HESAPSIZ İŞLER!

Mağlubiyetleri yazmak zordur. İnsanın içinden gelmez çok bir şey yazmak. Geçen hafta ki o sükseli galibiyetin ardından herkes gibi ben de umutlanmıştım.

Elbette nafile umutlar değildi. Lakin maç yazılarının sonlarına eklediğim her maçın hikayesi farklı olur düşüncemi yine bu maç içinde önce ki yazımda bakalım Ümraniye maçı nasıl olacak diye bitirmiştim.

Kim bilebilirdi ki Nurullah oyundan atılacak. Hesapsız işlerin en başı buydu. Bir diğeri hakem faktörü. Kırmızı kart öncesi penaltımız verilmeyeceğini elbette hesap edemezdik.

Gol pozisyonları vardı az da olsa. Rakibe de öyle aman aman pozisyon vermemiştik. Devre biteceği zamanlarda kalemizde golü gördük. İkinci yarının başında yenilen ikinci gol iyiden iyiye moralimizi bozdu.

Her ne kadar Tomane’nin pasında Hasan’ın golüyle umutlansak da çok sürmeden bu kez kalemizde gördüğümüz golle havluyu attık.

Hakem Bülent Birincioğlu, atanmasıyla olay zaten bambaşka bir boyut kazanmıştı. Halen geçmişteki aleyhimize verdiği tartışmalı kararlarıyla hafızalarda kötü bir ünü var bizde. Bu kez Göçek’i alt ettiğimiz gibi onu yenemedik.

Kartlarda oldukça cömert olan Bülent Birincioğlu, özellikle ikili mücadelelerde ve penaltı beklediğimiz anlarda bizleri yanıltmadı. Kötü ününü devam ettirdi.

Ümraniye açısından bakarsak bizi hem yendi hem de muhtemel bir rakibini de uzaklaştırmış oldu. Özellikle Yasin ve Fofana’ya özel önlemler alarak pozisyon üretmemizi minimuma indirmeyi amaçlamıştı. Belli ölçüde de başarılı oldular. Hatta kenar çizgisinde dahi etraflarında üç dört adamlarını gördük.

Artık gelecek maç yine telafi arayacağız. Giden kayıplar artık bizimi için çok mühim oluyor. Kredisi az olan takımız. Maç maç yazmaya devam edeceğiz. İstikrarlı bir oyunumuz yok ve skorumuz da buna yönelik oluyor haliyle.

Yani bir maç çok iyi yazabiliyorken diğer maç tam tersini yazmamız kimseyi yanıltmasın.

Haftaya ne olur kestirmek zor. Bir başka ters takım olan Menemen ile oynayacağız. O da tıpkı Ümraniye gibi takım değişiyor kader değişmiyor durumu. Bakalım bu kez nasıl bir hikaye çıkacak karşımıza. Elbette yeter ki kazanılım modundayım!

BEŞLİK GALİBİYET!

Denizlispor enteresan bir takım. Nerede ne yapacağı belli olmuyor. Maçlarda yenik durumdayken geri dönüşleri olan bir o kadar da sükseli galibiyetlere ve skorlara imza atan görüntüsüyle bizler de çekindik.

Galatasaray’ı kupadan elemesi, Bandırma’yı 3-0 dan 3-4 yenmesi başlıca dikkat çeken maçlarıydı.

Her maçın hikayesi farklıdır demeye kendi açımızdan yazmaya anlaşılan devam edeceğiz. Üç maç üst üste beraberlikten sonra hedefi revize ettikten sonra bu maç bizler için oldukça gergin olacak maçlar arasındaydı.

Hem de Hüseyin Göçek son anda maça atanan isim olunca tedirginlik daha da artmadı değil. En son küme düşürüldüğümüz maçı yönetmesiyle halen hafızalarımızda berbat olan bir hakem.

Taraftar da aslında yoğun ilgi beklerken tam tersine bir durumun olması da doğrusu oluşan havanın etkisiyle yeteri kadar yoğunluk yoktu. Daha fazlasını beklemedim değil.

Tallo ile başladı Fuat hoca. Sakatlığı erken biten oyuncu on birde yer buldu. Mayamba kenara geldi, Yasin yine sahadaydı. Ensar ve Vukan kadroda yoktu. Vukan’ın sakatlığı olduğu söylendi.

Maçın başında iki takımda birbirine üstünlük sağlamaya çalıştı. Tomane ile erken bir gol bulduk. Serbest atış sonrası oluşan karambol sonrası Tomane şık vuruşuyla öne geçtik. Bu aynı zamanda sezonun da bizim adımıza en erken golüydü.

Rakipte de etkili ayakların olması bizi tehdide açık bir durum oluşturuyordu. Etkili geldikleri anlarda Nurullah iyi yer tuttu. Yunus iki kez kaçırdı rakiplerini bunu da yazmadan geçemeyeceğim.

Temponun düştüğü anlarda gelen üst üste iki gol ile rahat bir nefes aldık. Önce Yasin’in ceza alanına atılan topa yaptığı hamle sonrası şutu rakip defansa da çarptı ve gol geldi. Hemen sonrasında Tomane ile başlayan atakta Tallo çok iyi sürdü ve kale arkasına çıkarttığı topu Fofana tamamladı ve farkı üçe çıkartmayı başardı.

Gol sonrası temkinli oyunumuz devam etti. Rakibin can suyu arayışları defansımızda eridi. Buna rağmen Fofana’nın yerde kalmasına hakem Göçek devam dedi.

İkinci yarıya da daha etkili başladık. Üst üste Yasin’in kaçırdığı goller sonrası hele de yine verilmeyen bir penaltıya rağmen gelen 4. gol ile çok daha rahat bir nefes aldık. Fofana’ın çizgiden çıkarttığı topa Yasin’in, okunmasıyla geldi gol.

Denizlispor da bu gol sonrası el frenin çekti ve sağa aracını park etti. Üzerimize gelmeye mecali de kalmadı. Zaten çok geçmeden Yasin ile de 5. gol geldi ve o da günü Hatt-rick ile tamamlamış oldu.

Hüseyin Göçek, genel anlamda iyi maç yönetmiş olsa da yine yaptı yapacağını ve iki net penaltımızı vermedi. Belki skora göre hareket etti diyenler olur. İyi de sana ne derler adama sen düzgünce kararını ver. Gol olur olmaz sana ne?

Çok şükür ki bu penaltılar yıllar önce ki Sivasspor maçında ki gibi aramadık. Dedik ya her maçın hikayesi farklı oluyor bu maçın da hikayesi öyle oldu. Zor görülen maç tereyağından kıl çeker gibi beklenmedik bir farkla bitirmeyi başardık.

Hepsinin emeğine sağlık. İyi bir iş çıkarttılar. Bir diğer önemlisi de böylesi farklı maçı gol yemeden tamamlamaktı.

Bundan sonrasın ne yapacağız bakacağız. Değişkenlik arz eden bir takımız. Maç maç gideceğiz. İlk iki hedefinden uzağız. Bu gerçek bu maçla değişmez. Ancak uzun bir seri alabilirsek işte o zaman belki diyebiliriz ama bunun için çok daha fazla seri yapmamız şart.

En azından bu farklı maçın keyfini çıkartalım. Bakalım Ümraniye maçında bizleri neler bekliyor?

BERABERLİKLER TAKIMIYIZ!

Gençlerbirliği takımı kendi hedefleri doğrultusunda hareket eden o eski Cavcav günlerini mumla arayan, bir türlü de belini doğrultamayan kulüplerimizden. Öyle ki geçmişte para sorunu nedir bilmeyen bir hüviyete sahipti.

Diyadin yönetiminde lige tutunup üst sıralara kendisini atıp alttan kurtulma derdinde. Hafta sonu aldıkları galibiyet moraliyle sahaya çıktılar.

Bizde durum ise tam bir duraklama dönemi gibi. Üst üste alınan 2 beraberlikle bu maça çıktık. Gençlerbirliği maçı bir anlamda bizim galibiyet aradığımız üst sıralar için kendimizi göstermek için de ideal bir deplasman maçı görümündeydi. Ancak maç oynanmadan hikayesi belli olmuyor. Nitekim Bursaspor maç yazımda da nasıl bir hikayesi olacak Gençlerbirliği maçının göreceğiz yazmıştım.

Hikaye, Yasin’in kenarda olmasıyla başladı. Risk mi evet. Yoğun maç nedeniyle daha sonra hamle yaparım mı dedi hoca yoksa performans mı bence ilki. Maksimum verim hedeflemiş hoca. Kayamba içinde son dakikalarda ki hareketli oyununu daha geniş vakitte görelim diye düşündü demek ki. Bu maçta istekliydi ama bir Fofana etkisi de beklemedik değil. Bunu görememiş olmanın düşündürücü tarafı hepimizde var mutlaka.

Oyuna her ne kadar baskılı başlamış olsak da çok sürmedi bu durum. Gençlerbirliği’nin etkili ayaklarından Barış ekstra bir performans sergiledi. Bunu sadece attığı gole değil maçın geneline de yaymayı başardı.

Kalemizde gördüğümüz gole hemen reaksiyon vermek önemliydi. Fofana’nın enfes çalımları Tomane ile verkaçı sonrası attığı şık golle beraberlik geldi.

Hani golün sonrası daha başka performans beklerden takımdan bir anda el frenini çeker gibi yine durduk. Ataklar hatalı paslara takıldı. Rakibin açıklarını bulmakta zorlandık. Çareyi Vukan ile Cihan’ı değiştirmekte aradı hoca. Hasan yine yokları oynadı. Belki biraz istekli gibi görünse de etkili değildi.

İlk yarının sonlarında tempoyu yükseltince en azından rakip kaleye daha çok tehlikeli göründük. Bunlardan en önemlisi kuşkusuz Tomane’nin kornerden gelen topa vurduğu kafanın üst direkten auta gitmesiydi.

İkinci yarıya Yasin’i aldı daha doğrusu almak zorunda da kaldı
Fuat Hoca. Benzer stilli oyuncuların üçünün oyunda olması zenginlik katar mı diye düşünmüş olmalıydı.

Oyunu rakip alana daha fazla yığıp baskıyı artırmayı bekledik. Diğer taraftan orta alanın sıkıntısını bir kaç maç gibi bu maçta da yaşadık. Cihan iyi niyetli ama bu manada daha özellikli birine ihtiyaç duyuluyor. İyi bir Hasan belki bunu örter ama ne sorunu varsa artık bir türlü performansını yükseltemedi.

Rakip kalede gol ararken korner sonrası kalemizde görülen gol planları alt üst etti. Nurullah bu topa neden çıkmadı veya niye kalenin önüne ki dokunulmazlığı olduğu bir alanda çıkmayı düşünmedi ve o golü yedi diye illa sorulur.

Üstüne üstlük Cihan’ın topla fazla oynama hevesi sonrası kaptırdığı top için rakibine faul yapınca ikinci sarıdan da oyundan atılması kabusa döndürdü büyük beklentimiz olan maçı.

Buna rağmen son dakikalarda Nurullah’ın şişirme topunu Tomane karşıladı o Melih’e derken Ensar pozisyonu zorladı ve Melih şık bir vuruşla topu ağlara gönderdi.

İlk maçın skoru da oyunu da hatta hikayesi de benzer oldu. Yine duran toplardan gol yedik yine Barış’a engel olamadık. Buna rağmen oyundan düşmemek önemli ama bu şekilde üstleri hedeflemek zor. Zaten ilk iki için transfer beklentimin olmadığında yazmıştım. Büyük sürpriz olurdu. Şimdi alınan bu beraberlikler serisi sonrası imkansıza yakın duruyor. Çünkü alınabilecek 3 puanlı maçlarda zorlandık ki direk rakiplerimiz den biz galibiyeti nasıl buluruz diye düşünüyoruz doğal olarak.

Futbol neticede ancak size bir de takım güven verecek. Fofana büyük şans ama yarım performans Tomane yokları oynayan Hasan ile nasıl olacak? Yunus’un düşen performansı, Bateau eh işte ki ikinci yarıda o topu gol yapabilse biraz gönlümüze girecekti. Yasin bence elinden geleni yapıyor. Biz de kale önlerinde daha etkili olmalıyız. Çok şükür mücadele var en azından.


Rakipler bizi çok rahat çözmüş. Korkmadan defanslarının üstüne git onlar hata yapacaktır. Puanı düşünenler böyle oynuyor. Düşünün Tuzla 9 kişiyle Bursaspor’u yendi! Bunu nasıl izah ederiz nasıl anlamamız lazımdır. Bizim boş top çevirmeyi bırakıp rakip kaleye daha etkili şutlar atmalıyız ki uzaktan şut fakiriyiz bunu anlamakta zor yani.

Denizli maçı da öyle çanta da keklik değil. Kalan maçların çoğu zorluk derecesi yüksek maçlar. Ancak böylesi bize rakip olabilecek kıvam da takımların üstesinden geleceğiz ki ilerisi için ümitlenelim.

Elimizde playofllar şansı varken ondan dahi olacağız. Hani ilki iki mi olur diye düşünürken. Elbette yenemiyorsan yenilme planı her zaman geçerli ama bizim o krediler çok erken bitmişti.

Yine de takım bizim en nihayetinde destek de şart!

KAYIP YAZAR!

Bursaspor büyük umutlarla lige başlamasına rağmen kendisini düşme hattında buldu. Tamer Tuna, ile en azından puanlar toplamaya başlayan bir takım görüntüsü oluştu. Kötü gidişe dur demek istiyorlardı ki geçen hafta Altınordu ile bunu başardılar. Haliyle bizden alacakları 1 puan onlar için çok önemliydi.

İşte bu nasıl onlar için doğal ise bizim içinde bir o kadar yanlış olacaktı. Nasıl Keçiören maçında yenik duruma düşüp sonrasında 1 puan için hiç yoktan iyidir demişsek tam tersine bu maç için bize kayıp yazar.

Maça temposu düşük ve aşırı temkinli başlamamız oldukça şaşırtıcıydı. Belli bir oranda taraftar gelmiş, coşkulu tezahüratta var o beklenilen baskılı oyun bir türlü gelişmedi.

Buna rağmen araya atılan toplarla Hasan’ın e Yasin’in kaçırdığı gollere sonrasında da gollere dudaklarımızı mı ısırmadık, saçlarımızı mı yolmadık, gol diye ayağa mı kalkmadık daha neler neler.

Tomane’nin attığı gol nasıl zorlukla attık hepimiz gördük. Yasin’in şutu kaleciden döndü sonrasında Tomane güçlükle tamamladı. Neyse ki öne geçtik.

Oluyor maalesef bunlar futbolda. Top sevecek derler bunun için. İşte şans akşamı bize değil rakibe yazdı. İkinci yarının başında da kaçırdığımız goller sonrası defansın ki önce Soner ıskaladı sonra Yunus dokunamadı Pedro güçlükle hadi vurayım bari bakayım ne olacak der gibi şutu da 2 metrelik Nurullah’ın uzanışına rağmen önce Alaaddin, sonra da direğe çarparak ağlarımıza gitti.

Gördünüz bizim golü bir çırpıda yazdım rakibin golünü de kaç hamle de olmuş bunu yazdım.

Oyun anlamında temponun düşüklüğü, orta alanın çok boş kalması ki Vukan 11’de başlamasına rağmen yine boşluklar çok oldu. Osman da çok gününde değildi.

Fofana’yı saymıyoruz. O olmasa bu kadar rahat pozisyona girer miydik o da şüpheli. Kayamba biraz hareketliydi mesela. Aldığı iki faul öncesine bakarsak bir Celil tarzı mı var dedirtti ama çok kısa tabi. İzlemedim videolarını nedeni de izledikten sonra hayal kırıklıkları oluyor bende. En iyisi bize ne katkı sağlayan her gelenin ben ona bakıyorum.

Düşünün ki orta alanda oynayan Hasan, Tomane den daha fazla pozisyon buldu bu maçta. Acaba Fuat Hoca, Hasan’a böyle bir gizli görev mi verdi. Aslında iyi şutlar atan biridir ama bu maçta tutturamadı hepsi de karavana gitti. Kaçanlara yandık yenilen basit gole de eyvah dedik!

Sahamızda puan kaybına tahammül yoktu. Bakalım Gençlerbirliği maçında nasıl bir maç hikayemiz olacak. Doğrusu kestirmek güç. Daha evvelde yazdık bizim belli bir standardımız yok. Oyun anlamında düşüşler ve çıkışlar yaşayan bunu da maçtan maça değişkenlik olan bir görüntümüz var. Doğrusu Keçiören maçında yazmıştım ilk iki zor bari playofllar için şansımızı denesek!

HİÇ YOKTAN İYİDİR!

Keçiörengücü, kendine göre hedefleri olan daha çok ligde tutunup piyasaya yeni oyuncular katma düşüncesi olan bir kulüp. Bu sezon düşme hattına yakın olunca kritik transferler yaptılar.

Çok konuşulan Eze’den yoksun olmalarına rağmen her topa koşan organize atak yapabilen ve yabancıları da ligi kaldırabilecek seviyede olan yapıları var. Tamer Hoca da buna göre zaten hareket ederek takımın seviyesini yükseltmiş ve haftalardır da mağlubiyeti yok.

Tamer Hoca, için daha evvel yakın çevresine camiası olmayan takımlarda rahat yapar demiştim. Bunu da doğruluyor kendisi. Nitekim bizden sonra aldığı takımlar da bu şekilde ve en azından belli bir süre devam ediyor.

Bu kadar rakipler için giriş yapmaya alışık değilim ama hiç yoktan iyidir sözünün de bir nevi dolması gerekiyordu demek ki. Aslında züğürt tesellisi işte bendeki. Ne diyelim takım çıkmış zorlu deplasmanda da 1 puan almış. İyi işte!

Bizler elbette bu deplasmandan 3 puan bekliyorduk. En azından hedeflerimizin daha çok perçinlemesi için. Rakiplerle olan puan farkı ortada.

Bunu yapabilecek güçte miydik? O günkü koşullara göre değişken bir takımız. Hava durumu iyi, zemin fevkalade iyi ve rakipte dişimize göre aslında. Hatırlayanlar bilir geçen sezonlarda hep zemindi bahane. Şimdi o bahane de yoktu. Suni çim yerini doğal çime bırakmıştı.

Takım olarak dengeli başladık aslında. Ancak şöyle bir sıkıntı vardı rakibe daha çok açıklar verdik. Biz oynadık rakip pozisyona daha çok giriyor bir görüntü vardı maçta. Kaptıkları topları etkili kullanmalarında elbette bunda neden vardı bir de biz buna çok müsade ettik. Yani orta alanda Hasan yoktu, Cihan iyi değildi ya da bu maç için gücü rakiplerine yetmedi, ağırlık kanatlara bindi Alaaddin ve Soner de bir yere kadar.

Yediğimiz gol zaten enteresandı. Tam bir şansızlık golü. Topu kaptıran Yunus’a mı kızarsın Nurullah ayaklar varken o topa kafayla çıkmasına mı? O futbolcu da o şekilde gol atacağı aklına dahi gelmezdi herhalde. Hele de Nurullah gibi uzun boylu bir kaleci varsa kalede.

Buna rağmen ortaya direnç koyduk. Hasansız bir ilk yarıda Fofana ve Yasin’in büyük çabasını gördük. Tomane istekli ama işte oralarda onu buluşturmak tüm mesele.

Görüldü ki bu maçta da takım bir kaç kişi üzerinde gidiyor. Fofana etkisi tartışılmaz. Kaç kez denediği çizgiye inmeyi bu kez başardı ve Yasin’e yaptığı pas sonrası geldi şık gol. Fofana tüm takımın üstünde göstergesi var futbol anlamında.

Golden sonra çabalar vardı ancak beklene o çok pozisyonlarımız olmadı. Çabalar yetersiz kaldı. Rakibin dirençli ve temaslı oyunu bize daha fazlasını almamızı engelledi. Daha doğrusu gününde olmayan bir orta alan ile çok rahat geçilen görüntümüz ki rakibin 2-3 direkten dönen topu oldu buna rağmen 1 puana şükrettik.

Tallo olayı tam bir talihsizlik. En azından biz öyle diyelim. İkinci yarının hemen başında topsuz alanda bıraktı kendisini yere. Ne oldu ilerleyen günlerde bakacağız ama ne diyelim Melinoviç zor gitti yerine o geldi o da 10 dk bile sürmedi sahada kalması.

Başkan kalan 3 gün içinde artık bir şeye karar verecek. Belli ki bu takıma aşırı güvendi ve dışarıdan gelen kaliteli transfer çağrılarına parasal nedenlerden kulak tıkadı. Olmuyor işte futbolda şapkadan tavşan her zaman çıkmıyor. Hele ki bizim şimdiki konjonktürde bunun olması asla mümkün değil. Aidiyet değil para için oynuyor bizdekiler.

Kalan transfer günlerinde de açıkçası çok umudum yok. Çünkü kampa yetişecekti olmadı araya yetişecekti o da olmadı. Ee Avrupa transfer dönemi de bitti. Başkan öyle demişti. Avrupa bitirince bize makul gelecekler olacak. Görüldü ki evdeki hesap çarşıya uymadı. Bu arada rakiplerin bazıları da aldı başını gitti ama biz de umulan olmadı.

Artık Allah ne verdiyse modundayım. Yapacak bir şey yok. Başkan ne derse o!