BU ŞEHRİN ÇOCUKLARI SAMSUNSPORLUDUR!

Başlığı görünce ister gülün ister onaylayın isterseniz ütopya deyin. Bakış açınıza bağlı. Biz bunun için yazarız bunun için söyleriz. Ya ne dememizi isterdiniz beyim?

Zaman zaman da dile getiriyoruz. Çocuklarımızı mutlaka ama mutlaka Samsunspor’umuz ile özdeşleştirmeliyiz.

Aslında yazı notlarımın arasındaydı pankart. Öyle can sıkıcı bir akşam yaşadık ki bunu dahi yazmayı ihmal ettik. Nedir o; “Bu şehrin çocukları Samsunsporludur!” yazısı.

Bakıldığında oldukça masumane oldukça içten bir o kadar da geleceğe umut veren bir söylem.

Taraftarlarımız pankartı görünce alkış fırtınası kopardı. Hakkını verdi. Doğru söze ne denir ne söylenir.

Ancak birileri başka bir olay ile özdeşleştirdi bu olayı. Malum Yüksel Bey’in kızı bir çocuğa giymek ister misin? sorusuna olumlu cevap alınca üzerindeki Trabzonspor formasını dahi çıkartmadan, Samsunspor formamızı giydiriyor. Peki tersi olsaydı fırtına mı kopacaktı? Bizler bakanlara, vekillere ve basına bu bir “zorbalıktır” mı diyecektik? Asla!

Peki biri hem de ilimizde yaşayan biri özel durumuna bakmaksızın bunları yapıyor. Yetmiyor, bir adım öteye gidiyor. Sonra Yüksel Bey’e attığı twit sonrası “özür” yazıyor tabi kıyamet kopuyor. Bununla da kalmıyor besbelli yazı yazdığı yerleri ateşliyor, devreye sokuyor belli ki. Gazeteciliğe yakışmayacak ifadelere kadar uzanıyor. Pes artık!

Dışarıdan görende iki ilin insanı düşman zanneder! Ayıp arkadaş ayıp. Her zaman yazarız herkesin dostu var akrabası var. Kaldı ki bu mikro milliyetçiliğin kimseye de faydası yok. Aslında birçoğunun da hiç ilgisini dahi çekmiyor. Çok az kişi dahil oluyor bu olaya. Trabzonlu insanların birçoğu bu insanlar gibi düşünmüyor. Bilmezler tabi kimi derneklerinde Samsunpor köşesi olduğunu. Bilmezler mi o ilimizden de birçok insan maçlara gelir, tezahüratlara eşlik eder. Bilirler ama işleri güçleri fesatlık!

Basın toplantısında tam da söylenmesi gerektiği gibi söylüyor İsmail Başkan, “Özür dileyecek bir durum yok. Özürde dilemiyorum!” hakikat böyle. Şunu dahi söyledi “Böyle bir şey yaşanacağını bilsem bunu dahi yapmazdım!” Ancak birileri kaşıyıp duruyor ne yazık ki? Başkan zaten bu zihniyete de gereken cevabı vermiş oldu.

Sosyal alan, bir konu gerçekten uzatılıp köpürtülürse olacak işler olmaz denilen bir yer. Hiç mi düşünmeden yazar insan bilemedim. Bu şehrin çocukları tabi ki Samsunspor diyecek! Ya ne diyecekti? El insaf!

Bizler bunun için mücadele ediyoruz. Çocuklarımızı yıllardır alt liglerde olmamıza rağmen Samsunspor sevgisiyle büyütüyoruz. Elbette gün gelecek diye diye…

Düşünün ben büyük başarılar yaşadım. Heyecanı yaşadım. Daha benim oğlum büyüdü üniversite okuyor bir yıl o da yıllar oldu süper lig yaşadı bebeklik dönemini saymazsak. Halen Samsunspor diyebiliyorsa elbette bu bile büyük başarı. Sadece benim değil tüm Samsunspor duygusu ile hareket eden ve bunu ailecek yapan kişiler içinde öyle.

Yıllardır dolaşırım il il. Orada ki çocuklarımız ile denk gelir başka takım dediklerinde Samsunspor’u anlatırım. Zaten İsmail Başkan da yer yer bunlara değinir ve söyler. Bir ilin takımı o ilin öz değeridir. Kültür yansımasıdır. Salt bir futbol değil artık, bir kültür tanıtımının önemli bir ayağıdır.

Başkan da açıkladı uzun uzun. Yıllardır süren bir projenin yansımasıydı pankart. O halde iki ili karşı karşıya getirmek yada belli bir amaç doğrultusunda çalışan bazı kimselerin işgüzarlıklarına gülüp geçmek gerekiyordu ama iş o kadar büyüdü ki kayıtsız kalamadık.

Gururla yazıyoruz; “Bu şehrin çocukları Samsunsporludur!”

Buz İstifası!

İrfan Hoca ile ümitlenmiştim. Bunları da açık net bir şekilde yazmıştım. Oynanan futbolu baştan beri eleştiriyoruz. Hazırlık maçları dahil bazı yanlışlıklar var diye. Özel bir durumu yoksa Abdülkadir gibi direk kaleye yüzü dönük bir tecrübeli forveti kadroda tutması gerektiğini yazmıştık.

Elbette yılların hocası bir bildiği vardır dedik. Aslında Gümüşhane maçında 9 kişi kalınca gösterilen mücadele ile iyi bir hava yakalanmıştı. Kim ümitlenmedi ki o maçta?

Haftalar önce yazmıştım. Mazeret olmasın. İşi sıkı tutalım. Sonra takım oturmadı, eksiklikler var gibi söylemleri duymayalım. Ancak mağlup olmadık belki ama alınan beraberlikler mağlubiyet acısı gibi oturmaya başladı. Çünkü rakibiniz kayıpsız gidiyor.

Futbol sabır ve mücadele oyunu. Bunun için psikolojinizi dik tutacaksınız. Hocanın “Baskıyı kaldıramadım” demesi biraz garip olmuş. Kolay bir gidiş olmuş. Bundan sonra ki gideceği takımlarda en azından bir referansı var “Namağlup bıraktım!”

İçeride neler yaşandı neler olduysa artık. İsmail Başkan açıkladı bunları biraz. Talebini de iletti. Ancak bu tür baskılar böylesi kamuoyu olan her yerde var. Zaman zaman yazıyoruz böylesi baskılara hazırlıklı olan hem hoca hem de futbolcu gelsin. Yoksa işleri zor olur diye. Yani İrfan Hoca da bu baskıyı kaldıramıyorsa “Kim ile olacak?” sorusu geliyor akla ister istemez.

Artık bekleyeceğiz. Önemli olan takımın başarısı. Bizler taraftar olarak takımın başarısını yürekten isteriz. Pozitif eleştiri yapmaya çalışıyoruz. Ancak taraftarın beklentisi hem skor hem de oyun anlamında karşılanmadığında böyle garip gerekçeler kalıyor geriye.

Yıllardır var bu futbol. Yıllardır bu taraftar takımının peşinde. Tam ümitler sönmüşken geldi İsmail Başkan ve Yüksel Yıldırım. Öyleyse bizler bunu bilen birileri olarak desinler ki yorum yapmayın, yazı da yazmayın eleştirmeyin, sosyal alanda da uzak durun. Olur mu? Olmaz.

Çünkü hayat bir dengedir. Eğer siz taraftarı stadyuma çağırıyorsanız, eğer siz forma alın diyorsanız, şimdi de tv için bilet alın istiyorsanız bunlar olur ve yaşanır. Önemli olan bunların önüne geçecek unsurlardır. Diyor da başkan “Siz işinize bakın!”

Bakın kimler eleştirilmiyor ki bizimkiler onların yanında çok cılız kalıyor. İnanın üst liglere gittikçe bizim söylemlerimiz az bile kalacak. Bakın koca koca teknik adamlar yerden yere vuruluyor son zamanlarda.

Bu taraftar yeri geldi harçlığını verdi, yeri geldi kağıt topladığı parayı verdi, yeri geldi gece gündüz kapı kapı dolaştı. Deplasman demedi yol demedi kilometrlerce yol yaptı. Bunun dile getirdiği için Caner’i alkışladık.

Başarı için gerekli çalışmanın yapıldığından kuşku yok. Ancak eksiklikler neyse dileriz ki onlarda düzelir. Para var huzur yok ise sorunu içeride aramak en akıllıca olanı. Taraftar der çünkü bu taraftar yeri geldi “Paranız ödenir hakkınız ödenmez!” diye haykırdı eski 19 Mayıs Stadyumunda!

 

 

Bir yanıt yazın