Gençlerbirliği takımı kendi hedefleri doğrultusunda hareket eden o eski Cavcav günlerini mumla arayan, bir türlü de belini doğrultamayan kulüplerimizden. Öyle ki geçmişte para sorunu nedir bilmeyen bir hüviyete sahipti.
Diyadin yönetiminde lige tutunup üst sıralara kendisini atıp alttan kurtulma derdinde. Hafta sonu aldıkları galibiyet moraliyle sahaya çıktılar.
Bizde durum ise tam bir duraklama dönemi gibi. Üst üste alınan 2 beraberlikle bu maça çıktık. Gençlerbirliği maçı bir anlamda bizim galibiyet aradığımız üst sıralar için kendimizi göstermek için de ideal bir deplasman maçı görümündeydi. Ancak maç oynanmadan hikayesi belli olmuyor. Nitekim Bursaspor maç yazımda da nasıl bir hikayesi olacak Gençlerbirliği maçının göreceğiz yazmıştım.
Hikaye, Yasin’in kenarda olmasıyla başladı. Risk mi evet. Yoğun maç nedeniyle daha sonra hamle yaparım mı dedi hoca yoksa performans mı bence ilki. Maksimum verim hedeflemiş hoca. Kayamba içinde son dakikalarda ki hareketli oyununu daha geniş vakitte görelim diye düşündü demek ki. Bu maçta istekliydi ama bir Fofana etkisi de beklemedik değil. Bunu görememiş olmanın düşündürücü tarafı hepimizde var mutlaka.
Oyuna her ne kadar baskılı başlamış olsak da çok sürmedi bu durum. Gençlerbirliği’nin etkili ayaklarından Barış ekstra bir performans sergiledi. Bunu sadece attığı gole değil maçın geneline de yaymayı başardı.
Kalemizde gördüğümüz gole hemen reaksiyon vermek önemliydi. Fofana’nın enfes çalımları Tomane ile verkaçı sonrası attığı şık golle beraberlik geldi.
Hani golün sonrası daha başka performans beklerden takımdan bir anda el frenini çeker gibi yine durduk. Ataklar hatalı paslara takıldı. Rakibin açıklarını bulmakta zorlandık. Çareyi Vukan ile Cihan’ı değiştirmekte aradı hoca. Hasan yine yokları oynadı. Belki biraz istekli gibi görünse de etkili değildi.
İlk yarının sonlarında tempoyu yükseltince en azından rakip kaleye daha çok tehlikeli göründük. Bunlardan en önemlisi kuşkusuz Tomane’nin kornerden gelen topa vurduğu kafanın üst direkten auta gitmesiydi.
İkinci yarıya Yasin’i aldı daha doğrusu almak zorunda da kaldı
Fuat Hoca. Benzer stilli oyuncuların üçünün oyunda olması zenginlik katar mı diye düşünmüş olmalıydı.
Oyunu rakip alana daha fazla yığıp baskıyı artırmayı bekledik. Diğer taraftan orta alanın sıkıntısını bir kaç maç gibi bu maçta da yaşadık. Cihan iyi niyetli ama bu manada daha özellikli birine ihtiyaç duyuluyor. İyi bir Hasan belki bunu örter ama ne sorunu varsa artık bir türlü performansını yükseltemedi.
Rakip kalede gol ararken korner sonrası kalemizde görülen gol planları alt üst etti. Nurullah bu topa neden çıkmadı veya niye kalenin önüne ki dokunulmazlığı olduğu bir alanda çıkmayı düşünmedi ve o golü yedi diye illa sorulur.
Üstüne üstlük Cihan’ın topla fazla oynama hevesi sonrası kaptırdığı top için rakibine faul yapınca ikinci sarıdan da oyundan atılması kabusa döndürdü büyük beklentimiz olan maçı.
Buna rağmen son dakikalarda Nurullah’ın şişirme topunu Tomane karşıladı o Melih’e derken Ensar pozisyonu zorladı ve Melih şık bir vuruşla topu ağlara gönderdi.
İlk maçın skoru da oyunu da hatta hikayesi de benzer oldu. Yine duran toplardan gol yedik yine Barış’a engel olamadık. Buna rağmen oyundan düşmemek önemli ama bu şekilde üstleri hedeflemek zor. Zaten ilk iki için transfer beklentimin olmadığında yazmıştım. Büyük sürpriz olurdu. Şimdi alınan bu beraberlikler serisi sonrası imkansıza yakın duruyor. Çünkü alınabilecek 3 puanlı maçlarda zorlandık ki direk rakiplerimiz den biz galibiyeti nasıl buluruz diye düşünüyoruz doğal olarak.
Futbol neticede ancak size bir de takım güven verecek. Fofana büyük şans ama yarım performans Tomane yokları oynayan Hasan ile nasıl olacak? Yunus’un düşen performansı, Bateau eh işte ki ikinci yarıda o topu gol yapabilse biraz gönlümüze girecekti. Yasin bence elinden geleni yapıyor. Biz de kale önlerinde daha etkili olmalıyız. Çok şükür mücadele var en azından.
Rakipler bizi çok rahat çözmüş. Korkmadan defanslarının üstüne git onlar hata yapacaktır. Puanı düşünenler böyle oynuyor. Düşünün Tuzla 9 kişiyle Bursaspor’u yendi! Bunu nasıl izah ederiz nasıl anlamamız lazımdır. Bizim boş top çevirmeyi bırakıp rakip kaleye daha etkili şutlar atmalıyız ki uzaktan şut fakiriyiz bunu anlamakta zor yani.
Denizli maçı da öyle çanta da keklik değil. Kalan maçların çoğu zorluk derecesi yüksek maçlar. Ancak böylesi bize rakip olabilecek kıvam da takımların üstesinden geleceğiz ki ilerisi için ümitlenelim.
Elimizde playofllar şansı varken ondan dahi olacağız. Hani ilki iki mi olur diye düşünürken. Elbette yenemiyorsan yenilme planı her zaman geçerli ama bizim o krediler çok erken bitmişti.
Yine de takım bizim en nihayetinde destek de şart!