İYİ OYUN FARKLI SKOR GETİRDİ!

İnegölspor 6 da 6 yaparak geldi şehrimize. İyi ağırlandılar. Yönetim, ilk maçta gösterilen ilgiye yine aynı centilmenlikle karşılık verdi.

Samsunspor, hedefi belli olan ve bunun için her haftayı kayıpsız geçirmesi gereken bir takım. Bunun için rakibe göre daha çok istemek ve mücadele etmek durumunda.

Rakibin yeri itibariyle kaybedeceği bir durum yok. Alt sıralardan uzak, üst sıralar içinde yakaladığı galibiyetler serisini devam ettirerek play-off düşüncesinde olarak çıktı sahaya.

Maça istekli ve mücadelesi yüksek bir görüntüyle başladık. Bunun neticesinde de henüz 3. dakikada sezonun da en erken golüne imza atmış olduk.

Abdülkadir’in başlattığı atakta, Onur’un güzel pasıyla buluşan Kubilay, şık vuruşla topu ağlara gönderdi.

Takımımızın, en önemli özelliği bu maçta mücadele gücünü yüksek tutmasıyla birlikte ön alanda sürekli baskı yaparak rakibi hataya zorlaması oldu.

“Defans hücumda başlar!” Futbol mantığının sahadaki yansımalarını izledik. Bu hem rakibin çıkmasını engelledi hem de oyun üstünlüğünün bize geçmesini sağladı. Bu anlarda biraz daha oyunu sıkıştırmayıp, kalabalıktan uzak tutup oyunu geniş alana yaymamız gerekiyordu.

Erhan Şentürk kaleciyle defansın hatasını iyi değerlendirdi ve topu kaptı ama attığı şut auta gitti. Bu esnada daha garanti oynamayı tercih emiş olsaydı Abdülkadir’in farkı artırması içten bile değildi.

İlk yarının son on beş dakikasında topu biraz rakibe verince onlara da cesaret geldi. Bunun neticesinde de maçın en etkili pozisyonunu kendileri adına bulmuş oldular.

Defansımızın yerinde müdaheleleri, orta alanın da baskısı rakibe yarı alanımızda oyun kurmalarını engelledi.

İkinci yarıya da etkili başlayan taraftık. En azından topu isteyen baskısını devam ettiren görüntümüze tekrar büründük.

Kubilay, oyun ataklarında daha etkili olmalı. Mesela birkaç kaptırdığı topla rakibin yarı alanımıza ani atakları yaptığını hatırlatmakta fayda var.

Oyunun tam orta alan mücadelesinde ve kıyasıya top kapmanın olduğu anlarda gelen Kubilay’ın golüyle rakibinde gardını düşürmüş olduk. 61.dakika da gelen bu golle herkes derin bir nefes almış oldu.

Oyunun artık tam hakimi olan taraftık. Farkı daha da artırmak için pozisyonlar bulduk. Bunun için biraz daha final toplarına dikkat etmeliyiz. Diğer taraftan kanatları da etkili kullandığımızı söyleyebiliriz.

Yine bir pozisyonda Abdülkadir’in Canberk’e neden bindirme yapmıyorsun uyarısı bizim bu dediklerimizi anlatır durum olarak kayıtlara geçti. Bu tür uyarıları kaliteli oyun anlamında olumlu buluyorum.

Oyuncu hamlelerinin yerinde olması İsmet Hoca’nın en büyük artısı olarak kayda değer bir durum. Diğer maçlarda olduğu gibi bu maçta da oyuna sonradan girenler oyuna katkı yaptılar.

Enes’in başlattığı atakta, doğru tercih ile Bahattin’e çıkartması onunda iyi bir feyk hareketle önünü boşaltıp topu ağlara göndererek farkı 3’e çıkarttı. Bahattin bu golle son haftaki istekli oyununun neticesini almış oldu.

Enes’in şimdiye kadar en iyi izlediğim ve etkili performansıydı. Elbette daha yol alacağı unsurlar var. Ancak alan kontrolünde ve son paslarda ki performansı göz doldurdu. Biraz daha kuvvetlenip ikili mücadelede ayakta kalan bir Enes içinde zamana ihtiyaç var.

Oyundan iyice düşen İnegölspor karşısında maçın son anlarında 4 hatta 5’i bulmak içten bile değildi.

Hakem zaman zaman verdiği kararlar ile saç baş yoldurttu. Bunu özellikle yazalım çünkü kazandığımızda bazen bu hataları görmezden geliyoruz. Oysa hakem iki takımında iyi niyetli hareket etmesini kendi müdahelesiyle alevlendirmek istedi.

Öyle ki kritik yerlede faullerimizi görmedi, Enes’in ceza alanında yere düşürülmesini es geçti, taç atışlarını bir hakemin maç içinde ilk defa bu kadar el değiştirttiğine de şahit olduk. Tek olumlu işi de kalkan ofsayt bayrağının yanlışlığını görüp oyunu devam ettirmesiydi.

Bir söz de maraton tarafta olan yardımcı hakeme ki ofsayt nedir, nasıl olur? El insaf kardeşim bu kadar mı kör olur insan.

Haftayı bay geçeceğiz. Sonrasında hafta içi Bodrumspor maçı ile lige dönüş yapacağız. Şuan gizli lider konumundayız maç fazlasıyla. Ancak biz kazandıkça daimi liderlikte gelecektir.

Bodrumspor da, dileriz ki maç saati değişikliğine olum bakar ve stadyum daha fazla taraftarın maça gelmesi mümkün olur. Malum maç Çarşamba günü saat 14:30 da oynanmasını uygun görmüş TFF yetkilileri! Sanki taraftarı olmayan bir kulübüz insan başta dikkat eder en azından…

Ligin en dikkat etmemiz takımı olarak Keçiörengücü olarak görünüyor. Yenik duruma düşmelerine rağmen farklı kazandılar.

Samsunspor bu maçtaki oyun, mücadele ve konsantrasyonu gibi devam edebilirse kalan maçları da kazanmaya devam edecektir. Hepinizi yürekten kutluyorum.

DEPLASMANDA KAZANMAK ÖNEMLİ!

Ankara Demirspor kurum takımı olarak ligde mücadele ediyor. Mütevazi kadrolarına takviyeler yaparak ikinci yarıya başladılar ve iyi de sonuçlar alarak bu maça çıktılar.

Samsunspor taraftarı takımı yalnız bırakmamak için hem Samsun’dan hem de Ankara da ikamet edenlerden oluşan bir kalabalıkla stadın (!) etrafında erken saatlerden itibaren bulunmaya başladılar.

Yalnız sıkıntı ayrılan yerin sadece 80 kişilik olmasıydı! Bu sorun rakibin taraftarının olmayışıyla, araya giren Başkan İsmail Uyanık sayesinde aşıldı ve tribünlerin neredeyse tamamını doldurduk.

Hemde televizyondan canlı yayın olarak verilmesine rağmen. Tek taraflı bir tribün ve yan sahalaramızda maç izliyor havasında ama takımımıza olanca kuvvetiyle destekle aşıldı.

Maçın hemen başlarında rakip alanda Erhan ve Ramazan ile gole yaklaştık. Hem orta alanda mücadeleyle hemde Kubilay’ın ara toplarıyla pozisyonlar üretmeye başladık.

Bunun sonucunda rakibi zorladığımız ve ters toplarla da gole yaklaştığımız anlar oldu. Ancak bunları ilk yarım saate yakın zaman diliminde yaptık.

Rakibin pozisyona girmeye zorlandığı bir günde golü erken bulamayışımızın stresini gördük sahada. Eğer böylesi bir rakibe karşı erken gol atamazsanız psikolojik üstünlüğü kaybedersiniz.

İshak, geçen hafta da yazdım daha fazla zorlamalı o koridoru. Bunu gördük ama ortalarının daha fazla isabetli olması gerekiyor. Daha hızlı ve seri olmalı. Ağır kalıyor izlenimi onun adına iyi olmadığı gibi bizim pozisyon üretmemizi de etkiliyor.

Erhan Kartal’ın da yine bu maçta son toplar da zaman zaman pozisyon hatalarıyla form düşüklüğünü devam ettirdi.

Buradan da anlaşılacağı üzere kenarları daha fazla aktivite etmeliyiz. Orta alanda da Kubilay ve Oğuz ile göbekten ara toplarla gidilmeli. Bunları görüyoruz ama çok az kalıyor bu kalitede bir takım için.

Samet geçen maçlarda ki görüntüsünü biraz olsun olumluya değiştirmek için çabaladı ama sakatlandığından dolayı ilk yarının sonlarında Bahattin ile yer değiştirdi.

İkinci yarıya rakip daha cesaretli başladı. Daha fazla topa girdiler. Hatta pozisyon bulmak için çabada gösterdiler ama çok fazla kalabalık gelemediler. Çünkü her geldiklerinde kalelerinde golü görme riskleri vardı. Bunun bilinciyle oynadılar hep.

Pozisyona girmekte zorlanmamıza İsmet Hoca, müdahale etti ve Eyüpspor maçı değişikliğinin tersini yaptı yani Kubilay’ı oyundan alırken Abdülkadir’i oyuna aldı.

Bahattin, son zamanların en hırslı görüntüsündeydi. Çok çabaladı. Ondan beklenen elbette ki gol atması ancak golün hazırlanmasında da öncülük etti.

Bahattin’in hazırladığı pozisyonla, Oğuz’un uzun pasına Erhan Şentürk, zorda olsa boştaki Abdülkadir’e attı ve onun dokunuşuyla da galibiyet golümüz geldi.

Hem deplasmanlarda ki son maçlarda kazanamama duygusu hemde artık her maçın final olduğu haftalara girilmesinin etkisiyle skoru korumaya çalıştık.

Ankara Demirspor iler uçta çok etkili olamayışının nimetini yaşadık aslında. Bazen geri paslar can acıtır. Bunlara dikkat edilmeli. Erhan’ın gereksiz geri pasını Cenk kornere atarak önledi.

Diğer taraftan Bahattin ve Erhan ile bulduğumuz pozisyonlarımız vardı. Birde maçın son anlarında Savaş ve Abdülkadir ile gole yaklaştık.

Orhan Gülle’yi almışlar takıma. Futbolda devamlılık önemli. Bu kalitede futbolcunun sadece işi duran toplar değil elbette. Ancak onun bir serbest atışını Nuri’nin dokunuşu olmasa inanın gol olması içten bile değildi. Çünkü top uzak köşeyi görmüştü!

Üç forvetimizin maçın içinde yer almasının karşılığı tek gol olmamalıydı. Oyun formatımızda ki aksaklıklar devamlılığını gösteriyor. Bunları yazdıktan sonra kazanarak devam etmenin de önemini belirtmek gerekir.

Sezon başından beri birkaç maç haricinde tempomuzu yükseltemiyoruz. Tempoyu yükselttiğimiz de rakibin sertliğine yenik düşüyoruz. Maçın içinde futbolcularımızın iletişimiyle birlikte rakibi üzerine çekip, kendisini boşa düşerecek ve topu kaleye indirebilmeliyiz. Bunu yapacak oyuncularımız da var.

Bireysel beceriler ile gidiyoruz bir nevi. Hani göze hoş gelen futbolumuz yok. Final paslarında ki sıkıntılar, ataklarımız da ki hatalı paslar, sağlı sollu varyasyonlar bunlar beklediklerimiz. Bunu yönetim de ister bizlerde isteriz. Futbolcularımızın en azından mücadele ettiklerinde durum vaziyet buysa oyun kalitesini artırdığımızda zaten bu ligde karşımızda durabilecek rakip yok.

Eyüpspor maç yazımın sonunda ki cümleler geçerliliğini devam ettiriyor. Oyun anlamında bizleri mutlu etmese de kazanmak önemliydi. Zaten İsmet Hoca da basın toplantısında bunlara değindi.

“Amerika’yı yeni keşfetmeye gerek yok!” diye bir söylem vardır. Futbolda geçerliliğini de her zaman görürüz. Bizim gördüklerimizi teknik heyetin başında ki de görüyorsa o zaman önlem alınmasını bekleyeceğiz ama lig daralıyor yani zaman sıkıntısı var.

Maçın akabinde Başkan İsmail Uyanık başta olmak üzere herkesin yüzü gülüyordu. Futbol böyle işte tek gol ile mağlup oldunuzda başınızdan aşağı kaynar sular dökülüyor, tek golle olsada galip gelerek mutlu bir hafta sonu geçiriyorsunuz. Öncelikle 3 puanı almak elbette önemli olan.
Kalan maçlarda daha iyi bir futbol ve skor görmek dileğiyle..

KİLİDİ İKİNCİ YARI AÇTIK!

Sancaktepe maçından sonra oluşan hayal kırıklığı tüm şehre yansımıştı. Başkan İsmail Uyanık’ın o fotoğrafı her şeyi özetlemeye yetiyordu. Hani bazen sözden daha etkilidir bakışlar.

İşte öyle bir duruştu bu! Kaskatı kesilen bir insanın hayal kırıklığını ve içinde dönen fırtınaları dindirmek ona bu inancı tekrar göstermekle olur. O da sahada mücadele edip, kazanmakla mümkündür.

Yenilmek futbolun içinde olan doğal bir durumdur. Ancak kötü oynama ve isteksizlik kabul edilemezdi. Sorun neydi? Neden olmuştu tüm bunlar? İnsanların bir hafta boyunca ümitsizce dolaşmasına sebep olacak ise sahada ki mücadeleden yoksun olunmasıydı.

Taraftar o şoku atlatınca haftanın ilk antrenmanına gidip “Bizler şampiyonluk istiyoruz!” İsteğini yenilediler. Hem sözlü tezahüratlarla hemde açtıkları pankartla.

Maça ilgiyi artırmak içinde büyük bir çaba gösterenler oldu. Hem bireysel anlamda hem de taraftar gruplarının iletişim adreslerinden. Yine de beklenen olmadı ama 12 bin civarı bir taraftar vardı soğuk bir kış günü ve yağmur beklenen kapalı bir havada.

İnsanlar, maçtan önce gergindi. Son anda maça gelmek isteyenler bilet kuyrukları oluşturdu. Şenlik havası olmasa da takımlarını yalnız bırakmak istemediler. Nede olsa bu şehrin atan kalbiydi ve İsmail Başkanlarının da hatırı vardı.

İsmet Hoca, bir hayli değiştirmişti takımı. Kubilay dahi kesik yemişti. Defanstan yine ağır kalmasıyla eleştirilen Aytaç da kesik yiyenlerdendi. Savaş gibi mücadele eden ve sezon başından beridir özveriyle çalışan bir isim dahi yedekler listesindeydi.

Hoca’nın bu değişiklikleri eleştirilebilir. Ancak bizlerde buna saygı duymak durumundayız. Ramazan on bire döndü, İshak yine Canberk’in cezası nedeniyle kadro da yer buldu.

Oyun anlamında birbirleriyle çok oynamadıkları her hallerinden belli bir görüntüyle başladı takım. Pasların arasında ki kopukluklar topa istemeyle, peşinden koşmayla giderilmeye çalışıldı.

Kale önüne inip pozisyon üretmekte zorlanan bir takım vardı sahada. Özellike İshak, çok fazla rakip alanı zorlamadı. Nedeni taktik miydi? Doğrusu merak ettik.

Yine Erhan ve Abdülkadir ile başladı İsmet Hoca. Yalnız bu sefer doğru bir yerde forvette yer verdi hoca. Erhan’ın yeri kenarlar değil göbekti, doğru olan yapılmıştı. Maç boyunca çok çalıştı, gelen fırsatları değerlenmiş olsaydı on numara olacaktı.

İlk yarının en önemli pozisyonu Abdülkadir’in serbest atıştan şutuydu. O da az farkla dışarı çıktı. Samet, uzaktan yokladı ama kaleci çok rahatlıkla aldı topu. Hani kaleciyi zorladık mı işte bu yarıda o yoktu.

Geri paslar can sıkıcı bir hal aldı. Az becerikli olsaydı rakip kesinlikle mağlup duruma düşmemiz içten bile değildi.

Orta alandan çıkışlarımızda zaman zaman derinlemesine paslar denendi. Bunlardan bazıları defansa bazıları da ofsayta takıldı. Bu tür pasları denemeye devam etmeliyiz. Çizgi halindeki defansın bir anlık dalgınlığından ancak böyle yararlanırsınız.

İkinci yarı Abdülkadir yerini Kubilay’a bırakarak başlandı.

Kubilay, bu sefer daha istekli görünmesinin yanında, birazda etrafına bakarak oynamayı tercih eder görüntü verdi.

Bunun sonucunu daha ilk dakikalarda da aldık. Öne geçtiğimiz golde güzel ver-kaç hareketlerle Kubilay önünü boşaltı ve plase vuruşla topu ağlara göndermeyi başardı.

Golün gelmesiyle birlikte daha özgüveni artan bir görüntümüz vardı. Rakip zaten çok fazla pozisyon bulamadı. Birkaç denemeleri de zamanın da müdahaleler ile önlenmiş oldu.

Sahada ilk yarının aksine daha çok pozisyonlar ürettik. Ramazan ve Erhan derken oyuna sonra giren Bahattin ile mutlak gollük pozisyonlar bulduk. İşte bunları gol yapmalıydık dediğimiz pozisyonlardı bunlar.

Cenk Kaplan ilk maçında bir iki hatanın dışında önemli ataklarında kesilmesine yardımcı oldu. Stil olarak hareketli bir yapısı var. Ancak ilk maç için sadece bekleneni karşılayacak gibi durduğunu söyleyebilirim.

Hakem, maçın belli bölümlerinde hakimiyeti kaybetti. Rakibin sertliğine aşırı tolerans gösterdi. Belki de ilk yarının sonunda on kişi kalabilirlerdi. Çünkü Abdülkadir, çok rahat geçip önünü boşaltmış ve kaleciyle karşıya kalıp gol yapma imkanı vardı. Yine maçın çok koşan ve çalışanlarından Okan’ın düşürülmesinde son adam kuralı devreye girebilirdi.

Tüm bunların yanında takım oyunu hadisesi başkadır. Kazanmak güzel, ancak daha organize ataklar bekliyoruz. Daha çok koşmayı ve topu daha iyi değerlendirmeleri bekliyoruz. Bu galibiyet özgüvenin dönüşü açısından da iyi oldu.

Anlaşılan o ki rahat maç izlemek bize bu yıl çoğu maçta mümkün görünmüyor. Kalan maçları kazanacak skor üretin bizler ona razıyız demek ne kadar doğru onu da sizlerin taktirine bırakıyorum.

Yılport Samsunspor bu ligin üstünde bir takım görüntüsünü görmeyi arzuluyoruz ama yatırım yapılan takımın, “Nasıl olacakta üst lige çıkacak?” sorusu için İsmet Hoca, bu şifrelerden yola çıkarak yeni bir takım kurgusuyla sonuç almaya çalışacak.

Ne diyelim bu liginde makus talihi buysa yapacak çokta birşeyimiz yok! O halde şampiyonluk için gerekli skorları alalım ve bunu da seriye bağlayalım o zaman.

KAZIN AYAĞI ÖYLE DEĞİL!

Hafta içi beklenen teknik adam değişikliği oldu ve Taner Hoca yerini İsmet Taşdemir’e bıraktı.

Bu değişiklik genel olarak olumlu karşılandı. Taraftarlarda mutluydu. Ancak İsmet Hoca basın toplantısında temkinli konuştu. Çünkü ligde kalmaya oynayan değil şampiyonluk hedefleyen bir takıma gelmişti.

Lider ile arada ki fark 2 olarak bıraktI Taner Hoca takımı. Kendisi de buna vurgu yaptı hep. Çünkü kimse başarısız görünmek istemez. Ancak ondan beklenen ise geride değil hep önde olması istenen takım olmaktı.

Favori olarak çıktık Sancaktepe maçına. Nitekim takımın Teknik Direktöründen futbolcusuna kadar da söylemleri haddimizi bileceğiz ve sahada mücadele edeceğiz oldu.

Öyle de yaptılar. Futbolun içindedir mücadele. Zaten rakibiniz kim olursa olsun sizden ne kadar çok kuvvetli görünürse görünsün mücadale şart. Öyle ya yürüyerek maç kazanılmaz.

Bizim futbolcular da bir rehavet, bir rahatlık ki sormayın. Nasıl olsa gol atarız. İyi de koşmuyorsun ki rakipten fazla, rakibini rahatsız edecek ikili mücadele üstünlüğün de yok!

O halde nasıl olacak? Duran toplarla. Eh nasıl olsa alıştık geçen haftayı da öyle kapattık. Öyle yok. Her maçın hikayesi farklıdır gençler!

Taraftar eleştirir, yazarlar eleştirir, yönetim bize sahip çıkıyor nasıl olsa! Paramızı da alıyoruz keyfimiz yerinde yani. İyi güzel hayırlı işler yani.

Size güvenenleri boşa çıkarın, takıma kazandıranların yüzünü kızartın. Bu taraftar zaten çileye alışık bu yıl olmasa bir daha ki yıl olur mu diyorsunuz? O halde size tüühhh derler alt liglerde gezer durursunuz haberiniz olsun.

Önceden beridir yazıyorum. Eğer bu takım gelecek yılların iskeleti olacaksa futbolcularımız birkaç tık üstte oynamalıdır. Kusura bakma İsmet Hoca, bu maçlık seni suçlu göremeyiz. “Suçlu benim” demiştin ama hep derim bu gibi durumlarda futbolcular insiyatif almalıdır.

Maalesef bu insiyatifi alacak oyuncu olmasına rağmen o topa girmiyorlar anlaşılan. Ne diyelim biz sahada gördüğümüzü yazıyoruz.

90 dakika ve uzatmalar dahil aman aman pozisyon bir o da suskun Bahattin ile! Diğerleri şişirme toplar, uzaktan atılan şutlar. Kalecinin güçlükle çıkarttı diye not düştüğüm bir iki uzaktan şuta. Zaten Ahmet’in de öyle çıkarttığı toplar var.

Peki gol atma işinde öncelik kimin bu takımda? Erhan ve Abdülkadir’in. Hep derim çift forvet oynamalı evet öyle de oldu. Hatta üçe de çıktı ikinci yarı. Erhan, Amed maçında da oynadı ve kenarda oynatıldığı için yanlış dedik.

Tamam İsmet Hoca bilemedi diyelim, Cenk İşler bu durumu neden uyarmadı. Bu kadronun genelini ben ona yazıyorum. Ayağının tozuyla gelmiş birine dersindi ki burada oynadı ama verimli olmadı.

Peki bu üç forveti kullanabildik mi? Hani kaleciyle karşı karşıya bırakacak derinlemesine pas, orta, tek vuruşluk öldürücü toplardan hangisi oldu? Bir tek Bahattin’in ayağından açtığı top var.

Diğer taraftan rakibi boğacak, bunaltacak, hataya zorlayacak ortadan veya kanatlardan ne kadar gittik. Canberk dahi çok işlemedi bu maçta. Nasıl top taşınacak rakip alana?

Rakip iyi baskı yaptı. İyi de yapacak tabi. Ne yapsın topun önüne geçip sana mı bakacak? İşte klaslık burada geçerli olur eeyyy Kubilay! Topları ezerek, kafana göre şut çekerek değil. İlla ki şutu çekeceksin ama bir o kadarda oyunu okuyacaksın, takımını atağa kaldırıp bitirici pasları da vereceksin. Antreman dışında Celil abine de mi sormazsın bilmem ki yani.

Yönetim çabaladı, elinden geleni yaptı, tıkır tıkır parasını da ödüyor. Kağıt üstünde futbolcular da iyi. İşte bir şeyler ters gidiyorsa şu aşamada güzel kardeşlerim kendinize gelin.

Kazın ayağı öyle değil diyorsanız da gösterin bizlere hünerlerinizi de bizde şöyle utana sıkala sizi eleştirecek bir şey bulamadan “işte bu benim rüya takımım” diyelim. Ben ve tüm sizleri eleştirenler buna razıdır emin olun futbolcu kardeşlerim.