KIPIRDAMA VAR AMA YETERLİ GELMEDİ!

Alman Teknik Direktör ile ilk maçımıza çıktık. Markus Gisdol takıma bazı dokunuşlar yapmış. Bunu net olarak gördük. Ancak yeterli gelmedi çünkü mutlak galip gelmemiz gereken ki rakiplerin de kazandığı bir haftada mutlaka olmalıydı. Kazanmalıydık işin Türkçesi!

Fofana kenardaydı. Ntcham yoktu maç kadrosunda. Yine Laura geri dönmedi Markus Hoca ile de. İlginç tabi Başkan çok bel bağlamıştı. Hayal kırıklığı devam ediyor kendisiyle ilgili.

Satka’yı tercih etti Yunus kenardaydı. Yine Emre kaptan çıktı sahaya. Bu maçta diğer maçlara nazaran gayet iyi görüntü verdi diyebiliriz.

Maçın genelinde rakip kalede daha üstün görüntü vermiş olsak da bir türlü golü bulamadık. Başakşehir de yine etkili geldiği anlar oldu. Direkten dönen topları vardı kalemizde.

Gol yollarında ki sıkıntıyı Marius ile de aşamadık. Belki çok bire birde kalamadı ki rakibin de bunda özellikle top bizdeyken kalabalık defans anlayışı da etkiliydi ancak bizde de kreatif özellikli futbolcu eksikliği göze battı. Sıkışan oyunları böyle aşarsınız. Düz bir oyun görüntümüz vardı. Belli başlı basit oyun vardı sahada yani bulursak atarız anlayışı sonuç vermedi bu maç anlamında.

Fofana, ikinci yarı terci edilir mi diye düşündük ki başka bu tarz bir futbolcunuz yoksa kenarda bekletme lüksünüz ki hele ki sıkışan oyunlarda olmaz. Tercih etmedim dedi Markus biz de Alman işi bir şey biliyor herhalde ama skor üretmeyince görünen köy kılavuz istemiyor. Çünkü bu özellikte daha endamlısı yok takımda.

Maçın genelinde özellikle kenarları iyi kullanmaya çalışsak da paslar rakip defansta eridi. Bir kaç pozisyon var Drongelen’in şutu mesela rakip eliyle mi çarptı tam anlayamadık, yine Holse’nin şutunu Volkan çıkarttı.

Hakem geri pası es geçti maçta ki inanılır gibi değil. Yine hemen maçın başlarında Marius’a yapılan bir hareket vardı ki incelenebilirdi. Başka maçlar olsa mercek altına alınırdı mutlaka. Bolca yakın çekimleri de görürdük. Var da uzun uzun bakardı. Murat Erdoğan maç taktir haklarını rakipten kulandı ne hikmetse. Sınıfta kalan bir yönetimi vardı.

Belki ilk defa bir maçı gol yemeden bitirdik ama bunu anlamlı kılacak olan golü de bulamadık. Demir attık altlara anlayacağınız. Buradan çıkılır mı elbette çıkarız. Ancak Başkan’ın öyle ilk onlar için takım yaptım sözleri de maalesef hava kaldı. Umarım şu yasak meselesi olmaz. Yoksa işimiz çok ama çok zor. Başka Samsunspor yok biz bu takımın daima başarısını isteriz.

ESERİNLE ÖVÜN BAŞKAN!

Her şeyden önce taraftardır bu takımın sahibi. Bir an bile yalnız bırakmadı takımını ve yine yanında oldu. Müthiş destekledi. Varlığını daima hissettirdi.

Sahada koca bir hiçler ordusu vardı. Geçen hafta çaresizlik yazmıştım. Bu kez de Sahada Yokuz yazdım.

Çünkü rakip maçın başında 10 kişi kalmış ve biz buna karşılık verememişiz. Cılız ataklar ve pozisyonlarımız vardı. Koskoca 90 dakikayı ıkına ıkına maç oynayarak geçirdik.

Bir Fofana ile pozisyonlar aramak akıl alır gibi değildi. Dimata da gezindi durdu. Değişiklikler mi o da maçın sonuna bırakıldı. Laura kenarda düşünün yani. Maçın temposuna katkı yapacak Fofana ile yegane isim bir de o var.

Rakibe zaman zaman verdiğimiz pozisyonlar sonrası nihayet kalemizde golü de gördük. 10 kişi kalmış rakibe gol dahi atamadan maçı tamamladık.

Başkan’ın sinsi planı evet sinsi planı tutmadı. Acaba maçı alırım Fuat Hoca ile bir şekilde devam ederim düşüncesi mat oldu. Evet tecrübeli hoca süper ligde de maçları var ama olmayacaktı olmayacakta.

Teknik adam olarak getirmedi bunun için ama kenarda o vardı. Çapa etkisi olmadı gördük. Olmaz da!

Neden patron olarak futbolcular onu görmedi çünkü! Yüksel Yıldırım, bu takımın sadece Başkan’ı değilsin aynı zamanda sahibisiniz. Takımı siz kurdunuz şimdi övünün bakalım eserinizle sene başında olduğu gibi. Hadi bakalım kolay gelsin. Bizler alışığız çileye ne de olsa!

Bizler yıllar boyu bekledik süper ligi ama içimize taş gibi oturttunuz!

ÇARESİZLİK!

Geçen sezon Hüseyin Hoca’nın ilk haftaları geçtikten sonra yakalanan ivme ve kolej havasıyla bu tür bir başlığı atmayı unutmuştuk. Elbette tekrar önümüze gelmesini dahi arzu etmezdik. Hep işler iyi gitsin, kazanalım ve bu mutlu serüven devam etsin diye isterdik.

Hafta içi Hüseyin Hoca’nın ayrılığını yaşadık. Aslında biraz daha sabredilebilir miydi? Elbette mümkündü. Kaçınılmaz son tabirini takım içinde futbolcuların Hoca’yı tam anlamak istememeleri de olabilir. Bunu tam bilmiyoruz.

Lakin bir şey vardı ki kenar ile saha uyumsuzluğu bariz olarak göze çarpıyordu. Bu durum da ayrılık kaçınılmaz oluyor. Kendisinin daha fazla olayı diretmemesi de karakterini ortaya koyması anlamında çok anlaşılabilir bir durum.

Emre Hoca ile çıkılan geçen sezon ki Sakaryaspor maçından sonra bu maçta da beklenti elbette galibiyetti. Nitekim bunu sahaya yansıtacak olanda bizatihi futbolcular olmalıydı.

Yeterince kafalar maçta olmadığını dağınık görüntü ile daha ilk dakikada yenilen golle görmüş olduk. Fark 2’ye çıkınca sahada ki görüntü ise hepimizin yüreğine taş gibi oturdu.

Sahada dağınık görüntü vardı ve bireysel olarak bir şeyler beklediğimiz isimler de ne yapmak istediklerini inanın kendileri de bilmiyordu.

İşte bu bize “Çaresizlik!” diye not ettirdi bana. Bir de Başkan’ın oturduğu yerde ki tutumu. Sosyal medyaya yansıyan o görüntüler her şeyi anlatıyordu. Zaten Emre Hoca’ya diyecek bir şeyimiz yok. Çünkü yapacağı bir hareket de yoktu.

Bu durumda futbolcular inisiyatif alır daima. Herkes başına buyruk. Osman ne yapsın?

Maçın son bölümünde kıpırdama olunca zorla gelen penaltı ve onu da kaçıran Dimata! Tekrarlanan penaltıyı gole çeviren Ntcam, maçın skoru belli etti. Sonrasında ki çaba işe yaramadı Sumudica’nın stresi de yansıdı ekranlara yansıdı bir ara. Ne yaparsın ki fark kapanmadı.

Bir de maç boyunca Okan’a yapılan ıslıklamalı protesto da çok şık kalmadı. Evet belli bir düzeyde anlaşılabilir ama yoğunluk oranını da kaçırmamak gerekirdi. Çünkü gol sadece kaleciyle yenilmiyor. Günah keçisi ilan etmemeliyiz Okan’ı!

Başkan’ın, yaptığı röportajlarda sarf ettiği takımla ilgili söylemlerin aksini yaşıyoruz. Maalesef ki kağıt üzerinde ki kalite henüz sahaya yansımadı. Düşünün ki maç öncesi Rıza Hoca’nın anlaşmaya yakın olması ve maçı yardımcısına izletmesi sonrası vardığı karar da şaşkınlığa yol açtı.

Bizler içinde takımla ilgili beklentinin ne denli hayal kırıklığına dönüşmesine ve sosyal alanda daha şimdiden teslim bayrağının çekilmesine yol açtı. Bu kadar da kötü değil aslında takım. Sadece hocasına güvenen bir takım oluşması yeterli olacaktır. Başka bir şey değil. Biz herhalde ilk bir kaç sırada ki takımlara bakıp da kendimizi çok aşağılara çekiyoruz. Bakın Gaziantep bize karşı çok üstün mü oynadı hayır! Ya ne yaptı kenar yönetimiyle uyumlu halde oyunu tuttu ve bulduğu iki golü de iyi değerlendirdi ve isteğini almış oldu.

Hayal kırıklığını bir kenara bırakıp iyi bir hoca ile anlaşıp takımı yukarılara çekmek gerekiyor. Aslında gönlüm de Rıza Hoca diyordu ama onun bu yaklaşımı da bir başka inkisar oluşturdu bende.

Yapacak bir şey yok. Dilerim Başkan doğru ismi bulur ve gelen isim de iyi bir dokunuş yaparsa takım kendisini bulur diye düşünüyorum. Dilerim ara transfer için yasak gelmez ve durum daha stabil hale döner.

Bence Başkan’ın istediği transferler de bir etki de TFF’nin anlamsız şekilde takımlara ve bize de uyguladığı transfer limitleri. Çünkü bazılarının bir dünya borcu olmasına rağmen uçurum şekilde ki limit farkları vardı.

Biz mi her daim Samsunspor demeye devam edeceğiz. Tutkumuzun peşindeyiz. Öyle olmasaydı başkaları gibi kolayını seçerdik.