KORONA VİRÜS NEDENİYLE LİGLER TEKRAR BAŞLAR MI?

Korona virüs salgını nedeniyle liglere ara verildi. Haliyle takımımız da verilen ara nedeniyle bu araya uydu ve futbolcularımıza izin verildi. Aslında şu günlerde birçoğumuzun futboldan ziyade sağlığımızı koruma derdi var. Önemli nokta bu zaten. Çünkü sağlık olmasa sporun ne anlamı olacak? Bırakın futbol izlemeyi oynamanın dahi bir anlamı olmuyor. Acının yaşandığı yerde böylesi eğlenceye yönelik işlevin de bir anlamı olmuyor.

Başkan Yıldırım ve Ertuğrul Hoca bu konuda açıklamalarıyla duyarlılıklarını göstermiş oldular. Bu pandemi ülkemizde gün geçtikçe etkisini derinden göstermeye artırarak devam ettireceğe benziyor.

Elbette bir vatandaş olarak bizlerde gerekli uyarıları resmi organlardan takip ediyoruz. Uyarılara harfiyen dikkat ediyoruz. Önlemlerimizi evham tarzında değilde günlük hayatta olabildiğince dikkat ederek almaya gayret ediyoruz.

Aslında belli kronik rahatsızlıkları olanlar zaten bunu yıllardır yapıyorlar. Belli rahatsızlıkları olanların öteden beri dikkat etmeleri gereken hijyen koşulları, yeme içme ve giyinme gibi belli koşulları var. Şimdilerde daha kapsamlı ve hassasiyet düzeyi olağanüstü hallere çekilmiş oldu.

Sosyal mesafe, sürekli el dezenfektesi ve belli bir yere dokunmama gibi başlıca koşullar bunlardan başlıcaları. Sokağa mümkün olduğunca çıkmama da yine hayatımıza eklenen ciddi önlemlerden.

Sağlık çalışanlarımıza da en derin duygularımla saygılarımı iletiyorum. Çünkü ilk risk grupları arasında onlar bulunuyorlar. Allah cümlesine kolaylıklar versin. Dilerim ki alınan bu tedbirlerle birlikte en az hasarla bu salgını atlatırız.

Samsunspor, alınan kararla şimdilik 25 Mart tarihinde top başı yapacağını duyurdu. Şimdilik diyorum çünkü bu kararlar artık belli bir takvimde değil salgının gelişimine bağlı olarak alınıyor.

Önceki yazımda da dediğim gibi ligler devam ediyor gibi olsa da her an her şey değişebilir. Yani ligler her an ertelenebilir demiştim. Olması gerektiği gibi oldu. Elbette insan sağlığı her şeyden önce gelir. Sporcuların, teknik adamları haklı olarak seslerini yükseltmeleri sonrası liglere ara verildi.

Tüm bunların yanında Beşiktaş Kulüp Başkanının abesle iştigal olarak liglerin iptalini istemesi, bir teknik adamın ki benim saygı duyduğum isim olan Mustafa Reşit Hoca’nın liglerin bu haliyle onaylanması gibi yine şaşırtıcı ve kabul edilemez teklifi oldu. Belki satır aralarında söylüyorlar ama inanın durumdan vaziyet çıkarmanın ötesinde bir anlamı yok tüm bunların. Haliyle üst liglerden böyle çağrıların gelmesi bizleri de direk etkileyecek durumlardır.

Tüm bunların olmasına binaen Yüksel Başkan’ın da liglerin bir şekilde bitirilmesi çağrısı zamanlama açısından da oldukça önemliydi. Çünkü bu seslere karşılık eğer bir söylemde bulunmamış olursanız durum üzerinize negatif bir etki yapar ki hiçte istenmeyecek bir durum oluşturur.

Başka ülkeler şöyle yapmış böyle yapmış o bizi ilgilendirmez. Kaldı ki bizim liglerimize artık çok kısa zaman dilimi kalmış. Bizde 6 maç kalmış. Süper Lig de dahi 8 maç kalmışken böyle ortaya atılan yok bu haliyle tescil edilsin yok iptal edilsin gibi saçma sapan teklifler abesle iştigaldir. Play-off olayı da hakeza garip mi garip teklifler arasındadır.

Başlıktaki “Korona virüs nedeniyle liglerin tekrar başlar mı?” sorusu en başta bizlerin alacağı önleme bağlı. Corona virüsün başlangıç yeri olan Çin’de yavaş yavaş normal hayata dönmeye başlaması bize bir umuttur bu konuda. Şahsen belki öngörülenden geç olur ama nihai olarak liglerin başlaması mümkündür.

Bu salgının öyle zannediyorum net durumu 10-15 gün içinde belli olacak. Yani pik noktasına ulaşılır. Durum konunun uzmanlarıyla TFF yetkilileri ve diğer federasyonlar tarafından irdelenip yeni bir takvimle hatta yineliyorum sıkıştırılmış takvimle ki isteriz ki taraftarlı olsun ama oldu ki ufak çaplı da olsa sıkıntı var yine seyircisiz olarak bir şekilde liglerin devamı ve tescilidir.

Elbette dönüş en yakın zaman dahi olsa futbolcuların genelinde form düzeylerinde düşüklük olacaktır. Bu kaçınılmaz. Ancak bunu en aza indirip zaten büyük oranda önde olduğumuz ligden derhal sağlık bir şekilde kurtulmak olacaktır.

Dileriz ki ülkemiz insanına hiçbir şey olmaz, kimse hayatıyla ödemez. Ama görüntü o ki bir müddet daha hayatımızı tehdit etmeye devam edecek Corona Virüs 19 salgını.

Başta taraftarlarımız olarak bizlerin de üzerine düşeni yapacağı ve yetkililere kolaylık sağlamamız gereken bu günlerin bir an evvel geçmesi dileğiyle.

#EvdekalSamsun #EvdekalTürkiye

FUTBOLA KORANA AYARI!

Trübünlerin Korana virüs salgını nedeniyle boş olduğu maçı kazanmasını bildik. Konsantrasyonun zor olduğu böylesi maçların kazasız atlatılması önemliydi.

Her ne kadar iç sahada olsak da taraftar baskısından yoksun olduğumuz bir maç rakip için daha da avantajlıdır.

Buna rağmen istekli ve arzulu başladık maça. Rakip daha kontrollü ve topu isteyen görünümdeydi. Futbol oynama arzusunda olması mücadele anlamında ve seyir zevki açısından oldukça iyi bir görüntü çıkarttı ortaya.

Bahattin yine kenardaydı, Gökhan Meral’ın hafif sakatlığıyla Ramazan on birde başladı maça.

Atabey konusunda ısrarını anlıyorum Ertuğrul Hoca’nın ama bir iki pozisyon dışında o da bir şutu vardı bir de çıkarttığı pası çok yoktu. Oyuna onun yerine giren Ahmethan daha etkili olduğu bir gerçekti. Gözlerimiz Bahattin’i aramadı değil.

İlk yarı da Gökhan Alsan’ın yerde kaldığı bir pozisyon vardı ki penaltı verilse nedeni sorgulamazdı. Çünkü rakip defans oyuncusu hem eliyle Gökhan’ın omzundan hem de diziyle topa müdahalesini engelledi.

İlk net tehlikeli pozisyon, Zonguldak Kömür’ün karşı karşıya yakaladığı çok net pozisyon var ki top auta gidince bir derin oh çektik. Rakibin iddiası yok ve rahat oynuyor bunun için.

Diğer taraftan ilk yarıda bizim çok net pozisyonumuz olmamakla birlikte defansa takıldığımız durumlar vardı. Birde Atebey’in güzel şutu az farkla auta gitmişti.

Özellikle bu yarıda final paslarımız da sıkıntı vardı. İkinci yarı bunu aştık ve Burak’ın enfes koşusuyla rakibi yarı alanımızda yakalamasıyla birlikte Kubilay’a alda at demesiyle birlikte öne geçtik.

İkinci yarı bambaşka bir Yılport Samsunspor’umuz vardı sahada. Burak çok daha etkiliydi. Burak müsait pozisyonda dışarıya attı. Hani gol atmış olsa çok daha mükemmel tamamlayacaktı günü.

Guido yakaladığı pozisyonda kaleciyi aşamadı. Kornerden oluşan karambolde önce Ferhat’ın vuruşunu kaleci çıkarttı, dönen topa Veli elle temas edince gol iptal oldu. Gerçekten ikinci yarının başından itibaren çok daha etkili bir Samsunspor vardı sahada. Hani bir anda fark 3-4 olabilirdi.

Bu anlarda gerçekten Kubilay’ın da etkili oyunu vardı. Bununla birlikte çok iyi koşu yapan Burak’ı defans oyuncu düşürünce gelen penaltıyı Gökhan Alsan gole çıkarttı ve farkı ikiye çıkarttık.

Golün akabinde Caner’e yakışmayan bir geri pasla Nurullah’ın yaptığı harekete hakem penaltı verdi. Nurullah topu çıkarttı ama rakip oyuncu dönen topu ağlarımıza yolladı.

Oyunun geri kalan kısmında daha kontrollü oynadık, daha çok rakibe topu verdik. Buna karşılık ayakta kalarak ve panik yapmayarak sahadan istediğimiz 3 puanı alarak ayrıldık.

Alınan bu sonuçla, Manisa Fk’nın da deplasmanda Tarsus İy. yenmesiyle puan farkı korunmuş oldu. Önemli bir galibiyetti. Kalan haftalara artık şampiyonluk için gün sayacağız.

Bunun için liglerin devam etmesi gerekir. Çünkü liglerin korona virüs nedeniyle durumu da tartışılıyor. Bir çok ülkede liglere ara verildi. Bizde olur mu bunu kestirmek bugün için zor. Her an her şey olabilir. Dileriz ki normal seyrinde devam etsin. Ancak insan sağlığı çok daha önemli. Kaldı ki Avrupa da ve dünya da birçok ünlü sporcuya bu virüs bulaşmış durumda.

Eğer devam edecek olursa da TFF çok acil bir karar alıp özellikle alt ligleri madem taraftarsız olacak hafta içi hafta sonu fark etmez 4 gün arayla oynatıp ligleri erkenden bitirilebilir. Yoksa bazı ülkelerde ligin iptali, maçların yok sayılması ve hak edilen başarının yok sayılması gibi saçma sapan kararların konuşulduğu şu ortamda kaos daha da büyür.

Bu durum belki küme düşme potasında ki tüm takımlara nefes aldırır ama bizim durumumuzda olan bir takıma büyük bir haksızlık olacaktır. Kaldı böyle bir saçma karara TFF imza atacağını sanmam. Yüksel Başkan da bunu çok açık şekilde dile getirdi kendi sosyal medya hesabından.

Haftaya Hacettepe maçı oynanacak mı bu bile belli değil ama biz oynanacak gibi düşünerek takımımıza başarılar diliyoruz. Bu arada üst üste maç kazanma sayımız 12’ye çıktı ve rekora da çok az bir zaman kaldı. Tabi şu durumda rekordan ziyade biran evvel kendimizi 1. Lig için garantileyelim istiyoruz.

REKORTMEN TAKIM!

Formda takım Sancaktepe karşısında alınan galibiyetle 10 maçlık galibiyet serisini 11. maça çıkartarak rekoru kırdık. Bundan sonra profesyonel liglerdeki 13 maçı da geçmek içten bile değil. Yeter ki aynı konsantrasyonu devam ettirelim.

Ertuğrul Hoca, bu hedefleri rehavetten takımı uzak tutmak için ve matematiksel olarak da garantilenmeyen bir şapiyonlukta olmadığından işi sıkı tutmak için gayet yerinde tavır sergiliyor.

Diğer taraftan Sancaktepe yönetimi de bilet fiyatlarını yüksek tutarak Samsunspor sevdalılarına da bir nevi yol vermiş oldu. Bu durum da iyi değerlendiren taraftarlarımız maça akın ettiler ve stadı doldurdular.

Maçın başında rakip alanda top yaparak, baskı yaparak pozisyonlar aradık. Rakipte, kontra ataklarla pozisyon üretmek için mücadele verdi. Bunlardan da zaman zaman hamleler de yaptı. Araya atılan toplarda Yalçın ve Veli kritik müdaheleler yaptı. Yine Gökhan Meral bu maçta ayakta kalan isimlerden oldu.

Belki istenilen pozisyonlarımız yoktu ama mücadele ile ayakta kalmayı başardık. Rakip özellikle defans anlamında oldukça dikkatliydi. Bir anlık dalgınlıklarından faydalanan Gökhan Alsan karşı karşı kaldığı pozisyonda kalecinin kontrolsüz çıkışıyla yerde kalınca hakem penaltı noktasını gösterdi.

Penaltıyı gole çeviren Gökhan Alsan çok şık bir şekilde vuruşla topu ağlara gönderdi ve maçında tek golünü atmış oldu.

İkinci yarı da ikili mücadelelerin yoğun olduğu, karşılıklı top kayıplarının yaşandığı bir yarı oldu. Oyunun bu bölümünde özellikle rakibe karşı üstün olamasak da ayakta kalmayı başaran, defansımızla rakibe izin vermeyen görüntümüz vardı.

Buna karşılık Sancaktepe, gole yaklaşan taraf oldu. Bunların en önemlisi kuşkusuz Nurullah’ı da geçen topun kale önünden kafa vuruşuyla auta gideniydi. Bir de serbest atıştan topu herkes seyrederek auta çıkması oldu.

Buna karşılık Bahattin yine yedekten başladığı maça ikinci yarıda girdi oyuna. Ancak çok çabalamasına rağmen istediği pozisyonları bulamadı. Son bölümde rakip daha çok kalemize yakın oynasa da oyun disipliniyle konsantrasyonu tam olan taraf olarak da maçı galip bitirmeyi başardık.

Hakem iyi niyetli hareket etti. Penaltı kararı doğruydu. Diğer bir mevzu da saha zemini şahsen bana çok sağlıklı gelmemişti. Ertuğrul Hoca da buna dikkat çekti. TFF bu kadar yatırımın yapıldığı bir organizasyonda neden bunlara bir ölçü getirmez anlaşılır gibi değil.

10 puanlık farkı koruyarak kendimize ait olan galibiyet serisi rekorunu da takım olarak kırmış oldular. Bu maç zaten beklediğimiz ölçüde stresli geçecekti ki öyle oldu. Bundan sonrasında yine işi sağlam tutarak yol almaya devam edilecektir.

Maç maç gitmenin ve geriye bakmadan devam etmenin en büyük kazancıdır bunlar. Çünkü “Nasıl olsa kazanıyoruz!” duygusu kuşkusuz motivasyonun en büyük tehdididir. Şükür ki bugünde gördük ki böyle bir durum şimdilik söz konusu değil. Tabi bunda en büyük pay hocanın.

Elbette oyun anlamında belki istenilen olmayabilir, ama rakipte iyi bir hava yakalamış bir takım. Nitekim zaten bu doğrultuda hareket ettiler maç boyunca. Kazanan olmanın ve rövanşı almanın mutluluğunu yaşayalım bugün. Rakip karşısında kazanamama psikolojini aştık, golümüz de yoktu düşünün. Bu işin rekabetten öte biraz da psikolojik kısmıydı. Ama önemli bir eşikti. Belli mi olur belki de seneye yine 1. ligde rakibimiz olurlar.

Haftaya Kömürspor karşısında bu şampiyon takımı yalnız bırakmayalım. Yanında olalım. Bu şehrin en büyük markasını hep birlikte 1. Lige çıkartalım, oradan da ait olduğu Süper Lige.

LİDERDEN FARKLI TARİFE!

Şehit haberleriyle hüzünlendik, morallerimiz bozuldu. Bu hüzünle bırakın düşünmeyi oynamak dahi zordur. Sevinemiyorsunuz dahi. Nasıl sevineceksiniz ki kendi ilimiz başta olmak üzere ülkenin geneline yansıyan hüzünler varken.

Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine de sabırlar dilerim.

Tüm bu duygularla taraftarlarımız da bayraklarıyla geldiler, hazırlık yaptılar ve açtıkları pankartla da şehitlerimizi unutmadılar. 20 bini aşan bir taraftar kitlesi vardı. Yine tezahüratlarıyla takımlarını desteklediler.

İnegölspor, transfer yasağına rağmen alt yapıdan takviyelerle ligde önemli sonuçlar aldı. Play-off potasında olan İnegölspor, üst üste aldığı galibiyetlerle geldi şehrimize.

Maça hızlı başlayan ve pozisyon arayan taraf olduk. Kubilay sahadaydı ve iyi de başladı maça. Yaptığı ortayı iyi takip eden Guido öne geçiren golümüzü attı.

Maçın temposunu düşürdüğümüz zamanlarda rakip daha etkili oldu. Buna rağmen Caner’in çizgiye inip yaptığı şutu direkten döndü. Rakibe topu verdiğimizde kalemizde etkili oldular. İşte o anlardan birinde Veli iki kez uzaklaştırmasına rağmen top rakip oyuncuda kalınca eşitlik golünü buldular.

İşin şakaya gelir tarafı olmadığını ve rakibi hafife almamanın gereğini anlayan futbolcularımız vitesi artırınca gollerde beraberinde geldi. Oğuz zaman zaman aksamış olsa da, maçın genelinde etkili oldu. Yaptığı asistlerin ilkinde Guido’yu topla buluşturdu ve onun vuruşuyla da top ağlara gitti.

Yalçın’ın bu takım için ne denli olduğunu bu maçta da gördük. Hem defansta yaptığı hem de hücumda yaptığı etki gerçekten önemliydi. Onun yaptığı asistle topla buluşan Burak farkı ikiye çıkaran golü de atmış oldu.

İnegölspor, hem oyun oynamayı düşünen hem de oyunu çirkinleştirmeyen görüntüsüyle de taktiri hak ediyor. 3-1 olan skora rağmen oyun disiplinlerinden taviz vermediler. Yine gol aramaya ve kalemize yakın olmaya çalıştılar.

İkinci yarıya daha rolanti devam etti. Ertuğrul Hoca, Bahattin ile başlamamıştı. Kubilay’ın yerine onu oyuna aldı. Böylelikle sahada bir anda üç etkili hücum gücü oluştu. Kaçan pozisyonlarımız vardı. Rakibin de Nurullah da eriyen şutları.

Perdeyi kapatan golümüz Bahattin’den geldi. Oğuz’un enfes aşırtma pasıyla topla buluşan Bahattin, farkı 3’e çıkaran topu filelere göndermeyi başardı.

Oyun anlamında da göz doldurucuydu. Takımımız hem en yaptığını bilen, ne şekilde ataklar yapacağını biliyordu. Rahattı sahada. Kubilay’da etkiliydi oyunda kaldığı sürede. Yine Yalçın gibi Veli de parıldadı. Her ne kadar yenilen golde top uzaklaşmamış olsa da artık takıma ve oyuna alıştığını gösterdi.

Ercan, sanırım hücum yönünü biraz daha geliştirmiş olsa tam çift yönlü bir hamle oyuncusu olacak gibi duruyor. Bulunduğu mevki de daha çok defansif gibi duruyor. Ofansif yönünü geliştirirse ilerisi için çok daha oyununa kalite koyabilecek. Tabi hocası ondan ne beklediği de ayrı bir konu.

Sahaya çıkmadan, maç oynanılmadan kazanılmaz duygusuyla çıktığımız maçı farklı kazanmayı başardık. Geçen haftaki yazımın sonunda belirttiğim, puan farkını artırırız öngörüm de gerçekleşince haftayı bir hayli kazançlı tamamlamış olduk. Puan farkı 10 oldu!

Dile kolay nereden nereye diyor insan. İlk yarının sonlarına doğru hiçte hesapta olmayan bir puan farkı. Elbette biz yine matematiksel olarak tamamlanmamış olan bir başarı daima eksik olur diyoruz.

Sancaktepe maçı geldi çattı. Firesiz galibiyet serimiz 10’a çıktı. Bu tarihimizde 35 yıl sonra olmuş olan bir serinin de egalesi. Rekor dan ziyade bu performansın devamı için sahaya çıkacağız. Sancaktepe yine formda bir ekip. Belki de bu gruptan çıkabilecek güçte olan kim olur bizden başka diye sorsalar Sancaktepe ilklerden olurdu.

Bu maçın ciddiyeti de ayrı bir durum. İki yıldır bırakın puan almayı gol dahi atamamışız. Bu bile apayrı bir motivasyon aracıdır. Futbolcularımız da bu bilinçle çıkacaklardır ve seriye devam edeceklerdir diye düşünüyorum. Tabi futbolcularımız da bunu bizden daha çok istemeleri gerekiyor. İşte o istek ve oyun disiplini bizlere bu güveni veriyor.