Samsunspor hedefe koşmak istiyorsa mücadele edecek ve isteyecek. İlk maçta bunu gördükten sonra her ne kadar oyun anlayışını eleştirmiş de olsam “Samsunspor Gibi Oynamak!” başlığını atmıştım. İlk maçlar zordur ve bunu ilerleyen haftalarda düzeltiriz düşüncesi sadece bende değil taraftarından yazarına, yöneticisinden teknik heyetine kadar herkesin ortak kanaatiydi.
Gümüşhane maçı sonrası oyun anlayışının yanı sıra mücadelenin de olmayışı ile Sancaktepe maçında bu durumun tüm çıplaklıyla ortaya çıkmasıyla adeta hepimiz hayal kırıklığı yaşadık.
Kadro tartışıldı, hoca tartışıldı. Bunun adı kaostu. Bunu çözmek ve üstesinden gelmek ligin hemen başı dahi olsa böylesi büyük hedefleri olan kulüpler için zordur. Nitekim İsmail Başkan beklentiye soktuğu ve hedefi yüksek tuttuğu için ‘özür’ dilemek durumunda kaldı.
İsmail Uyanık’ın yıllar önceki yönetimini bilenler bilir adeta kaosu orkestra şefi gibi ustalıkla yönetmesiyle bilinir. Ancak kendi ifadesiylede yıllardır ara vermesinin dezavantajlarını yaşıyor kuşkusuz.
Taraftar her zaman daha iyisini ister ve bekler. Bu dünyanın her yerinde böyledir. Aksi taktirde zaten bir takımı tutmanın ve peşinde koşmanın anlamı yoktur.
Tüm bunları gözönüne aldığımızda Eyüpspor maçı gerçekten kritik bir maç oldu bizim için. Sadece 3 puan meselesi değildi. Skora göre birçok kararında alınabileceği bir maçtı. Bu tür maçları oynamak ve motive olmak gerçekten zordur.
Taraftarımız kendisine ayrılan yeri fazlasıyla doldurdular. Rakip takım yöneticilerini kutluyorum, 80 bin kişilik statta demek ki yer darlığı yaşadıklarından ancak bu kadar yer verebilmişlerdi.
Samsunspor ilk dakikalarda ki rakibin baskısını atlattıktan sonra daha çok rakip alanda gözüken taraftı. Kadroda birçok rotasyon yapmıştı Taner Hoca. Erkam, Oğuz ve İshak en dikkat çeken isimler oldu.
Oyunu rakip alan yığdıktan sonra pozisyon bulmak daha kolay oluyor ve bunun da meyvesini alıyorsunuz. Görülen sarı kartlar da maçın bizim açıdan ne denli baskı oluşturduğu ve stresli olduğumuzu gösterir biçimdeydi.
Rakip oyuncuların tıpkı önceki rakiplerimiz gibi hakem ile sürekli oynamaları, kendilerini çok kolay yere bırakmaları ve gereksiz tepkileri demek ki “Bu ligin jargonu böyle!” dedirtti bizlere. Taner Hoca işte böyle bir tepkiyle hakem tarafından kolaylıkla tribüne yollandı.
Ataklarımızda ki olgunluk biraz zayıftı. İshak’ın faktörü kendisini bu maçta hissetirdi ve onun uzaktan şutlarıyla etkili olduğumuz anlar oldu. Bir topunun da direkten döndüğünü söylemek gerekir. İshak’ın ilerleyen haftalar da katkısı daha artacaktır. Geçmişte milli takıma kadar yükselmiş bir futbolcudan da bizlerin beklentisi oldukça yüksek.
Yine Bahattin, bu devrede aslında daha becerikli olsa daha doğrusu top kontrolü biraz daha iyi olsa golü erken bulabilirdi. Herkesin ilk yarı golsüz bitti dediği anda İrfan sahneye girdi ve gerçekten enfes bir plase vuruşu ile golümüz geldi. Atağı başlatan Erkam’ın, Oğuz’u görmesi ile her ne kadar Ramazan’ın şutu rakipten dönmüş olsada İrfan’ın, rahat şut ortamını oluşturması sonrası geldi gol.
İkinci yarı skoru koruma içgüdümüz devreye girdi. Topu daha çok rakibe verdik. Bunun yanında kontra atalaklarla gol aradık. Ancak kalemizde tehlikelerde birbiri ardına geldi. Rakibe ceza alanı içinde birkaç sefer şut çekme imkanı verdik ve bunlardan 2’si Furkan’ın müthiş kurtarışına sahne oldu. Bir diğeri de direkten döndü ki skor 1-0 lehimizeydi. Yani bir nevi kader anıydı.
Hakemin maç boyunca oyuncularımıza çok kolay kart göstermesi ve rakibe ise aşırı toleransı vardı. Adeta eyyamcılık ve Samsunspor’u korudu korkusu yaşamamak için aleyhimize çok kolay kararlar veriyordu ki işte Savaş böyle bir ikinci sarı kart ile oyun dışında kaldı.
Buna rağmen oyunu her ne kadar yarı sahamızda sıkıştırmış da olsak iyi bir organize atak sonrası Bahattin ile farkı ikiye çıkartmayı başardık. Maçın uzatma dakikalarında oyundan düşen rakip karşısında yine Enes’in, karşı karşıya kaldığı ve mutlak atması gereken golün az farkla auta çıkması vardı.
Her yönüyle böylesi zorlu bir deplasmandan 3 puanla dönmek gerçekten önemliydi. Haftaya sahamızda ligin puansız takımı Ankara Demirspor ile oynayacağız. Bu maç belki kolay görünebilir iki takım dengeleri açısından ama tıpkı Amed maçı gibi tıpkı Eyüp maçı gibi ciddiyetle çıkılmalı. Artık iyi bir seriyle lige ağırlığımızı koymamız gerekiyor.
Bu ligin şakası yok. Takımımız gerçekten iyi ama bunu sahada daha fazla göstermek gerekiyor. Oyunu yarı sahamızda kabul ettiğimizde çok kolay pozisyon veriyoruz. Bunun önlemini almamız şart.
Diğer taraftan rakip alandayken özellikle final paslarımızın isabetine ve şutlarımızın artışını sağlamamız gerekiyor. Kanatlardan yapılan ortalar bilhassa daha çok hedefine ulaşmalıdır. Görüldüğü gibi rakipler biz gol atana kadar kapalı defans oynayıp, sürekli pas trafiğimizi kesmeye çalışıyorlar. Bu durum da gayet doğal. Önemli olan bizim buna nasıl bir reaksiyon vereceğimizdir.
Maçı zor şartlar altında bizlere ulaştıran Taraftarın Sesi ekibine de ayrıca teşekkür ediyoruz. En azından tüm güçlüklere ve olanaksızlıklara rağmen ve güçlü bir yerel kanalımız olmasına rağmen maçı anlayabileceğimiz şekilde bizlere izlettirdiler.
Nitekim Eyüpspor yöneticilerinden birinin alenen tehdit ve tüm sataşmasına rağmen yayını yapmaya devam ettiler. Bu yöneticinin mantığına göre Süper Lig dahil tüm taraftarların sosyal medyadan yayın yapmaması için uyarılması gerekiyor veya cezalandırılmaları. Oysa taraftarlar çok rahatlıkla stattan yayın yapıyorlar ve buna da engel bir durum yok. Öyle gözüküyor ki deplasmanlarda bu yıl onlara çok iş düşecek.