Bir şehrin umududur, tutunduğu daldır Samsunspor. Çocuklarından, gençlerine ve yaşlısına hatta kızlarına kadınlarına kadar uzanan bir umuttur. Öyle bir umut ki insanların bir hafta mutlu eder olmazsa mutsuz bırakır.
Herkes Altınordu ile biraz olsun üzülürken, kapımıza kadar haftalarca beklenen liderlikti bu maç. Öncesinde de tüm salgına rağmen hemde en üstte ki il olmamız dahi takımını stada uğurlamaktan alıkoymamıştı. Tüm bu fedakarlık karşısında sadece sevinecekti. Neşelenecek ve etrafına gülücükler saçarak yarı şaka yollu yarı da ciddi ciddi liderliğin tadını çıkartacaktı. Olmadı! Taraftar ne yapar daha bilemiyoruz.
Bir çok notlar aldık. Hepsi 79’dan sonra çöp oldu yine. Hakem ilk yarı da herhangi bir durum bulamamışken ikinci yarıya hareketlenen oyunda adeta tilkinin avını yoklaması gibi maçı yönetmeye başladı.
İlk kırmızı karta kadar gayet basan rakip alanda pozisyonlar arayan gol ha geldim ha geliyorum diyordu. Coureur etkili değildi. Bir iki cılız vuruşu vardı. Gökhan Karadeniz ilk yarıda oldukça tutuktu ama ikinci yarıya daha istekli başladı etkili şutu da vardı kale dibinden giden şutu akıllarda kalanıydı.
Yasin çok top kaybetti ilk yarıda. İkinci yarı onu da etkili gördük. Rakip zaten iyi kapanan bir takım hüviyetindeydi. Bunu es geçmemek gerekir. Yani sizi pek öyle ceza alanına sokmaz orada topa vurmanıza müsade etmez. Bulursanız da atacaksınız.
Her şey daha bizim lehimize dönmüşken bir anda Keremcan’a kalkan kırmızı kartı gördük. Açı çok ters bana göre sarı da olabilirdi. Dedim ya o ayak o kadar sert miydi doğrusu çözmek zordu.
Daha on kişiyle oynamaya alışmaya başlamışken bir anda Kubilay’a kart cümlelerini duyduk. Ne yapmıştı Kubilay? Ayağını sakındırdı, vurmadı bile rakibe. Ancak o futbolcu kurnazlık yapıp bağırmayı ve yerde kalmayı abarttı da abarttı ve kırmızı kartı Kubilay’a göstertmiş oldu.
Rakibi sözlü uyarıyla geçiştiren hakem gitti bize dişini gösteren hakem olarak geri döndü.
Ertuğrul Hoca, ileriye çıkmak gibi bir hata yaptı sadece. En büyük hata da ilk yarıyı adete yedik. Çoğu bölümünü aşırı kontrollü oynadık. Top bizdeydi belki ama rakip ceza alanına inmekte ve kaleye rahat şut olarak yoktuk. Bunun faturası da maç sonun da ağır oldu.
Bir de 9 kişi kalmışız. Rakip haliyle bunu değerlendirecek. Geçen hafta Altınordu gibi beklemek hayal olurdu. Öyle de oldu. 9 kişiyle gol ararken kalemizde gol gördük. Belki Guido’nun o şutu gol olabilirdi ama ihtimaldi. En büyük ihtimal gol yemeden bitirmek olmalıydı. Bunu belki de liderlik hırsıyla kaybettik.
Olanlar oldu geceye bir başka hakem katliamı damga vurdu. Bu yıl çok oldu bunlar. Tıpkı alt ligde ki ilk yılımız gibi. Ligin son 7 maçında yeniden oynanacak bir turnuva var. En az hataya kaldı artık iş. Kimse Ads’nin, Eskişehir’de puan bırakacağını hesaplayamazdı. Bu maçta aslında öyleydi. Yani rakibin beraberliği dahi sürpriz olacaktı. Düşünün rakibin gol pozisyonu yok maç boyunca. Bizim defanstan seken topa gelişi güzel vurulan bir topları var auta giden.
Milli maç arasına lider olarak gidip büyük ölçüde süper ligi perçinlemek varken şimdi kağıt kalemleri alıp yeniden yola koyulma zamanı. Ertuğrul Hocamız ilk yarıyı tekrar etüt edecek. Kırmızı kartlar için Kubilay’a diyecek bir şeyimiz yok ama Keremcan gerekli dersleri ya da cezayı alacak almalı. Yine Nadir ve Gökhan Alsan’ın alması gerekliliği gibi. Bu maç sonrasına ötelenmesi iyi niyetliydi belki ama yönetimsel olarak doğru olmadığı ortada.
Futbol sonuç oyunu. Hamleler de buna göre olur. Kimse öngöremez elbette maç içinde gidişatı. Ancak tüm bunları hesap ederek maça başlamak önemliydi tıpkı ilk dakikalarda gol attığımız maçlarda olduğu gibi. İşte öngörülebilecek şey buydu. Muazzam bir baskı ile başlamak, biraz oyunu kontrollü hale getirip yine çok geçmeden o baskıyı rakip kale önünde kurmak. İşte tüm bu basit kurgu aslında taraftarlar olarak bizlerin beklentisi. Yoksa mutlaka taktik oyunu, mücadele oyunu ama bir satranç da değil. Öyle çok bilinmeyenli denklem gibi de gösterilemez futbol. Kimi futbol yorumcularının bakmayın süslü laflarına siz. O biraz da tv becerisi. Orada durmak için o süslü laflar gerekli işte.
Son olarak bu takım son üç haftadır gol atamayor. İkisi kendi sahamızda bu maçların. Biri deplasman. İşte budur aslında benim üzerinde durduğum yoksa bu maçtada Altay maçı gibi bir gol bekletimiz vardı. Ama araya hakem Ümit Öztür girmemiş olsaydı.
Milli maç sonrası Tuzla maçının bizlere yeniden ümit aşılamak olması dileğiyle artık…