Ümraniye ile oynadığımız son maç hakem faciasıyla bitmişti. Kural hatasına rağmen tekrarlanmayan bir maç oldu ama bizim için TFF’nin kara listemize eklenen bir başkası kararı oldu.
Ümraniye sezona müthiş bir başlangıç yaptı ve 7 maçta kalesinde gol görmeden sahaya çıktı. Dirençli ve takım oyunu ön plana çıkan bir ekip hükmünde.
Yine de bizim bu maçtan mutlaka 3 puan çıkartmamız gerekiyordu. Maça da beklendiği gibi istekli ve arzulu başladık. Rakip, daha çok kontrollü oyun ile kontra düşüncesiyle başladı. Yemeden atma düşüncesini oyunun genelinde gösterdi.
Puana en ihtiyacı olan takım haliyle biz olduğumuz gibi onların istediği gibi daha önde oynaması gerekende bizdik. Çünkü öyle veya böyle deplasmanda alacakları puan da onların hedefi açısından önemli olacaktı.
Tüm oyun sistemini rakip üzerinde oyun hakimiyeti olarak düşünen Mehmet Hoca, ilk yarı boyunca aradığı pozisyonları da buldu aslında. Yasin ve Tomane ile gole yaklaştık. Belki kaleciyi rahatsız eden değildi ama hani golde olabilir türdendi bu pozisyonlar.
Yine rakipte önemli pozisyonlar yakaladı. Aykut dikkatliydi ve defans bloğu daha konsantreydi. Buna rağmen hızlı çıkan rakibi yer yer durdurmakta zorlandık.
Ümraniye’de öne çıkan unsurların başında Soner’i zayıf halka görmüş olacaklar ki onun arkasına çokça denemeler yaptılar. Bunların çoğu da havadan toplardı. Yine penaltı noktasına orta çalışmışlar. Defansın zayıf noktasını Recep Uçar bu konuda epeyce takımını çalıştırmış belli ki.
İkinci yarının hemen başında gole yaklaşan taraf bizdik. Daha tempolu daha çok isteyen görüntümüz vardı. Bunu bir türlü golle süsleyememek dakikalar ilerledikçe oldukça stres yaptı takımda.
Elbette Kutluhan Bilgiç faktörü vardı. Önce elle kontrolü es geçti sonra iki kez Tomane’nin yerde kalmasını. Üstüne üstlük bir de oyun hakimiyetini kurduğumuz dakikalarda ve çokça pozisyonlar ürettiğimiz anlarda yenilen golde cabası oldu.
O kadar rahat geldiler ki sanırsınız özel bir gol vermemiz gerekiyordu rakibe. Böylesi maçta bu dakikada oyundan düşmek yada konsantrasyon kaybı deyin anlaşılacak gibi değildi. De Valle göstere göstere attı golü.
Bah girdi oyuna çok geçmeden girdiği pozisyonda Glumaç’ın düşüyorken yaptığı uyanıklık içeren müdahale ile bu kez verdi penaltıyı Kutluhan Bilgiç. Hani mahalle maçlarında üç faul bir penaltı vardır buna yakın bir şey oldu. Vermedim vermedim ama sizde azıttınız gibi oldu verdiği penaltı.
Hasan penaltıyı gole çevirdi ve 8. maçın son dakikalarında ve Ümraniyespor da kalesinde böylelikle ilk golü görmüş oldu. Yine 10 kişi kalan rakip karşısında önce Berk sonra da Fofana ile yaklaştığımız golü bulamadık.
Milli maç arasına daha iyi bir nefes alarak gitmek isterdik elbette. Mehmet Hoca’nın maç öncesi açıklamaları da vardı. Bunlar biri rahat maç olacağıydı ki ilginçti. Diğeri de yersek bir fazlasını atarız. Yani hocam elbette de hani niye illa ki gol yiyelim diyesi geliyor insanın. Beraberlikle yetinmek durumunda kaldık böylesi önemli bir maçta!
Şimdi özetle 7 maçımız için ne diyelim diye düşünürken aklımıza gelen ilk cümle ne kel ne fodul oluyor. Yani ümit var ümitsizlikte var takım için. Bah biraz hareketli bir oyuncu. Bir şeyler katar mı bakacağız ama ligde maçlar azalıyor. Artık bu takımın şu net ki seri bir galibiyetler zinciri lazım. Yoksa zor yani. Bir de kendi rakiplerini yeneceksin ki senin süksen ve ağırlığın olsun ligde!
Maçın son anlarında yüreğimizi ağzımıza getiren Soner’e de geçmiş olsun dilerim.