NE UMDUK NE BULDUK!

Lige kötü başlayan Gençlerbirliği hafta içi maçında ilk galibiyetini almış ve biraz olsun nefes almıştı. Bize karşı ortaya koyacakları performansa göre de ligin serüvenini belirleyeceklerdi. Kısacası galibiyeti kaçırdılar.

Biz ise deplasmanda Bursaspor karşısında ki mağlubiyetin yaralarını sarıp yine yeniden diyecektik.

İki takımda istekli ve arzulu başladı. Goller daha erken gelebilirdi ancak son hamleler yerinde değildi.

Tomane şık dönüp vurdu top az farkla auta gitti. Gol olmuş olsaydı jeneriklik olacaktı.

Yine oyunu rakip sahaya tam anlamıyla yıkamadık ama pozisyonlar ararken kalemizde de çok rahat rakibe imkan vermemiz dikkat çekiciydi. Eleştirilen Boli yoktu. Yerine Berk vardı. Yine Ali Ülgen yerini Alaattin’e bıraktı.

Fofona tam istenilen gibi olmasa da önceki maçlara oranla bir tık daha iyi görüntü verdi. Nitekim Yasin’in güzel asistini golle süsledi.

Herkes önde soyunma odasına gideceğiz derken korner sonra kalemizde gol gördük.

İkinci yarıya daha baskılı daha net pozisyonlara ulaşan bir görüntümüz vardı. Kuşkusuz bu görüntünün yanında yine rakibe rahat pozisyonlar da verdik. İlginç ki akan oyunda gol yemedik ama bir diğer duran topla yenik durama düştük.

Fofona öncesinde net pozisyonda kaleciye nişanladı. Cihan’ın şutu defans çarpıp yükseldi indiğinde de kaleci güçlükle kornere çeldi topu.

Buna rağmen korner sonrası yenilen gole engel olamadık. Yine dikkat çekici bir diğer olumsuzluk da içeriye yapılan ortalarda rakip daima üstün oldu. Kim içeriye ortaladıysa rakip oyuncular karşıladı topu.

Son dakika da Allah’tan bu kez önce Yasin sonrasında da Tomane karşıladı ve topu ağlara gönderdik ve beraberliğe razı olduk.

Maçın genelinde savruk bir görüntümüz vardı. Tam bir disiplin oyun anlayışından uzaktık. Hani bir Keçiörengücü maçında ki gibi değildik. Belli ki Bursaspor maçı oyuncularımızı bir hayli olumsuz etkiledi.

Elbette geriye düştüğümüz bir maçı berabere bitirdik. Bu açıdan bakmak bizim işimiz değil. Mutlaka 3 puan alacağımız bir maç olarak bakıyoruz biz. Kaldı ki o ilk maçta ki havadan eser yok. Hatlar arası oldukça kopuktu. Evet bir hayli pozisyon ürettik ama çok ama çok rahat pozisyonlar verdik. Mesela Eleke 2 net pozisyon harcadı. Fişi çekebilirdi.

Yine Aykut iki gole rağmen mutlak goller çıkarttı. Müthiş çıkışlar yaptı. Ancak o kornerlere nasıl çare bulamadık buna bakmak gerekiyor.

Hoca üzerinde şu dönemde çok fazla bir şey demek istemiyorum ama daha dikkatli daha dirayetli ve biraz da sabırlı. Orta alan niye çöktü? Neden bu kadar rahat pozisyonlar veriyoruz?

Denizli maçı da yine ilginç bir maç olacak hem bizim için hem de rakip için. Bakalım orada bizi nasıl bir macera bekliyor. Öyle ya geçen sezon sıkıcı maçlar diyorduk bu yılda macera dolu oluyor maçlarımız. İzleyenler için iyi de bizler için durum hiçte öyle olmuyor. Skoru üretip tutmak ne denli önemli hepimizin malumu netice bu bir puan mücadelesi.

BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ!

Rakip Bursaspor olunca haliyle maçın havası da farklı oluyor. Taraftarı olan büyük bir camia. Lige iyi başlamadılar bu maç onlar için varoluş maçıydı.

Bize kadar galibiyetleri dahi yok. 1 puan ile yenilenmiş kadrolarından beklentilerin çok altındalar. Mustafa Hoca gitmiş, Fatih Hoca gelmiş. O da çare olmadı gözüyle bakılıyor ve tartışılıyor camialarında.

Biz ise milli maç arasını iyi geçirmiş sahamızda Keçiörengücüne karşı net bir galibiyet ile moralliyiz. Diğer tarafta çıkış arayan ama yaralı aslan gibi saldıracağı belli bir takım. Tıpkı Kocaelispor gibiydi durumu. Hocamız da bunu öngörmüş ve bekliyormuş..

Hızlı başlayan rakip alanda baskı yapan gol koklayan pardon biz değildik bu kez. Alışmışız işte. Hakikaten büyük bir oyun iştahı ve bizi adeta yarı alanımızdan çıkartmayan bir Bursaspor vardı. Ama ilk ciddi atağımızda bu kez şans bizden yana oldu ve Mehmet Akyüz’ün şutunu defansları kendi kalelerine yolladı topu.

Öne geçmenin moraliyle biraz daha boş alanlar buluruz diye düşündük ama olmadı. Keçiören maçından eser yoktu takımda. Tüm övgülerimiz geri tepti. Osman dahil. Ancak öyle bir şey ki o çıkınca da gördük ki takım tuhaf bir şekilde oyun dahi kuramadı. Ofansif anlamda kötü olduğumuz gibi defansta da adeta yıkımları oynadık.

Boli gecenin bahtsız bedevisi gibiydi. Önce penaltı yaptırdı sonra takımını geriye düşüren bariz hatayı yaptı. Olacak ya dedik ki rakip 10 kişi kaldı. Epeyde süre var. Hay kalmaz olaydılar sahada eksik. Daha da gülünç duruma düştük. Basit top kayıplarıyla 2 gol daha yedik. Biri de daha top ayağına yeni değmiş genç Batuhan’dan hem de!

Yazmak dahi istemiyor insan. Ligin başı; çok sular akar bu ligden. He anladık da biz bir varmış bir yokmuş masalları mı dinleyeceğiz. Gerçi biz alışığız zaten böyle salvolara. Alıştırdılar olacaktı doğrusu.

Bu haftalık bu kadar! Can sıkıntısı ayyuka çıktı. Keyifler kaçık. Bakacağız artık Gençlerbirliği maçına. Ha tabi taraftarımıza da büyük iş düşüyor. Bakın gördük takımlarını nasıl ayakta tuttular. Haydi bakalım uzun prosedürleri halledip takımı yalnız bırakmayalım.

TOMANE DÖNDÜ!

Milli maç arasından sonra takımın nasıl bir geri dönüş yapacağını merak ediyorduk. İyi bir Samsunspor sahada rakiplerine aman veremeyecek görüntüsü vardı. Nitekim üstün oynadığımız Kocaelispor maçında sahadan mağlup ayrılmamıza rağmen bunu görmüş olduk.

Sahada o maçtan bir değişiklik vardı. Fofana 11 de yerini almıştı. Nasıl bir performans göstereceği de hepimizin merak konusuydu.

Maçın ilk bölümlerinde iki takımda dengeli oyun koydu ortaya. Birbirini tartan birbirini yoklayan ve arka alanda açıklar arayan dengeli bir oyun vardı.

İlk gole yaklaşan taraf Keçiörengücü oldu. Eze şutu az farkla auta gitti.

Mücadelemiz iyidi ancak tempomuz çok düşük kaldı belli bölümlerde. Yine Fofana’nın maç eksiği belli etti kendisini. Etkisiz görüntüsü oyunda kaldığı sürede kendisini gösterdi.

Maçın temposu iyiden iyiye düştü diye yazarken Ali’nin içeriye ortasına Hasan’ın kafasıyla indirmesini gördük. Tomane usta işi vurdu kalecinin de dokunmasıyla top direkten döndü. Oluşan karambolde Hasan topu ağlara göndermeyi başardı. Doğrusu Hasan’a da ayrıca yakıştı bu gol.

Golden sonra haliyle tempo da yükseldi. Yine Tomane ile pozisyon aradık. Keçiören maç boyunca Eze ile goller aradı. Bunlardan birini yine Aykut iyi karşılamış oldu.

Oyunun kontrolünü iyi sağladık. Osman özellikle müthiş işler yaptı. Hem defansif anlamda hem de ofansta gerçekten güçlü ve takımını ayakta tutan isimlerin başında geliyordu.

Sakatlanan Gökhan’ın yerine giren Melih ile tempomuz gözle görülür biçimde arttı.

Tam maçın ilk yarısı biterken Tomane ile mutlak gole yaklaştık ama kaleci buna müsade etmedi.

İkinci yarıya hızlı başlaşan taraf Keçiörengücü oldu. Bunu iyi savuşturduktan sonra oyunu dengeleyip rakip alana yığmayı başardık. İlk meyvesini de Fofona ile yakaladık. Mutlak gollük pozisyon direğin dibinden auta çıktı. Auta gitmemiş olsaydı kötü başladığı ilk maçı en azından golle süslemiş olacaktı. Nitekim Mehmet Hoca da oyundan aldı.

Bariz şekilde oyuna ağırlığımızı koyduğumuz bu dakikalarda 2. Golün gelmesi de bize nefes aldırdı. Kaçan golleri arar mıyız duygusunu da yavaştan yaşamaya başlamıştık çünkü.

Hasan’ın kale dibinden dönen topu sonrası gelişen atakta oyuna sonradan giren Mehmet Akyüz’ün güzel asistine Tomane şık kafa golüyle cevap verdi. Güzel bir performasına bu golle süslemesi de ayrıca hem bizler hem de kendisi adına güzel oldu. Gerçi daha fazlasını da atabilirdi. Ancak hem ortaya koyduğu oyun iştahı hem de çok yerinde hamleleriyle ilerleyen haftalara damga vuracağını gösterdi.

2. Golün rahatlığıyla iyice oyunun hakimiyetini eline geçiren taraf olarak Çinari’nin son dakikaya bir 3. Gol içten bile değildi. Yine alternatif olarak Melih daha müsaitti.

Mehmet Akyüz daha bir başka oynadığını belirtelim. Melih sakatlığın etkisinde olmasına rağmen çok çalıştı. Soner dikkat çekiciydi. İstekliydi. Eleştirilen hava toplarında bu kez ıskalamadı. Yine Boli hatasız oynadı.

Yalnız Burak’a şunu belirteyim. Defansta tamam son müdahaleler yerine ama hoca onu ileri yolladığı dakikalarda topu kaçırmışız hemen önünde ki adama baskı yapacaksın. Sonrasında rakip bir anda düşen oyucularımızdan dolayı yarı sahamıza geldi. Eğer daha üst seviye hedefi varsa bunlara Burak’ın dikkat etmesi gerekiyor.

Elbette Hasan Kılıç’ı es geçemeyiz. Her anlamda sahada kendisini hissettiren, özverili bir şekilde oynamaya devam ediyor. İyi oyununu golle süslemesi önemliydi. Tomane’yi başlığa çekmemin nedeni belki ondan daha çok goller beklememizdi.

Çekindiğimiz bir rakip karşısında net bir skorla 3 puan almak önemliydi. Maçın genelinde az pozisyon verip son toplarda hata yapmamak önemliydi. Yine pozisyon üretkenliğimizde yerindeydi. Buna rağmen tempomuzu gözden geçirmemiz gerekir diye düşünüyorum. Tomane’ye hoş geldin diyor kendisini eleştirenlere de verebileceği en güzel cevap buydu diyorum. Devamı bekliyoruz.

Şimdi gözlerimiz deplasmanda çarşamba günü oynayacağımız Bursaspor maçında. Dileriz ki yine iyi oyun ile galibiyete devam ederiz. Çünkü rakiplerin kaybettiği bir ortamda galibiyetle ayrılmamız iyi oldu. Şimdi iş bunu taçlandırmakta.

TESİSLER BİZİMDİR, BİZİM KALACAK!

Maç esnasında taraftarlardan yükselen bu sese dileriz kulak verilir.

En önemli konu da şüphesiz Nuri Asan Tesislerinin Başkan Mustafa Demir tarafından sahildeki spor tesislerinin yıkılacağına dair olan sözlerin ortaya atılmasıydı. Bu konu yılllardır orada duran ve kastettiği Samsun halkının hiçbir zaman gündeminde dahi olmamış, kimsenin şöyle ne gerek var demediği bir yeri neden gözüne kestirdi anlamak zor. Kaldı ki sahilde o meşhur otelin halihazırda durmasına rağmen bunu da bilerek ki Samsun Halkı en çok tepkiyi bu otele göstermiştir. Dileriz ki bu yanlıştan dönülür. Bu ayrıca ele alınacak bir konudur. Tüm Samsunspor sevdalısı yetkililerin bu işe el atmalarını bekliyoruz.

OLMADI!

Geçen hafta oynadığımız futbol ve sükseli skora karşılık bu hafta formsuz bir Kocaelispor karşısında mutlak galibiyet bekliyorduk.

Kocaelispor taraftarlarının tat vermeyen son iki maçlarından sonra bizi favori gösteren mesajları vardı. Ancak bizler için ise iyi bir test mücadelesi olacaktı. Çünkü her ne kadar rakip için çanlar erken çalmış olsa da kaliteli kadrosu vardı. Bunu iyi değerlendirdik mi? Yani henüz form tutamamalarına karşılık maalesef olmadı.

Kaleyi Nurullah, Aykut’a bıraktı. İki yıldır vermediği kaleyi verdi. Aykut ise kritik kurtarışlara da imza attı. Yenilen golde hatası var denilemez. Yine Çinari, Melih’in sakatlığı nedeniyle onbir de başladı.

Eski oyuncularımız vardı kimi sahada kimi kenarda. Yılmaz ve Bahattin sahadaydı. Kubilay sonradan girdi oyuna. Yine bildiğimiz Kubilay oyunu vardı. Bir topu direkten döndü. Bahattin ise gol için çok uğraştı ama olmadı. Yılmaz ise özverili oyununa devam etti ve maçı kazanmalarında önemli bir ektiye sahip oldu.

Bize gelecek olursak. Çok tutuk başladık. Rakip oyunu yarı sahasında kabul edip bize karşı kontra atakla pozisyon üretmek için taktik uyguladı. Bunda da başarılı oldular. İlk ciddi pozisyonu da onlar buldu. Neyse ki Aykut başarılıydı. Son topu da Boli kornere attı.

Biz tempoyu artırıp rakip alana daha çok gitmeye başlayınca da pozisyonlar da geldi. Tomane sağ ayakla plase yerine pas verince mutlak gol kaçtı. Yine Boli kale önünden vuruşunu tecrübeli Korcan son anda çeldi. Gökhan’ın pas şut karışımı vuruşu kaleye paralel taça gitti.

Gökhan’ın ince pasında Yasin’in şutunu auta gittiğini gördük. Bunlar maça ağırlığımızı koyduğumuz anlardı. Buna karşılık uzun toplarla rakip pozisyonlar bulsa da Ali ve Soner iyi kademeleri vardı. Yine Burak iyi bir görüntü veriyordu. Lakin ilk yarının son anında maçın tek golü de Burak’ın ıskası, Soner’in de kademe hatasıyla gelen ortaya Bernur’un kafa vuruşu kale önüden ağlarımıza gitti.

İkinci yarıya da maçın tek hakimi olarak damga vurduk. İnanılmaz goller kaçmaya devam etti. Kaleci mi çalıştırmadık defans mı çalıştırmadık. Doğrusu kimi iyi yer tuttu kimi de iyi kademe aldı. Ancak buna karşılık daha kreatif bir cevap beklentimiz karşılık bulmadı.

Hele ki Akyüz oyuna girdikten sonra bulduğu o karşı karşıya pozisyonu gol yapacaktı. Bunları yapan bir futbolcudur ama bizler de donup kaldık o gol nasıl kaçar diye. Yasin’in uzun sürdüğü top sonrası yapılan defans müdahalesinde geri dönen topuna Akyüz çok akıllıca Tomane’ye bıraktı ama o da Korcan’ı geçemedi.

Hülasa bu maçı nasıl gol atmadan bitirdik doğrusu anlamakta zorladık. Ancak bunlara çözüm bulunmalı. Mutlaka bir şekilde topu ağlara göndermeliyiz. Şampiyonluk hedefinde işte hep sıkıntımız denk takımlardan alamadığımız puanlardır demiştik. Bunları aşmak için yapılan transferlerin buna cevap vermesi önemliydi.

Aksayan yönümüz topu rakip defans arkasına indirmediğimiz ölçüde hem kanatlara hem de orta sahaya yazar. Ancak mücadele anlamında dediğim gibi bir sıkıntı olmamasına rağmen üretkenlik ve rakibi hataya zorlayıcı unsurların daha çok devreye girmesi gerekiyor. Şöyle ki pozisyon ararken kalemizde çok rahata pozisyon veriyoruz. Kale önüne indiğimiz de rakip defansı aşmak anlamında daha çok alternatifler bulmalıyız.

Çözümü var tabi. İyi bir Fofana, Diomande ve Melunovic. Tüm bunları iyi bir şekilde monte edilmeli takıma. Sağ tarafta aksayan Çinari. Gerçi çok bir şey göstermedi ama onun da kaçırdığı mutlak bir gol vardı. Şık vurdu. Kaleci kornere çeldi. Ancak oyun anlamında Tomane gibi bir futbolcuyu gol pozisyonuna sokmak anlamında çok daha iyisini yapmalı. Yasin de mesala benzerini yapmalı. Önceliği gol atmak mı forvetine pozisyona sokmak mı? Buna cevap bulmalı Mehmet Hoca.

Gökhan bu maçta çok çalıştı mesala. Şut alanı bulamadı. Bulduğunu da iyi değerlendiremedi. Yasin yine özveriliydi. Kuşkusuz çok önemli bir isim. İşte önceliğine karar verecek.

Mesala kaç dış şutumuzu vardı? Kaç derinlemesine ince paslar vardı. Ortalar ne kadar isabetliydi? Mesala Mehmet Hoca hep bir yersek iki atarız iki yersek üç atarız dedi ama daha ikinci maçta gol atamadan maçı tamamladık. Hem de üstün oynadığımız bir maç sonunda tek golle mağlup olmaktan kurtulamadık. Tüm bunlar ve dahası Mehmet Hoca tarafından irdelenecektir diye düşünüyorum.

Kaçan balık büyük olur. Evet daha ligin başı ama böylesi maçlarda bunları kaçırmamak önemli. Yenemiyorsan da yenilmeyeceksin. Milli aradan sonra daha iyi bir Samsunspor görmek umuduyla.

SÜPER BAŞLANGIÇ!

Maçı yerinde takip edenlerin yanında stadyumda yer alamayanlar da az değildi. Çok kişi kapıdan döndü. Bunun elbette taraftarlarımıza bakan yönü de vardı. Normal zamanda değiliz ki mutlaka şartları iyi okuyup anlayıp işi stadyum önüne bırakmamak gerekiyordu. Diğer maçlarda daha iyi oturacaktır bu durum diye düşünüyorum.

Taraftarının önünde uzun süredir ilk kez oynayan takımımız süper bir başlangıç yaptı. Bununla birlikte hem oyun olarak hem de mücadele anlamında gerçekten gözümüzü doldurdu.

Belki rakibin zayıflığı diyeceksiniz. Ancak geçen hafta Boluspor karşısında ortaya koyduğu mücadeleyi görünce kim küçümseyebilirdi Balıkesirspor’u.

Yasin’in çok daha iyi işler yapacağını önceki yazımda belirtmiştim. Çünkü gerçekten bu tür yıldızlar yeter ki maçı istesinler sahada basmadık yer bırakmazlar. Sadece attığı goller ile değil aynı zamanda oyuna katkısı da tartışılmazdı.

Maçın daha başında 2 golü bulmuş ve oyun iştahı da düşmeyen bir Samsunspor gördük sahada. Bir ara herhalde Yusuf Şimşek “Kapandık 2 gol yedik bari ileri gidelim görelim ne olur?” dedi. Nitekim üstün olduğumuz dakikalarda Boli’nin ters vuruşu rakibin önüne düşünce fark bire düştü. Boli’nin tek hatasıydı. Talihsiz bir durum oldu ama yine maçı iyi bitirdi. Fit görüntüsüyle çok daha iyi olacaktır.

Oyunun tek hakimi olarak bitirdik ilk yarıyı. İkinci yarıya Balıkesirspor biraz daha önde başladı. Günün başarılı ismi Ali Ülgen’in maçtaki tek hatasını, Soner iyi kademeyle kapattı.

Bu dakikaları iyi oynayan rakip karşında oyundan düşmedik. Tipik Yusuf Şimşek anlayışı vardı. Oyunu tutup ikinci yarıya daha baskılı olup en azından 1 puan alayım derdindeydi. Bu durum biraz oyunu güzelleştirdi. Bizim de reaksiyonumuz açısından iyi oldu. Nasıl cevap vereceğimizi bir nebze görmüş olduk.

Çinari ki tartışılan bir isim olarak ne yapacağını görmemiz açsından iyi oldu. En azından saç baş yoldurtmadı. Gyasi gibi bir ara niye kararsız kaldı dedim ama çok kısa süre sonra da bunu yaptığı hem adam eksiltme hem de Yasin’e yaptığı asistle gösterdi kendisini. Asist demişken hem Ali Ülgen hem de Melih Okutan’ı da görmezden gelemeyiz. Ali Ülgen’in çizgide ki inadı, Melih’in de özlediğimiz ortası adeta pas hükmündeydi. Bunlardı bizlerin görmek istediği hareketler.

Bu maçı geride bıraktık. Göze hoş gelen futbol ile birlikte Osman’ı da Burak’ı da es geçemeyiz. Bu takıma Fofona ve Diomande katılacak. Melunoviç gelecek. Beklenti büyük haliyle.

Tomane mücadele anlamında gerçekten iyi görüntü verdi. Ancak ceza sahasında onu biraz daha beslememiz gerekiyor ki goller atsın. Yasin’in yıldızlaştığı akşamda ona eksi yazamayız. Çünkü adam eksiltmesiyle ona koridor açtı adeta. Hasan kalitesiyle zaten bize bir şey bırakmadı. Her yerde bastı ve maçın görünmeyen adamı oldu. Melih’e çıkarttığı top sonrası golün gelmesi oyunun akış yönünü belirlemesi açısından önemliydi.

Haftaya Kocaelispor karşındaki nasıl bir oyun ortaya koyarız bu kadar pozisyon üretir miyiz merakla bekleyeceğiz. Ümitliyiz elbette. Rakipler daha dişli oldukça oyunun kalitesi de artacaktır. Takımda bu kalite gözle görünüyor sanırım.

En azından bazı maçları biraz daha rahat izleyeceğimiz izlenimlerini verdi takım.

SAMSUNSPOR HAZIR MI?

Hazırlık maçları ölçü değil deriz ama kazandı mı tadına doyum olmaz.

Samsunspor son yıllara baktığımız da hazırlık maçlarını adeta domine eden bir takım hüviyetinde. Nitekim geçen sezon başlamadan önce de yine galibiyetlerle kapattığımız hatta rakip takım yazarlarının dahi galibiyetimize burun kıvırdığına şahit olmuştuk.

Peki ne oldu sonra? Sezona başladığımız da bir baktık ki çokta hazır değiliz. Takımın hazır olmasına daha çok var cümleleri dökülüverdi. Sadece Ertuğrul Hoca değil, önceki teknik adamlardan da benzeri şeyleri duyardık.

Bu sezon yine galibiyetlerle başlayan bir lig öncesi hazırlık maç serüvenimiz var. İyi olan bu ama lige ne kadar yansıyacağından emin olamadığımdan dolayı bu maçları analiz etmeyi çok düşünmedim.

Hazırlık maçlarında daha çok bireysel performanslar öne çıkıyor. Bu da gayet doğal. Ancak şu söylenebilir eğer lig maçlarına mücadele ve isteği daha da artırarak Mehmet Hoca yansıtabilirse işte o zaman bu takım çok işler yapar.

Kısaca belli isimleri değerlendirecek olursak;

Çok şey beklenen Çinari, Hakaj ve Darri gibi yabancı isimlerden aman aman bir performans göremediğimizi de söylemek gerekir. Yine Furkan Fehmi oldukça istekli gözükmesine rağmen o beklenen ekstraları bize göstermedi. Buna karşılık Osman gerçekten mücadeleci gücünün yanında kale önüne hiç çekinmeden inmeleriyle lige damga vurabilir.

Dikkatleri üzerine çeken isim bence Yasin oldu. Bazılarımız bencil ve çok pas vermiyor diyebilir. Şu bir gerçek ki, oyuncuların karakteristik özellikleri bellidir. Buna ya katlanacaksınız ya da uyum sağlayacaksınız. Nitekim Mehmet Hoca’nın zaman zaman seslenmelerini de duyduk. Yasin, hazırlık maçlarını belli ki çok seven biri değil. Sakatlanma endişesi olabilir. Ancak oyuna ağırlığını koyduğunda neler yaptığını o kısa süre içerisinde yani oyunun belli bölümlerinde vites yükseltirken gördük. İyi bir Yasin takıma maç kazandırır.

Gökhan Karadeniz en son Fatsa maçı hariç sahada çok istenileni göstermedi. Dedik ya tecrübesiyle eğer o eski günlerine dönebilirse yine çok işlere imza atabilir.

Barış Başdaş evet ben varım dedi. Boli yine fit duruşuyla zaman zaman aksamış olsa da tecrübesiyle güven veren isimlerden.

Cihan Karaman, ayağını iyi kullanan, rakip kaleye etkili paslar ve şutlar çıkartmasıyla izledik. Hoca ne der bilemem ama süre alırsa iyi işler çıkartır diye düşünenlerdenim. Yine Yunus Emre de hiç sırıtmayan isimlerimizden. Genç yeteneğimiz bana güvenin der gibiydi maçlarda. Çıkarttığı toplar, rakibi kovalaması ve zamanında müdahalelerini gördük aldığı sürelerde.

Djedje! Aslında hepimizin çok şey beklediği ama bir türlü nedenini anlayamadığımız ki öne sürdüğü sebeplere inanmamız güç olan bu futbolcumuzun ayrılış hikayesi gerçekten ilginç. Ne diyelim yolu açık olsun. Onun yerine gelen Diomande ise gerçekten önemli bir isim. Duruşu sağlam ve oyuna hakimiyeti olan bir isim. Eğer ki sakatlıkları nüksetmez ve bizi yalnız bırakmaz ise gerçekten lige damga vuracaktır. Çok kaliteli bir isim ki tanıyanlar Djedje’den iyi bir isim olduğunu söylüyorlar.

Forvet hattımız en çok konuşulan isimler arasında oldu. Bir çok isim zikredildi. Nihayetinde Melunovic ile karar kılındı. Kapalı kutu. Nasıl bir performans sergileyecek göreceğiz. Ya Mathias gibi hayal kırıklığı olur ya da lige damga vurur gönüllerde taht kurar. Hele bir görelim meziyetini.

Tomane, forvet hattın vazgeçilmez ismi olacağı kesin. Ondan bu sezon çok şey bekliyor hem başkan hem de taraftarlar. Biraz da onun sakatlığının tam geçtiğinden ötürü çok maliyetli bir forvet alınmadığı kanaatindeyim. Başkan böyle tercih etti.

Mehmet Ayüz isteksiz göründü birçoğumuza göre ama hazırlık maçlarında o yaştaki bir oyuncu için bu gayet doğal aslında. Önemli olan ligde alacağı sürelerde takıma ne katacağıdır. Dileriz Umut Bulut’un etkisini gösterir bize bir nebze de olsa.

Kale emin ellerde. Bundan bu sezon eminiz. Nurullah yalnız değil. Diğer iki kaleci Aykut ve Alp oldukça etkili maçlar çıkarttılar. Bu yönde bu sezona daha rahat başlıyoruz.

Genel olarak öne çıkanlar ve merak edilenleri yazmaya çalıştım. Önemli olan takım oyunu diyoruz. Elbette takım oyunu da sahaya çıkan futbolcularımızın bireysel kabiliyetlerinden geçiyor. Biz sahada önce mücadele görelim. Bir takımın en büyük özelliği istek ve arzuyu sahaya yansıtmasıdır. Kabiliyetler de ortaya çıkınca takımın başarısı da artar. Yoksa klasik top oynamayla yani al gülüm ver gülüm, topu at arkadaşına o uğraşsın, sıkıştır topu açma, karambole oyna işte olmuyor böyle. Oyunu okuma diyoruz yıllardır. Öncelikle en klas hareketler burada çıkıyor ortaya. Hani derler ya işte bu tam isabet. Öyle yani. Bizler, basan, koşan, rakibi yıpratan, ona nefes aldırmayan, sağlı sollu ataklar yapan, goller atıp rakibi adeta ablukaya alan takım görmeyeli epey oldu. Bundan dolayı biraz daha itidalli başlıyorum sezona. Hele lig maçları başlasın diyenlerdenim.

Mehmet Hoca, bu hem şanslı hem de çok şansız. Ama tecrübesiyle futbolcularla ikili ilişkileriyle bu işi başaracaktır. Yeter ki talebeleri ona yardımcı olmayı tercih etsin. Başta da tecrübeli olan isimler.

Balıkesirspor maçıyla yeni serüvene start alacağız. İlk maçta % 50 hakkımızı dolduracağımız kanaatindeyim. Yeter ki istenilen aşıdır, testtir ve tüm talepleri karşılayalım. Takımı yalnız bırakmayalım.

Haydi o beklenen süper lig için hep birlikte yol alalım.

SİL BAŞTAN!

Büyük umutlarla başladığımız süper lig yolculuğumuz yine akim kaldı!

Nerede eksiklik vardı, kimlerde en büyük hata, neden bu durum oldu?

Taraftarların hepsi büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor. Her ne kadar takımı ağır eleştirmiş olsa da kimse bu durumu yaşamak istemez. Zaten isteyen de taraftar olamaz. Herkesin gönlünde yatan bir aslan vardır derler. Ancak ne olursa olsun önemli olan takımın başarıya ulaşmasıdır diye bakar taraftarlar. Elbette taraftar olanlar için yazıyorum.

Kimin başı ağrımadı, kimin kalbi yorgun düşmedi, kim göz yaşı dökmedi giden koca bir sezonun ardından? Taraftar olanın elbette.

Altınordu maçının kritiğini şeklen yaparsınız ama artık onun da bir önemi yok. İstatistikleri değiştiremedik. Hem play-off’lardan çıkarız bu kez sözümüz hem de 3. takım çıkamaz söylemini 2. takım olarak ekleyemedik.

Maçın genelini rakip yarı sahada oynamak ve o baskıya 3. golü sığdıramadan üstüne üstlük birde jenerik gol yiyerek veda etmek bu yılın süper lig yolculuğuna! Sahiden acı son oldu…

Futbolun güzelliği der başkaları bize bakanı ise adaletsizliği söylemi kaldı dudaklarımızda!

Gidenin ardından yada yere düşenin ardından atıp tutmak kolaydır. Ertuğrul Hoca, içinde neler yaşıyor neler barındırıyorsa bilemiyorum ama baştan beri oldukça gergin bir sezon yaşadığı da gerçek. Son çıkarken ki o hareket yakışmadı onun en baştan duruşuna. Tanıdığımız ve bize imza attığı ilk 1989 dan itibaren çizdiği o profili bir hareket ile elbette silemeyiz ama önce bir özür borcu, sonra da nedenlerini açıklaması beklentimiz. En azından ona baştan beri güvenen ve inananlar hatırına. Hiç sarsılmayan inançlı olan taraftarlarına. Şartı mı şart.

Baştan beri değilse de sezonun son bölümlerinde bir kopuşlar zinciri vardı Hocada. Bunun özel nedenleri var mıdır? Para her şey değil mutlaka duygusal insanlarız pekala olabilir. Etkiler yani ne olursa olsun. Bu piyasa da bunun sıkça örnekleri yaşanır. Bunun için önce sağlam bir kafa yapısı şart. Girmeyeceğim konumuz bu değil.

Samsunspor, büyük bir hayal kırıklığını geride bıraktı. Hem de 1. Lig de şimdiye kadar en yüksek puan olan 70 puan almasına rağmen. Düşünün ki 3 takım da aynı puanla göğüslemiş ipi ama siz kalmışsınız. Olacak iş değil!

Büyük bir dramdır bu. Elbette sezon içinde bunun bir çok sebepleri oldu. Yazıldı çizildi. Sabote edenlerin olduğundan rakiplerin ayak oyunlarına kadar. Apayrı bir değerlendirme konusu. Diğer taraftan hakem hataları. VAR olsaydı dedik. Ne demek istediğimiz son iki Altınordu maçında anlaşılmıştır sanırım. İki net penaltı VAR’dan geldi. Göremedi iki hakem de!

Yanalım da hangi birine yanalım meselesine döndü bizim bu iş. Yönetim, Teknik Direktör, Futbolcu, Hakemler, Rakipler bu sıralamada en büyük hata kime yazar?

Kimse son ikisine bakmaz. Teknik Direktörden başlar sonra futbolcu der. Yönetim dahi 3. sırada yer alır hatalar zincirlemesinde. Konuştuğum kim varsa o bizim şike var dediğimiz, hakem hataları dediğimiz şeyleri hiç birini bilmiyor. Bilemez de. Ben de başka takımları bilemem o kadar ince takip etmem. Bunun için zaten herkesin canı yandığında sesi fazla çıkıyor. Bu piyasa böyle bunu değiştiremezsiniz. Ne kadar canın az yanarsa işi. Yada başkaları gibi ben işimi halletim ya bana ne meselesi.

Başkan Yüksel Yıldırım elbette hepimizden fazla yüreği yanıyor. Verdiği Mustafa Erkanat sözü şimdilik olmadı, yine baştan beri taraftara söylediği. Bunu elbette hoca ve futbolcularla görüşmeleri sonrası onlara yaptığı yatırım sonrası diyor. Hani boş bir laf değildi. Kim olursa olsun yazar ilklere bu takımı favori olarak. Zaten otoriteler de bunu bekledi. Bu takım çıkar denildi her ne kadar futbolumuz umut vermese de. Kıl payı söylemi hayat buldu yine bizde.

Buna rağmen Başkanın güçlü yapısı bize de güç veriyor. Son attığı mesaj da “Başkanı takip etmeye devam edin lütfen. Kısa bir reklam arası aldık. Haziran başında yeni bir beyaz sayfa açarak gelecek sezonun transfer ve yönetim çalışmasına başlıyoruz…”

Başkan yeni bir yol haritası belirleyecek. Ertuğrul Hoca kulüpten ayrıldı. Bu devam etmeyecektir. Teknik adam olarak kimi direksiyona getirecek bakacağız. Henüz isimler yok. Mutlaka kafasında B planı yapmıştır başkan. Ancak çalışması kolay görünse de bir o kadar da zor bir başkan profili var. Bunun için güçlü bir geçmişi olan biri gerekiyor. Hele de Ertuğrul Hoca gibi birinden sonra gelebilecek isimler öyle aman aman olmayacaktır.

Her şey sil baştan olacak. Rakipler de öyle üstten 4 alttan 3 takım toplamda 7 yeni rakip! Kadro yapıları şekillenince kimlerin ön plana çıkacağı görülecek. Üstten gelenlerin bir çok yabancısı var. İyileri kalacak mı? Mali yapıları şampiyonluk için uygun mu? Bunlar cevaplanacak önce.

Alttan gelenlerin ise kadroları nasıl şekillenecek? Bize bakan ise kimler kalacak kimler gidecek? Gelecek futbolcuların kalitesi. Aynen kalitesi bunu çok net gördük. Gyasi ve Plumain acı tecrübesine Coriuer de eklendi. Tomane tekrar sakatlanır mı? Diğer oyuncular açısından apayrı bir durum zaten.

Dolayısıyla bizim de sil baştan bir liste yapmamız gerekecek. Görünen o ki öyle kolay olmayacak. Gelecek yıl bu yıldan daha zor geçecek. Başlarda yazmıştım 2 puan ortalaması yetmeyebilir. Şimdiden yazayım gelecek yıl çok rahat yeter hatta biraz aşağısı bile olur. Takım dengeleri. Ha yine şimdiden yazayım ilk 8 takım içinde şekillenecek takımlardan alacağınız puan bize şampiyonluk getirecektir. Bu yıl ki tabloya bakın. En çok kayıp ilk 8 da olan takımlardan olduğunu göreceksiniz. Sadece onlara 25 puan bıraktık. Bursaspor ve Bandırma da 5 puan. İlginç ki alt sıralardan Menemen’e puan bıraktık o da iki maçta 4 puan. Ancak bizi son maçlar anlamında sıralamadan eden ise gariptir ki Menemen maçı oldu. Demek ki kaybetme lüksün yok.

Tabi bunların tüm değerlendirmesinin yapacak olan teknik heyettir. Hepsi de profesyonel insanlar. Biz burada üstün körü geçiyoruz.

Artık üzerimizde ki ölü toprağını atıp yine yeniden diyerek başlayacağız. Tıpkı balıkçılarımızın söylemiyle “Vira Bismillah!”

KOLAY OLMAYACAK!

Altınordu başkanının açıklamaları damga vurdu önce gündeme. Sonra Hocaları olayı düzeltti ve mücadele edeceğiz dedi. Başkan’ın açıklaması bizi bağlamıyordu zaten. Yüksel Başkan uzun uzun anlattı ki doğrusu buydu. Yani rakip başkanın açıklamaları eski usul bir algıydı.

Hani önceden yabancı takım teknik adamları bizim takımlar için çok iyidir şöyledir derler ve maçı alıp giderlerdi ya öyle bir şeydi. Enterasan ki bizim sonuçta öyle oldu.

Kolay olamayacaktı. Bunu biz iyi biliyoruz ancak sahada karar verenler de aşırı şekilde ayak uydurdu. Temkinli futbol işi bize pahalıya neden oluyor.

Düşünün son haftalarda o havalı sükseli oyundan eser yoktu. Yasin sarı kart görene kadar iyi başlamıştı. Ancak erken sarı kart ondan önceki maçlara göre eser bırakmadı. Belki de hakemden çekindi. Maç öncesi kasıtlı atandığını düşünmedik değil Bitigen’in.

Kontrollü oyunu, Hoca da söyledi bu tür maçlar için taktiktendir dedi. Olabilir. Ancak rakipten çekinerek oynarsan hata yapan da sen oluyorsun. Nitekim golsüz geçen ilk yarının ardından ikinci yarının başında Nadir’in asist yaptığı rakip oyuncu boş kaleye golü attı.

Skoru dengelemek için sürekli oyunu rakip alan yığarken açıklarda verdik ki en önemlisi Ahmet İlhan’ın şutunu Nurullah’ın müthiş kurtarışıydı. Belki de turu getirdi. Bilemiyoruz.

Rakip alan oyunu yığdık belki ama aynı ölçüde kale önünde etkili olamadık. Ya kaleciye rahat şutlar attık yada rakip defansın ayaklarına takıldık.

İlk defa bir şans anı geldi karşımıza Bitigen VAR sonrası verdi penaltıyı ama Gökhan Alsan beklenmedik şekilde kötü kullandı ve kaleci topu çıkrattı.

Beraberlik golü de ellerimizin içinden uçup gitti. Düşünün bir çok maçta gol yiyebilen kaleci ve defansa çok gol atan özelliğimiz işe yaramadı. Gökhan Alsan tercihini tartışmaya gerek yok. Geçmişte her penaltıyı atmış neticede. Sadece psikolojik olarak belki başka tercih olabilirdi denilebilir.

Maçın en önemli olayı kuşkusuz ilk kez VAR ile maç oynadık. Toplam da üç kez VAR’a gitti Bitigen. İkisi rakip takım Altınordu için oldu. İlkinde penaltı bekledi Ahmet İlhan ve devam kararı çıktı. 2. Nurullah’ın omzuyla müdahale ettiği top için gitti. 3. Var inceleme de bizim beklentimiz üzerineydi. Devam kararı değişti ve Penaltı geldi. Demek ki itirazlarımız haklıymış. Ancak maalesef bunu da gol yapamayınca ağzımıza tıkandı kaldı resmen. O sorumluluğu alıyorsan atacaksın Gökhan!

Artık tüm umutlarımız ve varoluşumuz ikinci maç yani rövanş maçına kaldı. 1-0 dönülmeyecek skor değil. Acı tecrübe var. Ancak bulunacak erken gol ve goller bu umudu yeşertebilir. Yani son ana kadar mücadele. Yenilmeden atılancak goller turu getirecek. Artık çok bir şey yazmaya gerek yok. Her şey ortada. Umut vermeyen oyuna rağmen bambaşka bir takım bizi bekliyor olabilir. Elbette olumsuz yazanlar olacak ama unutmalayalım ki bu işe futbolcular karar veriyor.

Ne diyelim kısmetleri açık olsun!

SÜPER LİG İNANCIMIZ TAM!

Süper Lige iteleye kakalaya denir ya öyle çıktı iki takımda. Gerek var mıydı? Hırsları onları yanlışa sürükledi. Giresun’un sessizliğinin nedeni son maçlarında anlaşıldı. Oysa hep birlikte ses yükselmeliydi ama biz yalnız kaldık.

Üç maymunu oynayan sadece onlar değildi. Tff yönetimi başta olmak üzere aklı selim bildiklerimiz sureti haktan görünüp yine bu açık seçik şüphe götürmez ayarlı maçlara sessiz kaldılar.

Başı çeken Tuzlaspor bu takımların. Düşünün pazartesi tüm liglerden atılması gereken bir takım var ortada. Onlar iş tutanların da yine aynı şekilde hakları elden alınmalı. Ama kime anlatıyoruz kime yazıyoruz. Diyeceksiniz ki bu aşamada kendimize de kızalım. Elbette sene başından beri bunu yapıyoruz zaten.

Düşünün ki 70 puan ile ortalamanın üstünde almışsın puanı, ligin en az mağlup takımısın ama aynı puanla rakiplerin bir takım üzerinden iş görerek haksız rekabetin de ötesinde işler çeviriyor ve kendilerine avantaj sağlıyorlar.

Atı alan Üsküdar’ı geçti diyecekler ama unutmasınlar ki futbolda asla bunlar unutulmaz. Başka yerlere benzemez bu sektör öyle sineye çekmezler. Sürekli her zaman önlerine gelecek. Örnekleri çok 8 gol yiyen Zalad yıllar geçti halen konuşulur, yine bazı takımların son dakika da yaptıkları işler ortada. Yıllar geçti halen şike mevzusu tazeliğini koruyor. Bizi yarış dışı bırakanları Allah’a havale edip play-off’lardan çıkmaya bakacağız.

Adanaspor maçında bunun provası yapıldı. Saviceviç çok şık iki gol atarak on dakikada işi bitirdik.

Yasin ile bir çok gole de yaklaştık. Yine Nadir de gol kaçıran kervanına eklendi. Guido çok çalıştı ama o da mutlak pozisyonları gol yapamadı. Attığımızın 3 katı daha atabilirdik.

İkinci yarı oyuna giren Kubilay da bu kervana dahil oldu ve iki topu direklere takıldı.

Yasin’e ayrı parantez açmak gerekiyor. Son maçlarda göz kamaştırıyordu. Bu maçta da yine öyle oldu. Önümüzde ki maçlarda en belirliyici futbolcumuz Yasin olacaktır. Oyunun belli bölümlerinde Adanaspor da ben de varım dedi. Yine gençleriyle gollere yaklaştı.

Menemen maçını saymıyorum zaten. Tuzla maçıyla karışlaştıranlar ne demek istediğimi anlar. Gol atamayabilir bir takım ama kaleye de gitmeye çekinir bilhassa ikinci yarıda.

Tuzlaspor hem Adanademirspor’a hem de Giresunspor’a adeta yenilmek için yedeklerde bile olmayan gençleriyle çıktı ve mücadeleden dahi yoksundular.

Bizim bazı anlarda konsantrasyon kayıpları yaşamamız normaldi. Bu anlarda yine de ayakta durduk.

Şimdi bu sendrom haline gelmeden kalan 3 maç diyelim gereken başarı elde edilip dileriz ki Süper Lige çıkmayı başaracağız. Bunun çabası ve çalışmasını takımda gördük. Ertuğrul Hocamız bunun üstesinden gelecektir.

Elbette hayal kırıklıklarımız var. Ancak şimdi bunları erteleme ve takımı motive etme zamanı. Düşünün ki bir takım yıllar yılı olduğu bu ligde en çok topladığı puanı üçlü averajlara takıldı. Bu kolay bir durum değil. Ancak bizler bunu takımın atlatmasını sağlayacağız. Daima destek vererek. Yanlarında olduğumuzu hissettirerek. Yılmadan, çabalayarak. Kazanarak çıkacağız buralardan.

Herkes gördü. Şaibeyi herkes yaşadı. Biz mağduruz. Ancak maalesef hak aramanın ne denli zor olduğu aşikar. Keşkeleri bir kenara bırakıp ayakta kalmak zamanıdır. Başarılar SAMSUNSPOR’UM!

AZ DA OLSA SON HAFTAYA KALDI UMUTLAR!

Acayip işler olmaya devam ediyor 1. Ligde. Geçen haftanın daha yankıları devam ederken bu hafta da ilginç olaylar olmaya devam etti. Elbette kendi maçımızın dışından bahsediyorum.

Giresunspor’un ilk golü tartışmalı, Balıkesirspor’un attığı gol ofsayt denilerek iptal ediliyor ki skor 1-1 olmuştu. Oysa o pas geri pastı. Böyle üst düzey hakemlikte olur mu olmaz ama ne garip ki oluyor. Bizim maçı diline dolayanlar önce bu tip bariz hataları görsünler.

Artık her şey son haftaya kaldı. Takımımız baştan sona üstün oynadığı maçı farklı kazandı hatta daha da artırabilirdi skoru. Kimi direklere takıldık kiminde de son vuruşlarımız kötüydü.

Yasin’in sorumluluk aldığında neler yapacağını gördük hep birlikte. Diğer taraftan Nadir goller kaçırdı ama asistle takıma katkı yaptı. Yine Gökhan Karadeniz gole yaklaştı ancak daha çok katkı bekliyoruz.

İlk yarıyı Yasin’in attığı golle önde kapattık. İkinci yarıya da Nurullah’ın rahat alacağı topu kornere çelmesi sonrası gelen golle Ankaraspor beraberliği sağladı.

Ancak futbolcularımız maçı bırakmayarak önce Veli ile sonra da İlyas Kubilay ile galibiyet gelmiş oldu.

Tüm sahadaki görüntü elbette olumlu gelişmeler. Beklediğimiz rakiplerden puan kayıpları gelmedi ama bu demek değildir ki son hafta olmaz. Tabi buna teknik heyet ve futbolcular karar verecek.

Tuzlaspor ve Memenen ne kadar direnecek. Şaibeler altında süper lige yükselecek gibi görünen Adanademirspor’a karşı Menemen’in direnmesi olmaz. Tuzlaspor, Altınordu maçına da Ads maçında kadro dışına koyduğu futbolcular ile çıktı. Yenildi ama öyle kolay olmadı Altınordu için.

Futbol da son düdüğe kadar mücadele şart. Tıpkı Ankaraspor’un yaptığı gibi bir mücadele koymaları beklene tüm rakiplere karşı oynayanlardan ama öyle olmuyor maalesef.

Artık tüm gözlerimiz son 90 dk’ya çevrildi. Bekleyip o son düdük sonrası ne olacak hep birlikte göreceğiz. Ağzımıza almaktan çekindiğimiz play-off’lar mı yoksa direk çıkma ihtimali mi olacak göreceğiz. Ancak ilk ihtimal daha ağır basıyor haliyle.

Son haftalarda ki geri dönen oyun ve futbol mantalitesi bize büyük umutlar veriyor. Ancak play-offlar için aynı durumu söylemek ve öyle kolay geçmeyeceği de aşikar. Belki düşündüğümüz gibi de olmayabilir. Her şey sahada belli oluyor. Bu maçlarda ki gibi rahat rahat gol kaçırma orada affedilmez mesala. Diğer taraftan rakiplerin ikisi artık oraya hazırlık yaptıları belli oluyor. Şimdi bu performan oraya taşınır mı yoksa yine sükutu hayal mi olur ki temennimiz bir takımın gelecek hafta takılıp son maçta işi halletmek.

Bekleyip görmekte fayda var. Allah hepimizin yardımcısı olsun.