Samsunspor da bir şeylerin yolunda gitmediği ama buna rağmen yine de ağır aksak oynayarak puanlar kazanıldığı aşikardı. Dedikodulara ehemmiyet vermeyelim dedikçe içerisi fokur fokur kaynamış.
Menemen maçında doruğa çıkan takım içinde ki huzursuzluk sonrası alınan kadro dışı kararları bizleri haliyle daha da umutsuzluğa itti. İten kadro dışı kalan futbolcular değil. Şükür alternatifleri var. Ancak olayın büyüklüğü ve derinliğiydi. Şükür ki Başkan Yıldırım zamanında müdahale etti ve şehre gelerek adeta ben buradayım dedi.
Ancak Burak ve Caner’in böyle bir hadiseyle ayrılmaları tüm taraftarlar gibi bizlerde de hayal kırıklığına sebebiyet vermişti. Yine Keremcan ise en azından elinden geleni yapıyor diyorduk. Yapacak bir şey yok eden bulur!
Hatırlamak dahi istemediğimiz bir Menemen maçı yaşadık hep birlikte. Haksızlıkları ortada. Hani pandemi vardı? Birbirimize yardımcı olacaktık. Ne çabuk da unutuyoruz. Kulüp gelirleri dibe vurdu. Tüm kulüplerde durum daha da vahimken bütün bunları es geçip başkanı köşeye sıkıştırma çalışması yapmak doğrusu yakışmadı. Ancak Onlar kendilerine yakıştırdı.
Başkan’ın yaptığı açıklamalar ise çok net olarak durumu ortaya koyuyor. Ancak hani derler ya yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik derken tüm bunların olması işte anlamaya zorlandığımız kısım buydu.
Tüm bunların akabinde oynanacak Bursaspor maçında ki reaksiyon ise merak konusuydu. Puanlar eşit hale getirilip son dakikaya kadar fırsat mı kollanacak yoksa pes mi edilecekti?
Başkan’ın hasta haliyle gelmesi durumu özetliyordu. O pes etmek yok demişti. Ama futbolcular buna cevabı sahada nasıl olacaktı?
Ertuğrul Hoca beklendiği gibi mini değişikliklerle takımı sahaya sürdü. Rakibi karşısında oyun üstünlüğünü ilk dakikadan ela aldı ve Yasin’in golüyle sezonun en erken golüne imza atldı. Hamroun’un baskısı, Savicevic’in şık pasına Yasin’in dokunuşu vardı.
Golden sonra da rakip alanda daha çok görülen daha fazla maçı isteyen görüntümüz vardı. Bursaspor ise ileride çoğalıp gol aramaya fırsat bulamadı. Daha çok uzun toplar denedi ama defans zamanın da müdaheleler yaptı.
İlk yarının sonlarında önce Mücahit ile serbest atıştan gole yaklaştık. Onun vuruşunu kaleci güçlükle topa dokundu ve top üst direkten geri döndü. Yine ilk yarı tek golle kapanır derken Yasin’den güçlükle aldığı topu Hamroun topu bu kez direkten ağlarla buluşturdu.
İkinci yarıya yine rakip alanda basarak başlayan ve pozisyon arayan taraftık. Farkı 3’e bu kez Couruer ile artırdık. Mücahit asist yapandı. Pozisyonu ise yine Hamroun başlattı.
Biraz olsun topu Bursaspor’a verince onlarda cezayı kesmekte zorlanmadı. Sonrasında oyunda kalmak ve farkı artırmaya çalışmak oyun iştahı anlamında göze hoş gelen kısımdı. Yasin’in topu yine direkten döndü. Gökhan Karadeniz oyunda kaldığı sürece 2 net pozisyondan yararlanamadı. Nadir bu kez asist ile döndü, Gökhan Alsan’a son dakikada verdiği pası o da gole çevirince maçı 4-1 gibi şık bir skorla kazanmış olduk.
Görüldüğü gibi bu kadro istediği zaman oyuyor. Oynuyor arkadaş. Baştan beri kızgınlığımız bu. Neden işi sağlama alıp daha önceleri bu skorları alıp taraftarınızı da başkanınızı da sevindirmiyorsunuz. Bakın Yasin’e beklediğimiz penaltıyı yazmadık bile gerek duymadık. Demek ki işi şansa bırakmayacaksın ki bu taraftarda sana helal olsun desin.
Kadroda yer alan her futbolcu değerlidir düsturunca mutlaka ama mutlaka kıymetlidir. Eğer Samsunspor forması giyiyorsa o armayı taşıyorsa önceliklerini gözden geçirecek. Kimse demiyor ki parasız oyna. Hakkını alıyorsun zaten alacaksın da. Kimsenin parası kalmamış şimdiye kadar. Yeter ki kulüp ayakta kalsın. Herkesin işleri düşerken, işsizlik kol gezerken sizler maaşlarınızı ki o miktarlar çoğu kimsenin kim bilir kaç yıllık maaş toplamı sizde buna göre biraz hareket edin. Paraları saçacağınıza oturun da hesabınızı kitabını yaparak hareket edin. Kimse sizden kazancınızı sormadı sormaz da bu taraftar sahada ki mücadelenize bakar. Bakıyor ama siz oynamayınca haliyle paranız mı ödenmesi diyor.
Ertuğrul Hocam, mutlaka sizin bir bildiğiniz vardır bizlerin bilmediği. Olayın içinde olan biri olarak. Gerçekten tartışılmanıza üzüldüm. Ancak bu kadar rahat bırakmamanız ve futbolcuları daha sert uyarmanız geriyordu. Hani kol kırılır yen içinde kalır diyorsunuz belki ama futbol kültüründe bu durum çokta öyle olmuyor. Kokusu ve dedikodusu çok oluyor. Futbolcuları yem etmemenizi anlıyorum ancak siz buna önlem alamadığınızda görüyorsunuz ki otoriteniz de saygınız da sarsılıyor.
Kalan 3 maç ince hesaplara inanın bu takım kalmayacaktı. Hatta şuan bu takım en az 7-9 puan önde olup bugün bu maçı üst lige çıkma maçı olarak hesaplamıştık. Olur muydu? Bal gibi olurdu.
Artık yapacak bir şey yok. Olmuşla ölmüşe çare yok. Bundan sonra kazanmaya devam gerisi Allah kerim!