GALİBİYETE RAĞMEN…!

Denizlispor, ilk haftalarda gençleriyle sahaya çıkmış ve transferin son günlerinde yasağı kaldırmak suretiyle takım oluşturmuştu. Yani futbolda çok önemli olan kamp programları olmamıştı.

Oysa biz daha avantajlıydık. Futbol sahada oynanır duygusuyla izliyoruz maçları. Antrenman ve taktikler kendi içlerinde ki durum. Bundan haberimiz olmaz. Bizler sahada ne görürsek onun üzerinde yazarız ve konuşuruz.

Boli tekrar 11’e döndü, Diomande ve Çinari bu maçta kendilerine yer buldu.

ilk dakikalarda biraz rakip üzerinde etkili olmuş görünsek de bu çok sürmedi. Denizli üzerinde ki ataleti atınca yarı alanımıza daha çok gelmeye başladı. İşte bu notu düştükten çok geçmedi ki kalemizde golü gördük. İyi orta ve güzel kafa vuruşu geldi Mayi’den.

Reaksiyon verme konusunda oldukça sıkıntılar yaşadık. Nedense üzerimizde ki ölü toprağını atamadık. Ta ki ilk yarının sonlarında biraz kımıldayınca Tomane ve Yasin ile pozisyonlar bulduk.

Şuna değinmeden geçemeyeceğim; ilk yarıda ki performans ile bırakın şampiyonluğu ligde kalmamız dahi zor olur. Nedenini bilemiyorum ama bu denli isteksiz, temposuz ve oyun kurgusundan uzak görüntü sanırım çoğumuzu kaygıya sevk etmiştir.

Neyse ki ikinci yarının daha başında Hasan’ın karambolde oluşan pozisyon sonrası Yasin’in golüyle geldi beraberlik. Golden sonra biraz daha özgüvenli daha ayağı yere basan bir görüntümüz vardı.

İlk yarının aksine mücadele gücümüz de yüksekti. Yine Tomane rakip defansı yoran hareketleri vardı ki bunlardan biri çok net penaltı olarak döndü bize. Hasan penaltıyı gole çevirince üstünlüğü ele geçirdik.

Haliyle öndeyken yatan kalkmayan rakip daha çok üzerimize gelecekti. Nitekim biz skoru koruyalım derken dengesi bozulan Burak’ın birde kafasına çarpan top rakibe asist olarak geri döndü ve Ömer topu ağlarımıza göndermekte zorlanmadı.

İşte burada oyuna küsmemek, mücadeleyi bırakamamak ve rakibe karşı bu maçı istiyorum demek çok önemli bir çıkıştı. Çıkış diyorum çünkü başka türlü bu ligde maç kazanamazsınız. Rakibin üzerine gitmeyeceksiniz çullanacaksınız adeta!

İlk yarıda ki al ver at topu, rakibin gelmesini bekle araya top at vs. Olmaz bu ligin havası buna müsait değil. Koşacaksın, korkusuzca gideceksin, rakipten daha çok isteyeceksin ve biraz da topu aksiyonlu kullanırsan farkını ortaya koyarsın.

İşte böyle olduğu için biz 3. golü bulduk ve maçı kazandık. Yoksa kimse aldanmasın galibiyete. Eğer ilk yarıda ki gibi bir oyunla ve mücadele ile biz bu ligi alırız derseniz yanılırsınız. Ümraniye sizi presler geçer maalesef.

Çok şükür kazandık ki önemli bir galibiyettir. Hem deplasman anlamında hem de yarışta kalma anlamında çok kritik bir galibiyete imza atılmıştır. Diğer taraftan bu kadar rahat gol yemeye devam edemeyiz. Kesinlikle bu duruma çare bulunmalı. Yoksa sahamızda 3 değil 9 puanlık maça çıkacağımız Ümraniye maçı bu kadarını dahi yapamayabiliriz.

Elbette her maçın havası farklıdır. Ümraniye maçına futbolcularımızın daha konsantrasyonlu çıkacağını düşünüyorum. Eğer bireysel hatalar yapmazsak ilk mağlubiyetlerini bize karşı almış olurlar diye düşünüyorum. Kaldı ki geçen sezondan yarım kalan bir işimiz var.

Galip gelen haklıdır diyoruz ama gerçekleri de ortaya koymak gerekiyor. Başta Mehmet Hoca’ya büyük iş düşüyor. Sadece biraz olsun kredi kazandı. Ama bunu Ümraniye maçıyla perçinleyebilir. Üstesinden gelir mi gelir. Lakin futbolcularını buna ikna etmeyi bilmeli.

NE UMDUK NE BULDUK!

Lige kötü başlayan Gençlerbirliği hafta içi maçında ilk galibiyetini almış ve biraz olsun nefes almıştı. Bize karşı ortaya koyacakları performansa göre de ligin serüvenini belirleyeceklerdi. Kısacası galibiyeti kaçırdılar.

Biz ise deplasmanda Bursaspor karşısında ki mağlubiyetin yaralarını sarıp yine yeniden diyecektik.

İki takımda istekli ve arzulu başladı. Goller daha erken gelebilirdi ancak son hamleler yerinde değildi.

Tomane şık dönüp vurdu top az farkla auta gitti. Gol olmuş olsaydı jeneriklik olacaktı.

Yine oyunu rakip sahaya tam anlamıyla yıkamadık ama pozisyonlar ararken kalemizde de çok rahat rakibe imkan vermemiz dikkat çekiciydi. Eleştirilen Boli yoktu. Yerine Berk vardı. Yine Ali Ülgen yerini Alaattin’e bıraktı.

Fofona tam istenilen gibi olmasa da önceki maçlara oranla bir tık daha iyi görüntü verdi. Nitekim Yasin’in güzel asistini golle süsledi.

Herkes önde soyunma odasına gideceğiz derken korner sonra kalemizde gol gördük.

İkinci yarıya daha baskılı daha net pozisyonlara ulaşan bir görüntümüz vardı. Kuşkusuz bu görüntünün yanında yine rakibe rahat pozisyonlar da verdik. İlginç ki akan oyunda gol yemedik ama bir diğer duran topla yenik durama düştük.

Fofona öncesinde net pozisyonda kaleciye nişanladı. Cihan’ın şutu defans çarpıp yükseldi indiğinde de kaleci güçlükle kornere çeldi topu.

Buna rağmen korner sonrası yenilen gole engel olamadık. Yine dikkat çekici bir diğer olumsuzluk da içeriye yapılan ortalarda rakip daima üstün oldu. Kim içeriye ortaladıysa rakip oyuncular karşıladı topu.

Son dakika da Allah’tan bu kez önce Yasin sonrasında da Tomane karşıladı ve topu ağlara gönderdik ve beraberliğe razı olduk.

Maçın genelinde savruk bir görüntümüz vardı. Tam bir disiplin oyun anlayışından uzaktık. Hani bir Keçiörengücü maçında ki gibi değildik. Belli ki Bursaspor maçı oyuncularımızı bir hayli olumsuz etkiledi.

Elbette geriye düştüğümüz bir maçı berabere bitirdik. Bu açıdan bakmak bizim işimiz değil. Mutlaka 3 puan alacağımız bir maç olarak bakıyoruz biz. Kaldı ki o ilk maçta ki havadan eser yok. Hatlar arası oldukça kopuktu. Evet bir hayli pozisyon ürettik ama çok ama çok rahat pozisyonlar verdik. Mesela Eleke 2 net pozisyon harcadı. Fişi çekebilirdi.

Yine Aykut iki gole rağmen mutlak goller çıkarttı. Müthiş çıkışlar yaptı. Ancak o kornerlere nasıl çare bulamadık buna bakmak gerekiyor.

Hoca üzerinde şu dönemde çok fazla bir şey demek istemiyorum ama daha dikkatli daha dirayetli ve biraz da sabırlı. Orta alan niye çöktü? Neden bu kadar rahat pozisyonlar veriyoruz?

Denizli maçı da yine ilginç bir maç olacak hem bizim için hem de rakip için. Bakalım orada bizi nasıl bir macera bekliyor. Öyle ya geçen sezon sıkıcı maçlar diyorduk bu yılda macera dolu oluyor maçlarımız. İzleyenler için iyi de bizler için durum hiçte öyle olmuyor. Skoru üretip tutmak ne denli önemli hepimizin malumu netice bu bir puan mücadelesi.

BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ!

Rakip Bursaspor olunca haliyle maçın havası da farklı oluyor. Taraftarı olan büyük bir camia. Lige iyi başlamadılar bu maç onlar için varoluş maçıydı.

Bize kadar galibiyetleri dahi yok. 1 puan ile yenilenmiş kadrolarından beklentilerin çok altındalar. Mustafa Hoca gitmiş, Fatih Hoca gelmiş. O da çare olmadı gözüyle bakılıyor ve tartışılıyor camialarında.

Biz ise milli maç arasını iyi geçirmiş sahamızda Keçiörengücüne karşı net bir galibiyet ile moralliyiz. Diğer tarafta çıkış arayan ama yaralı aslan gibi saldıracağı belli bir takım. Tıpkı Kocaelispor gibiydi durumu. Hocamız da bunu öngörmüş ve bekliyormuş..

Hızlı başlayan rakip alanda baskı yapan gol koklayan pardon biz değildik bu kez. Alışmışız işte. Hakikaten büyük bir oyun iştahı ve bizi adeta yarı alanımızdan çıkartmayan bir Bursaspor vardı. Ama ilk ciddi atağımızda bu kez şans bizden yana oldu ve Mehmet Akyüz’ün şutunu defansları kendi kalelerine yolladı topu.

Öne geçmenin moraliyle biraz daha boş alanlar buluruz diye düşündük ama olmadı. Keçiören maçından eser yoktu takımda. Tüm övgülerimiz geri tepti. Osman dahil. Ancak öyle bir şey ki o çıkınca da gördük ki takım tuhaf bir şekilde oyun dahi kuramadı. Ofansif anlamda kötü olduğumuz gibi defansta da adeta yıkımları oynadık.

Boli gecenin bahtsız bedevisi gibiydi. Önce penaltı yaptırdı sonra takımını geriye düşüren bariz hatayı yaptı. Olacak ya dedik ki rakip 10 kişi kaldı. Epeyde süre var. Hay kalmaz olaydılar sahada eksik. Daha da gülünç duruma düştük. Basit top kayıplarıyla 2 gol daha yedik. Biri de daha top ayağına yeni değmiş genç Batuhan’dan hem de!

Yazmak dahi istemiyor insan. Ligin başı; çok sular akar bu ligden. He anladık da biz bir varmış bir yokmuş masalları mı dinleyeceğiz. Gerçi biz alışığız zaten böyle salvolara. Alıştırdılar olacaktı doğrusu.

Bu haftalık bu kadar! Can sıkıntısı ayyuka çıktı. Keyifler kaçık. Bakacağız artık Gençlerbirliği maçına. Ha tabi taraftarımıza da büyük iş düşüyor. Bakın gördük takımlarını nasıl ayakta tuttular. Haydi bakalım uzun prosedürleri halledip takımı yalnız bırakmayalım.

TOMANE DÖNDÜ!

Milli maç arasından sonra takımın nasıl bir geri dönüş yapacağını merak ediyorduk. İyi bir Samsunspor sahada rakiplerine aman veremeyecek görüntüsü vardı. Nitekim üstün oynadığımız Kocaelispor maçında sahadan mağlup ayrılmamıza rağmen bunu görmüş olduk.

Sahada o maçtan bir değişiklik vardı. Fofana 11 de yerini almıştı. Nasıl bir performans göstereceği de hepimizin merak konusuydu.

Maçın ilk bölümlerinde iki takımda dengeli oyun koydu ortaya. Birbirini tartan birbirini yoklayan ve arka alanda açıklar arayan dengeli bir oyun vardı.

İlk gole yaklaşan taraf Keçiörengücü oldu. Eze şutu az farkla auta gitti.

Mücadelemiz iyidi ancak tempomuz çok düşük kaldı belli bölümlerde. Yine Fofana’nın maç eksiği belli etti kendisini. Etkisiz görüntüsü oyunda kaldığı sürede kendisini gösterdi.

Maçın temposu iyiden iyiye düştü diye yazarken Ali’nin içeriye ortasına Hasan’ın kafasıyla indirmesini gördük. Tomane usta işi vurdu kalecinin de dokunmasıyla top direkten döndü. Oluşan karambolde Hasan topu ağlara göndermeyi başardı. Doğrusu Hasan’a da ayrıca yakıştı bu gol.

Golden sonra haliyle tempo da yükseldi. Yine Tomane ile pozisyon aradık. Keçiören maç boyunca Eze ile goller aradı. Bunlardan birini yine Aykut iyi karşılamış oldu.

Oyunun kontrolünü iyi sağladık. Osman özellikle müthiş işler yaptı. Hem defansif anlamda hem de ofansta gerçekten güçlü ve takımını ayakta tutan isimlerin başında geliyordu.

Sakatlanan Gökhan’ın yerine giren Melih ile tempomuz gözle görülür biçimde arttı.

Tam maçın ilk yarısı biterken Tomane ile mutlak gole yaklaştık ama kaleci buna müsade etmedi.

İkinci yarıya hızlı başlaşan taraf Keçiörengücü oldu. Bunu iyi savuşturduktan sonra oyunu dengeleyip rakip alana yığmayı başardık. İlk meyvesini de Fofona ile yakaladık. Mutlak gollük pozisyon direğin dibinden auta çıktı. Auta gitmemiş olsaydı kötü başladığı ilk maçı en azından golle süslemiş olacaktı. Nitekim Mehmet Hoca da oyundan aldı.

Bariz şekilde oyuna ağırlığımızı koyduğumuz bu dakikalarda 2. Golün gelmesi de bize nefes aldırdı. Kaçan golleri arar mıyız duygusunu da yavaştan yaşamaya başlamıştık çünkü.

Hasan’ın kale dibinden dönen topu sonrası gelişen atakta oyuna sonradan giren Mehmet Akyüz’ün güzel asistine Tomane şık kafa golüyle cevap verdi. Güzel bir performasına bu golle süslemesi de ayrıca hem bizler hem de kendisi adına güzel oldu. Gerçi daha fazlasını da atabilirdi. Ancak hem ortaya koyduğu oyun iştahı hem de çok yerinde hamleleriyle ilerleyen haftalara damga vuracağını gösterdi.

2. Golün rahatlığıyla iyice oyunun hakimiyetini eline geçiren taraf olarak Çinari’nin son dakikaya bir 3. Gol içten bile değildi. Yine alternatif olarak Melih daha müsaitti.

Mehmet Akyüz daha bir başka oynadığını belirtelim. Melih sakatlığın etkisinde olmasına rağmen çok çalıştı. Soner dikkat çekiciydi. İstekliydi. Eleştirilen hava toplarında bu kez ıskalamadı. Yine Boli hatasız oynadı.

Yalnız Burak’a şunu belirteyim. Defansta tamam son müdahaleler yerine ama hoca onu ileri yolladığı dakikalarda topu kaçırmışız hemen önünde ki adama baskı yapacaksın. Sonrasında rakip bir anda düşen oyucularımızdan dolayı yarı sahamıza geldi. Eğer daha üst seviye hedefi varsa bunlara Burak’ın dikkat etmesi gerekiyor.

Elbette Hasan Kılıç’ı es geçemeyiz. Her anlamda sahada kendisini hissettiren, özverili bir şekilde oynamaya devam ediyor. İyi oyununu golle süslemesi önemliydi. Tomane’yi başlığa çekmemin nedeni belki ondan daha çok goller beklememizdi.

Çekindiğimiz bir rakip karşısında net bir skorla 3 puan almak önemliydi. Maçın genelinde az pozisyon verip son toplarda hata yapmamak önemliydi. Yine pozisyon üretkenliğimizde yerindeydi. Buna rağmen tempomuzu gözden geçirmemiz gerekir diye düşünüyorum. Tomane’ye hoş geldin diyor kendisini eleştirenlere de verebileceği en güzel cevap buydu diyorum. Devamı bekliyoruz.

Şimdi gözlerimiz deplasmanda çarşamba günü oynayacağımız Bursaspor maçında. Dileriz ki yine iyi oyun ile galibiyete devam ederiz. Çünkü rakiplerin kaybettiği bir ortamda galibiyetle ayrılmamız iyi oldu. Şimdi iş bunu taçlandırmakta.

TESİSLER BİZİMDİR, BİZİM KALACAK!

Maç esnasında taraftarlardan yükselen bu sese dileriz kulak verilir.

En önemli konu da şüphesiz Nuri Asan Tesislerinin Başkan Mustafa Demir tarafından sahildeki spor tesislerinin yıkılacağına dair olan sözlerin ortaya atılmasıydı. Bu konu yılllardır orada duran ve kastettiği Samsun halkının hiçbir zaman gündeminde dahi olmamış, kimsenin şöyle ne gerek var demediği bir yeri neden gözüne kestirdi anlamak zor. Kaldı ki sahilde o meşhur otelin halihazırda durmasına rağmen bunu da bilerek ki Samsun Halkı en çok tepkiyi bu otele göstermiştir. Dileriz ki bu yanlıştan dönülür. Bu ayrıca ele alınacak bir konudur. Tüm Samsunspor sevdalısı yetkililerin bu işe el atmalarını bekliyoruz.