ALTIN GOL!

Öyle bir hale geldi ki Altınordu maçı, hem üst tarafa tutunmak hem de düşme potasına yaklaşmamak adına kritik bir maçtı.

Altınordu, haftalardır kaybetmiyor üstüne üstlük kazanma alışkanlığı oluşmuş bir takım hüviyetiyle geldi şehrimize. Son 7 maçta 6 galibiyet 1 beraberlik bize her şeyi anlatmaya yetiyor. Buna karşılık bizim de çok kötü bir gidişatımız var. Yani ne ilk maçta ki bizim takım aynı ne de rakibin havası aynıydı.

Yücel Uyar, öncelikle ciddi bir revizyona gitti kadroda. Kimse böyle keskin bir hamle beklemiyordu. Hele de Yasin’i kadroda en azından bu maç özelinde düşünmemiş olması kayda değer hamleydi.

Yine genç Melih Altıkulaç’ı böylesi kritik maçta Soner’in yerine düşünmüş olması, buna karşılık Kayamba dururken genç Polat’a şans vermesi, Ensar’ın 11’de olması gerçekten kayda değerdi. Buna karşılık saha verimlilikleri için aynı şaşırtıcılığı görebildik mi işte bunu bazı isimlerde görmemiz çokta mümkün olmadı.

Maça da temkinli başladık. Birbirleriyle çok oynamamış olmalarının dezavantajını ilk dakikalarda gördük. ilk tehlikeli atak rakipten geldi ve Nurullah güçlükle üst köşeden topu kornere çeldi.

Biraz olsun rakip kaleye gitmeye başladığımız anlarda Polat ile zaman zaman etkili ataklar yaptık. Ancak gol vuruşlarında aynı başarı gelmedi. Fofana’nın müsait yerden şutunu kaleci önledi. Rakip alana biraz etkili olduğumuz dakikalarda rakibin atağını kesen Berk, topu kaptırınca o ataktan yine basit bir golle yenik duruma düştük. Bu gole kadar zaman zaman rakip alanda etkili olmadık değildi ama klasik özellik oldu maalesef bu bizim için. Yani atamadan gol yemeyi önleyememek.

Az olan taraftarlar bu duruma tepki gösterdiği anlardan hemen ardından geliştirdiğimiz atakta oluşan karambolde Fofana bu kez topu ağlara gönderdi ve çok geçmeden beraberliği sağlayarak şoku üzerimizden atmış olduk. Golde Polat’ın katkısını es geçemeyiz.

İlk yarıyı önde kapatacak pozisyonumuz da Tomane, Yunus’un uzun pasında buluştu ama iyi değerlendiremedi. Ne yazık ki suskunluğu devam ediyor Tomanemizin!

Bu sezon mağlup durumdan maçı çevirdiğimiz oldu ancak galibiyet ile bitirdiğimiz maç yoktu. Bu maçta beraberlik kokuyordu. İzlenim öyleydi. Aman kaybetmeyelim ama atarsak şahane olur havası iki takım içinde geçerliydi.

İkinci yarı Tallo oyuna girmesi en azından ofansif anlamda biraz ayakta durmamızı sağladı ama yine rakip kaleye şut dahi çekmeden, rakip kaleye yakın kazınılan duran topların iyi kullanılmadığı bir maç izliyorduk.

Altınordu son çeyrekte ciddi manada yoruldu. Bunu gözlemledik. Biraz içeriye kulübeden aldıklarıyla ayakta durmaya çalıştı o kadar.

Maç tam bitti derken bu kez rakip takım defansı topu Savicevic’e kaptırdı onun ortasına Tallo iyi yükseldi ve kafa vuruşuyla o altın gol geldi. Maçı kazanan olmanın mutluluğunu yaşadık. Bu kez son dakikalar bize güldü. Saviceviç, gerçek iyi döndü iyi oynuyor ve mücadele ediyor. Elbette korner ve serbest atışlarda istenilen ortalar gelmedi ama bu orta hepsine yetiyor işte. Futbolun cazibesini yaşattı bizlere. O büyülü ambiyansını gösterdi herkese.

Elbette bu maç kadrosuyla Ankaragücü maçı yeterli olmaz. Yasin’in iyi hali gerekli bize, durgun Hasan’ın daha canlı hali lazım. Tomane’nin o son vuruş yeteneğine ihtiyacımız var. Maçta da gördük çok isteksiz görüntüsü var. Bu son vuruşlara da yansıyor. Haliyle forvet hattımız ona ait olduğundan yetersiz bir görüntü çiziyor bizlere.

Matematiksel olarak play-off hattından kopmadık. Rakiplere ve de bize bağlı. Ama çokta ümitli değilim bu durumdan. Yine de futbolcuların ne yapalım düşme hattına takımı itmedik deyip rehavete kapılmalarını da istemem doğrusu. Biz Samsunspor olarak hiçbir iddiamız da olmasa yüreğiyle oynayıp armaya olan saygıyla sahada mücadele etmelerini isteriz. Kaldı ki hazırlık maçların da dahi bu durumu tüm taraftarlar verdikleri tepkiyle ortaya daima koyuyorlar.

Kısacası Ankaragücü maçı da yine ortaya kendi karakterlerini koymaları gereken bir maç olacaktır. Sen mücadeleni göster, oyununu ciddi şekilde oyna artık ne olursa bahtımıza!

KAYIP BÜYÜK!

Fuat Hoca ile doğal olarak yollar ayrıldı. Sadece saha içine bakarak yazmamıştım bunun geciktiğini. Hoca ile futbolcular arasında ki bağlar kopmuştu. Sözü geçerli olmadığını bizler dışarıdan gördük buna şahit olanların anlattıkları sadece bunu doğruladı bizlere.

Samsunspor’un temel sorunu sorumluluk alan futbolcu sayımızın az olması yada gücü bu kadar. Yani dağ fare doğurdu söylemi takım için geçerli olacak herhalde.

Adanaspor maçı ya üst sıraya bir nebze tutunmak ya da pek ihtimal vermesem de alt sıralara doğru dip yapma maçı gibiydi. Kaybedenlerin olduğu hafta da kazanmak çok karlı olacaktı ama işte..

İşte tüm mesele de bu zaten. Klasik oyun anlayışıyla futbolcularımız bu ligde bunu başaramayacak. Daha dişini gösteren daha basan daha istekli bir görünümde olmaları şart. Mesela bunu yapan Osman var takımda. En başta geliyor. Elbette onu izleyenler var ama kazanmaya yetmiyor.

Neyse sonuç almak için neticede gol atmak gerekiyor. Bunu yapamazsanız çabanız da boşa gider. Hakem penaltıyı hem de iki kez çalmadı. Tamam buna sığınalım. Peki kale önüne kadar yaklaşıp da şut dahi çekmeden kaybolan pozisyonlarımız ne olacak? Diğer taraftan kaçanlar da var. Direkten dönen de var. Ancak evlere şenlik yenilen gollere çare bulamıyoruz. Ben yazmaya utandım.

Altınordu takımını izledim biraz olsun. Biz bunları yenmek için onlardan daha çok koşacak mıyız? Öncelikle buna cevap vermeleri gerekiyor futbolcularımızın. Klasik oyun anlayışıyla o kendini yırtan, basan bir topa 2-3 kişi giden gençlere karşı işimiz kolay olmaz. İlk yarıda ki o takım değil onlar, biz de değiliz. Güven vermiyor takım maalesef.

Düşünün gerideyiz doğru dürüst baskı kuramıyoruz. Süper Lig hayal oldu bari son haftaları bize zehir etmeyin. Ne diyelim verdiğiniz hiçbir sözü yerine getirmediniz ey futbolcularımız. Bizleri endişeden uzak tutun sonra artık ne olacaksa olacak zaten.

Başkan’ın işi de zor. Yücel Hoca çare üretebilir mi? Mutlaka ama sahaya çıkanların kendisini bir şekilde gelmesi gerekiyor.

“KENDİM ETTİM KENDİM BULDUM!”

Türküler sevdayı anlatır, tutkuyu dile getirir. Bazen de böyle bir durumu ifade etmek için o mısralardan bir tanesi tam yerine denk gelir. Elbette kimse olumsuzluk istemez, konuşmayı bırakın düşünmek dahi istemez o kötü durumları.

Ancak, gelin görün ki bazen durum hiç de istenildiği gibi olmaz. İşte Fuat Hoca içinde öyle bir durum “Kendim ettim kendim buldum!” minvalinde anlayacağınız.

Takım disiplinini elinden kaçırdı, futbolcular oynarsa oynuyor alternatif üretemiyor, oyuna müdahale edemiyor. Taraftar yuhlayınca oyuncuyu dahi içeri alamıyor. Kenar da yorgun olanlardan en azından daha iyi işler yapacak skoru bari tutabilecek isimler var ama rakip 5 oyuncu değişikliğini ki ilk ikisini daha ilk yarının sonlarına doğru yaptı ama bizim hoca bakıyoruz skor üstünlüğüne rağmen hamle yapmıyor.

Yahu Hocam, sen böyle değildin ne oldu sana. Sonra basın toplantısında “İyi işler yaptık istifa çözüm mü?” pek tabi ki çözüm hocam. Sen ipleri elinden kaçırdın bir kere. Aslında pek girmem böyle toplara ama önceden beri yazıyorum bunu, olmaz gitmez seninle diye. Ama ne Erzurum maçıymış ki kaç maçtır kredisini yiyorsun.

Maçın genelinde evet en azından mücadele vardı, futbolcularımız bir şeyler yapmaya çalıştı. Ama sen de kenardan destek vereceksin omuz atacaksın onlara. Kaçan pozisyonlarımıza karşılık rakibe aman aman dişe dokunur bir pozisyon vermezken çok ciddi aksayan Alaaddin’in yerine alabilirdin Ali Ülgen’i en azından ben ne yapayım durum bu diyebilirdin. Tallo’yu sürebilirdin en kötü 2. golümüzden sonra. En azından rakibi oyalardı ileride. Ne bileyim Vukan yoruldu maç eksiği var adamın iyi niyetli oynadı golünü attı ama bitti çocuk al Yunus’u çek Osman’ı öne doğru. Daha neler neler. Sen yap dersin ki elde ki malzeme bu. Anlar seni taraftar o zaman laf etmez zaten.

Bir yandan sen bir yandan hakem! Perişan ettiniz yine taraftarları. Bir avuç olsa da gelenleri üzdünüz yine. Hoş rakip bu kadar taraftarı kendi stadında oynadığında dolu tribün sayıyor.

Hakem net iki penaltımızı es geçti. Vukan ilk yarının sonlarında rakibin omuz şarjına bir de ayaklarıyla müdahale vardı. Yine ikinci yarının başında Yalçın’ın, Tomane’ye adeta tanksavar müdahalesini görmezlikten geldi hakem beyimiz. Rakibe sarı kartları es geçerken bize cömert davrandı.

Ha kırmızı kart gösterdi ne yapsın oldu bari onu da görmesin. Hoş o da içeriye yakındı ya neyse.

Anlayacağınız geceye iki adam damga vurdu ve mutlak üç puanla birlikte umutlarda göçtü gitti. Bir başka bahara kaldı yine bizim umutlarımız.

Ne demiş Neşat Baba “Bu da gelir bu da geçer ağlama, ne de olsa kışın sonu bahardır!”

BU NASIL TÜKENMİŞLİK?

Rakip Manisa FK, son haftaların formda takımlardan. Takım küme düşme tehlikesinden play-off için iddiasını sürdürmeye kadar geldi.

Maça iki takımda rolantide başladı. Karşılıklı kontrollü futbol anlayışı içinde üst üste pozisyonlara giren taraf olduk. Hasan’ın net gol pozisyonda topu kaleciye nişanlamasını izledik.

Oyunda kalmak adına ciddi manada iştahımız biraz olsun vardı. Osman’ın ve Berk’in kritik müdahaleleri olsa da kalemizde basit gole engel olunamadı.

Devre biterken Fofana’nın şutu direkte patladı. Kırılma anı mı yoksa kader anı mı ne derseniz deyin ama iki haftadır gol yollarında ki şansızlık bir o kadar da acayip bir durum.

İkinci yarıya rüzgar arkamızda olmasına rağmen yine istenilen beklenilenin gerisindeydik. Üstelik Fofana’nın da sakatlanarak çıkmasıyla pozisyon dahi üretemedik. Skor rakip lehine 2/0 olunca da maçtan elimizi ayağımızı çektik zaten. Yasin’in serbest atışını kaleci köşeden kornere çeldi sadece koskoca ikinci yarıda.

Maç bitse de gitsek dedi futbolcularımız düşünün o kadar süre varken.

Play-off matematiksel olarak devam ediyor. Ancak her zaman diyoruz buna bizleri inandırmaları gerekiyor. Fuat Hoca şu aşamada faydalı olamayacaktır. Daha evvel de yazdım ama Erzurum maçı bunu öteledi.

Başkan ne yapar ne düşünür bilmiyorum ama verilen sözler de havada kaldı. Yok başkan için değil ağlayan çocuklarımızın yüzüne karşı söylenen o sözleri söylüyorum. Futbolcularımızın verdiği röportajlardaki sözleri var mesela.

Diyecek ve yazacak çok şeyler var ama takım için kendisini bulması nasıl olur buna çare bulmak şu aşamada zor.

Fuat Hoca maç sonrası hakem’e dikkat çekmiş. Öyle aman aman kayda değer bir durum yoktu belki ama Fofana’nın yerde kalmasına penaltı verilebilirdi. Bir de ikinci gol öncesi Osman’ın faulüne düdük çalıyorsan ona da penaltı çalacaksın. Bunun dışında sahada oyun yoktu hocam oyun. Mücadele yoktu hocam. Bu nasıl tükenmişlik dedirttiniz bizlere.

Eyüp maçı sanırım şu oyunla kimsenin de beklentisi yok. Ha futbol bu futbolcular çıkar karakter gösterir ya biz ne yapıyoruz der farklı bir oyun çıkar ortaya yine de bitmiyor ama en azından varoluş göstermesi gerekiyor.

Ne bileyim yazmakta gelmiyor artık daha fazla sade hepimizi Samsunsporluyuz başkası yalan ama içimiz acıyor ve yanıyor elbette!

TARAFTARA BU YAPILIR MIYDI?

Maç öncesi oluşan birlik havası oldukça güzeldi. Gerek taraftarlarımızın sosyal alanlarda bilet teşvikleri gerekse bir çok ilden gerekse ülkeyi de aşan coğrafyalardan maça gelenlerin olmasıyla apayrı bir farklılık kattı maçın anlamına.

Bitmedi elbette; yine maç öncesi yapılan iftar organizasyonu ile bambaşka bir atmosfere büründü maç. Elbette ki salt oynanan bir maç görüntüsünün dışında futbolun kültürel aktiviteleri de içinde barındırır sözünün bir yansımasıydı tüm bu olanlar. Bunun çok güzel örneğini sergiledi hem taraftarlarımız hem de şehrin önde gelenleri.

Tüm bunların yanında sahada alınacak sonuç da yağ bal olmalıydı. Daha çok isteyen taraf olmalıydık. Elbette mücadele oldu ama bunu skora yansıtmayı başarmalıydık. Onca zorluklara rağmen sana inanmış taraftarlara bu yapılır mıydı?

Gökhan ki bu arkadaş bize karşı oldum olası ekstre bir motivasyon ile oynuyor zaten. Onu geçmenin yolunu daha fazla zorlamalıydık. Maçın başında Bandırmaspor’un ataklarını çok erken kırmayı başardık. Üst üste Yasin ve Hasan’ın şutları bizi heyecanlandırdı.

Kaleci’nin hatasıyla uzaklaştırdığı topun Tomane’ye çarpmasıyla yine kaleciye dönmesi de onların gecesi olduğunu gösteriyordu adeta bizlere.

İkinci yarı kaldığı yerden başladı maç. Rakip daha çok durup araya toplarla sonuç aradı. Defansı sağlama alıp kalabalık yapıp gole kapatmaktı maksadı ki bunda başarılı oldu. Yediğimiz gol öncesi Tallo’ya iyi de hangisini atacaksın arkadaş dedirten bir pozisyonu kaleciye nişanlamasıyla uçtu gitti mutlak gol imkanı.

Fofana’nın etkisini antrenman eksiğine rağmen gördük. Hoca ha aldı ha alıyor derken yok illa gol yememizi bekledi maalesef. Mesela arka direğe çıkarttığı topta ey Kayamba sen neredeydin? Sahilde mi dolaşıyordun? Arkadaşına ayak uydurman gerekmiyor muydu? Yok işte takım komple oynayacak meselesi bu birazda. Nasıl antrenman çalışmasıdır anlamak zor. Demek ki o kadar antrenmana rağmen doğaçlama oynamaya devam ediliyor.

Rakip golü bulduktan sonra yatar. Sen müsaade etmeyeceksin kardeşim. Bu kadar taraftar gelmiş Ramazan’ın ilk gününü senin yanında geçirmiş sen de buna göre oynayacaksın. Velhasıl kaçan balık büyük oldu. Elbette matematiksel olarak ilk altı devam ediyor. Neyse ki puan kayıpları var üst tarafta. Erzurum bizden kötü durumda ama biz onlara yardımcı olmaya devam ediyoruz.

Sahamızda kaybetmeyen takımdık ne ilginç ki son iki maçı göz göre göre vermiş olduk. Savruk futboldan kopmamız gerekiyor. Yine eksikler var denilebilir. Eksikler öyle aman aman değil. Kaldı ki hani kulübe güçlenmişti diye sorarız o zaman.

Manisa maçı sonrası Eyüp maçı artık yerimizi netleştirir mi büyük ihtimalle ama üst tarafta kayıplar yaşamaya devam ediyor olması bizi tutuyor bu iddianın içinde.

Ne diyelim futbol şansı artık yanımızda olsun bundan sonrası için.