DEPLASMAN GALİBİYETİNİ ÖZLEMİŞİZ!

Altınordu mağlubiyeti ve son dakika beraberlikle ayrıldığımız Boluspor maçı moralleri bir hayli bozmuştu. Hüseyin Hoca’da tartışmaya başlandığı bir haftayı geride bıraktık.

Sular durulmadığı kulüpte Boldrin ve Novikovas kadro dışı kaldılar. Diğer taraftan Boldrin açıklama yaptığı ortamda aslında kendisini sahada göstermiş olsaydı bizler daha çok memnun olacaktık.

Düşünün ki öyle bir ortama geldik ki Pendik maçı bir nevi tutunma maçı mı yoksa düşüşün devam edeceği maç mı olacaktı diye düşünmeye başladık.

Oysa ki bu takımın şuan yeri ilk ikinin içinde olması gerekiyordu. En azından beklentiler böyleydi. Beklentimizin büyük olduğu futbolcular bizleri hayal kırıklığına uğratmaya maalesef bu yılda devam ediyor.

Pendik maçına istekli ve arzulu başlayan taraftık. Öyle ki daha ilk dakika dolmadan Osman’ın volesi az farkla auta çıktı. Bu iyi bir göstergeydi ve maçı mutlaka istediğimizi gösteriyordu. İlerleyen dakikalarda da buna devam ettik. Pozisyon azlığı vardı belki ama rakibe de alan bırakmadık ve pozisyon vermedik.

Laura daha dikkatli olsaydı ilk golü o bulabilirdi. Müsait pozisyonda topu auta gönderdi. Temposu çok üst düzey olmasa da rakibi de yükseltemeyen bir oyun anlayışımız vardı.

Laura, biraz daha istekli görüldü maçta. Daha çok hareketliydi diyebiliriz geçtiğimiz maçlara göre. İşte ona yapılan ve kırmızı kart da beklediğimiz bir pozisyon sonrası kazanılan serbest atışta topun başına sürpriz isim olarak Ali Ülgen geldi. Bizim başta Boldrin olmak üzere Celil gibi isimlerden beklediğimiz o gol Ali Ülgen’den geldi.

Takım öne geçti ama hepimizin düşüncesinde “Acaba sonunu getirebilecek miyiz?” sorusu hep aklımızdaydı. Rakip biraz kımıldar gibi oldu gol sonrası. Tempo da yükseldi. Buna karşılık bizde iyi bir kontrol oyunu ile cevap verdik. Laura ile yine gole yaklaşan taraf olduk ilk yarının sonlarında.

İkinci yarıya daha kontrollü başladık. Tempoyu düşürüp kontra ataklar aradık. Rakip alanda ise yaptığımız preslerle top kazanıp pozisyonlar aradık. Belki istenilen tempo yoktu ama skoru korumakta önemliydi en azından böylesi ciddi rakip karşısında bunu yapmak önemliydi.

Rakip ise Regattin ile gol aradı ancak Szumski buna müsade etmedi. Bu kez biz rakip alanda baskı yaptık Celil ve Yusuf”un baskısı rakip oyuncuyu hataya sürükledi ve topu kapan Ahmet Sağat, Lauraya usta işi pas attı. O da bunu iyi değerlendirdi ve farkı 2’ye çıkartan golümüzü attı.

Golden sonra rakibin yarı sahamızda daha çok görüldüğü zamanlar oldu. Bunda kalecimiz olmak üzere defansımız oldukça yerinde hamleler yaptı. Özellikle Yunus Emre çizgi önünde mutlak golü engellemiş oldu. İyi günündeydi genç isim. Bir ara öne çıktı pası ulaşsa çok daha enfes iş yapmış olacaktı.

Takım oyununu en azından bir nebze de görmüş olduk. İstek ve arzulu oyunun yanında daha dikkatli de oynadık. Diğer taraftan, özellikle böylesi önemli rakibe karşı az pozisyon vererek maçı bitirmekte önemliydi.

Genç hakem Oğuzhan Çakır bizleri başta korkutmuş olsa da gerçekten ortada bir maç yönetti ve başarılı bir günü geride bıraktı. Yani bizim derdimiz hakem değil hakemlerin de derdi biz olmayalım istiyoruz.

Düzelen işlerin yanında skoru da korumak önemliydi. Kaybetmiş olsak inanın kaos büyürdü. Kazandık şimdi olası bir seri ile bunu perçinlemek gerekiyor. Aksi halde sadece mehter takımı gibi iki ileri bir geri yapıp durur kimse de mutlu olmaz.

Altay karşısında alınan deplasman galibiyetinden sonra 2. kez deplasmandan galip gelmiş olduk. Elbette sahamızda kazanmak kadar deplasmanda da galip ayrılmak önemliydi. Doğrusu özlemişiz böylesi bir deplasman galibiyetini.

Ben öncelikle böylesi önemli rakibe karşı net bir skor alındığı hemde son haftaların formda takımı karşısında bunu yaptığımız için mutlu oldum. Takım bu şekilde daha özgüvenli hale gelecektir. Artık bizlere buna katlayarak göstermelerini bekliyoruz. Darısı Göztepe maçında diyoruz. Bu maçı da galibiyetle bitirip yükselişe geçelim artık. Takımdan tek bekletimiz tüm taraftarlar olarak budur.

KISA FİLM GÖSTERİMİ GİBİ OYUN YETMEZ!

Maçın içinde bir çok gelgitleri olan hem oyun anlamıyla hem hakem kararları anlamında gerçekten de finali de bizi üzen şekilde bir maç yaşadık.

Maça ilgi beklenenden azdı. Bunda elde edilemeyen sonuçların etkisi mutlaka var. Bu maçta da bunu yaşadık.

Eksikler vardı. En önemlisi eleştirsek de Fofana olduğu bir kez daha belli oldu. Yine Yusuf ve Mücahit de yoktu. Boldrin ve Harriss kenarda bekledi bugün. Novikovas zaten artık normalleşti.

Laura haftalar sonra direk başlayanlar arasındaydı. Celil sahadaydı ama varlığını daha çok hissetmek istiyoruz artık.

Daha ilk dakikada öne geçmenin mutluluğunu yaşadık. Öyle karambolden değil tam istediğimiz gibi baskı doğru paslar düzgün vuruş gol getirdi. Ahmet Sağat’ı baskısı Muhamettin Yusuf’a pası ve onun içeri ortasına Ahmet Sağat göğsüyle Laura’ya bıraktı o da düzgün vuruşla bizi öne geçiren golü attı.

Öyle bir baskı ki bizim gibi rakipte şaşırdı bu işe. Ne oluyor dedik bir anda. Olumluydu bizim adımıza elbette. Üçlü savunma riskini Hüseyin Hoca almış buna karşılık rakip alanda daha fazla görünüp pozisyon üretmek maksadıyla yapsa da bu işler böyle etkili rakipler karşısında acabayı içinde barındırır. Her ne kadar Balde’si yoksa da rakibin.

Yine kaçırdıklarımız oldu. Son vuruşlar yeterli gelmedi. Boluspor oyunu dengelediğinde biraz olun etkili gelmeye başladı. Yusuf, maç boyunca çok çalışkan ve üretken isimlerdendi. Ancak ilk yarının sonlarında o hareketi oldukça gereksizdi. VAR devreye girmesiyle gelen penaltıyla maç yeniden dengelendi. Rakibi morallendirdik ikinci yarı öncesi.

İkinci yarıya da etkili başladık. Çok geçmeden Yusuf’un pasıyla Ali Ülgen çaprazdan düzgün şutunu uzak direğe gitmesiyle yeniden öne geçen golü bulduk. Yani maç içinde üç gol öncesi de Yusuf faktörü vardı.

Skor üstünlüğünü alınca bunu korumak için oyun geride kabul ettik. Kontra ataklar bulduk. En can alanı kuşkusuz Laura’nın müsait olan Ahmet Sağat’a o pası vermemesi oldu. Yani ne denir buna bilemedim ama bencillikten öte oldu maçın bitişine bakarsak.

Hüseyin Hoca “Ben geri yaslanın!” demedim diyor ancak sahada olanlar buna uymadıysa sorun nedir o zaman? Rakip son 20 dakikayı baskılı oynuyor. Biz ise seyrediyorduk hocam. Oyuncu değişikliklerinde topu ayağında tutabilen bir Boldrin neden olmaz? Osman doğru hamle ise o zaman Polat yanlış hamle oldu. Hiçbir varlık göremedik bu genç oyuncumuzdan. Orta alan gibi kanatlarda çöktü. Harriss gelen bir topları ezdi maalesef.

Uzatma anlarında Yusuf’a yapılan net faulde VAR devreye girer diye bekledik ancak hakemin acelesi vardı ki beklemedi bile. İzlemişlerse de işlerine gelmedi golü iptal etmek demek ki? Kaçan balık büyük oldu. Üst sıralara yaklaşacak ve daha moralli hale gelecekken hoca dahil her şey eleştirel oldu. Hakemin özellikle ikinci yarıda ki kötü yönetimi dahi görülmedi. Çünkü skor her şeydir. Önce bunu alacaksınız. İyilerin olduğu maçı kötüler de olunca galibiyet de kaçarsa elbette topun ağzına gelirsiniz.

Mesela adam uzun boylu ne yapar bilinmez neden Zeki’ye kalır orada marke etmek? Alim adım adım takip etmeliydi. Belliydi rakip şişirecek içeriye hava toplarını uzun paslarla. Bunun yanın da Laura’ya o bencilliğinin nelere sebebiyet verdiği mutlaka anlatılmalı.

İyi başladığımız maçı son dakika da beraberliğe razı olmak. İnanın mağlubiyet acısı gibi geldi hepimize. Kısa film tadında oyun ile aldığımız skorları koruyamadık. Oyunu maçın geneline yansıtamadığımız zaman işte bu şekilde kalırsınız. Futbolun lakaytlığa tahammülü yoktur. Bunu da yaşadık. Çok üst düzey baskı ve oyun ile de neler yapılacağını da gördük. Devamlılık olacaktı hoca da demişti.

Hakem konusu bizlerin, ilk kriterim olmayabilir ancak kural işleyecekse bize de geçerli olmalı. Nasıl ki penaltıya itirazımız yok. Aynı şekilde yenilen o pozisyon başlangıcında da net faul görülmeliydi. Maalesef son haftalarda VAR lehimize olan pozisyonları görmezden gelmeye başladı. Bunu da dillendirmek hepimizin görevidir.

Formda bir Pendik karşısında bakalım neler yaşayacağız. Her maç bize başka hikayeler veriyor. Olası mağlubiyet kuşkusuz Hüseyin Hoca üzerinde ki okları da artıracaktır. Tıpkı dün oynanan oyunda ki son dakikaları kötü oynamamız gibi. Salt oyuncu profiline bağlamak yetersiz demek işte başladı yine kaçak güreşmeler yazarız.

Geldiğinde ki o pozitiflik yok mu oluyor hocam? Konuşulur hocam sen hep tatlıyı yedin ama acısı da var bu işin diğer tarafta. Önce sözlere bakarız sonra sahaya yansıyana. Ne diyelim sürekli baskı pres oyuncular müthiş, galibiyet kaçtı ama umutluyuz mu yazalım? Lig ilerliyor biz nerelerdeyiz Hocam? Bu taraftarı ikna etmen zor olur bilesin hocam.

YİNE ÜZÜLDÜK!

Birçokları gibi heyecanla maçı bekledik. Düzelen bir oyunumuz ve skor üreten oyuncularımız vardı. Herkes gibi galibiyet beklediğimiz bir maçtı.

İlk dakikalar aslında fena da başlamadık. Rakip alanda daha çok görülen pozisyonlar arayan taraftık. Ta ki Tanque’nin gördüğü talihsiz kırmızı karta kadar. Her ne kadar ayağını sakınmış olsa da karta diyecek bir şeyimiz yok. VAR uyarısıyla gelen kırmızı kart ile 10 kişi kaldık. Daha 10. dakikaydı üstelik.

İlk yarıyı fena da bitirmedik. En azından dedik ki tüm enerjiyi sahada ki oyuncularımız ikinci yarıya saklamıştır. 10 kişi de kalmış olsak daha iyi mücadele edeceklerdir. Yanıldığımızı çok geçmeden anladık. Duran top sonrası gelen gol ile mağlup duruma düştük. Yine bu hastalığımız depreşti.

Nasıl penaltı alınır gördük Ahmet İlhan ile ve sonrası bir türlü atamadığımız penaltı golünü gördük kalemizde. Elbette bize manidar geliyor. Hani kaçsa oh diyeceğiz ama yok beklediğimiz gibi olmadı.

Fofana topları ezdi rakibi geçemedi bir türlü. Harriss çalışmış olsa da yine üretken değildi. Yine Boldrin bari uzaktan şutlarını görelim dedik o da olmadı.

Kime ne diyeceksiniz. Beklediğimiz iki penaltı pozisyonu vardı hani biri neyse dedik ya Sağat’ı eski futbolcumuz Erdi bastı kalkmasınada izin vermedi ya işte ona ne diyeceğiz? Tanque’nin tekmeyse bu da tekme. Kaldı ki penaltı da cabası. Son dakika gelen Sağat golü yetmedi bize ve mağlup ayrıldık galibiyet beklediğimiz maçtan. Bir tür o galibiyet serileri gelmedi. Gelir mi doğrusu emin değilim. Bakalım Boluspor maçı neler gösterecek bizlere.

Tabi Hüseyin Hocaya şunu da belirtmek lazım. Rüzgardı şuydu buydu hocam; İyi de mücadelede olacak. Rakibi 10 kişi de yenersin istersen işte o yüreği görmek gerekiyor. Gezinenlerle istersen 15 kişi ol olmaz. Futbolcularımızın bazıları nasıl olsa 10 kişi kaldık bahane hazır mantığında bakıyorlarsa işe vah ki vah halimize! Unutmayalım ki böylesi maçlar şampiyonluk isteğini, arzusunu ve iştahını belirler. İşte o hırsı göremedik.

Bekliyoruz bakalım bu takım ne zaman şaha kalkacak?

İYİ OYUN GALİBİYET GETİRDİ!

Bandırma maçında oyunun iyileşme izlerini vermişti Hüseyin Hoca. Elbette yükselen oyun beklentisi bir anda olacak iş değil. Kayıp vermeden ya da az kayıpla bu oyunu iyileştirmek önemli olanıydı.

Kuşkusuz Gençlerbirliği takım hüviyeti olarak istenen boyutta olmasa da Hüseyin Hoca’nın yapmak istediklerini sahada göstermek bakımından da tam da istediği bir rakipti.

Elbette böylesi köklü bir kulüp için zor ama ligin çok gerisinde oldukları da aşikar. Üzülüyoruz tabi ama yapacak bir şey yok kendi adımıza. Kazanmamız ve üst sıraları artık iyiden kendisini hissettiren yapıya bürünmemiz gerekiyor.

Maçın hemen başında belki de tarihimizin en erken gollerden birini bulacaktık. Biraz daha dikkatli olsak 10.saniyede bu gerçekleşebilirdi. Hemen akabinde Tanque bu kez gole yaklaşan isim oldu.

Rakip alanda müthiş bir baskının neticesiydi bunlar. Belki de ilk kez böylesi istekli başlamamanın da bizde oluşturduğu heyecandı. Bunları istiyorduk. Nitekim bu baskı golü de getirdi. Yusuf Emre’nin presi, Novikovas’ın zorda olsa pasıyla rakibin hatasını iyi değerlendiren Tanque golü atan isim oldu.

Golden sonra yine rakip alanda çok görünen taraftık. Rakip alanda yapılan sürekli presler vardı. Ofsaytta olsa çok şık bir organizasyon izledik ki Novikovas ofsayta yakalanmamış olsa gerçekten uzun süre işte bu diyecektik. Yine de bu isteğimizi belirtelim.

Hüseyin Hoca’nın da tespiti ile ilk 30 dk bu presi genele yaymak önemli olan. Ancak bunun izlerinden öte uygulamasını artık görüyor olmak bizi dahada mutlu etti.

Gençlerbirliği’nin önemli bir atağını bizim de bir kez kaçırdığımız oyuncularını Yunus Emer çok kritik hamleyle kesti. Zeki kaçırdı ama onu daha da efektif görmeye devam edeceğiz kuşkusuz.

Yine Novikovas, Bandırma maçına nispeten daha iyi görünmüş olsada beklentimizin henüz gerisinde. Boldrin de yine istenilenin gerisinde ancak istek ve arzusunu daha iyi gördük bu maçta. Belki de maç eksiğidir diyelim.

Maçın ikinci yarısının hemen başında bu kez korner sonrası Alim ile golü bulduk. Farkı 2’ye çıkarınca bu kez rolanti oyunu tercih ettik.

Gençlerbirliği, biraz olsun cesaret gösterip üzerimize gelmeye çalışırken ceza alanı içine giremeden ataklarının sonuçsuz kalması önemliydi. Yine bir maçı daha kalemizden gol görmeden bitirmek oldukça önemliydi. Bunun için Hoca’nın dokunuşunu görmezden gelemeyiz.

Şu olabilirdi Fofana oyuna girdikten sonra daha çok pozisyon üretebilirdik. Daha çok gol atabilirdik bu maçta denilebilir. Yine onun da dikkati çekilmeli elbette ama önce sakatlığınının etkisi var mıdır bilmek gerekiyor.

Bir de Ahmet Sağat’ı eğer oyuna alacaksanız son dakikaları beklemenin anlamsız olduğunu düşünüyorum. Hüseyin Hoca belli ki taraftarlı bir takım çalıştırmak arzusundaymış. Bunu hissettiyor zaten. Taraftarlarımızda bu durumdan oldukça memnun.

Yeter ki kazanan ve bunu arzuluyan bir takım olmaya devam edelim.

Haftaya Hüseyin Hoca için de oldukça duygusal bir maç bizi bekliyor. Altınordu karşısında nasıl bir oyun olacağını merak ediyoruz. Yine kazanma arzusunu şüphesiz bekliyoruz. Ancak Hoca içinde bu apayrı bir maç olacak. Düşünün yıllarca çalıştırdığı emek verdiği bir takım, diğer taraftan yeni hedeflere yelken açmış yeni takımı.

Futbol bunun için güzel. Dün yoktur, bugün vardır. İşte tüm bu duygusallıkların beklediği ve apayrı bir hikayesi olacak maç bizleri bekliyor. Dileriz ki kazanan biz olalım ve hedefe adım adım yaklaşalım.

GALİBİYET KAÇTI!

Hüseyin Eroğlu, takıma geldiğinde tüm heyecanını ve tecrübesini takıma yansıttığını ve bunu hissettirdiğini görmüş olduk. Bununla birlikte aidiyet duygusunu takıma katmak için de epeyce çaba sarf ettiğini göstermiş oldu. 

Başta da kendisi hem ailesine forma göndermek suretiyle hem de kenarda 55 yazılı tişört giymesiyle de bizatihi örnek oldu takıma. 

Bunlar küçük nüanslar gibi görünse de önemli ayrıntılardır. Diğer taraftan hepimizi duygulandıran yıllar öncesinin videosunun kahramanını kulüpte ağırlayıp futbolcularla tanıştırması da önemli bir durum olarak kayıtlara geçmiştir.  

Tüm bunların anlam kazanması için elbette sahada da yansımalarını görmemiz gerekiyor yani birbirinin zincir halkası olmalı.  

Maçın genelinde istekli ve arzulu oyun göze çarpan en büyük unsurdu. Diğer taraftan topun daha efektif kullanılmaya çalışılması da dikkatimizi çekti. En azından pas trafiğinin daha sağlıklı kullanılması ve yapılan koşuların doğru yerlere olmasının çabası vardı. Elbette bunun sürekli yapılması önemli.

Maç belki golsüz bitti ama bir o kadar da bizim adımıza çok şansız bir maç geride kalmış oldu. Kısacası galibiyeti kaçıran taraf olduk.

Harriss’in direkten dönen topu önce bizi bir heyecanlandırdı. Yine ara ara rakibi ısıran görüntümüz rakip alanda çoğalma durumumuz göze çarpan etkilerdi. Zaman zaman defansın arasında kaybolan Tanpue’nin attığı golün ofsayt olarak iptal edilmesi canımızı yaktı. Kaldı ki bu pozisyonda VAR niye var sorusu geldi aklımıza. TFF’nin yetersiz ve de özensinliği çarptı yüzümüze. Öyle bir ofsayt çizgisi ki sormayın. Yani neden önem verilmez bu lige anlamak mümkün değil. 

Yusuf ve Mücahit gibi iki önemli ismin sedye ile oyunu terk etmeleri yüreğimizi ağzımıza getirdi. Düşünün ki Fofana, Boldrin, Osman ve Celil gibi önemli isimler zaten sakat bir de bu maçta iki değerli ismi daha maçın başlarında yitiriyorsunuz.  

İkinci yarı rakip daha bir önde başladı. Pozisyonlar da buldu. Szumski başarılı bir kurtarışa imza attı. Buna karşılık çok değerli bir penaltı kazandık. Tanpue topun başına geçti bu kez. Aman Allah’ım o nasıl bir penaltı kullanışıydı öyle. Hani 30 metreden gol adam dedik. Dağlara taşlara vurdu resmen. Topu havaya dikti ve mutlak galibiyetten olduk diyebiliriz.  

Ahmet Sağat oyuna girdinde yine iki fırsat buldu. Bunlardan biri kafayla vuruşu ki gol diye ayağa kalktık. Olmadı dedik yine oturduk kaldık.

Kaçan balık büyük oldu. Yine zaman zaman şutlarımız vardı. Etkili değildi bunlar. Novikovas ikinci yarıda oyuna girdi ama yokları oynamaya da devam etti. Beklentilerin gerisinde kaldı. Yine Laura kanatlarda oynadı bu kez ancak vasatı aşamayanlardı. 

Bakıldığında böyle deplasmanda 1 puan iyidir denilebilir. Ancak kaçırdıklarımızı görüp düşününce yazık oldu demeden kendimizi alamadık. Bandırmayı hazır bu kadar kötü yakalamışken oradan galibiyet ile gelmemiz gerekiyordu.  

Yine de önemli bir ivme kazanmış gördük takımı. Gençlerbirliği maçında daha iyi olacaktır mutlaka diye düşünüyorum. İyileşen oyun anlayışının yanında mantalitenin de gelişeceğini ve Hüseyin Hoca’nın da buna büyük katkı yapacağına inananlardanım.