RAHAT KAZANDIK!

Ankara Demirspor lige bu yıl çıkmış hedefi ligde kalmak olan mütevazi bir takım. Bu maça kadar aldıkları üst üste 4 mağlubiyet sonrası Süper Lige çıktığımız yıl Hüseyin Kalpar’ın yardımcılığını yapan Bahattin Güneş getirildi.

Elbette bu kadar kısa zamanda takıma etkisini hele hele bu ligde beklemek çok zor. Ancak yine de oluşabilecek sinerjinin sahaya nasıl yansıyacağını doğrusu merak etmedik değil.

Açıkçası bizlere bunu düşündüren de takımın inişli çıkışlı performansıdır. Hafta içi kupadan elenmenin şokuyla çıktık sahaya. Bir acayip maç oldu kupa maçı doğrusu. Direkten dönen toplar, verilmeyen penaltı ve gol maça damgasını vurdu.

Taraftarın ilgisine de yansıdı bu inişli çıkışlı durum. Oynanan oyun anlayışı biraz üzdü taraftarı. Öyle ya daha sahaya hakim olan, rakibini adeta kendi sahasına hapseden, kaleciyi ve defansı yoran bir takım bekliyorlardı. O da olur inşallah diyelim.

Maçın ilk dakikalarından itibaren kazanma isteğini sahaya yansıtan bir Samsunspor izledik. Rakibin bize karşı koyabilecek etkili oyuncularının olmadığı orta çıkmıştı. Bu tür rakipler öncelikle gol yememeyi düşünür, sonra duran toplarla gol ararlar. Dikkat edin duran toplarla çünkü rakibin hücum yönü ve orta alanı oldukça kısıtlıydı. Topu taşıyacak ve atak yapacak adamaları yoktu.

Bunun için topa daha çok sahip olan taraftık. Bir nevi hazırlık maçı havasında geçti maç. Bunu oyuncularımızda maç boyunca görmüş olduk. Bu tehlikeli bir durum ama ne kadar uyarırsanız uyarın bazen sahada işler farklı işliyor.

Golü de hep eleştirdiğiz kanat organizasyonaları ile geldi. Erhan Kartal’ın güzel ortasına çok iyi takip eden Bahattin’den geldi.

Geriye çekilir gibi duran takımı ileriye göndermeye çalışan Hoca’yı takım çokta iyi anlamış değil dediğimiz dakikalarda Furkan’dan beklemediğimiz bir hata ile kalemizde golü gördük. İlginç bir goldü. Adeta kalemize attık golü.

Takım yenen bu gol sonrasında bir hayli etkilendi. Epey bir süre şoku üzerimizden atlamadık. Bir ara saçma sapan işler yaptık. Defans yine bocaladı. Günün çalışkan ismi Kubilay biraz olsun sahanın değişik bölgelerine giderek takımı ileriye taşımaya çalıştı.

Samet ile gole yaklaşınca takım biraz olsun canlanmaya başladı. Rakibin de etkili bir şutu vardı auta giden. Neyse ki formayı kapan Oğuz dan hep yazdığımız uzaktan şut geldi. Kaleciden seken topu iyi takip eden Bahattin ile tekrar öne geçmeyi başardık.

Golün etkisiyle topu daha rahat ileriye taşımaya başladık. Ancak ilginç bir şekilde tempoyu yükseltemedik. Daha tempolu oynamalı bu takım. Daha çok hızlı atak geliştirmeli. Bunu maçın ikinci yarısında biraz olsun gördük ve bir çok gol pozisyonu bulduk.

Özellikle orta alanda topu daha iyi yönlendirmeliyiz. Mesala çift santrafor yazmıştım. Erhan ile gördük bunu. Elbette her maçta olmaz ama Muhammet Beşir’i kazanmak istiyorsa hoca son dakikalara bırakmamalı oyuna almak için.

İkinci yarının en önemli pozisyonları yine takımımıza ait. Rakibin kayda değer bir pozisyonu yoktu. İshak yavaş yavaş takıma artık ısınıyor. Yaptığı hareketler ve verdiği paslarıyla maçın en başarılı adamıydı. Önce Bahattin’i verdiği ara pasıyla pozisyona soktu, sonrasında attığı korner ile Bahattin’e asist yapmış oldu.

Yaptığı hattrick ile maça damga vuran Bahattin’i es geçemeyiz. Belki gol sayısını 4 veya 5’e çıkarabilecek pozisyonları da buldu ama son iki hafta da attığı goller ile takımı sırtlamayı başardı. Darısı Erhan ve Muhammet’e diyelim.

Kubilay yine etkili oynadı. Kupa maçında direkten dönen iki toplarına bir yeniside bu maçta eklendi. Attığı enfes şut üst direğin köşesinden geri döndü.

Kazanılan maç sonrası elbette sevinçliyiz ve mutluyuz. Rakibin durumu ortada ama illa ki galip gelmek gerekiyordu ve bunu futbolcularımız başardılar.

Seri gerekiyor demiştik. Şimdi ikide iki oldu diyoruz. Devamı için takımın uyumunu artırması ve skora katkısı olabilecek oyuncuların daha bilinçli oynamalı. Bu maçta bunun esintilerini gördük. Ancak herkes biliyor ki bu takım daha iyisini yapabilir.

Haftaya İnegölspor’dan da iyi bir oyun ve skor ile 3 puanı alan taraf oluruz diyelim. Dileriz ki yapılan emekler boşa gitmez. Bunun içinde Tamer Hoca, üzerinde ki stresi atmalı ve futbolcularla diyaloğu daha iyi kurmalı. Başarmak için bu şart!

İYİ MÜCADELE GALİBİYET GETİRDİ!

Samsunspor hedefe koşmak istiyorsa mücadele edecek ve isteyecek. İlk maçta bunu gördükten sonra her ne kadar oyun anlayışını eleştirmiş de olsam “Samsunspor Gibi Oynamak!” başlığını atmıştım. İlk maçlar zordur ve bunu ilerleyen haftalarda düzeltiriz düşüncesi sadece bende değil taraftarından yazarına, yöneticisinden teknik heyetine kadar herkesin ortak kanaatiydi.

Gümüşhane maçı sonrası oyun anlayışının yanı sıra mücadelenin de olmayışı ile Sancaktepe maçında bu durumun tüm çıplaklıyla ortaya çıkmasıyla adeta hepimiz hayal kırıklığı yaşadık.

Kadro tartışıldı, hoca tartışıldı. Bunun adı kaostu. Bunu çözmek ve üstesinden gelmek ligin hemen başı dahi olsa böylesi büyük hedefleri olan kulüpler için zordur. Nitekim İsmail Başkan beklentiye soktuğu ve hedefi yüksek tuttuğu için ‘özür’ dilemek durumunda kaldı.

İsmail Uyanık’ın yıllar önceki yönetimini bilenler bilir adeta kaosu orkestra şefi gibi ustalıkla yönetmesiyle bilinir. Ancak kendi ifadesiylede yıllardır ara vermesinin dezavantajlarını yaşıyor kuşkusuz.

Taraftar her zaman daha iyisini ister ve bekler. Bu dünyanın her yerinde böyledir. Aksi taktirde zaten bir takımı tutmanın ve peşinde koşmanın anlamı yoktur.

Tüm bunları gözönüne aldığımızda Eyüpspor maçı gerçekten kritik bir maç oldu bizim için. Sadece 3 puan meselesi değildi. Skora göre birçok kararında alınabileceği bir maçtı. Bu tür maçları oynamak ve motive olmak gerçekten zordur.

Taraftarımız kendisine ayrılan yeri fazlasıyla doldurdular. Rakip takım yöneticilerini kutluyorum, 80 bin kişilik statta demek ki yer darlığı yaşadıklarından ancak bu kadar yer verebilmişlerdi.

Samsunspor ilk dakikalarda ki rakibin baskısını atlattıktan sonra daha çok rakip alanda gözüken taraftı. Kadroda birçok rotasyon yapmıştı Taner Hoca. Erkam, Oğuz ve İshak en dikkat çeken isimler oldu.

Oyunu rakip alan yığdıktan sonra pozisyon bulmak daha kolay oluyor ve bunun da meyvesini alıyorsunuz. Görülen sarı kartlar da maçın bizim açıdan ne denli baskı oluşturduğu ve stresli olduğumuzu gösterir biçimdeydi.

Rakip oyuncuların tıpkı önceki rakiplerimiz gibi hakem ile sürekli oynamaları, kendilerini çok kolay yere bırakmaları ve gereksiz tepkileri demek ki “Bu ligin jargonu böyle!” dedirtti bizlere. Taner Hoca işte böyle bir tepkiyle hakem tarafından kolaylıkla tribüne yollandı.

Ataklarımızda ki olgunluk biraz zayıftı. İshak’ın faktörü kendisini bu maçta hissetirdi ve onun uzaktan şutlarıyla etkili olduğumuz anlar oldu. Bir topunun da direkten döndüğünü söylemek gerekir. İshak’ın ilerleyen haftalar da katkısı daha artacaktır. Geçmişte milli takıma kadar yükselmiş bir futbolcudan da bizlerin beklentisi oldukça yüksek.

Yine Bahattin, bu devrede aslında daha becerikli olsa daha doğrusu top kontrolü biraz daha iyi olsa golü erken bulabilirdi. Herkesin ilk yarı golsüz bitti dediği anda İrfan sahneye girdi ve gerçekten enfes bir plase vuruşu ile golümüz geldi. Atağı başlatan Erkam’ın, Oğuz’u görmesi ile her ne kadar Ramazan’ın şutu rakipten dönmüş olsada İrfan’ın, rahat şut ortamını oluşturması sonrası geldi gol.

İkinci yarı skoru koruma içgüdümüz devreye girdi. Topu daha çok rakibe verdik. Bunun yanında kontra atalaklarla gol aradık. Ancak kalemizde tehlikelerde birbiri ardına geldi. Rakibe ceza alanı içinde birkaç sefer şut çekme imkanı verdik ve bunlardan 2’si Furkan’ın müthiş kurtarışına sahne oldu. Bir diğeri de direkten döndü ki skor 1-0 lehimizeydi. Yani bir nevi kader anıydı.

Hakemin maç boyunca oyuncularımıza çok kolay kart göstermesi ve rakibe ise aşırı toleransı vardı. Adeta eyyamcılık ve Samsunspor’u korudu korkusu yaşamamak için aleyhimize çok kolay kararlar veriyordu ki işte Savaş böyle bir ikinci sarı kart ile oyun dışında kaldı.

Buna rağmen oyunu her ne kadar yarı sahamızda sıkıştırmış da olsak iyi bir organize atak sonrası Bahattin ile farkı ikiye çıkartmayı başardık. Maçın uzatma dakikalarında oyundan düşen rakip karşısında yine Enes’in, karşı karşıya kaldığı ve mutlak atması gereken golün az farkla auta çıkması vardı.

Her yönüyle böylesi zorlu bir deplasmandan 3 puanla dönmek gerçekten önemliydi. Haftaya sahamızda ligin puansız takımı Ankara Demirspor ile oynayacağız. Bu maç belki kolay görünebilir iki takım dengeleri açısından ama tıpkı Amed maçı gibi tıpkı Eyüp maçı gibi ciddiyetle çıkılmalı. Artık iyi bir seriyle lige ağırlığımızı koymamız gerekiyor.

Bu ligin şakası yok. Takımımız gerçekten iyi ama bunu sahada daha fazla göstermek gerekiyor. Oyunu yarı sahamızda kabul ettiğimizde çok kolay pozisyon veriyoruz. Bunun önlemini almamız şart.

Diğer taraftan rakip alandayken özellikle final paslarımızın isabetine ve şutlarımızın artışını sağlamamız gerekiyor. Kanatlardan yapılan ortalar bilhassa daha çok hedefine ulaşmalıdır. Görüldüğü gibi rakipler biz gol atana kadar kapalı defans oynayıp, sürekli pas trafiğimizi kesmeye çalışıyorlar. Bu durum da gayet doğal. Önemli olan bizim buna nasıl bir reaksiyon vereceğimizdir.

Maçı zor şartlar altında bizlere ulaştıran Taraftarın Sesi ekibine de ayrıca teşekkür ediyoruz. En azından tüm güçlüklere ve olanaksızlıklara rağmen ve güçlü bir yerel kanalımız olmasına rağmen maçı anlayabileceğimiz şekilde bizlere izlettirdiler.

Nitekim Eyüpspor yöneticilerinden birinin alenen tehdit ve tüm sataşmasına rağmen yayını yapmaya devam ettiler. Bu yöneticinin mantığına göre Süper Lig dahil tüm taraftarların sosyal medyadan yayın yapmaması için uyarılması gerekiyor veya cezalandırılmaları. Oysa taraftarlar çok rahatlıkla stattan yayın yapıyorlar ve buna da engel bir durum yok. Öyle gözüküyor ki deplasmanlarda bu yıl onlara çok iş düşecek.

BERABERLİĞE RAZI OLDUK!

Gümüşhanespor 3 sezondur 1. Ligi zorlayan bir takım. Geçen sezon son maçta Altay’a mağlup olmasalardı bugün onları bir üst ligde izliyor olacaktık onları.

Başlarında yılların kurt hocası Ziya Doğan bulunuyor. Hafta içi açıklamaları sonrası işe yaramış olacak ki hakem bir hayli taktir hakkını aleyhimize kullandı. Sarı kartları çok erken ve gereksiz olarak gösterdi.

Elbette biz bunlarla ilgilenmiyoruz, ilgilenmemeliyiz de!

Eğer bu takım şampiyon olacaksa önce istikrarlı bir oyun anlayışına sahip olmalıyız. Rakibin oyununu değil kendi oyunumuzu sahada kabul ettirmeliyiz.

Eğer 90 dk boyunca 2 pozisyona giriyorsanız bunun sebeplerini bulup düzeltmelisiniz. Diğer taraftan takım olarak kollektif bir oyun anlayışına bürünmelisiniz.

Geçen hafta ‘Samsunspor Gibi Oynamak’ yazımda oyun anlamında değilse de mücadele ve istek anlamında oldukça hoşumuza gittiğini yazmıştım. İşte bu mücadeleyi sahada göremedik. Düşünün ki ilk yarı boyunca bir şutumuz var ve o da kaleci tarafından rahat bir top oldu.

Kaleciyi çalıştırmak tabiri vardır birde. Sürekli atılan şutlar olur ama kaleciyi bir türlü geçemeyiz. İşte böyle bir pozisyon zenginliğimizde yoktu deplasmanda.

Ya ne vardı. Bol bol paslar ama üretkenliği olmayan ölü paslar. Yani kaleye varmayan paslar, şuta dönüşmeyen paslar, kaleciyi üzmeyen paslar, defansı yormayan paslar. Kısacası bal yapmayan arılar misali!

Golümüz nasıl oldu. İşte kalite farkı ile izah edebileceğimiz bir şekilde. Rakip kornerinde topu kapan Furkan, akıllı pasıyla başlayan atakta Savaş’ın hızla topu sürmesi ve müsait durumdaki Kubilay’ı görmesi ve onunda şutuyla topun ağlara gitmesiyle bulduk golü.

Golden sonra rakibi daha çok gördük yarı sahamızda ve kale önümüzde. Bir türlü uzaklaştıralamayan topları gördük. Kalecimiz Furkan’ın mağlubiyeti önleyen kurtarışlarını gördük.

Yediğimiz golde zaten uzun olan oyunculara oynayan rakip bunun meyvesini de almasını bildi. Yaptıkları orta sonunda kafa vuruşuyla top uzak köşeye gidince Furkan’ın da yapacağı bir şey kalmadı.

Aslında attığımız golden sonra daha çok pozisyon buluruz diye düşündüm ama hiçte öyle olmadı. Sadece oyuna sonradan giren Muhammet Beşir’in çaprazdan bir şutunu izledik o kadar.

Oyuncu kalitemiz var ve bunu sahaya yansıtmamız gerekir. Rakibe ‘ben bu maçı alacağım!’ oyun anlaşımız olmalı. Bunu ya taktiksel anlamda yaparsınız yada birebirlerde oyuncu eksiltip defans arkasına atılan toplarla. Olmadı uzaktan şutlarla, duran toplarla ve rakibi hataya zorlayıp penaltıyla.

Maç sonucu Taner Hoca, açıklamalarıyla yüreğimize su serpti mi? Bunun taktirini sizlere bırakıyorum.

Haftaya Pazar sahamızda iki maçını kazanmış olan ve moralli olarak gelecek olan Sancaktepespor ile oynayacağız. Dileriz sahamızda bir kaza yaşamayız. Bu ligde sahanızda özellikle rakiplerinize üstünlük sağlamalısınız.

Saha ve seyirci üstünlüğümüz var çok şükür. Stat demeye bin şahit lazım olan yerlerde oynuyoruz. Oynayacağız ama lütfen önce yönetimi sonra taraftarı mahçup etmeyin. Sizlere düşen görevi yerine getirip gerekli galibiyetleri alın yeter.

Bu takım Samsunspor gibi oynadığı müddetçe sırtı yere gelmez.

SAMSUNSPOR GİBİ OYNAMAK!

Samsunspor bir alt lige indiğinde herşeyin bittiğini düşünmenin acısını yaşadık hep beraber. Kim kurtaracak diye bekledik. Tarihi bir takım acaba yok mu olacaktı?

Tüm bunların ardından İsmail Uyanık ve Yüksel Yıldırım ikilisi sahne aldı ve takıma sahip çıktı. Daha ötesi artık resmi sahipleri. Takım şirketleştikten sonra önüne sponsor bir ismin gelmesi de sürpriz olmadı. Öyle ya bu bir sevda ama aynı zamanda da uzun soluklu bir yatırım.

Samsunspor isminin yaşamasını istemek ve buna yönelik yatırım yapmak bir Rus işadamının bir Arap işadamının yatırımı gibi değil. Biliyorsunuz ünlü İngiliz, İtalya ve Fransa takımlarının başında ya bir Rus işadamı yada Arap işadamını görürsünüz. Son yıllarda Çinli işadamlarının yanında Hindu işadamlarını da görüyoruz.

Zaten İsmail Uyanık bunu örneklerinde sık sık anlattı. Şükür ki bizim Samsunspor’umuza hem yerli hem de milli işadamları sahip çıktılar.

Maça gelen taraftardaki sayının artışı da şehirde ki beklenti ve heyecanı gösterir durumdaydı. Maçtan sonra yakıt aldığım istasyondaki pompa görevlisi de bu heyecanı yansıtır şekilde uzun yıllar sonra maça gittiğini ve bunun İsmail Uyanık sayesinde olduğunu belirtti.

Statın en önemli sorunu sanırım Başkanımızın belirttiği maça giriş kuyrukları, kafeterya ve temizlik kadar zeminde ki inanılmaz bozukluk. Resmen patates tarlası gibi. Yeni Orduspor maçında yakından görme fırsatım olmuştu zemini. İnanılmazdı ve bizler içinde tam bir hayal kırıklığıydı.

Bununla birlikte Başkanımızın dikkat çektiği yakıt deposu olayı ki gerçekten inanılmaz bir ihmalkarlık. Diğer taraftan da uluslararası maç oynamaya engel teşkil eden o bölgenin hava kirliliğine sebep olan azot-bakır fabrikası durumunun çözüm beklemesi.

Allah Başkana ve yönetime kolaylık vesin!

Samsunspor ilk dakikadan itibaren istekli başladı. Daha çok ileride göründü. Belki Muhammet Beşir’in ilk dakikalarda ki pozisyonu gol olmuş olsaydı inanın fark yapabilirdik.

Biraz dağınık oyunumuz vardı. Tabi maçın belli anlarında göze hoş gelen paslaşmalar ve organize ataklardı da gördük. Oyunu kuracağımız taraf önemli. Bunun içinde futbolcularımızın birbirine alışmaları da önemli.

Maç boyunca çeşitli varyasyonları görememiz güzel ama final paslarında ve atağa kalkışlarda ki o ince pasların daha çok isabetli olması ve topun atılacağı oyuncunun da bunu beklemesi gerekiyor. Zamanla bu durum oturacaktır diye düşünüyorum.

Konuk Amedspor ise oyunu kontra atakla gol bulmaya çalışan taraftı. İlk yarıda ki baskımızı kırmak için büyük bir çaba sarf ettiler. Belli ki bir puan için gelmişlerdi.

Özellikle rakibin kapalı ve agrasif oyununu bozmak için gösterilen çaba uzun süredir görmek isteğimiz istekli ve arzulu bir takım görüntüsüydü. Zaten görülen sarı kartlara bakılacak olursa bu durum açıkça görülecektir. Taraftara ve yönetime mahçup olmamak!

İkinci yarıda yine istekli oyun anlayışımızın yanı sıra oyuna giren oyuncuların verimliliğinin yüksek olmasıyla gelen pozisyonlar vardı. Direkten dönen topumuz vardı. Sonrasında İrfan’ın kornerden ortasına Kaptan Ercan’ın enfes kafa vuruşuyla gelen gol ile tüm stat ve izleyenler büyük bir mutluluk yaşadı.

Yine Muhammet Beşir ile ikinci gole yaklaştık ama son çalışımında, kalecinin topa dokunuşuyla farkın ikiye çıkmasını da engellemiş oldu.

Rakibin cılız ataklarından biri iyi ki kaza golüne sebep olmadı. Tek farklı skorlar her zaman risk olduğunu en çok yaşayan bir takımız nihayetinde.

Sahada herkes görevini yapmaya çalışıyor bunu görüyoruz ama takımı ateşleyecek lider bir oyuncuya ihtiyaç var. Biraz fazla insiyatif alacak ve takımı sürekli hareketlendirecek bir oyuncuya.

Genel anlamda oyundaki mücadele, istek ve arzu tam manasıyla uzun yıllardır özlediğimiz Samsunspor’un izlerini taşıyordu. Teknik kapasite olarak yüksek oyunculardan kuruluysanız zeminde buna müsait olacak. Deplasman da bunları göreceğiz ama sahamızın bu denli bozuk zemininin olması zorluk durumunu daha da artıracaktır.

Taner Hoca, son hazırlık maçından sonra yaptığı açıklama da; “Kazanmayı bilen takım olacağız. Belki göze hoş gelmeyecek bazende kötü oynayacağız ama kazanacağız!” demişti. İlkini başardı, darısı gelecek maçlara diyoruz.