DEPLASMANDA GÜLDÜK!

Bodrum son haftalarda çıkışta olan bir takımdı. Bu maçta aslında lig sıralaması adına favori bizim olmamız gerekirken ibre rakip takım tarafına döndü.

Bunun nedeni elbette son haftalarda skor ve oyun anlamında ki büyük düşüşün olmasıydı. Rakipte can çekişiyor olması ve sahasında oynaması favori olarak gösterilmesi normaldi. Taraftarın tüm bunlara rağmen takımı yalnız bırakmaması önemliydi.

Hafta içi takımı destek için ufak nüansı geçersek takıma destek için gidilmesi önemliydi. Ancak bazen kullanılan cümleler önemlidir. Bunun için konuşacakların kişisel olayları değil de kuşatıcı cümleler kurmasıdır önemli olan. Nihayetinde taraftar her daim önemlidir.

Oyuna kontrollü başlamış olsak da rakip öne geçmeyi bildi. Önemli olan bizim nasıl reaksiyon göstereceğimizdi. Dimata 11 deydi Marius yedekte başladı. Bennaser yine sakat olduğundan kadroda yoktu ama Celil ise oyuna sonradan girdi.

Tüm bunları düşününce nasıl maçı çevireceğiz derken kimsenin beklemediği anda ki VAR hakemi çağırdı ve lehimize penaltı verildi. Ntcham, penaltıyı gole çevirince beraberliği sağladık.

Böylelikle de takıma özgüven geldi. Nihayetinde geçen hafta hem penaltı kaçmıştı hem de son haftalarda gol yollarında sıkıntı yaşıyorduk.

Yine rakip alana oyunu yığdığımız anlarda Dimata ile golü bulduk. Yediğimiz golde önemli hata yapan Drongelen bu kez asistin de asistini yaptı ve öne geçmemizde büyük rol aldı.

Oyunu kontrollü ve galibiyeti bırakmamak adına sıkı bir mücadele yaptık. Mesela ikinci yarının başlarında Bola ve Nthcam ile skoru artırma şansı da yakaladık.

Ne var ki 70. dakikadan itirabaren oyundan düştük ve skoru da koruyalım derken bir hayli sıkıntılı anlar yaşadık.

Rakip son anlarda öyle bunalttı ki hata yapamamak içten değildi. Nihayet gol attılar ancak ofsayt inceydi ve bizim adımıza da şans anıydı. Çünkü hakem golü vermişti.

Nihayetinde hadi dedik bundan ders alırlar. Yok öyle olmadı yine topu rakip alana taşıyamadık ve maç o bitmeyen dakikalarda yine kalemiz önünde oynandı. Bu kez orta hakem penaltı verdi. Marius’un koluna çarpan top için VAR devreye girdi ve penaltı haklı olarak iptal edildi.

Uzun zamandır VAR bizim adımıza işlememişti. Belki rakip adına olumsuzluklar silsilesiydi ama bizim adımıza da hem kazanılan penaltı hem de iptal edilen gol ve penaltıyla da maçı kazanmamızda önemli rol oynadı.

Kararlar bence doğruydu. Belki kazandığımız penaltı için gri pozisyon denilebilir ama o kol orada açık olmaz kardeşim. Kural açık!

Maçın hakemi Yasin Kol inanılmaz kötü bir maç yönetti. Hem bizim adımıza da hem rakip adına da sıkıntılı bir maç yönetti. Hem pozisyonlara uzaklığı hem de sarı kartları yanlış kaldırması tartışmalıydı. İlk yarıda top rakipten kornere gidiyor ama aut veriyor. Ntcham’a da sarı kartı yanlıştı. Bir de uzatmaların da uzatmalarını afaki yapması onun adına kötü performansın zirve yapması oldu.

Bu maçı kazanmak ve kötü gidişata dur demek önemliydi. Şimdi haftaya Eyüp ile final maçına çıkacağız. Bir nevi sıralama belirleyecek bir maç. Bizim adımıza da ilk maçın rövanşı niteliğinde. Drongelen olmayacak olması sıkıntılı. Yine de maçı lehimize çevireceğiz diye düşünüyorum.

Bu maçı çevirmek için en önemli unsur elbette taraftar ki Galatasaray maçında ki o suskunluğu telafisini yapması gerekir diye düşünüyorum. Deplasmanda ki o verdiğimiz birlik beraberliği de göstermemiz gerekiyor.

GALİBİYETE HASRET KALDIK!

Rüya gibi bir sezon geçiriyorduk. El hak küme düşmemeye oynarız diye beklerken, önümüzde Avrupa Hayalleri çıktı.

Bunu tüm futbol ekibi başarmıştı. Önceki yazılarımda bir endişemi paylaşmıştım “Samsunspor’da sonunu getiremedi!” denilmesi üzer bizleri diye.

Bu endişe son haftalarda kendisini iyiden iyiye hissettirdi. Düşen oyuna bir de alınamayan skorlar gösterdi. Futbolcularımızın üzerlerinde oluşan baskı da etki etti diyebiliriz içeride oluşan bir takım izahı zor durumlar. Ancak bir şeylerin ters gittiği aşikar.

Ben sadece “Yılbaşı krizi!” olarak bakmıyorum olaya. Çünkü yine hatırlarsanız Başkan’ın “Futbolcular gelip Küme düşmemeyi garantiledik. Avrupa yolu için de ekstra prim istekleri oldu. Ben buna karşı çıktım.” açıklamaları olmuştu.

Bu satır arası açıklama hep aklımda takılı kaldı. Eş zamanlı olarak o zamanlarda bir nevi düşüşte olan futbolcularımız da oldu, kendisini sakata bağlayan da! Elbette ki varını yoğunu sahada gösterenler de. Lakin bu bir takım oyunu çekirge bir sıçrıyor iki sıçrıyor. Son haftalardaki mağlubiyetler de nihayetinde bir bütün olarak bakıldığında karşımıza takım içinde bazı dengelerin bozulduğuna işaret ediyor.

Tabi bunların içine takım içinde kalacaklar gidecekler ve yapılan anlaşmalarda eklenebilir. Yine beklentisi yüksek olup karşılanmayanlarda. Netice de hepsi insan!

Sahada ki durumdur bize gösterge. Gol sevinçleri olsun pozisyon kaçırmalar olsun, taç atışlarında ki istek dahi. Hani canla başla koşuların zamanı kısaldı, özveri azaldı.

Neyse maça giriş de yapamadık. İlk yarının başlarında Alanya göstere göstere geldi. Engel olamadık o gole ve başımız eğik ayrıldık.

İkinci yarıya daha istekli başladık. Dimata yerde kaldı ve ofsayt verilen pozisyon VAR’da düzeltildi. Ancak Holse çok kötü penaltı kullanınca beraberlik şansını da yitirmiş olduk. Oysa ki Nthcam ve Zeki Yavru vardı. Artık tercih deyip geçiyoruz işte. Olmadı!

Özellik son bölümde ki doldur boşalt ataklar biraz kendisini gösterdi. Önce Dimata’nın şutunda top direkten döndü sonra da Drongelen’in kafa vuruşu doksan tabir edilen köşeden döndü. Olmayınca olmuyor. Yani 3-1 lehimize bitecek maçta mağlubiyet ile ayrıldık.

Artık kalan haftalarda nasıl bir yol çıkar önümüze bakacağız. Bodrum maçı da öyle kolay geçmeyecek. İlk maçta 4 attığımız takım yok karşımızda. Daha dirayetli daha çok oynayan bir takım. Defansı da dirençli artık. Ancak futbol bu diyoruz.

Bugünlere bizi buralara götüren futbolcuları yerin dibine koyacak değiliz. Kabul etmek gerekir ki emekleri büyük hakları çok. Ne beklerken nerelere getirdiler bizi. Ancak bu aşamadan neden daha iyisi olmasın diyoruz haliyle.

Bu kadar uzun süredir 3. olmuşken neden aşağılara inelim diyoruz. Mutlaka takım da diyordur diye düşünüyorum. Diyorsunuz değil mi? Yok canım diyenler olabilir. Lakin aksini düşünmek istemiyoruz. Kalan maçlarda bize ne olduklarını göstereceklerdir.

REİS’İN SİSTEMİ ÇÖKTÜ!

Taraftar koreografi ile müthiş bir işe imza attı. Daha evvel bir çok kez bu tür işlere imza atan taraftarımız, bu kez farklı bir imaj için çalışma yaptı; Avrupa Kupalarına Yolculuk!

Bu isteğini yerine getirmek ve sahaya da bunu hissettirmek elbette önemliydi. Lakin buna karşılık almak çok daha anlamlı olacaktı. Emeği geçenlere tüm içtenlikle teşekkürler.

Maça hızlı başlayan ve rakip alanda da etkili olan taraftık. Lidere karşı korkusuz oynuyoruz anlayışı oluştu bizde daha ilk dakikalarda. Bunu Holse ile de golle süsledik. Lakin attığımız nizami gol Var’dan geri döndü. Ancak tartışmalar da beraberinde geldi. Sayılmayan gol yarı otomatik sistem denilen ne olduğu nasıl çalıştığı anlaşılmayan ve bu sezon bir çok kez de canımızı yakan bu sistem öne geçmemizi engellemiş oldu. Hani göz var nizam var denilir ya işte bu da onlardan olan pozisyondu. Neye göre kime göre bir kare ile ister verirsin golü ister iptal edersin. Lakin vicdanlar kabul etmedi bu iptali.

Zaten bizde bu iptal edilen golden sonra daha çok oyunu geride kabul eder olduk. Bu görüntü de bal yapmayan arı misali nadir gittiğimiz Galatasaray alanında da elimiz boş döndük. Pozisyonlarımız kaleye şut olmadan bitti. Hatta oluşmadı bile çoğu kez.

Rakip ilk yarının sonlarına doğru öne geçince gardımız düştü. Hadi dedik ikinci yarı toparlanırız ama yine tartışmalı bir pozisyonla fark ikiye çıktı.

Hakem’in Osimen’e kart göstermeme garantisi vardı sanırım. Her pozisyonda eller havada oyana bu yana bir yana Drongelen’e yaptığının karşılığında ki enseye vurma olayında kırmızı kart verilse kimse itiraz edemezdi kendi takımı hariç. Yazık gerçekten yazık!

Reis’in Sistemi bu maçta resmen çöktü görüşü hakim oldu bende. Aslında haftalardır kötü oynuyoruz. Bunun nedenini elbette Alman Hoca daha iyi bilir. Sadece Bola ve Bennaser’in olmayışı etkilemezdi diye düşünüyorum. O eski rakip alan baskısını göremiyoruz. Rakip alanda çoğalmalarda ciddi sıkıntılar yaşadığımız gibi rakip kalelere şut atma sayımız da da ciddi düşüşler var.

Yine rakip oyunu bizim üzerimden kurmak zorunda kalıyordu şimdi biz rakip üzerinde oyun kuruyoruz bu da bizim dağınık oynuyoruz görüntüsü veriyor. Orta alanda Ntcham’ın&Holse ile oluşturduğumuz sinerjiden fayda sağlayamıyoruz. Holse, içeri girip gizli forvet gibi oynuyordu golleri böyle atmıştı şimdi o varyasyonları göremiyoruz. Kornerler sonrası yaptığımız goller arkaya sarkan toplar artık görünmüyor. Neyse ki Zeki’nin serbest atışları var diyoruz rakip o alanda faul yapmamak için oldukça çabaladı ama bizim bunu değerlendirecek mecalimiz yoktu.

Marius ah Marius! Bu maçta değil hangi maçta çıkacaksın sahneye? Karavana desen var Ofsayt desen var. Mücadelesi takdirlik ama o son vuruşlar gelişmedi mi 1. lig için idealden öteye geçemezsin. Ha bir de oyun aklı! O da gerek biraz. İlla şut değil biraz da asist yada kritik paslar da lazım sana.

Gördüğünüz gibi yediğimiz gollerde hatası olan Yunus Emre’ye dahi değinemedik. Olur bunlar çünkü ama eğer o da potansiyelini artırması gerekiyor.

Dışarıdan davulun sesi hoş gelir biz ne dersek diyelim ancak belli ki o eski takımdaşlık ruhundan ciddi bir aksama var görünüyor. Dileriz böyle değildir. Hani duyumum yok. Ben sahadan yansıyanlara bakarım. Derler ya “Gözler kalbin aynasıdır!” işte futbolcuların sahada birbirlerine bakışları olsun topa koşuşları olsun pozisyon alışları olsun bize bunu hissettirir. Dedim ya yanılmaktır en çok dileğim.

Avrupa yolculuğunda üst üste alınan mağlubiyetler bizi gelecek haftalar için düşündürmeye başladı. Bjk kaybetti. Eyüp oynayacak daha. Bakacağız kalan maçlara. Ha bardağın dolu tarafında biz küme düşmeyelim bu sezon yeter derken bize bu heyecanı da sizler yaşattınız. Teşekkür ederiz hatta müteşekkiriz. Lakin şu aşamadan ve haftalardır kaldığımız 3.’lük yerinden neden olalım? Sizde istemezsiniz biliyoruz. Futbol kamuoyu, kaybetsek dahi oyunumuzu konuşurken şimdi neden tersini dinleyelim. Bir sezon da bu kadar uzun süreli inişler ve çıkışlar göstermek elbette biraz anlaşılır ama daha iyisi varken kötüsüne neden razı olalım.

Dilerim bir an evvel toparlanırsınız ve Alanya maçıyla birlikte çıkışımız yeniden başlar.

ESKİ GÜNLERİMİZİ ARIYORUZ!

Taraftar Antalya maçında da yerini aldı. Ancak bu kez deplasmanda uzun zamandır olmadığı kadar mutsuz ayrıldılar.

Maçın ilk yarısında çok varlık gösteremedik. Kasımpaşa maçında ki düşüş özellikle ilk yarıda da kendisini gösterdi.

Kasımpaşa maçını stadyumda izledim. Gerçekten hayal kırıklığıydı. Bir şey yazmak içimden gelmedi o maç için. Bu maç önemliydi. 3. lük olan yerimizi korumak ve ilerleyen haftalara umutlanmak için bu maç var olma maçıydı.

İlk yarıyı tıpkı Kasımpaşa maçı gibi hayal kırıklığıyla bitirdik. Daha ilk dakikalarda Bennaser’in sakatlığı ve sonrasında Ntcham ve Teit kenardayken Yunus Emre tercihi bizleri de şaşırttı. Dedik ki Reis Hoca’nın bir bildiği vardır.

Tabi bir de Bola da sakat denilerek kadroda yoktu. Umarım öyledir dedik. Neyse ki Hoca da ilk yarıda ki orta alan boşluğu gördü ve ikinci yarıya Teit ile başladı.

Zeki Yavru’nun Ronaldinho tarzı golüyle umutlarımız yeşerdi. Düşünün ki rakip kalede pozisyonları bitiremiyorduk. Golden sonra oyunun kontrolünü ele aldık. Marius ile yarı penaltı bekledik. Yine Dimata ile heyecanlandık. Ancak beklenen 2. gol gelmeyince bu kez hakemin yanlış serbest atış sonrası kalemizde gole engel olamadık. Soner orda topa dokunmuş ve taca atmıştı. Ancak hakem taç yerine faul verdiği pozisyon sonrası defansında uyumasıyla golü yedik.

Olmadı. Düşüş devam etti. Eski günlerimizi arar olduk. İlk yarı maçlarında olan o muazzam oyun, rakip alanda yoğunlaşan takım gitti yürüyen rakip alanda kontrolsüz şekilde pozisyon arayan ve bizi üzen bir takım görüntüsü geldi.

Ntcham neden halen kendine gelemedi bilemiyorum ama onun düşüşü belli ki Holse’yi de etkiledi. O da mücadele ediyor ama eski üretkenliği yok maalesef.

Yazık oluyor. Elbette belli oranda düşüş olacaktı ancak oyun anlamında bu kadarın beklemek üzücü. Haftalar önce yazdığım “Samsunspor da sonunu getiremedi ama iyi gelmişlerdi” minvalinde sözleri şimdilerde kamuoyunda duymaya başladık.

Bardağın dolu tarafından bakmak gerekirse de bu takım düşmemek için başladı geldiğimiz noktada Avrupa’ya gitmeyi umut ediyorsak öpüp başımızın üstüne elbette koyarız. İster istemez bu kadar uzun yıllar sonra yakalamışken bırakmak niye?

Artık kalan haftalara bakacağız ki Galatasaray maçı da bunların başlangıcı olsun diliyoruz. Bu maç zorlu maçtı. Rakip için korkulan olacakken bu düşüşten sonra ellerini avuçlar hale gelmesinden sonra istiyoruz ki hayal kırıklığı yaşatalım. Stadyum dolacaktır.

Gerçek sadece Samsunspor taraftarı bu takımı sırtladı bu bir gerçek! Onları gayretleriyle bugünlere gelindi. Son haftalarda ki taraftar düşüşü de biraz oyuna biraz da hava şartlarına ve Ramazan Ayına da bağlıydı diyelim.

Bu tür maçların havası illa ki farklıdır. Nasıl ki taraftar ilgisi artıyor futbolcunun da teknik heyetinde motivasyonu farklı olur. Özellik futbolcular pür dikkat maça çıkar yani konsantrasyonu çok olur. Artık varını yoğunu verir. Elbette Başkan Yıldırım üzerinden oluşturulan suni operasyonel gündemlere dalmamak gerekir. Bu takımın arması bu amaçları takımı yıpratmak olan trollere büyük gelir!

Dileriz maçtan yüzümüzün akıyla ve kazanarak çıkarız.