İKİ PUAN KALECİYE TAKILDI!

Bayrampaşa maçı mutlaka 3 puan beklediğimiz ve bunu da rahatlıkla gerçekleştireceğimiz maçlardan biriydi. Rakip mütevazi kurulmuş ve diğer takımlarda olduğu gibi tanınmış futbolcuların olmadığı bir takım.

Stadyum demeye bin şahit lazım ancak bir antrenman sahası hüviyetinde bir yerde oynadık denilebilir. Çünkü maraton tabir edilen yer olmadığı gibi kale arkası dahi olmayan bir yerde oynandı maç. Saygı duyuyoruz rakibe ama önceki yazımda da belirttim TFF eğer Türk Futbolunun ilerlemesini ve kalitenin de paralelinde artmasını istiyorsa bu tür durumlara bir standart getirmeli.

İlk 15 dakika hariç oyunun geri kalanında rakip alanda daha fazla oynayan taraftık. Rakip ilk dakikalarda önde bastı. Topu kapıp kalemizde de etkili oldukları anlar oldu.

Futbolcularımız, oyunu ağırlıklarını koyup Kubilay ilede üst üste pozisyonlar bulunca rakip geriye yaslanmak ve kontraya oynamak zorunda kaldı. Zorunda kaldı çünkü güç kalitesi bariz belliydi.

Bu anlardan itibaren tüm insiyatif artık kalecinin ne yapabileceğine kalmış oldu. Onun gününde olması rakibe puan getirecekti. Nitekim öyle oldu.

Kaleci Veysel ilk yarıda Kubilay ve Ramazan’a izin vermedi. Kubilay’ın yandan auta giden şutlarıyla birlikte 5 şutu vardı. Aslında bu alanlarda bu tür şutlarını gole çevirme becerisiyle bildiğimiz Samet olsaydı farklı olurdu ama olmadı.

Kubilay’ın kaleye şutu düşünmesi gayet doğal ama ondan daha önemlisi takım başarı olması gerekince garanti şutları arkadaşlarına da bırakması gerekiyor. Aslında gününde bir Kubilay vardı. Hem oyunu yönlendirme hem takımı atağa sokma ve şut paslarını çıkarma yönüyle. Golü atmış olsaydı maçın adamıydı ama o Veysel’i tercih etti.

İkinci yarıya Erhan ve Ramazan yerine Bahattin-Muhammet Beşir değişikliğiyle golü daha da istediğini gösterdi Tamer Hoca.

İkinci yarının başlarında Muhammet Beşir iki net pozisyon buldu ki biri çaprazdan diğeri de karşı karşıya olanıydı. Bunları da cömertçe harcadık. Kubilay yine uzaktan yokladı kaleciyi. Bahattin kale dibinden kafa vuruşunu kaleci kornere çeldi.

Bu yarıda tamamen rakip alanda oynadık. Üst üste ataklar hem futbolcularımızı strese soktu hem de aşırı efora sevk etti. Rakibe pozisyon vermedik belki ama golü de bulamadık.

Giden iki puan Bayrampaşa her ne kadar hanesine yazmış olsada Veysel’in katkısı müthişti.

Sarıyer de puan kaybetmesini beklediğimiz Bodrum deplasmanından galibiyet ile dönmeyi başarınca puan farkıda 3’e çıkmış oldu.

Haftaya yine bir diğer deplasman olan Niğde de oynayacağız. Buradan artık beraberlik dahi düşünülmeyen bir durum var. Alt ile üstün artık puan farkları ortaya çıkıyor. Rakip Gümüşhane deplasmanından 2 farkı yakalamış olmasına rağmen beraberliğe razı olarak dönmesi yine ciddiye alınacak olduğunu gösteriyor.

Bu maçın analizinde biraz kanatların daha az işlediğini söyleyebiliriz. Erhan Kartal’ın bindirmesini aradık. İshak daha fazla öne çıkabileceği bir maçtı. Ama birkaç kez gördük. Onlarda da etkili olamadı. Erhan Şentürk, hani gol kralı gibi oynamıyor bizde. Rakip oyuncularla çok fazla kilitliyor kendisini. Biraz unutturup geriden çıkmalı. Atılan ara toplarla defans artasına kaçmalı ama bunları göremiyoruz. Şöyle ki Kubilay’ın kaleye attığı şutlar gibi görebilsek, vuruş kalitesini göreceğiz ama daha çok rakip defansla boğuşmayı yeğliyor.

Bu tür rakiplere karşı telaşlı oynamamak gerekiyor. Panik havası futbolcularımızı olumsuz etkiliyor. Bir an evvel gol istediği gecikince bunu daha net görüyorsunuz. Hani biraz hazırlık paslarını yapmak, rakibin üzerine ara toplarla giderek pozisyon bulmak gerekiyor.

Bir puan iyi derdik deplasmanda hep ama hem Sarıyer’in kazanması hemde kaçan 15’in üzerinde net pozisyonu düşününce elbette kaçan iki puana yanıyoruz. Telafisini yapabilecek kalitemiz var ve yine bir galibiyetler serisi için artık planlar yapılmalı.

Taner Hoca, sanırım bu tür maçların olacağını bizden daha iyi biliyordur. Bunun için daha alternatifli oyun anlayışı için futbolcuları hazırlamak durumunda. Bunu da önümüzdeki maçlarda görmeyi diliyoruz.

TARAFTAR MAÇA AKIN ETTİ!

Rakip Kastamonu 1966 da ligde iyi bir kadro kurdu ve hedefleri üst sıralar. Ligin tecrübeli takımlarından ve sürekli bu ligde üst sıraları zorlamış ve birkaç kezde 1. Ligin kıyısından dönmüşlerdi. Yabana atılmayacak bir takım ile oynadık.

Oluşan sakatlıklar ve artan yoğunluk ile hani bir ‘milli maç’ arası da olsa iyi olurdu diyoruz.

Günlerdir gerek sosyal medya da gerekse diğer medya organlarında bu maçın önemine işaret edilerek adeta seferberlik yapıldı. Şehir her yönüyle bu konuda bilinçlendirildi. İyi bir kamuoyu sınavı verdi kulüp ve spor medyası.

Taraftar, yağmurun o saatelerde yağacağını bile bile akın etti adeta. 20 bine yaklaşan bir taraftar grubu izledi maçı. 90 dakika boyunca da takımını hiç susmadan destekledi. Hepsini yürekten kutluyorum.

Maçın hemen başında golü bulup bir anlamda rakibinin oyununu bozmak isteyen bir Samsunspor vardı sahada. Son maçlarda ki o ilk 10 dakika gol alışkanlığı bu maçta devam etmedi belki ama oyunu rakip alana yığmayı başardık.

Rakibi bunalttığımız ve hataya zorladığımız anlar oldu. Hakem biraz fazla sertliğe müsaade etti. Rakip yarı alanımızda çok fazla görülmese de tehlikeli olabilecek pozisyonları da yakaladı. İşte bu anlamda biraz orta alana daha fazla yük düşüyor. İleride daha fazla baskı yapmalı. Bunu gördük ve bir anlık dalgınlıklar bizi zor durumda bırakıyor.

Uzun soluklu baskının ardından maçı biraz rolantiye aldığımız anlarda önce penaltı diye bekledik ki Erhan’ın düşürülmesi net penaltıydı. Rakip defans Erhan’ın yükselmesini ve topa müdahale etmesini engellemişti.

Bekir’in kale önünden başlattığı topa rakip defanstan kaptığı topla çaprazdan şık vuruşuyla Samet ile maçın tek golü gelmiş oldu.

İlk yarıda oyunu yine rakip alanda oynadık. Topu kalemizden uzak tutmayı başardık. Rakip çok fazla geriyi boşaltmak istemedi. En azından maçı dengede götürme ve bulabileceği bir golün peşindeydi.

İkinci yarıya rakip etkili başladı ve kazandığı serbest atışta kalemizde etkili oldu. Ancak çabuk toparlandık ve rakip alanda daha fazla pozisyon arayan taraftık. Önceki Kubilay’ın şutunu izledik. Samet’in rakip oyuncudan seken topu yardımcı hakem bayrak kaldırmasına rağmen orta hakem pozisyonu iyi süzdü. Devamında ise Samet ceza alanında düşürülmesine ise bu sefer hakem devam dedi.

İlginçtir ki önceki maçlarda aleyhimize çok rahat şekilde hakemler penaltı verirken, lehimize penaltı kararında ise oldukça cimriler. Kaldı ki beklediğimiz kararlar ise net penaltılardı.

Sahada çok iyi bir mücadele vardı. İki takımda topun olduğu alanda müthiş bir kapışma yaşadılar. Ancak topu daha iyi kullanan ve ne yaptığını bilen taraftık. Oğuz’un şutu maçın heyecanını ortaya koymaya yetiyordu.

İkinci yarının ortalarından itibaren yağmur şiddetini bir hayli artırınca sahada ki oyuna da yansıdı. Artık iki takım da birbirleriyle mücadalenin yanında yağan yağmur ile oluşan su birikintileriyle de mücadele ettiler.

Rakip son dakikalara on kişi kalmasına rağmen kalemizde gol bulmaya çalışsa da istediği o şut imkanını bulamadı. Bir nevi şuursuz ataklarını izledik. Diğer taraftan maçın son dakikasında oyuna sonradan giren Muhammet Beşir ile ikinci gole yaklaşan taraf olduk.

Özellikle son dakikalarda ki yağmurun oluşturduğu durumu görünce ‘iyi ki golü önceden bulmuşuz’ dedik. Artık haftalar ilerliyor ve hava koşulları da kendisini iyiden iyiye hissettiriyor. Bu tür zeminler için de teknik heyetin bir planı olmalı.

Topu yerden oynayan ve teknik oyunculardan oluşan takımımız için bu durum bir hayli dezavantaj olacağa benziyor. Çünkü oluşan yağmur birikintilerinden topu yerden oynama alışkanlığımız devam edince bir hayli stresli dakikalar yaşadık.

Genel anlamda ilk haftalara göre topu daha çok isteyen ve bunun içinde mücadele eden tarafız. Ayrıca rakibe ‘bu maçı alacağım’ mesajını daha güçlü veriyoruz. Rakibin maç içindeki durumuna göre de vaziyet alıyoruz. Son maçlarda tempoyu ayarlayan tarafız.

Bahattin’in yokluğunda, Erhan Şentürk bu fırsatı daha iyi değerlendirebilirdi. İkili mücadele anlamında zayıf kaldı. Belki istediği topları alamadı ama bunu istemesi gerekiyordu. Yerine giren Muhammet gelecek haftalara ayrıca hazırım mesajını vermiş oldu.

Erhan Kartal’ın son dakikada ikinci kırmızıdan oyundan atılması gelecek haftaki maç için iyi olmadı ama yine de Canberk için bu bir fırsat olabilir.

Son olarak Savaş’ın daha fazla ofansif özelliğini kullanmalı diye düşünüyorum. Etkili uzaktan şutlarını biliyoruz. Bu maçta bazen gördük onu ceza alanı civarında. Ancak bunu daha da artırmalı. Takımını atağa daha fazla kaldırmalı. Bunu da yapabilecek kapasitesi fazlasıyla var.

Zorlu bir mücadeleden 3 puan ile ayrılmak önemliydi. Bunu başaran takımımızı da kutluyorum. Altı da altı küçümsenemez kesinlikle. Böyle bir seri çok uzun yıllardır hatırlamıyorum doğrusu. Buna rağmen halen ikinci olmakta şaşırtıcı. Ama iyi bir Sarıyer var. Kadrosunda da güçlü isimler var. İnegöl maçını izlemiştim. Oyunu iyi kuruyorlar ve skoru bulabilecek oyuncuları var. Hem orta alanda hemde ofansif anlamda.

Kazanmaya devam etmek mecburiyeti takımlar arasında ki kalite farkını da ortaya koyacak. Şöyle ki gidişat 70-75 puan aralığını gösteriyor. Çok kolay değil ama takımımız bunu başaracak güçte.

BU HAVA BOZULMASIN!

Bordumspor zor bir deplasmandı. Önceki yazımda da futbolcularımızın performansı sonucu belirleyeceğini belirmiştim. Zor virajı kolaya çevirmeyi başardılar.

Ev sahibi olmanın avantajını elinde bulunduran rakip elbette bunu iyi kullanmak isteyecekti. Nitekim hafta içi ve gündüz olmasına rağmen statlarını hatırı sayılır şekilde doldurdular. Bir hayli fanatik düzeyde taraftarlarının olduğunu da belirtmek gerekiyor.

Sahanın suni çim olması bir hayli tartışıldı. Çok alışık olmadığımız bir durum. Ne yazık ki TFF’nin bu konuda belli bir vizyonunun olmadığı da görülüyor. Yönetmelikler olmalı veya varsa uygulanmalı bu konuda. Saha ve zemin konusunda belli ki ciddi eksiklikler var.

TFF ne zaman devreye giriyor, taraftar sarı merdivenlerde mi değil mi? Usülsüz seyirci alınmış mı alınmamış mı? İyi de, Profesyonel lig diyorsun stat uygun mu? Futbolcular için saha zemini uygun mu? Soyunma odaları yeterli mi? Bunlar içinde bir çözüm bulmalı TFF öncelikle. Eğer statlar yetersiz ise kimse kusura bakmasın demesini bilmeli. En yakın statta oynasın ilgili kulüp. Futbolculara yazık değil mi?

Zor bir ortamda futbolcularımız ellerinden geleni fazlasıyla yaptı ve istenilen sonucu da almasını bildi. Maçın başlarında rakip futbolcunun müsait halde topu auta göndermesi maçın bir anlamda kırılma anı oldu.

Dakikalar ilerledikçe rakip alanda baskıyı artıran takımımız Oğuz’un enfes şutuyla golü erken buldu. Oğuz haftalardır şut denemelerinin sonucunu almış oldu. Geçen sezon oynanan maçlarda da uzaktan şutlarını hatırlıyoruz kendisinin.

Topu ayağında tutan ve rakibe göre daha çok atak yönü olan bir takım görüntümüz vardı. Özellikle Kubilay’ın klas haraketleri maçlara damga vurmaya devam ediyor. Yine Savaş’ın takımı atağa kaldırmada ki ustalığını da belirtmek gerekiyor. Erhan Kartal daha önce de yazmıştım İmdat’ı hatırlatıyor bana. Çalışkanlığı ve takımı ileriye taşıması haftalar ilerledikçe daha artıyor.

İkinci yarının başında Samet’in güzel golüyle de farkı ikiye çıkarttık. Rakip tam boyun eğmiş ve umutları tükenmişken hakem devreye girdi ve kendince maça heyecan katmaya çalıştı. Verdiği penaltı kararı kendi taktir hakkıydı. Neyse ki bu taktir hakkını günün başarılı ismi Ahmet izin vermedi. Gösterdiği performansla da göz doldurdu.

Rakibi kontrol altına alan ve takım bütünlüğünü daha çok gördüğümüz bir maçı geride bıraktık. Bu maçta ki eforu da doğru buluyoruz. Çünkü bir hafta da oynanacak üç maçı düşününce skora göre tempoyu da ayarlamanın doğru bir hamle olduğu kanaatindeyim. Değişiklikleri Taner Hoca buna göre yaptı.

Bahattin her ne kadar bu maçta gol atamamış olsada onunda çabası yabana atılmaz. Ancak bulduğu iki net pozisyonu da gole çevirmesi gerektiğini de hatırlatmak gerekiyor. Belki burada bazen fazla yüksek beklenti olduğunu düşüneceksiniz ama hem Bahattin hem de diğer oyuncularımızın üzerine koyarak devam etmelerini arzu ediyorum.

Çünkü bütün futbolcularımız geleceğe yönelik transfer edildiler. Bizlerde gelecek yıllarda hem takımımıza hemde Türk Futboluna hizmet etmelerini bekliyorsak, futbolcularımız mutlaka kendilerini geliştirmek durumundalar. Biraz bu gözle bakarak yazmaya çalıştığımı ifade edeyim.

Bu yüksek beklentiyi futbolcularımız taraftarlarıyla birlikte aşacaklardır. Onlar da çoğu kulüpte göremeyecekleri bir serüven yaşıyorlar aslında. Çünkü Samsunspor’un, ülkemiz futbolunda çok müstesna bir yeri olduğunu gelmeden önce biliyorlardı ama geldikten sonra bizatihi yaşıyorlar.

Şampiyonluk yolunda iyi bir seri yakalamışken dileriz ki daha da devam etsin. Dileriz ki sahamızda oynayacağımız Kastamonu maçıyla da seriyi altıya çıkaralım. Hem maçın günü hem de saatinin ideal olduğunu düşünürsek mutlaka taraftarın maça akın edeceği kanaatindeyim.

İyi bir hava yakalandı ve bunun devam etmesini istiyoruz canı gönülden.

Not: Maçı zor şartlarda bizlere ulaştıran Taraftarın Sesi ekibinden Hüseyin Karataş’a da teşekkürlerimi sunarım. Eyüp maçında da bu tür yayınların olacağını ve onlara bu yıl çok iş düşeceğini belirtmiştim. Beni yanıltmadıkları için de ayrıca teşekkürler.

SERİYE DEVAM ETTİK!

Gaziantepspor maçı bizim açımızdan daha başka bir önemi vardı kuşkusuz. Belki geçen sezon oynadığımız ve önde götürdüğümüz maçı son dakikalarda yediğimiz gollerle kaybetmiş olmasaydık küme düşmemiş olacaktık.

Her şeye rağmen ayakta kalmaya devam etmeye çalışan rakip, tamamı gençlerden oluşan bir takımla çıktılar sahaya. Kenarda genç teknik adamları maç boyunca oyuncularına müdahale etti, onları yönlendirdi ve bir an bile yerine oturmadığı gibi basketbol koçları gibi sürekli oyunun içindeydi. Ancak bu heyacanını anlamakla birlikte futbolcularının sakatlanmasında da kendisini gözden geçirmesi gerekiyor.

Öyle ya genç oyuncular ve adale yapıları henüz oturmadığı için sakatlanmaya yatkın olurlar. Ayrca sahamızında bu sakatlıklarda etkisinin olduğunu düşünüyorum.

Taraftarımızın maça ilgisi daha iyi olabilirdi. TFF maçı gündüz oynatınca ve cumartesi gibi kamu dışında olanların da çalışma saati gözönünde tutulduğunda yine de hatıra sayılır bir topluluk vardı. On bine yakın taraftar bugün hangi süper lig maçında oluyor. 1. Ligi saymıyorum bile.

Maça daha istekli başlayan bir Samsunspor vardı sahada. Sadece teknik anlamda değil mücadele anlamında da “Ben bu maçı alacağım!” görüntüsü vardı. Rakip ise top ayağımızda olan oyunculara iki hatta üçlü müdahale yaptılar. Topa ve oyuna sahip olunca sonuca da erken vardık. Rakibin durumuna bakmadan işi ciddiye alınca sonuca beklenenden erken vardık.

Üst üste gelen golleri gördük sahada. Bahattin attığı iki golle bir anda takımı üstünlüğe taşıdı. Goller öncesi Kubilay, Ramazan ve Oğuz’un güzel hareketleri ve pasları vardı. Oyunun üstünlüğünü daha maçın başında bu şekilde ele geçiren Samsunspor’dan haliyle taraftarlarda bizlerde gollerin sayısını artırmasını bekledik.

İlk yarı boyunca bir hayli gol pozisyonu bulduk. İshak ile yakaladığımız net bir gol pozisyonumuz vardı. Kubilay’ın uzaktan enfes şutu kaleci son anda kornere çeldi. Bahattin ile gole yaklaştığımız anlar vardı. Maalesef bunlardan sonuç alamadık. Daha organize olan bir takım görüntüsü vardı. Bunda rakibin kendi yarı alanında kalmayı tercih etmeside etkendi. Elbette onları anlıyoruz yaşları 17-20 olan bir tecrübesiz takım vardı karşımızda.

Hem ilk yarıda hem ikinci yarıda bir iki pozisyon verdik. Bunlarda Furkan’ın daha dikkatli olması gerektiği öne çıkıyor. Diğer taraftan sakat Ercan’ın yerine oynayan Nuri’nin de bu maç için söylecek olursak oldukça kritik işlere imza attı. Ercan’ın sakatlığının ciddi olduğunu söyledi Tamer Hoca maç sonrası. Kendisine acil şifalar diliyorum.

İkinci yarı oynanan oyun tamamı rakip alanda geçti. Kalabalık defansı aşma konusunda sıkıntı yaşadık. Rakip fark yememek için çok öne çıkmadı. Bu yarı da İrfan’ın son dakikalarda ki şutu direkten auta çıktı. Yine bundan önce de gole yaklaştığımız anlar oldu ama final paslarında çok fazla becerikli olamayınca ikinci golde takılmış olduk.

Tek kale maçta akıllarda Kubilay’ın resitaliyle birlikte Ramazan’ın bugüne kadar ki en iyi performansını izledik. Takım, hem oyun disiplini açısından hem de oyunu genele yaymak açısından çok başarılı işler yaptı. Ne yapmak istiyorsa onu yaptı maç boyunca sahada takım.

Belki Tamer Hoca oyuncu tercihlerinde Bahattin’in yerine Muhammet’i veya Erhan’ı düşünebilirdi. Hoca hafta arasını düşünerek hareket ediyorsa bunu da yerine getirmeliydi. Diğer oyuncu değişiklerini de yadırgamadık. Ama Savaş’ın etkisini de anladık takım üstünde çıktıktan sonra.

Hakemlerle ilgili kazandıktan sonra yazmak zor olsada aleyhimize verdikleri kararların futbolun içinde ki müdaheleler olduğu görülecektir. Buna karşın ise beklediğimiz faulleri de es geçtikleri gölücektir. Nitekim maçın sonlarına doğru Enes’in güzel hareketlerden sora girdiği ceza alanı içinde durdurulduğu pozisyon net penaltıydı. Ancak hakem bu pozisyonu devam ettirdi. Belki maçın skoru etken oldu ama yine de penaltı noktasını göstermesi gerekiyordu. Hakemliliğinin daha ilk yıllarında böyle yaparsa klasman atlayamaz bu şekilde.

Önümüzde iki kritik ve bizi üst sıralarda ilgilendiren rakiplerimizle oynayacağız. Önce çarşamba günü Bodrum deplasmanı sonrasında da Kastamonu ile sahamızda oynayacağız. Bu maçlar zorluk derecesi yüksek maçlar. Ancak bu işi futbolcularımızın isteği ve sahada gösterecekleri performans belirleyecektir. Kendilerine şimdiden başarılar dilerim.

OYUNU MAÇIN GENELİNE YAYMALIYIZ!

İnegölspor maçı bizler için kapalı kutu maçlardan bir diğeriydi. Takım teknik direktör değiştirmiş ve çıkış arıyorlar. Bu maç onların kendisini ispatlatması için tam da biçilmiş kaftan gibi.

Takım olma hüviyeti her maça yansımasıyla ortaya çıkıyor. Bunun için maçlar arttıkça yeni oluşan takımların oyun anlayışları da oynayan oyuncuların süreklilikleri arttıkça daha bir anlam kazanmaya başlıyor.

Bu maça da böyle bakmak gerekiyor sanırım. Kazandık mı? Evet. Peki sorguladığımız olay ne olmalı? Oyunu maçın geneline nasıl yayarız.  Öyle ya insan kendi hatasını gördükçe düzeltir. Yoksa hep doğruyu yapıyorum, nasıl olsa kazanıyorum diye düşünürseniz çekirdek bir sıçrar iki sıçrar misali üçüncü de yaptığınız hataların giderilmediğinde sonucunu acı bir şekilde yaşarsınız.

Nitekim Taner Hoca’nın dediği gibi Sancaktepe maçı böye bir maçtı. Ancak buna rağmen yine sahada görmemiz gereken ve görebileceğimiz şekilde düzeltmeler de olmalı.

Rakip etkili başlıyor ve etkisini yetenekli futbolcularla kısa zamanda kırıyoruz. Serbest atıştan Bahattin ile golü buluyoruz. Rakip demoralize oluyor. Ama maça asılıyor ve direkten topları auta gidiyor. Maçta ‘kader anı’ yaşanıyor. Bizim için de rakip için de maçın kırılma anı adeta.

Notlarımıza bakıyoruz; Topun kontrolünü almamız gerekiyor. Daha dikkatli olmamız gerekiyor. Rakip hızlı geliyor ve etkili olabilir.

Bunun akabinde uzun topumuz Kubilay’ın iyi kontrolü ile Samet’e verdiği pas sonrası şık vuruşla durumu 2-0 yapıyoruz.

Topun kontrolünü yine rakibe veriyoruz diye not düşüyorum. Akabinde kalemizde hızlı ve organize atakları sonrası farkı bire indiriyorlar.

İkinci yarı daha dikkatli başlıyoruz. Belli ki hoca uyarmış. Bunu basın toplantısında da ifade etti. Samet-Kubilay verkaçları sonrası Samet ile farkı açıyoruz.

Rakip yine can havliyle kalemize doğru geliyor ve şutlarını Furkan güçlükle önlüyor. Biz yine topu rakibe veriyoruz bu anlarda. Buna rağmen artık skorun etkisiyle daha rahat top çeviriyoruz. Rakip alanda fazla görünmesekte İrfan ayağına tam oturmayan şık vuruşuyla gole yaklaşıyoruz.

Hakemin verdiği penaltı sonrası fark yine bire iniyor. Sonrasında kalemizde etkili ataklarını görüyoruz. Bizim rahat futbolcularımız bu sefer skoru korumak için vargüçleriyle çabalıyor.

Son düdük çalmadan maç bitmezi yaşıyoruz. Şükür ki maçı galip bitirmeyi başarıyoruz. Yukarıdaki bazı notları yazmamın nedenine gelecek olursak, özetle konsantrasyon azalması yaşıyoruz.

Takım, skoru elde edene kadar var gücüyle hamle yapıyor, mücadele ediyor. Rakibe alanı dar ediyor. Diğer taraftan, futbolcularımızın topu daha rahat çevirip, rakip alanda daha etkili olmayı beklerken tam tersi topu rakibe vererek onları cesaretlendiriyoruz.

Oluşan konsantrasyon eksiliğiyle kalemizde golü görüyoruz. Sonrasında aman maç elimizden gitmesin diye yine topa sahip oluyoruz. Yine golü buluyoruz. Skor lehimizde ama orta alanımız bir an yok gibi, kanatlarımız duruyor sanki pozisyon veriyoruz. Oluşan karambolden penaltı veriyoruz.

İşte tüm bunları düşündüğümüzde kazanırken dahi eleştirmenin sıkıntısını yaşıyoruz. Çünkü oyunu maçın geneline yaymalıyız. Konsantrasyon dan düşmemeliyiz. Biz öndeyken yarı sahamızda rakibe top çevirmesine izin veriyoruz. Kalemize bu kadar yaklaşmaları her zaman risktir rakibin. Topun kontrolü daha çok rakipte oluyor. Tamam bu da bir taktik ama pres yapıp topu kapıp kontra atak düşündündüysek bu tarz ataklar da görmemiz gerekiyor.

Bu tarz hızlı oyuncularımız yok bizim. Topu orta alandan adım adım götürecek. Paslarla rakip alana inecek veya kanatlardan inip orta yapacak tarzda oyucularımız var bizim. Topu alıp dikine uzun sürebilecek oyucumuz yok. Bunun için topun daha çok sahibi olan taraf olmalıyız.

Takım olarak kalite farkımız gözle görülür biçimde sahaya yansıyor. Hem tavır ve davranışlarda, hem topun daha bilinçli kullanma isteğimizde hem de topun daha fazla sahada kalmasına çalışıyoruz. Bunları yaparken mücadeleyi ve tempoyu da artırmak önemli diyoruz. Oyunu 90 dakikanın geneline yayalım istiyoruz.

Bahattin’in gollerine devam ediyor olmasının yanında hazırlık maçlarında golleriyle bildiğimiz Samet’in iki şık golüyle maça damga vurması da kazanmanın yanın da bizleri memnun eden bir diğer unsurdu.