun süredir hasret kalmıştık.

Fofana, Yasin hatta Bateau ile gole yaklaşan taraf olduk. Rakip buna karşılık her ne kadar ceza alanımıza yakın yerlerde olsa da son vuruşları cılız olunca Nurullah rahat karşıladı.

Nihayetinde ise gelen ortaya Hasan indirdi Tomane düzeltip attığı golle öne geçtik. Tomane de haftalar sonra gol hasretine son vermiş oldu.

Hemen akabinde derinlemesine topa hamle eden Tomane’yi yere düşüren Coelho kırmızı kart gördü. Karar doğruydu.

İşler bizim adımıza iyi gidiyordu. Bir anda maçın havası değişmiş ortada gözüken maç lehimize dönmüştü. Devre bu skorla biter diye düşünürken Alaaddin’in ortasına bu kez Mandjeck’in ters vuruşuyla top ağlara gitti.

İkinci yarı tamamen topun hakimiyeti bizdeydi. Rakibin eksik kalmasını takımımız iyi değerlendiğini söylemek gerikir. Bur karşılık skoru artırma çabalarımız vardı. Futbolcularımız da rahat skora rağmen konsantrasyonları yerindeydi. Kocaelispor’un ender ataklarını da rahatlıkla engellemeyi bildiler.

Soner’in verdiği pasa Tomane iyi dokunsa gol olabilirdi. Yine Fofana’nın yerde kaldığı pozisyonda hakem skora göre hareket etti diyi düşünüyorum. İyi bir maçı eğer penaltı noktasını göstermiş olsa hatasız bitirmiş olacaktı. İyi ki skor üstünlüğümüz vardı ve maçı galibiyetle bitirdik.

Hasan maçın skorunu belirleyen golü atması da ayrıca önemliydi. Yine taraftara koşması ve sonrasında da hocaya gidişi bunlar gerçekten önemli görüntülerdi. Aslında normal olanı ama yaşananları düşününce çok çok önemli hale geliyor.

Bu golde yine Soner’in ortası Tomane’nin orayı bozup rakipten Hasan’ın önüne topun düşmesi de önemliydi. Başta da dedim ya bu maçta ilk kez bu kadar kenarlar faydalanmış olduk.

Belki geçen haftanın kahramanları Fofana ve Yasin gol atamadılar ama maç böyledir. Biri atamazsa diğeri atar. Onlar da gole yaklaştılar ama bu maç için olmadı diyelim.

Şimdi milli maç arasına giriyoruz. İstediğimizi alarak giriyoruz. Belki beklenen transferler olmadı ama en azından kayıpsız bir ara olacak bizler için. Konuşulan isimler çok. Ancak bu dönemde transfer yapmak çok zordur. Yine de eksin olan yerleri mutlaka kuvvetlendirmemiz gerekiyor.

Takım genel olarak geçen haftaya göre daha iyi görüntü verdi. Oyun kurgusu anlamında da beklenenleri gerçekleştirdi. Buna karşılık orta alan da kenarlar da diri göründüler. Tomane ve Hasan daha çok oyunun içinde gözüktüler. Bu da iyi bir durumdu. Cihan üstüne biraz biraz ekliyor. Bir de Tolcay vardı ki taraftarın önünde ilk kez oynadı. Biraz hatalarla başladı. Ancak buna karşılık istekli ve arzulu görüntüsü vardı. Yine de ilerleyen dakikalarda bir şeyler yapmaya çalıştı. Erken tabi net bir düşünce için.

Maç maç gideceğiz. Her maç ayrı hep takım için hem bizler için. Çünkü gördüğünüz gibi her maçın hikayesi de farklı oluyor. Kim bilebilirdi erken dakikalarda rakibin eksik kalacağı ve maçı 5-7 dk içinde oldukça kolay hale geleceğini.

Her zaman konsantrasyon her zaman motivasyon önemli bunun için. Hedefe kilitlenip istenen sonuçları almaktır önemli olan.

RAHAT KAZANDIK!

Rakibin durumu ortada. İlk maça göre daha direnci düşük çıktı karşımıza. Dile kolay 14 maçtır galibiyete hasretler. Düşme potasının en altında. Kolay değil işleri. Ligde kalmaları hele de bu şekilde oldukça güç görünüyor.

Samsunspor olarak yeni transferlerden Sheldon 11’de başladı. Yine sorunlu olan Hasan düzelmiş bir şekilde kadroda yer aldı. Cihan yükselen grafiğinin ödülünü yine 11’de aldı. Osman ki en büyük kozlarımızdan biri olarak sahadaydı.

Oyuna kontrollü ve rakibinin çokta üzerine gitmeyi düşünmeyen bir anlayışla başladık. Buna rağmen topun kontrolü bizdeydi. Rakip kendi yarı alanında kaptığı toplarla hızlı çıkıp gol bulmak düşüncesindeydi. Nitekim orada kaldı.

Buna rağmen golümüzden önce pozisyonlar buldular. Karambolden olsun şutları olsun bizden daha fazla ceza alanı içinde görüldü.

Buna karşılık pozisyon kısırlığımız olsa da sahanın hakimi olmanın görüntüsünü her daim hissettirdi takımımız.

Kısır pozisyonlardan sonra topu daha efektif kullanınca golü bulmakta gecikmedi. Hasan’ın içeriye ortasında Fofana’nın şutunu Atilla çıkarttı dönen topu da Yasin ağlara göndermekte zorlanmadı.

Golden sonra rakibin oyun düzeni de oyun iştahı da kayboldu. Giray Hoca ne yapsın daha takımını diri tutmaya çalıştı kenarda.

Buna karşılık bizim de öyle tempolu oyun düzenimiz olmayınca skoru koruyayım bulursam atarım görüntüsü vardı. Cihan’ın pozisyonu eklenebilir. Bu durum ikinci yarıda da devam etti.

Bizim için bir nevi antrenman maçı gibi geçiyordu ki bu da istenen bir durum belki ama biz daha iştahlı ve tempolu beklerdik. Demek ki Fuat Hoca, rakibe göre taktik belirledi ve yoğun bir kamp döneminden sonra aşırı yüklenmeye karşı takıma bunları öğütledi.

Yoksa bu oyun anlayışı ve temposuyla beklenen hedefler olmaz. Nitekim pozisyon kısırlıkları arasında gelişen atakta Çinari’nin ortasına Yasin iyi bir feyk gösterdi ve topu boştakı Fofana’yı gördü ve o da skoru belirleye golü ağlara gönderdi.

Oyunu rölanti götürüp riskli skorda tutup da kazanmakta güzel ama bunda rakibin durumu da önemli. Gol atacak adamları yok. Şansa bulurlarsa görüntüsü vardı.

İlk haftayı bay geçen takım için ilk haftalar oldukça zordur. Bunu bir de deplasman olunca zorluk katlanıyor. Buna rağmen kazanmak güzel. Rakiplerin puan kayıplarını da hesaplarsak kazançlı bir hafta olduğunu yazmak gerekir.

Artık tüm güç ile Kocaelispor maçına hazırlanmakta. Zannediyorum daha farklı olacaktır. Yeni transferlerden Sheldon bir kaç kez kritik hamleler yaptı ama bu maç onu ölçemeyiz. Yine Tolcay ise süre beklemesine rağmen Fuat Hoca 3 değişiklik yaparak maçı bitirince bu maçta görmek kısmet olmadı.

Bir diğer önemli gündem ise Samsunspor’un 1989 Tarihinden itibaren kullandığı Nuri Asan Tesisleri’nin durumuydu. Dünden itibaren oldukça tepkiler yağdı Başkan Mustafa Demir’e.

Söz konusu plan değişiminde kulüp tesislerden olabilirdi. Başkan her ne kadar maç devam ederken açıklama yayınlamış olsa ve iddialar için asılsız demiş olsa da durumun çok daha fazla açıklığa ve netliğe kazanması gerekiyor.

Gelen tepkilere karşılık daha bütünleştirici daha açıklayıcı ve taraftarların yüreğine su serpecek sözler sarf etmelidir. Belki yanlış anlaşılma oldu ama o video görüntüsüne göre geçiştirmiş olması ve sorulara cevapları verirken net olmaması herkesin kuşkularını artırmış olduğunu da kabul etmelidir.

Kaldı ki Samsun Halkı Samsunpor’a tahsis edilen yerden rahatsız değildir.

Rahatsız olan varsa çıkar konuşurdu bugüne kadar. Nuri Asan Tesisleri mevcut yerinde kalmalıdır.

KAZANMALIYDIK!

Rakibin adını hele ki mevcut yönetimleri devam ederken anmak dahi istemiyorum. Öyle işler çevirdiler ki geçen sezon sonu akıl alır gibi değildi. Ne yapacaksınız ki mecburen oynayacaksınız.

Anlamışsınızdır şikeden dolayı bunları yazdığımı. Taraflı tarafsız herkes neler döndüğünü anlamıştı ama bir tek anlaması gerekenler körleşmişti.

Bununla giriş yaptım çünkü bu takımın çoktan liglerden atılması gerekiyordu.

Yine de ortada bir maç var bir tarafı da biziz. Eksikler çok. Hani rakipte diri bir takım. Övmek amaçlı değil ama ligin iyi takımlarından olduğunu tüm otoriterler de kabul ediyor.

Bizim maça seyirci desteğiyle iyi başlamamızın karşılığı da Fofane’nin müthiş hareketleriyle, Yasin’in süslemesiyle golle aldık. Öne geçtikten sonra yine rakip alanda topu oynadık. Ancak ilk yarının ortalarından itibaren bilinçli olarak verdiğimizi düşünüyorum topu rakibe verdik. Bunun neticesinde de ısıra ısıra gelmeye başladılar. Bu tür durumlarda ofsaytta olsa atılan golü uyarı görürüm daima. O uyarıdan ders almadık ki devamı da geldi ve kornerden yediğimiz kafa golüyle rakip eşitliği sağladı.

Rakibin uzun boy avantajına karşı yapacağınız çok bir şey olmaz ama doğru en azından göbeğe atılabilecek topa Berk’i koyabilir miydik? Zor tabi. Pozisyonlar anlık gelişir ve neticesini kestirmek zor olur.

İkinci yarı daha istekli arzulu ve mücadele gücümüz yüksek başladık. Topu daha fazla kullanmaya rakip alanda daha çok görülmeye başladık.

Tomane ki hani daha iyi olmasını beklemedim değil bu maçta buna rağmen iki pozisyon buldu. Biri çok ama çok netti. Onun rahatlıkla gol yapabileceği bir pozisyondu.

Yine Yasin ikinci golden önce yakaladığı net pozisyonlar oldu. Ancak şunu söylemek gerekir ki maçı en çok isteyen de oydu. Kuşkusuz kaptanlığının ve tecrübesinin de ağırlığıyla sürekli ileriyi düşündü. Golleri ve sevinci de bunu oldukça belli etti. Kendisine yapılan eleştirileri de rafa kaldırmış oldu. Diğer taraftan, hafta içinde taraftarlara verdiği sözü içinde uğraştı diyebiliriz.

Yine Fofana net pozisyonlar yakaladı. Geceyi bir gol bir asist ile kapatması içten bile değildi. Olmadı mı olmuyor işte.

Bu baskılar yine de bizi öne geçirdi. Korneri akıllıca kullanan Cihan ki daha da iyi işler yapabilir. Kestiği ortaya Yasin’in kafasıyla öne geçtik. Golden sonraları için dikkat der istatistikler ama biz gol sevincini daha yaşarken kalemizde Ahmet Yazar’ın kafasıyla gole engel olamadık. Hani kazandık demişken maç adeta boğazıma takıldı attığımız gol.

Yine de maçı kazanabilecek gollere de yaklaştık ancak kısmet diyelim olmadı. Kısacası zor goller attık ama kolay goller yedik. Neticede rakibin, geçen sezon bize karşı çevirdikleri işlerden ötürü bundan da önemlisi bu sezon açısından mutlaka kazanmalıydık bu maçı. Kazanabilirdik de, ama işte..olmayınca olmuyor!

Nurullah’ın hatası var mı derseniz bana göre geçen haftanın devamı bir düşüş yaşadı. Herhalde topun o noktaya gideceğini hesaplayamadı ama olay burada bir çok alternatif düşünecek o an için iyi bir kaleci. Yükselen grafiğine biraz da soru işareti bırakarak devreyi kapattı.

Defansif zafiyetler iki haftadır puanları aldı götürdü. Elbette eksiklikleri de gördüğümden böyle geçiştirme yazıyorum. Yoksa hedefe oynayan takım için bunlar lüks denilebilecek yenilen gollerdir.

Fuat Hoca basın toplantısında çok net bir şey söyledi transferler için ki çok doğru “Kenarda oynayacak değil direk oynayabilecek oyuncular alınmalı!” kısa ve net. Bu zaten bizlerinde beklentisi. Kendisinin de ifade ettiği gibi zaten alternatifli oyuncularımız çok.

Hafta içinde oynanacak olan Göztepe ile kupa maçından sonra verilecek kısa aradan sonra tüm heyecanımızla ikinci yarının başlamasını bekleyeceğiz. Puanlar kapanır yeter ki biz istikrarlı şekilde maçlarımızı kazanalım. Kayıplar çok ama telafisi mümkün. İkinci yarı bu lig herkes için çok zor olacaktır.

Önemli olan bizim nasıl bir transfer yapacağımızdır. Yine coşmayalım yok şöyle yok böyle diye. Önce bize katkısı ne olacak bir görelim. O kadar yanıltan transferler var ki özellikle yabancılar da yazık hakikaten yazık. Ne diyelim bu kez tutsun temennisidir ancak bize düşen.

Sütten ağzımız yandı yoğurdu üfleyerek yiyoruz.

BU NE FIRSATÇILIK?

Başlığı hakem olarak sahaya çıkmış ama tüm taktir haklarını rakipten yana kullanmış ve bizi lime lime doğramış Direnç Tonusluoğlu için yazdım.

Hakem, belli ki aman ev sahibi takımı üzmeyeyim başıma iş almayayım der gibi çıkmış sahaya. Derdi neyse artık.

İlginç ki Saviceviç’e gösterdiği ilk kartın benzeri son dakika da hatta ilk yarı bitiş düdüğünün son pozisyonunun da Tomane ceza alanı içinde yerde kalıyor ve rakibin kolu onun yüzünde patlıyor ama devam diyebiliyor. O an kameralar ona döndüğünde belli ki bir şeyler saklıyor. Ne yapayım der gibi. Niyet okumak derdinde değilim ama gerçekten can sıkıcı. Penaltı güme gidiyor. Ah VAR neredesin?

Yine Tomane’nin yerde olduğu ve devam ettirdiği bir pozisyon var. Oğuzhan Berber’in çizgi üstünde net bir faulü var. Görüntüler izlenirse görülecektir topla ilgisi yok ve yine devam dedi hakem.

Bunlar en net ve lehimize olup verilmeyenler. Ha bir de Savicevic’e gösterdiği 2. sarı kart var ki evlere şenlik, gülünç yani. Yanlış karar ki bu da niyetini belli etti. Ne diyelim, Direnç efendi böyle istedi.

Elbette yenilen gollerde alınacak dersler var. Hem yükselen performansı olan Nurullah hem de eksik olan defansımız tarafından. Hele skor 1-1 olmuşken insanın son dakika golüyle mağlup olması oldukça can sıkıcı. Sadece bizim için değil o eforu mücadeleyi gösteren futbolcular için de öyle. Hem de daha fazlasıdır mutlaka.

Osman yoktu. Covidliler içinde mi yoksa başka bir şey mi bilemiyorum. Ancak eksiliği hissedildi. Yine Hasan problemi çıktı ortaya. Karın ağrısı neyse bilemedik ama yakışmadı ona.

Maçın ilk yarısı da ikinci yarısı da oyun seyri anlamında ve tempo anlamında gerçekten güzeldi. Yasin ile kaçırdıklarımız var. Fofana’nın mükemmel golü var. Oyundan çıkınca rakip alanda top tutamadık. Bunu da eksi olarak görüyoruz.

Tüm bunlara rağmen uzun süre 10 kişi kalan bir takım olarak gerçekten iyi bir takıma karşı bu kadar eksiğe rağmen iyi bir mücadele koydu ortaya. Son dakika gole engel olabilseydik bir hayli moralli olacaktık. Kaybettik ama gerçekten ilerisi için biraz olsun ümitliyim.

Başkan’ın arayışları var. Bakalım takviyelerle Fuat Hoca neler yapacak hep beraber bakacağız.

Öncelikle Tuzla maçı tabi. Bunu mutlaka kazanmamız gerekiyor ki ikinci yarıya daha ümitli olarak başlayalım.

RAKİBİMİZ HAKEM MİYDİ?

Boluspor, yükselişte olan ve haftalardır mağlup olmamış takım hüviyetiyle geldi. Mütevazi olarak kurulan ve hedefini son haftalarda üst sıralar olarak belirleyen rakibe karşı daha etkili olmalıydık.

Oysa Bolusporş, bunu ilk saniyelerde gösterdi bize. Hani ben kolay lokma değilim demişti zaten. Bunu da ilk saniyelerde pozisyon ararken gösterdi. Yunus Emre’nin ince dokunuşu vardı.

Yine üçüncü alanda baskı yaparak top kazanamaya çalıştık. Buna rağmen kazandığımız topları istenildiği gibi yapamadık. Pozisyon kısırlığı geçerken Tomane’nin klas pasını Yasin topu ağlara gönderdi. Golden sonra ne bekledik bunların devamını.

Öne geçmenin güzelliğini yaşarken rakip de golün şokuyla yarı alanımızda görülmeye başlandı ve bunun da karşılığını şık bir golle aldı.

Güzel goldü doğrusu. Buna karşılık vermek için çabalarımız da bu kez işe yaramadı. Golden sonraki 5-10 dk daima önemlidir oysa. Çok rahat vurdurmamak gerekiyordu.

İkinci yarıya hem Fuat Hoca, Fofana’yı çıkartarak hem de hakem’in hatalı kararları da etki etti.

Hocam, Fofana ile başladıysan bari uzun soluklu olsun oyunda kalsın. Bari çıkartacaktın o halde diğer maçlarda olduğu gibi ikinci yarı oyuna alsaydın deriz. Oyunda olduğu zaman da en azından iyi bir tehditti bizim için. Rakibe sorsan ilk kimi çıkart Fofana derdi. Ha aman aman değildi belki ama yine de kalmalıydı oyunda. Eğer o meşhur bahane yoksa. Mide sıkıntısı var demiş hocamız.

Osman’ın yerde olduğu ve arkadan net müdahalesi vardı defansın. Buna rağmen Hakem Barış Alper Saka devam ettirdi. Yine artık vitesi yükseltiyorken bu kez de Yunus’un oldukça yerinde hamlesine bir de ikinci sarı kart gösterdi ve oyundan attı hakem beyimiz. Elbette ilk sarı kartı Yunus Emre’de değerlendirecek ancak ben o kart olur, maç atmosferidir, anlık heyecandır, gençtir itiraz edecek derim ama kardeşim bu genç adam daha nasıl topa müdahale edecek. Hadi faulü verdin ikinci sarılık ne var orada.

Yine sarı kartı olan rakip oyuncuya bari tolerans gösterme. Onu neden atmıyorsun madem “adaletli” düdük çalıyorsun. İşte düdük çaldın ve Samsunspor’umuzu durdurmak için gelmişsin gibi maç yönettin.

Son anlarda on kişi kalmamıza rağmen yine pozisyon bulduk. Yasin atabileceği bir yerdeydi. Olmadı. Ya Çinari? Kardeşim eline geçmiş bir fırsat düzgün vursana o topa. Yok benden bir şey olmaz der gibi üst üste iki topu da harcadın.

Takıldık ama kime derseniz tamam Bolusupor iyi mücadele ediyor akıllı oynuyor ama biz bu maçta hakem Barış’a takıldık. Yazık etti adeta fişimizi çekmek için gelmiş gibi bir maç yönetti. Son haftalarda hakemlerden dert yanmadık. Hatta çok maçta puan kaybına rağmen yine dert yanmadık. Ama olmaz bu kadarı da dedirtti bize kendileri. TFF’ye de tabi bravo yani geçen sezon nasıl durdurduysa bu yıl da aynı çaba içinde demek ki. Biz aşağılarda olalım onlara yeter. Ama biraz yukarıyı gördük mü hemen o meşhur eller devreye girdi demek ki!

Maçta yanlış kararlar olur ama bir tarafa bu fazla kaçtı mı oldukça fazla sırıtır. İşte bu maçta sırıttın hakem efendi!

Pazartesi bir başka zorlu maç olan İstanbulspor maçında dileriz telafi olur. Ancak bu puan kaybını doğrusu beklemiyorduk desem hata etmiş olmam. Hayırlısı. Takımı yine de mücadelesinden ötürü tebrik ederim.

NURULLAH’IN GECESİ!

Çıkışta olan takımımız güçlü rakibi karşısında nasıl bir oyun ortaya koyacak dorusu hepimizin merak konusuydu. Maçı alır mıyız? duygularının yanında uzun zamandır kritik maçları alamamış bir takımdık.

Hafta içinde taraftarların kendi aralarında yaptığı organizasyonlar çağrılar derken maça bu sezonun en yoğun ilgisi oldu. Kendilerine şükranlarımızı sunuyoruz. İşte böyle olmalı.

Futbolcularımız oyuna hızlı başladı. Maçı istediklerini önce tribünlere sonra da kenar yönetime göstermiş oldular.

Rakip Ankaragücü son deplasman mağlubiyetlerini biraz olsun önlemek için önce beraberlik sonra da olursa galibiyet düşüncesindeydi. Oyun pozisyonlardan çok ikili mücadelelerin maçıydı.

Bir çok kez duran oyuna hakem de bazen ilginç kararlar vererek oyunu soğuttu. Yine de fena yönetmedi diyebiliriz.

İkinci yarı rakip daha hızlı başladı ve mutlak golü Nurullah çıkrattı. Bu maç bir bakıma onunda maçı oldu. Nurullah ilk yarıda olduğu ikinci yarıya da çok iyi başladı.

Skoru tutan kurtarışlar yaptı Nurullah. Yine Yasin kendi hatasını telafi etti bir başka pozisyonda..

Polat çok çalıştı ama daha var gelişmesi gerekiyor. Yine bir bakıma Fofana’ya yerini bırakırkende maçın da gidişatının habercisiydi. Tribünlerde hareketlendi onun oyuna girişiyle. Nitekim öyle oldu. Oyunun cephesi bir anda değişti. Son dakikalarda yarı sahamızda geçmeye başlayan oyun bir anda rakip alanda oynanmaya başlandı.

Rakip gol ararken ki beklediği penaltı pozisyonu için o verilse çok yanlış olurdu. İşte Fofana öne sürdüğü topta tartışmalı adam Yasin’e verdi o da ustalığını konuşturdu ve takımını öne geçiren golü attı.

Golden sonra haliyle rakip daha fazla gelecekti üzerimize. Serbest atış sonrası bu kez Eren’in kafasına dur dedi Nurullah. İşte atan ile tutanın iyi olacak söyleminin hayat bulmuş haliydi bu maç.

Yine acayip bir pozisyon vardı. Nurullah çıktı defans dokunamadı ama yine de uzaklaşan bir top oldu kalemizden.

2. Golü ararken önce Cihan’ın şutunu sonra Tomane’nin şutunu ard arda engelleyen kaleciyi izledik. Uzun soluklu olacağı benzeyen maça hakem de bol bol uzama gösterdi. İlk kez korner sonrası bu sezon gol bulduk. Çok kritik dakikada geldi. Berk’in o kafa golü.

Nurullah gecenin yıldızlaşan ismiydi kuşkusuz. Yine hepsi de özverili çalıştı. Hasan’ı anlamaya çalışıyorum. Özellikle oyunun genelinde çok yoktu. Olduğu dakikalarda da neler yapacağını biliyoruz. Ancak bir çek etse kendisini iyi olur. Netice de 55 numaralı forma üzerinde.

Yasin için gol iyi oldu. Bence çok fazla yükleniliyor ona. Gol attığı için değil. Netice de çabalıyor. Kaçak güreşmiyor. Taraftarın önünde de hırslı oynadı. Gol kaçırdı ama attı. Fofana’ya teşekkür borçlu bence.

Tomane, ilk yarıda atabilirdi dengesi bozuldu, ikinci yarı oradan atacaksın derler bizde. Yine de hiç sırıtmayan oyunu ve sahada duruşu var.

Hepinize sonsuz teşekkürler. Kritik bir galibiyet geldi. Hafta içi bunu Boluspor galibiyetiyle taçlandırmak zamanı. Zoru geçtik şimdi bunu daha da büyütme zamanı.

Son olarak Ankaragücü taraftarlarından unutulmaz bir isim olduğunu yine o camiayı bilen bir dostum söyledi; İsmail Akkaya’ya Allah’tan rahmet dilerim. 3 ay evvelde oğlunu kaybetmiş kendisi şimdi oğluna kavuştu. Acılı ailesine de sabırlar dilerim.