TARAFTAR DAHA NE YAPSIN?

Taraftar ya da seyirci…Son dönemlerde bu moda oldu hani bağıranlara taraftar, sakin şekilde izleyenlere de seyirci deniyor ya. Siz nereye kendinizi konuşlandırırsınız onu bilemem ama bir kulüp için o tribünde yerini alıyorsa benim için daima saygı görür ve görmelidir de!

Neden yazdım bunu sorunuz olacaktır. Hacettepe’nin oynadığı stat da yerini pahalı bilet uygulaması olmasına rağmen gencinden yaşlısına, çocuğundan bayanına kadar herkes vardı. Hatta Samsun’dan gelen az olmasına rağmen Ankara’da yaşayanlar daha ağırlıktaydı.

İçlerinde epey yaşı ilerlemişler vardı birde Allah sağlık versin kendisi felçli olduğu her halinden belli olan ve yaşı bir hayli de olan bir taraftarımız da vardı. Yanlarında ona refakat eden 3 kişi de vardı. Hava yağışlı ve soğuk olduğunu da hatırlatayım. Bir de stadın yanında boş yerlerden saha gözüküyordu orada da duran Samsunspor sevdalıları vardı.

Taraftar ilk yarı suskundu ama ikinci yarı takımını ayağa kaldıran ve gollerin atılmasında da etken bir tezahürat vardı. Yine de maç sonunda oynanacak play-off’lar düşünülerek takım çağrıldı ve onlara moral verildi. Doğrusu da buydu. Bizim taraftar her zaman işini bilir yani.

Tribün olayı çok farklı bunu elbette kabul ediyorum. Ancak buna uyan yada ayak uyduran da sahada futbolcu topluluğu olacak arkadaş. Taraftar her yerde desteklerini verdi, veriyor ve vermeye de devam edecektir. Daha ne yapsın taraftar?

İlk yarıda isteksiz ve ne oynadığı belli olmayan bir takım görüntüsündeydik. Karşımızda da bunu fark eden genç ve koşan bir takım vardı. Hacettepe biliyorsunuz Gençlerbirliği’nin yedek takımı. Genç bir ekip. Gelecek vaat eden futbolcular burada yetişiyor.

Zaman zaman kaleyi yokladığımız anlar oldu. Kale önünde her ne kadar Bahattin’i buluşturamamış olsak da Oğuz ile uzaktan şutlarla kaleyi yokladık. Orta alanımız dan ve kanatlardan çok fire verdik ve bundan dolayı da rahat geldiler.

Rakip geliştirdiği ataklarla bir hayli kalemizi zorladı. Bunlardan Aytaç ve Cenk’in iyi kademelerini de gördük. Ancak ilk yarının sonlarında yaşanan rakibin golüne engel olamadık. Aslında bu gol göz göre göre geldi diyebiliriz.

Rakibe oyun alanı verdik, top ayağımızdayken de ikili üçlü baskılarını gördük bundan dolayı da bir hayli kaleyiciye geri pas yaptık. Bu durumda elbette istenilen bir durum değildi. Hani rakibin üstüne gitmeyip yada çekinenlerin yaptığı hareketlerdir bunlar.

İkinci yarı Abdülkadir ve Onur girdi. Bunun etkisiyle de bir hayli rakip alanda gözükmeye ve baskıyı artırmaya başladık. Sağlı sollu ataklar sonunda Ramazan’ın ortasına Abdülkadir’in kafa golüyle eşitliği sağladık.

Tempoyu artırınca oluyormuş yani. Rakibin de kontra atakları vardı ve etkiliydi. Başka hakem olsaydı kensin bir penaltıları vardı. Ancak Hakan Ceylan çok net hareketlerle devam dedi. Maçın genelinde her ne kadar ikili mücadele de aleyhimize kararlar vermiş olsada bu kararına sevindik.

Yine baskıyı artırıp oyunu rakip yarı alana yıkınca pozisyonlar ürettik. Bunun neticesinde de rakibi hataya zorladık ve penaltıyı kazandık. Topun başında olan Abdülkadir de öne geçiren golümüzü kaydetmekte zorlanmadı.

Abdülkadir, oyuna girdikten sonra hem koşularıyla hem de hareketleriyle önemli bir iş yaptı. Oyun içinde yönlendirmeleri de dikkat çekiciydi. Maç sonunda dahi devam etti bu durum.

Kaçan pozisyonlar, rakip alanda baskı son dakikalara skoru korumak iç güdüsü olunca ve hakemin her an oyunu bitirme düdüğünü bekleyip konsantrasyon düşünce de son dakika golüne engel olamadık.

Bu gol son haftalara taşınan liderlik beklentisini de iyiden iyiye bitirmiş oldu. Her şey playy-off umutlarına kaldı.

Büyük bir hayal ve beklentiyle başladığımız, açık ara lider olacağımız bir ligin sonunda elimizde playy-off kalmış oldu.

Başkan İsmail Uyanık, maç sonunda da belirttiği gibi şimdi tüm hesaplar buradan çıkma üzerine yapılacak.

İsmet Hoca, üst üste alınan beraberlikler ve yenilen son dakika gollerine çözüm bulmak durumunda. Sebebini her ne kadar bilemese de bu dakikalarda ciddi konsantrasyon eksikliği olduğu açık. Nasıl olsa kazandık duygusundan sıyrılmak gerekiyor. Eğer play-off’larda başarılı olmak istiyorsak.

Çünkü oynanacak maçlar ki finali de  hesaplayacak olursak +5 maç daha oynanacak. Bunun içinde hem kondisyon hem de konsantrasyon olarak iyi hazırlanmak durumundayız. Yine en güçlü adayların başında olacağız ama biz yine de temkini elden bırakmayalım.

Sezon başından beri kağıt üstünde favori olduğumuz bir ligi geldiğimiz noktada ilginç bir şekilde liderlik dışında kalarak bitirmek durumundayız. İlginç dedim çünkü kaybedilen puanlara bakılında sadece son dakikalarda kaybedilen 6 puanımız var. Bir de ortalama 2 puan hesabı tutmasına rağmen…Diğerlerini siz hesaplayın artık.

Bizler ümidimizi koruyoruz. Başkanımıza güveniyoruz ve inanıyoruz. Ancak futbolcu kardeşlerimiz “nasıl olsa hallederiz!” mantığının da bizleri buralara getirdiğini de belirtmek gerekir. Nitekim buna yönelik sezon başından beri uyarılarda bulunmuştum. Arzu edenler arşivlerden bakabilirler.

İsmet Hoca’nın, heyacanını yitirdiğini gözlemlediğimi belirtmek isterim. Muhtemeldir ki o da işin buralara geleciğini hesap edemedi. Ancak o da ciddi olarak kendi iç motivasyonunu tekrardan kazanmalı. Aksi durum varsa gereğini yapmalıdır.

Acı yazmak ve tüm arızaları burada belirtmek kolay olanıdır. Lig henüz bizler için bitmedi. Bundan dolayı şuna buna değilde takıma yine destek verecek olan bizleriz. Elbette yüreğimiz yanıyor, acıyor, üzülüyoruz lakin şuan buna çözüm futbolcu anlamında yok.

Eğer onlarda bu takımı bir üst lige çıkartmak istiyorlarsa artık tüm neyi var neyi yok ortaya koysunlar istiyoruz. Zaten sorun da burada değil mi?

Bir yanıt yazın