Eyüpspor üzerinde yapılan yatırımlarla bugünlere geldi. Kendi halinde mütevazi bir takım olan Eyüpspor, şirketleşmeden sonra gelen yatırımla bugün 1. Ligin en iddialı takımların başında yer alıyor.
İstanbul’un çekiciliği futbol takımları içinde devam ediyor. Anlatmaya gerek yok durum ortada. İşadamları uzakta değil yanı başımda olsun diye takım mı alıyorlar diye düşünmeye başlamadım değil. Bunun içinde İstanbul müthiş cazibeli haliyle. Ne uğraşacaklar Anadolu takımlarıyla yok borcuydu yok taraftarıydı yok şuydu buydu. Baksanıza Başkan Yıldırım az mı uğraşıyor bizimle? Kime derdini anlatabiliyor. Kırk dereden kırk su getiriyor. Başlı başına ele alınacak bir konu bu biz maçımıza dönelim.
Samsunspor olarak hazırlık maçında yine göze hoş gelen futbol ile bizleri yine beklentiye soktu bu maç için. Elbette galibiyet en mükemmeli olacaktı. Lakin eksikler olması bizleri düşündürmesine rağmen yine de umutluyduk bu yatırımlı ve de tecrübeli takıma karşı.
Rakibi anlatmaya gerek yok. Zaten bize karşı favoriydiler. Bizim yol geçen hanı defansımıza her ne kadar balans ayarı yapmış olsa da Fuat Hoca, yine de kafamızda deli sorularla başladık maça.
Nurullah iyi bir başlangıç yaparak geldi buraya. İki maçta ortaya kendini geliştirdiğini göstermişti.
İki takım da kontrollü ve birbirini tartan iki boksör edasıyla başladı. Ara toplar arkaya toplar derken bir iki ısıran şutlar derken uzaktan şutla kalemizde gördük golü. Nurullah o boya rağmen neden yedi bu golü diyenlere boyuna güvendi diyelim. Her zaman söylerim bir adım kaleciler için çok önemlidir. Hele de uzak köşeye giden toplara yapılacak plonjonlar Son yıllarda buna çok dikkat etmiyorlar herhalde yada dedim ya kendine güven.
Golü yemiş ve de yumruk acısı hisseden boksör edasıyla rakip alanda daha çok görülmeye başladık. P.Dibba’yı bir durdurabilsek diye gözlemledim ne yalan söyleyeyim. Hatta Fofana’dan bu etkiyi bekler miyiz? diye not düştüm.
Neyse ki imdada penaltı yetişti. Tomane penaltıyı gole çevirdi ve maça ortak olmayı başardık.
İlk yarıda iyi bir mücadele seyir sevki yüksek bir maç vardı. İki takım da bana galibiyet gerek başkası yalan gibiydi. Sahte oynamadı iki takımda kaçakta güreşmedi. İki takımda birbiri yoklayan set oyununun iyi bir versiyonunu ortaya koyan pozisyon arayan ve bulan bir görüntü vardı.
İkinci yarı da kaldığı yerden devam etti. Rakip bir kez daha öne geçti. Bu kez defans uyudu. P. Dibba gelen pası çok iyi süzerek içeri girdi ve golünü yapmakta zorlanmadı. Genç Yunus iyi bir maç çıkarttı ama bu kez tecrübeye yenik düştü.
Nasıl bir reaksiyon vereceğiz diye gözlerken ışıldayan bir mücadele, pes etmeyen bir takım görüntüsü bizleri doğrusu umutlandırdı. Yerimiz buralar değil diyerek sahada varlığını gösteren bir takımımız vardı.
Bu kez Cihan çıktı sahneye. Timur’a cevap niteliğinde attığı uzaktan golle gözlerimizin pasını sildi. Bir kez daha beraberliği sağladık. Bu kez galibiyet aradık. Pozisyonlar verdik ama bulduk da.
Ancak o Tomane’nin 90+’da çataldan dönen topu yok mu ah be ah dedik bu kadar da olmaz ki!
Genç yaşta toprağa verdiğimiz Mahmut Baylan’ı tanımasam da o iri cüssesiyle herhalde dükkanı yıkardı diye düşündüm bir an. Sevenleri maçta da onu yalnız bırakmayan pankartını da görünce ne diyelim zor ailesine sabır kendisine de rahmetler dilerim.
Değişiklikler için belki Fofana biraz daha mı kalsaydı düşündüm. Maça kötü başlamıştı. Çok top ezmişti. Pozisyonlar başlamadan bitmişti evet ama ikinci yarının alınmasına yakın hissedilir bir etkisi de olduğu gerçekti.
Maç berabere bitti geriye mücadeleden sahaya yığılan iki takım oyuncuları ve bizler bu maçı da alsaydık diye mırıldanan taraftarlar kaldı.
Bu maçta bu kadar eksiğe rağmen hiç hissetmedik doğrusu. Hissettirmeyen futbolcularımızı ve hocamızı da tebrik edelim. Elbette futbol hatalar oyunu bir şekilde gol olacak yemeden atmak önemli ama rakip de yabana atılamayacak ölçüde. 3 yıl önce oynadığımız o mütevazi Eyüp değildi.
Bundan sonrasında en azından yukarılara tırmanmak için daha bir gayret gerekiyor. Çok yara aldık çok. Telafisi mümkün ama işte bunu kağıt üzerinde değil sahada göstermek gerekiyor.
Ümitlerimiz arttı mı arttı, yeterli mi değil! Görelim bakalım mevlam neyler…