Söze statta takımı yalnız bırakmayan taraftarlardan başlamak gerekiyor. Çünkü bu kadar olumsuzluğa rağmen halen yüreği Samsunspor olarak atan binlerce taraftar tribünde yerini aldı. Aslında maçın oynama saati veya günü farklı olsaydı şayet daha fazla taraftarında gelme imkanı olurdu.
Cumartesi haliyle özel sektörün mesai günü. Maça gelmek isteyipte çalışmak durumunda olan binlerce kişi de eminim maç saatinin uygun olmaması nedeniyle gelememiştir. Yine de Samsunspor yalnız kalmadı. Bunu gösteren tüm taraftarlara teşekkürler.
Elbette bir teşekkürde Sayın Vali Osman Kaymak hak ediyor. Düşünün bir kulüp kayyuma kalmış! Dile kolay yarım asırlık takım ilk defa sahaya sahaya sahipsiz olarak çıkıyor. Ancak Vali Bey’in açıklamalarıyla kulübün sahipsiz kalmayacağını ifade etmesi yüreklere su serpiyor.
Yine de bu kulübün bir Başkanının olması ve bu şekilde sahaya çıkmasıydı arzu edilen. Maalesef tüm bu yöndeki görüşmeler sonuçsuz kaldı ve kulüp kayyuma kaldı. Bu kulüp Süper Ligde olsaydı böyle mi olurdu? Kim bilir kaç tane başkan adayı çıkardı bir anda. Ama bunu da görmek varmış, tarihe elim bir kazadan sonra bu sahipsizlikte yazılmış oldu.
Bakın Valimizin gayreteleri olmamış olsaydı bu maça çıkacak takım dahi olmayacaktı. Bu kadar ince ve bıçak sırtında geçiyoruz bu dönemi. Bunlar basit şeyler değil. Futbolcuları da anlamak gerekiyor bir yerde. Evet kızıyoruz, kötü oynadılar ve buraya gelinmesinde yine onların beceriksizliğide var ama sonuçta yine onlar çıkaracaklar kulübü bu çıkmaz sokaktan.
Alınan Manisaspor galibiyeti ilaç gibi geldi. Kesinlikle öyle veya böyle ligde kalmak adına çok önemli bir galibiyetti. Hemde defans futbolcusu olmayan bir takım gol yemeden tamamladı maçı. Yine golcüler girdi sahneye Göksu ve Ayite.
İlk dakikadan itibaren ofansif oynadık. Çok ince hatalar da yaptık. Mesala Peroviç yarı sahamızdan çıktı ama hakem ofsayt kaldırdı. Buna rağmen rakip alanda daha çok göründük daha çok pozisyon aradık. Bu arayışlarda Göksu’nun iyi takibi ve rakip defansın hatasıyla golü bulduk.
Manisaspor’un kazandığı serbest atış sonrası Furkan’ın hamlesinden sonra dönen topa Peroviç’in vuruşu yine bizleri korkuttu. Bir başka pozisyonda da Erkam’ın topa zamanında müdahelesi vardı.
İkinci yarıda rakip hızlı başladı oyuna ama Furkan topu kornere çelmeyi başardı. Topu daha çok kullanan taraf olduk her ne kadar skoru koruma içgüdüsüyle harekette etmiş olsakta yine de rakibin çok fazla yanaşmasına izin vermedik.
Orta alanda Ahmet Burak’ın kaptığı topla geliştirdiğimiz atakta Samaras’ın pasıyla Ayite müsait durumda vuruşu gole çevirip farkı ikiye çıkarınca rahat bir nefes aldık.
Çağrı’nın tüm tepkiye rağmen geri dönmesiyle biraz olsun orta alan toparlandı. Yine Gökay’ın en azından elinden geleni yapmasıyla orta alanda ki hücuma yönelik pozitiflik görünmüş oldu. Samaras’ın da orta alanda daha fazla durup takımı ileri çıkartması da dikkatlerden kaçmadı.
Takım bu maçı istedi ve bunuda her alanda göstermiş oldu. Elbette Manisaspor’un takım kurgusu bizi galibiyete daha çok yakınlaştırdı. Zaten zor kazanan bir takım olmamız bu tür maçları en azından kazanmamız gerektiğinide gösteriyor bizlere.
Gözler şimdi açılması beklenen transfer tahtasında. Bunun sözü verilmişti. Ancak kulübün bu şekilde daha fazla gitmeden gerçekten bir başkanının olması gerekliliğini savunanlardanım. Çünkü öyle veya böyle emanetçi olarak görülecek hiçbir oluşum uzun soluklu olmaz.
Bunun içinde bu kadar büyük bir camiadan ve şehirden nasıl bir başkan adayı çıkmaz ve çıkarılamaz diye bununda sorgulanması gerekiyor. Bunun cevabını hepimiz biliyoruz ama yine de bu kadar olumsuzluğa rağmen bir kulübün uzun süre sahipsiz kalmasına göz yumulmamalıdır.