HAKLI GALİBİYET!

Eksikler çok. Kim ne derse desin bu takım geçen sezon yapılan transferlerin emeğiyle ayakta kalıyor ve halen üst sıralarda tutunuyor. Üst üste alınan beraberlikler bizleri biraz üzdü. Aslında daha çok bir var bir yokları oynamak üzüyor bizi.

Düşünsenize yaptığınız en etkili transferlerden ya sakatlık ya da performans düşüklüğü nedeniyle faydalanamıyorsunuz ve buna rağmen takım olmaya çalışıyorsunuz.

Ertuğrul Hocamız iki haftadır kenarda değil. Buna rağmen yine de iyi bir mücadele örneğine imza atıyor futbolcularımız.

Rakip Tuzlaspor’da Taner Taşkın hoca vardı. Kendisi önemli bir iş yaptı bence. Adeta kendini buldu bu takımda. Yine Samet her ne kadar bizim maçta etkili olamasa da iyi bir oyuncu olduğunu gösterdi.

Giresun maçının hayal kırıklığıyla başladık maça. O maçta neredeyse not yazmaya yer aramıştım. Bu maç öyle olmadı şükür.

Hemen maçın başında Tuzlaspor etkili başladı ve gole de yaklaşan taraf oldu. Oyunu kısa sürede dengeledik ve rakip alana daha fazla gitmeye başladık. Sonuç alınamayan ataklardan sonra sezonun en erken golü geldi.

Rakip alanda kaçan pozisyon sonrası kapılan top sonrası Erhan’ın iyi ortasına Guido çok iyi takiple vurduğu kafayla geldi ilk golümüz.

Oyunun belli alanlarında rakibe verdik topu bu anlarda da etkili geldiler. Ancak defansımız ve Nurullah günündeydi. Kaleye direğine yakın zor da olsa aldığı topla birlikte yine, çaprazdan geldiklerinde iyi kapattı açıyı ve gole izin vermedi.

İlk yarının sonunda Nadir geldi ceza alanımızdan baskı yaptı ve rakipten top kazandı. Bunlar önemlidir bir takım için. Belki yerini terk etmemeliydi ama o özveriyi göstermekte önemlidir. Ben savaşmaya geldim demiş oldu Nadir!

İkinci yarıya yine rakip daha etkili başladı. Maçın kontrolünü ele Thuram ile gole yaklaştılar. Ancak öncesini belirtmek istiyorum ki topun çıkmasına itiraz etmek yerine baskı yapmalıydı. Hakem düdüğü çalmadı nihayetinde. Bunun neticesinde de kalemizde pozisyon verdik. İşte bunlara daha da dikkat etmeliyiz.

Duran toplarda sıkıntımız vardı. Hatta kornerleri de çok iyi kullanamıyorduk. İşte buna bir nevi cevap geldi futbolcularımızdan. Kubilay’ın ortasına Yalçın, çok iyi kafa vuruşuyla farkı ikiye çıkaran golümüzü attı.

Nurallah, Thuram’ın kafa vuruşunda adeta jeneriklik görüntü verdi. Bu kare işte gelecek emin ellerde demiş oldu Nurullah. Çok iyi uzandı gerçekten. Defansında iyi kademisiyle mutlak golü engellemiş oldu.

Oyuna sonradan giren Buğra, Plumain ve Gyasi. Bunlarda ellerinden geleni yaptı ama yetersiz kaldılar doğrusu. Buğra topu ezmemiş olsa pozisyona giredecektik. Plumain ah ki ah. Ne yazalım. Bilemiyorum. Gerçekten zor o topa dokunca yetecek ama kornerden gelen topa boşa çıkan Haydar’ın hatasını adeta ikram etti. Boş kale yerine üst direğe çarptırdı topu ve akıllara ister istemez yıllar öncesine yani Ekigho’nun Kayserispor maçında boş kaleye atamadığı pozisyona götürdü bizleri. Şükür bu sefer biz öndeydik ve maçı kazandık. Yine bir pozisyon daha buldu kendileri ama bunu da rakibe feyk yapmak yerine vurunca top da defansa çarparak kornere gitti.

Gyasi bir şeyler yapmaya çalıştı. Pozisyon da üretti ama istenileni vermekten uzak kaldı.

Maçı kazanmanın mutluluğunu yaşıyoruz elbette. Kendi sahasında 6 gol yemiş bir takıma karşı nasıl oynamak gerekiyorsa öyle oynadık. Yaralı geldiler çünkü ve öncelikle gol yememeye oynadılar.

Dikkatli ve konsantrasyonu yüksek şekilde sahada yer aldık. Pozisyon üreterek ve goller atarak kazanmasını bildik. Orta alanı da güçlü tutarak kazandık. Ferhat’ın hakkını da verelim. Adeta yüreğini koydu orta alanda. Defans bölümünün hakkını vermek gerekiyor. Yalçın’ın güçlü dönmesi de önemliydi.

Haftaya Balıkesirspor maçında ikinci deplasman galibiyetini bekliyoruz. Artık seri galibiyetler haftaları gelsin istiyoruz. Bunu yapar bu takım. Daha organizeli daha ayağa yere basan bir şekilde. Tomane kenarda beklerden sakatlık haberi gelmesine rağmen, Boli haftaya bekleniyor olmasına rağmen. Devre arasında yapılacak takviyelerle de daha güçlü olup o kaybedilen puanların hepsini hanemize yazdırmalıyız.


ZEMİNLE MÜCADELE DE GOL YOK!

Giresunspor, bu yıl iddalı takım kurdu. Geçen sezon yaşadıkları stresten ötürü aynı durumu yaşamamak için ve üst sıraları da hedeflemek anlamında diri bir kadro oluşturdular.

Zemin yağan yağmurla birlikte oldukça ağırlaştı. Belki su birikintileri yoktu ama futbolcular koşmakta ve topun kontrolünde oldukça zorlandılar. Ayakta kalanın bir adım önde olduğu bir maçtı.

Oyun da zemine alışmak adına oldukça temposuz başladı. İki takım da dengeli oynadı. Rakip derinleme pasında gole yaklaştı ama Nurullah çok iyi uzanınca mutlak golü de engellemiş oldu.

Oyunun temposunu artırdığımızda rakip alanda çoğalmaya ve etkili olmaya başladık. Saviceviç, Guido’yu iyi gördü onun da Gökhan’a güzel pasında vuruşumuz auta gitti.

İlk yarıya damga vuran iki takımın da önemli pozisyonuydu bunlar. Bu zeminde duran toplar önemlidir bir diğeri de uzaktan şutlar.

Kritik yerlerde kazanılan duran topları iyi değerlendiremedik. Uzaktan şutlarımız da Guido ve Saviçeviç ile de bakışlarımız arasında uçup gitti. Zemin’e mi takıldık yoksa yine eksiklerin olmayışına mı? Hepsi de geçerli.

Ahmethan bir şeyler yapayım derken son vuruşunu da çok kötü kullanınca beraberliğe razı olduk.

Mücadele ettik evet, çabaladık evet, istekliydik evet.. eksik olan goldü pozisyon üretimiydi. Oyun organizasyonuydu bir de. Bu durum biraz canımızı sıkıyor. Bir diğeri de üst üste alınmış beraberliklerle de hedefin de gerisinde kalınmasıydı.

Toparlar mıyız? Evet. Bunu yaparız ama önce takım olarak bir arada olmalıyız. Bazı isimler hayal kırıklığına yol açtı ama bu kadar olumsuzluklara rağmen yine de bu takımın Süper Lige çıkacağını düşünüyorum. Buna olan inancımız da tam.

Alınan beraberliklerden sonra ah vah etmek kolay ama unutmayalım ki bu takım şuan ideal kadrosuyla değil alternatif kadroyla sahada. Geçen yılı düşününce hayal ötesi şeyler de yaptılar.

Kim istemez di daha iyisini yapsınlar ama geçen yıl da yazdıklarım vardı. Eğer takım da gelecek yıllara damga vurmak istiyorsanız bir kaç basamak üste çıkartmalısınız performansınızı diye. Şimdi onlar halen geçen yılın kredisini yiyorlar ama bitiriyorlar diye de ekleyelim.

Ertuğrul Hocamız dan yoksunduk bu hafta. Kendisine geçmiş olsun diyorum.

Bir de Kemal Dikmen Hocamızın, maç öncesi vefatını öğrendik. Camiamızın önemli simalarındandı. Kendisine Allah’tan rahmet, kederli ailesine de sabırlar dilerim.

2 PUAN DİREKLERE TAKILDI!

Kupayı saymıyorum ama ligde son haftalarda iyi mücadele ediyoruz. Altınordu da gençlerle farklı bir serüven peşinde ligde. Kaliteli ayakları olduğu muhakkak.

Ahmet İlhan ile de onlara sahada katkı yapacak oyuncuları da bulundurarak biraz daha ayakta kalmalarını sağlıyor Hüseyin Hoca.

Maçın başından itibaren büyük bir üstünlükle oynadık. İlk yarıda ki sıkıntılı oyunu bu maçta aştık. Ancak bu sefer de direklere takıldık. Nadir’in iki şutu Burak’ın da bir şutu direğe takıldı.

Adeta Altınordu kalesini ablukaya almayı başardık. Dikten dönen şutların dışında Guido ile mutlak gole yaklaştık. Nadir maçın yıldızı olabilecekken direkler izin vermedi ofsayt engel oldu. İyi mücadele etti Nadir bu maçta.

İkinci yarıya biraz durgun başladık. Belki de taktik icabıydı rakibi öne çekip onları Burak ve Guido gibi defans arkasına sarkabilecek oyuncularımla sonuç aramaktı ama ava giderken de avlandık ve şok bir gol gördük kalemizde.

Hani içimden de geçmedi değil “Atamayana atarlar olmasa bari!” diye. Maalesef futbolda pozisyon çokluğuna puan verilmiyor. Yediğimiz gole çok iyi reaksiyon gösterdik. Rakip alana yine yığdık oyunu.

Ertuğrul Hoca, 3 değişiklikle oyuna müdahale etti. Gökhan Alsan içlerinde en verimli olanıydı. İlk topla buluşmasında Burak’a yaptığı asistle beraberliği yakaladık.

Sonrasında da yine pozisyonlarımız olsa da ya ofsayta takıldı ya da kaleciye.

Aslında ceza alanında iki incelenmeye muhtaç pozisyon var ki bunlar bana göre çokta doğru karar değildi. İlki kalecinin yükselipte alamadığı ve Gökhan’a faul verilen karar, diğeri de sok dakika da yine ceza alanında defans oyuncusuna temiz yapılan daha doğrusu faul olabilecek durum da yoktu ve sonrasında gol oldu. Oysa bu iki pozisyon da devam edebilirdi.

Yine hakemin maç içinde rakip takım oyuncularına sarı kartlar bir hayli toleranslı davranmasıydı. En az 4 kart çıkmalıydı rakip oyunculara. Düşünün son dakikalarda Gyasi geçiyor rakibi umut vaat eden atak ama sarı karta eli varmıyor hakemin.

Kayıp 2 puanımız oldu. Gyasi de Plumain yoluna girdi. Yani katkısı yoktu. Hani Ahmethan olmaz mıydı onun yerine diye düşünmeden edemedik. Yani nerede nasıl katkı yapacaklar inanın merak ediyoruz.

İkisi de büyük umutlarla geldi büyük beklentilerimiz vardı. Ama gelinen nokta ya istenilen formu yakalayamadılar ki biz bunları çok gördük. O pr yapılan videolardan çok ama çok uzaklar.

Hem ilk yarıda hem de ikinci yarının çoğunda tempomuz iyidi. Mücadele anlamında önemli bir ivme kazandık. Pozisyonlar da ürettik. Biraz da bu maçta şansızlık yakamızı bırakmadı. Direklerden dönen toplarımıza karşılık rakibinde direkten içeriye giren topu oldu.

Milli maç arasından sonra yine üst sıraları hedefleyen Giresunspor ile oyanayacağız. Dileriz bu maçta yaşadığımız o pozisyon şansızlıklarını yaşamayız.

KUBİLAY’DAN ALTIN VURUŞ!

Covid19 pandemisi nedeniyle sıkıntılar yaşamaya başladık. Caner ile başlayan pozitif vakalara Burak ve Erkam’a, Gyasi ve Ahmethan da eklendi. Boli’nin de sakatlığıyla adeta revire döndü takımımız.

Ertuğrul Hocamızın da haksız yere ceza alması da cabasıydı tüm aksiliklerin. Hafta içi yaptığı basın toplantısında ki hakem hatalarına ise şahsen mümkün mertebe değinmeye çalışıyorum. Kaldı ki Bandırmaspor maçında da yediğimiz 2. Gol öncesinde özellikle faul olduğunu yazmıştım. Ancak hocamız haklı ki bu konuda canı yanan bir takım olarak daha fazla kamuoyu oluşturulmalı.

Akhisarspor, yaşadığı ekonomik sebeplerden ötürü transfer yasağına rağmen önemli futbolcularının takımda olduğunu belirtmem gerekiyor. Taha, Lukac, Hadzic, Rotman ve Vrajevic bunların başında geliyor. Düşünün ki bizim yaşadığımız transfer yasağıyla kıyasladığımızda oldukça iyi bir takım vardı karşımızda.

Kendi sahamızda oynamanın avantajı vardı elbette. Zemin daha iyi gözüktü önce ki maçlara göre. Eksiklerin olduğu maçta Guido, Oğuz ve Buğra 11’de kendilerine yer buldu.

Ofansif bir takım vardı sahada. Buna rağmen Akhisarspor daha iyi başladı. Hadzic ile gole yaklaşan taraf oldu. Akabinde Kerem’in uzaktan şutuyla karşılık verdik ancak kaleci rahattı bu pozisyonda.

Tomane enfes vuruşunu yine kaleci kurtardı. Maç boyunca çok etkili görünmemiş olsa da bunun başlıca nedenlerinden biz onu istediği alanda nasıl topla buluşturacağız, işte halledilmesi gereken de sanırım buydu.

Gökhan Alsan’ın sakatlığından sonra oyuna giren Kubilay maçında kader anı oldu. Hem efektif oyun anlamında hem de pozisyon üretme bakımından. Aslında 11’de bekliyorduk ama böyle uygun gördü hocamız. Taktir onun.

Kubilay önce Guido’ya öyle enfes pas verdi ki rakip defans dahi bir anda şaşırdı ve ne yapacağını bilemedi. Ancak Guido ki bu tür pozisyonları hiç kaçırmazdı biraz maç eksiğinin etkisi diyelim kaleciye nişanladı şutunu.

Kubilay maçın bir iki noktasında hani az önceki pasını yine verebilmiş olsaydı dedik ama attığı gol tüm bunları silip attırdı bize. Buğra’nın başlattığı pozisyonda hep o dediğimiz kreatif oyuncu özelliği var bende dedi adeta. Hem iki oyuncuyu oyundan düşürmesi hem de usta işi vuruşuyla. Lukac gibi kaleciyi avlamasını bildi.

Ne yaptı sonrasında topa da bastı ki hep eksiği derdik, kaptırdı önce sonra kazandı ki bunu da eleştirirdik. Yani biraz eklemiş Kubilay üstüne! Düşünün rakip oyuncuya yaptığı baskıyla sarı kart bile gördü. Formayı vermem dedi mi bence dedi!

Golden sonra rahatlayan bir takım görüntümüz vardı. Defans günündeydi. Yine orta alanımızın rahat geçilmesinin sıkıntısını yaşadık. Şükür ki defans bloğu hatasız oynadı. Veli yerinde hamleler yaptı ki özellikle ilk yarıda Caner’i geçen Hadzic’i önüne set oldu. Yine kritik müdaheleler yaptı. Hatta kaleye isabetsiz de olsa şut atmasını bildi.

Oyuna sonradan giren Ercan da kritik hamleler yaptı. İyi oynadı. Oğuz ilk onbirde çıktığı maçta yerini Muhsin’e bıraktı. Oyunda olduğu süre içinde elinden geleni yaptı ama o beklediğimiz uzaktan şutlarını göremedik bu sefer. Görev adamı Oğuz. Yine Enes’de bu kez erken girdi oyuna ama takım olarak durunca yine de şans verilmeli diye düşünüyorum. Yalnız Plumain iyi niyetli ama arı yapmayan bal özelliği devam ediyor. İzlediğimiz videolarda ki o Plumain’den çok uzak çok!

Skorun 1-0 olmasının faturasını ağır yaşayacaktık ki Kerem’in o topa atlaması adeta takımı da ipten aldı. Elbette öncesinde topu çok rahat oraya getirmeleri de tartışılmalı. Bu kadar rahat hamle şansı vermemiz düşündürücüydü. Şükür ki yerden vurdu ve Kerem adeta siper oldu topa.

Her şeye rağmen, milli maç arasına moralli giriyoruz. Sonrasında bu maçtan daha tempolu daha zor geçecek olan İstanbulspor maçımız olacak. Son üç maçını kazanmış ve bir hayli moralli bir takım olacak karşımızda. Onlar, bizimle oynayan takımla oynuyorlar bir sonra ki hafta. Düşünün avantajalarını artık! İster istemez 2 sezon öncesinde ki Keçiröengücü’nü hatırlatıyor haliyle bizlere. Yine onların da hedefi var. Ancak bizim bu maçta ki oyunla onları yenmemiz oldukça zor. Daha baskın olmalıyız. Daha yırtıcı. Bir bakıma top nerede biz orada başkası yalan olur.

Akhisarspor da zaman geçirmedi, oyunu çirkinleştirmedi ve tamamen güçleri nispetinde oynadılar. İçlerinde genç oyuncularda vardı çünkü. Açık top oynadılar. Biz daha rahat skor üretiriz diyorduk ama ceza alanların dahi rahat giremedik. Tüm bunlar bize ders olmalı.

Her maç bir olmaz tabi ama bu maçta ki kriterlerle bizim İstanbulspor gibi etkili ve inatçı bir yapısı olan takıma karşı da türlü tedbirleri almamız gerekecek.

Hakem, maçın başında bizi çok düşündürdü. Vermediği fauller vardı. Hele ki ilk yarının sonunda Guido’ya korner çizgisi yanında açık faul beklerken aleyhimize serbest atış verdi. İlk yarının başında futbolcularımızın beklediği penaltı kararın da hakem doğruydu. Yine Musa Nizam’a belki sarı kart rahat verebilirdi. Ancak skora etki edecek bir karar yoktu denilebilir. Korkutan bir atamaydı ama bir iki faul kararları dışında ciddi boyutlarda hata yoktu.

İyisiyle kötüyüsüle bu maçı 3 puanla kapatmak güzeldi. Emeği geçen teknik heyet ve futbolcularımıza teşekkür ediyorum.

RAKİP DERSİNE ÇALIŞMIŞ!

Bandırmaspor maçı beklediğim gibiydi. Yani topu düşünen ve gol yollarında ki etkili adamlarıyla topu buluşturup gol aramayı planlayan bir takım görüntüsündeydi rakip takım.

Pote ve De Valle’ye, Landen’i de ekleyebiliriz. Bu üç oyuncu hem gol yollarında hem de yarı alanımızda yaptıkları etkili koşu ve baskılarla skorun ortaya çıkmasında büyük rol oynadılar.

Maç aşırı yüksek olmasa da diğer maçlarımıza oranla tempolu başladık. Rakip alanda daha fazla göründüğümüz anlar oldu. Kale önünden Plumain ile ilk pozisyonu bulduk.  

Bandırmaspor da Nurullah’ın hatasıyla buldukları pozisyon ile gole yaklaştılar. Rakip bir nevi bize tuzak kurmuştu. Dersine iyi çalışmış da diyebiliriz. Basit bir anlatımla yarı alanlarından hızlı çakacaklardı veya yaptıkları presle topu kapıp hızlı adamlarıyla pozisyon üreteceklerdi. Bu da gayet doğaldı. Çünkü potansiyeli güçlü olan taraftık. Bir anlık dalgınlıkları kalelerinde gol görmelerine sebebiyet verebilirdi.

Rakip alanda gol ararken kaptırdığımz topla derinlemesine Pote’ye pasları sonrasında öne geçti Bandırmaspor. Boli burada Pote’nin gerisinde kaldı. Nedeni de lif atması olarak yansıdı bizlere. Dileriz durumu ciddi değildir. 

İlk yarı bu golün şaşkınlığıyla bitti. Golde ofsayt var mıydı? Tam olarak göremedik. Çünkü o geniş açı ekranlara yansımadı. Ertuğrul Hoca’nın elinin kalktığını gördük itirazları sonrası da hakem kırmızı kart gösterdi. Oldukça da ağır bir karar olduğunu belirtmemiz gerekir.

İkinci yarıya daha istekli ve mücadeleciydik. Oğuz, Muhsin’in yerine girdi oyuna. Orta alanda daha agrasif olabilirir diye düşünmüştük. Savicevic ile biraz narin görünen futbolumuz için daha mücadeleyi sevenlerin eklenmesi iyi olacaktı. 

Hani zorlaya zorlaya derler ya öyle bir gol bulduk. Ahmethan Köse, ilk golünü attı ligde. Kenardan organize gelişen atak vardı. Plumain ile başlayan atak da Kerem Plumain Savicevic pası sonrasında Ahmethan’ın sert şutuyla gol geldi.

Akabinde ataklarımızı sıklaştırdık. Bunun karşılığında da serbest atış sonrası Oğuz’un sert şutu Veli’ye de çarparak top ağlarla buluştu ve maçta öne geçmeyi başardık. 

Bu takım daha gol yemez diye düşünmüştük doğrusu. Her ne kadar rakibin atakları da  olsa buna engel olabilirdik. Nitekim orta alanda Savicevic topu kaptırdığında gelişen atakları oldu, De Vale de topu çok iyi noktaya gönderince Nurullah da çarasiz kaldı. Herhalde benim gibi maçı izleyen herkes vurdurmaaa diye bağırmmıştır. Ama nafile işte olan oldu! Savicevic’e yapılan faulü de görmedi hakem.

Maçın sonları da önce Tomane sonra da Pote ile iki takım da gole yaklaştı. Bu heyecan dolu maç karşılıklı gollerle sonuçlandı. 

Bize bakan yönüyle Boli’yi kaybettik. Bir de 2 puan! 

Zaten Burak’ı aradık mı olsaydı ne olurdu? Bunun için şu söylenebilirdi en azından topun akışını daha farklı kullanabilirdik. Bazen teknikle birlikte futbol aklı da gerekiyor. Yani topu nasıl kullanacağında bu tür maçlarda öne çıkmalı. İşte Burak’ı öne çıkaran en önemli fark da bu yönü.

Rakibin basit futbol mantığıyla oynadığı gerçeğini yazmak gerekir. Yani hızlı adamlarıyla pusuya yattı ve sonuç aldı. Kontradan bulduğu toplarla goller buldular. Buna karşılık bizim oyuna daha başlangıçta bu mücadeleye karşılık daha da mücadeleci görünmemiz biraz daha yırtıcı olmamız beklenen taraftı. Yine de deplasman da alınan puan iyidir diyoruz. Çünkü rakip de istekli ve mücadeleci bir futbol oynadı. Öne geçtiğimiz anlarda daha çok topa sahip olabiyseydik sahadan galip ayrılmak içten bile değildi. Bunların dışında Plumain’i etkisiz gördüm ilk golün haricinde yoktu sahada. Ahmethan’ı ise mücadelesini golle süslemesini bildi. 

Tomane’yi pozisyona sokmakta zorlandık. Son anlarda ki gibi bir kaç kez topla buluşturmamız gerekirdi. Rakip zaten çokta öne çekmedi defansını, onu da belirtmek gekiyor sanırım. Yine de buna çözümler üretmeliyiz eğer bu takım şapiyonluk istiyorsa. Futbolcularımız için yazıyorum bunu. Çünkü nasıl olsa gol atarız maçı alırız yok olmaz. Salt bu anlayış yetmiyor. O mücadele daha fazla da yansımalı sahaya.

İkinci yarıda ki mücadele için diyeceğimiz yok ancak rakip oyuncuların da çalışılması  gerekiyor. Bunlara önlem de alınmalı diyoruz. 

Üst üste evimizde oynayacağız. Önce Akhisarspor sonra da İstanbulspor ile. Bu maçların 3 puanla kapatılması elzem. Bunu yapacak güçteyiz.

SAMSUNSPOR İŞ BAŞINDA!

Maç öncesi yapılan testlerde muhtemelen Caner’in koranavirüs testi pozitif çıktı. Muhtemelen dedim çünkü ismi resmi olarak açıklanmadı. Kadroda olmayaşından çıkardık sonucu. Kendisine acil şifalar dilerim. 

Rakip Ümraniyespor da yine eksiklerle geldi. Geçen haftayı kendi sahasında Bandırmaspor karşısında da eksiktiler ve kazanmasını bilmişlerdi. 

Ümraniyespor bu eksikliklerinin farkında olarak çıktı sahaya. Çünkü bize verecekleri bir açıklıkla mağlup olacaklarının farkındaydılar. Yani topun kontrolünü bize vererek, kapacakları topla kontra ataktan bir gol bulur muyum derdindeydiler. 

Bizim ise böyle kapalı rakibe karşı daha üretici daha efektif oynamamız ve top yarı alanımızdayken daha hızlı bir şekilde kullanarak rakip alanda gol bulmamız mümkün olacaktı. Yada onları hataya zorlayacak yoğun baskı yapıp bir penaltı bir duran top sonrası gol beklememiz mümkün olacaktı.

Zaman bunları yapmaya çalıştık. O anlarda da etkili olduk. Özellikle Burak belli yerlerde daha erken hareket etmiş olsaydı daha rahat pozisyon üretecektik.

Kale önünden Tomane ile gole yaklaştık. Sonrasında da Plumain enfes hareketlenler bir anda rakip alana yöneldi, pasını Burak’a çıkarttı onun topuna ıskalamamış olsaydı şayet geceye damga vurmuş olacaktı. 

Plumain, oyunda kaldığı sürece bir şeyler çabaladı ama daha çok üretkenlik beklediğimizi de ifade etmeliyiz. İyi niyetli ama çok fazla dolaşınca istediği topları açık alanda göremiyor.

Tek kale olarak geçen bir ilk yarıda kapalı defansın arkasına çokta sarkma becerisini göstermesekte yine son anlara Burak’ın şutunu gördük kalecinin de çıkarttığını.  

Rakip zaten bir puanı vermiş olsak razıyım havasındaydı. İkinci yarıya da aynı durumla başladı. Kalemize gelmelerine de defansımız izin vermedi. İlginçtir ki sarı kartları da buna rağmen defans hattımız yedi. Rakibin sarı kart görmemesi de gecenin ilginç notlarındandı.

Kanatların ne denli iyi olması gerekliliğini gördük. Gerçi Saviçeviç ile göbekten başladı atak, sonrasında Burak ve onun Keremcan’a pasına çok iyi bir dokunuşla ilk maçında ilk golünü atan Tomane ile sahmeyi açmış olduk. 

Gol gerçekten de hazırlanış bakımından oldukça göze hoş bir pozisyondu. Doldur boşalttan gelmemiş olması ve bunun çalışılmış bir pozisyon olması oldukça önemliydi. 

Tomane ben buradayım demişti maç boyunca ve bunu ilk golünü atarak taçlandırdı. Yine rakip çok açılmadan gol aradı. Buna Boli ve Yalçın oldukça etkili cevaplar verdi.  Bununla birlikte skor itibariyle de yine de rahatlatıcı ikinci gol arayışımız da önemliydi. Yani skora yatılmadı. 

Ahmethan’ın sonradan girdiği oyunda kazandırdığı penaltıyı gördük. Derinlemesine yapılan pasa iyi koşu yapan Ahmethan’ın, kalecinin zaten gelişinde hatalı çıkışı ile yaptığı müdahele sonrası kazandığımız penaltı kararı geldi. Hakem tereddüt etti ama yardımcı hakemle konuşunca kararını verdi. Gökhan Alsan’ın attığı penaltıyla farkı açmış olduk. 

Enes, baştan beri patlama beklediğimiz ve hani gelişse dediğimiz o Enes son dakikalarda girdiği oyuna geceye bir jenerik bıraktı. Öyle enfes gol attı ki gözlerimizin pası silindi adeta. Ortayı yapan Erhan ki hep ortalarıyla eleştirdik onu ve yaptığı ortayı asiste çeviren Enes gerçekten enfes bir gole imza atmış oldu. 

Rakibin bir puan alarım havasında geldiği maçı farklı bir galibiyetle heveslerini kursağında bırakmış olduk. Oyun genel olarak rakip yarı sahada geçince haliyle tek taraflı bir oyun izledik. Zaten normal bir oyun oynamaya çalıştıklarında nasıl bir cevap verebildiğimizi de görmüş oldular. 

Samsunspor, hak ederek kazandığı bir 3 puan oldu. Haftaya en azından top oynama hevesi olan Bandırmaspor ile oyanayacağız. Burada biraz daha dengeler konuşacak. Rakip de bizim gibi direk çıkmıştı. İlginç bir o kadarda zevkli bir maç bekliyor bizleri. 

Öyle düşünüyorum ki bizlerde yine istenilen galibiyetle dönmüş olacağız. Defans bloğumuz için mi aman nazar değmesin diyorum. Hele de Boli-Yalçın ikilisi ki çok iyi bir görüntü çiziyorlar. Nurullah’a dahi iş bırakmadılar bu maçta.

Kendi sahamızda aldığımız bu galibiyet ile oldukça moral kazanmış olduk. Mutlak rakiplerimizden olan bir rakip karşısında alınan 3 puanın anlamı da bir o kadar büyük.

TFF Başkanı Nihat Özdemir’in localara ve %10 taraftarın maç izlemesine yeşil ışık yakmasını da desteklediğimi ifade etmek isterim. Çünkü bir çok alan artık rahatça işlerini görürken maçlar gibi kontrolü kolay olan yerlerin en azından kısmi olarak açılmasın da kulüplerin geliri açısından oldukça iyi olacaktır.

Yine kulüp tarafından geliştirilen sanal kombine olayına da taraftarlarımızın ilgi göstermesini ve Başkan Yüksel Yıldırım’ı yalnız bırakmayacaklarını düşünüyorum.

Daha iyi bir Samsunspor için hep birlikte daima destek demeliyiz. Gücü nispetinde tüm taraftarlarımızın ve de şehrin etkinlerinin bu çağrılara kulak vermesini dilerim.

BERABERLİKLE BAŞLADIK!

Altay, kadrosunu yenilemiş ve hedefini de Süper Lig olarak belirlemiş olarak sezona hazırlandı. Bunun içinde takımı adeta yeniledi. Hocası da tanıdık bir isim olan Yücel İldiz.

Takım içinde tanıdık isimler de vardı. Lokman ve Yılmaz bunların en bilindikleri. Yine etkili Paixao gibi etkili golcüleri vardı. Takım olma konusunda zamana ihtiyaçları olduğu oldukça belliydi.

Bizim ise uzun zaman süre içinde ki 5 aya varan bir süre de sadece iki maç yapma handikapı maçın genelinde belli oldu. Hazırlık maçlarında ki galibiyeti bu maça taşıyabilmiş olsak büyük bir iş yapmış olacaktık.

Rakibe göre daha oturmuş bir takım hüviyetimiz vardı. Ancak bunu yeterince kullanamadık. Kullanacak o poziyonları da ürettiğimiz söylenemez.

Gyasi’nin sakatlığına sığınmak doğru olmayacak herhalde. İlk yarıda iki takımda dengeli başlamış olmasına rağmen ilk şut rakipten geldi ve Nurullah geceye de damga vurmaya başlamış oldu.

İlerleyen dakikalarda topun zaman zaman bizde olduğu zamanlarda atak görünmüş olsakta Altay’ın daha çok ciddi pozisyonları vardı. İlk yarı da gole yakın olduğumuz bir pozisyon da Burak’ın kaleciyi aşamadı.

Buna karşılık Ziya ve Paixao ile gole yaklaşan taraf oldular. Biz ise Ahmethan’ın çabasına rağmen istediğimiz o net gol pozisyonlarını üretedemedik.

Boli defansta güven verdi. Plumain ise iki kanatta da çok çalıştı girdi çıktı, ileri geri oynadı ama hani o daha hazırım görüntüsünde değildi. İstediği o boş alanları bulamadı. Bir iki pozisyonda da ıskalamamış olsa belki skora etki edebilirdi.

İkinci yarıya oldukça etkili başlayan Altay daha ilk saniyelerde gole yaklaştı. Nurullah iyi yer tuttu ve mutlak gole izin vermedi. Yine belki de maçın en değerli kurtarışını yaptı ve takımının yenik duruma düşmesini engelledi Putsila’nın çaprazda ki vuruşunda.

İkinci yarı oyuna girenlerden de beklenilen o kreatif özelliklerden uzaktılar. Beklediğimiz özellikleri yoktu sahada. Bir nevi de beraberliğe razı olma görüntümüz vardı. Defans bloğumuz ile skoru tuttuk ama hücum hattını besleyecek olan kanatlar ve orta alanımız yetersiz kaldı.

Forvet hattına ve orta alana takviye ile daha da kuvvetlendirmemiz gerekiyor takımı. Gol yollarında ki kısırlık değil sadece oraya topu taşımada bu maçta eksiklikler var. Kadrodan çıkar mı? artık bunu da gelecek maçlarda göreceğiz.

Klasik oldu artık atan ile tutanın iyi olacak. Şükür ki tunamızda sıkıntı yok. Nurullah skoru tutan ve bir puanı hanemize yazdıran isim oldu. Pozisyon öyle aman aman vermedik ama yine de kale önümüzde iki net şut ile Nurullah’ın kendisini gösterdiği bir maça tanıklık ettik.

Haftaya bir başka önemli rakip olan Ümraniyespor ile oynayacağız. İlk haftaya galibiyetle başlamış olan rakibimize karşı ortaya koyacağımız oyun ile dileriz sahamızda ki ilk maçımızı da galibiyetle bitiririz.

Burada şunu da belirtmek gerekir ki oyun ve mücadele anlamında artık bambaşka bir ligdeyiz. Artık uzun soluklu bu sezon da ki hele de en güçlü yönümüz olan taraftarımızda da yoksun olarak takımımızın işinin hiçte kolay olmayacağını söylemek gerekiyor. Bizler inanıyoruz ki bunun da üstesinden geleceklerdir.

ŞAMPİYONDAN GÜZEL BAŞLANGIÇ!


Yılport Samsunspor kupa törenini nihayet yaptı. Gecikmeli de olsa kupa seromonisi Başkan Yüksel Yılıdırım’ın maç öncesi kupayı TFF’den almasıyla birlikte maç öncesinde kupayı da kaldırmış olduk. 

Yenilerden Vukan Savicevic ve Yameogo’nun dışındakiler kadroda yer almadı. Trabzonspor da önemli kayıpları olmasına rağmen kadro olarak yine de gelecek sezona damga vuracak kadrosu vardı sahada. 

Takımımız biraz durgun başladı. Haliyle bunu normal karşılıyoruz. Çünkü Mart ortalarından bu tarafa geçen sürede hazırlık maçı dahi yapamamıştık. Biz de merak ediyorduk sahada ki performansımızı.

Trabzonspor ise oyunu yarı sahamızda geçirdi ilk dakikaları. Sörloth ile de gole yaklaşan taraf oldu. Kale dibinden gelen pası auta gönderdi.

Biraz olsun toparlanmaya başlayınca rakip alana da geçemeye başladık. Bu anlarda Vuka ile penaltı noktasından mutlak golden olduk diyebiliriz. Yine ayakta duran takımımız özellikle ara pasları ve derinlemesine paslarıyla dikkat çekmeye başlatı. Ataleti üzerinden atınca daha korkusuz oynamaya başladık. 

Bunda daha çok takımın birarada oynama alışkanlığının da etkisi vardı kuşkusuz. Takımın geçen yıldan bu lig için oluşturuluyor ifadesinin sahada yansımalarını gördük. Ne denli isabet hareket edildiği de ortadaydı. 

Kiralıktan dönen Erhan Kartal, önceki dönemine göre daha istekli ve isabetli ortalarıyla dikkat çekenlerden oldu. Yine Ahmethan maç boyunca çok istekli çok daha eforlu oynadı. Şutları vardı, önce Uğurcan sonra da Erce uzaklaştırdı. Yine Oğuz da yine uzaktan şutunu Uğurcan etkili şekilde uzaklaştırdı. 

İkinci yarıya 1 oyuncu dışında komple değiştirdi. Kazandıkları serbest atış sonrası kafa vuruşuyla Nurulllah’ın uzağına düşen top ağlarımızla buluştu. Golden sonra oyunun içinde kalan takımımız Ahmethan’ın Burak’a pası zor da olsa vermeyi başardı. Burak’ın da akıl dolu pasına Enes’in düzgün vuruşuyla beraberliği sağladık. 

İki takım da bu dakikalardan sonra daha çok mücadele koydular ortaya. Zaman zaman pozisyonlara girdik. Rakibe de sadece bir pozisyon verdik. Abdülkadir Ömür’ün çaprazdan vuruşuna Furkan müsade etmedi.

Kubilay oyuna girdiği ikinci yarıda yaptığı katkıyla ‘ben buradayım’ dedi adeta. Hem ara paslarıyla hem de yine yerinde şut denemesiyle bizlere farklı bir Kubilay izeleteceğe benziyor. 

Genç oyuncuları kenarda görünce hepimiz merakla ne yapacaklarını bekledik. Oyuna adeta damga vurdular.  Kubilay’ın enfes pasına çok iyi koşu yapan Ceyhun, rakibinin müdahelesiyle yerde kaldı ve penaltıyı takımımıza kazandırdı.

Penaltıyı gole çeviren Kubilay takımımında galibiyetini getirmiş oldu. Yine Ceyhun son dakika da gelen ortaya iyi vurdu ama çizgiden defans uzaklaştırdı. Böylelikle kendilerine verilen fırsatı iyi değerlendirmiş oldular. Bilhassa da Ceyhun gelecek için umut verdi.

Takımımız ağırlıklı olarak hazırım görüntüsü vermiş olsada bu tür hazırlık maçları daha çok eksiklikleri de görmek için iyi olur. Ancak bu haliyle bile biz bir eksik göremedik. Ama lig uzun maraton. Yameogo, ilerisi için ümit verdi. Vuka ise takıma tam olarak adapte olmak için biraz daha süresi var. Ancak iyi bir ayağı var. 

Yine Erhan Kartal yukarıda da belirttiğim gibi iyilerin arasındaydı. Yalçın ve Ferhat o tecrübelerini sahaya çok iyi yansıttılar. Yine Gökhan Alsan istekli ve mücadeleciliğini sahada gösterdi. Ercan da bizlere hazır görüntüsü verenlerden oldu. Takım olarak genel olarak iyiydik. 

Yenilerin de gelmesiyle Samsunsporumuz gerçekten çok daha iyi olacaktır. Nitekim maç öncesinde Başkan Yüksel Yıldırım da bunun müjdesini verdi. Özellikle forvet hattına şampiyonlar liginde oynayan bir isimle anlaştıklarını ifade etti.

Ertuğrul Hocamızın takımı ne denli zinde hazırladığını ve işini ne denli sağlama almak için uğraştığını gördük. Bu denli maç eksiğine rağmen doğrusu iyi bir geri dönüşe imza atmış oldu. 

Bizler süper lig yolunda skordan ziyade ortayana konulan mücadele ve oyun anlamında epey umutlandık. Bu beklentilerin boşa çıkmamasını dileriz. Gelecek Samsunsporumuzun olsun diyoruz.

Bizlerde haliyle uzun süre maç analizi yapmayınca biraz olsun körelmiş olabiliriz. Netice de uzun bir ara vermek kimsenin aklına gelmemişti. Bundan sonra da elimizden geleni yerine getirmeye çalışacağız. Doğru bildiğim ölçüde yazmaya devam edeceğim.

ŞÜKÜRLER OLSUN Kİ ŞAMPİYON OLDUK!

Daha sükseli bir başlık atılamaz mıydı? Şampiyonluk mu yoksa tekrardan bir diriliş mi?

Elbette olabilirdi ama neler çektik son yıllarda neler? Hep birlikte kimimiz içinde, kimimiz tribünde, kimimiz ekran başında çekmediğimiz kalmayınca bence şükürler olsun demek daha uygun olanıydı.

Hatırlayın iki yıl evvel 2. Lige düşmüş ve ortamda tam bir kaos vardı. Takımın sonu ne olacaktı? Yoksa kaderine bırakılıp sizlerin de bildiği kulüpler gibi amatöre kadar inecek miydi?

Tabi bu arada bir sürü alternatifler ortaya atılıyordu koca koca insanlar tarafından. Mevcut armalı kulüp, tarihi kulüp gidecek yenisi başka bir isimle gelecek. Düşünün ki böyle bir ortamda sizin sesiniz de az çıkıyor. Bekleyip görmekten başka çare kalmıyor elinizden.

Elbette daha geniş platformlarda bunu dile getirmek isterdim. Ne yazık ki şartlar bunu gerektiriyor. Niceleri var ki profesyonel olarak yaptıkları bu işi artık kendi kurdukları sosyal platformlarda yürütmeye çalışıyor. Ben de kendi çapımda bu tutkuyu yaşamak ve paylaşmaya devam ediyorum. Yıllar evvel etrafıma dediğim şöyle yapalım diye olanları başka arkadaşlar çokta güzel yapıyorlar. İnanıyorum ki takım Süper Lig de olunca bu sosyal platformların sayısı da artacaktır.

Çok iyi hatırlıyorum oğlum “Şimdi ne olacak baba?” demişti. Ben de “Başka takım tutacak değiliz ya. Başka illerde olduğu gibi çakma bir takım da olsa SAMSUNSPOR gibi asla olmaz. Destek vermek başka TUTKU başkadır, BİZ YİNE SEVDAMIZIN PEŞİNDEN GİDECEĞİZ!” demiştim.

Sadece ben değil bunu diyen bu armaya gönül vermiş herkes “KALDIRIMLARDA OLSA DA YİNE SENİNLEYİZ SAMSUNSPOR!” diyordu.

Çok şükür korkulan o atmosfer çok kısa sürmüş ve İsmail Uyanık ismi dolaşmaya başlamıştı. Çok geçmeden de olayın ayrıntıları çıktı ve Yüksel Yıldırım desteğiyle takıma tekrardan yukarı çıkabilecek yapıya kavuşturuldu.

İlk yıl hakem hataları, futbolcu ve teknik heyet uyumsuzlukları derken istenilen sonuç olmadı. Detayları hepimiz zaten biliyoruz.

Bu yılın başında yine iyi bir kadro ile sezona başlamasına rağmen Manisa Fk’nın olağanüstü bir başlangıç yapmasıyla birlikte oluşan atmosfer hiç de iyi değildi. Önce İrfan Buz gitti. Kaldı ki kendisine bir hayli güvenmiştik. Alman ekolünde yetişmişti. Ama o disiplini ve sabrı kendisinde göremedik.

Nitekim hep şu tezim vardı ligin teknik adamı olmak karşılığında, bende futbolun kuralları işlendikten, doğrular yapıldıktan sonra kim olursa olsun neden buna takılıyoruz fikrini öteden beridir ileri sunarım. İrfan Buz da yanıldım ama hem Recep Hoca hem de Ertuğrul Hocamız da yanılmadığımı gördüm.

Kaldı ki iki farklı özellik vardı. Yücel Hocamızın da hakkını yememek gerekiyor. Çünkü o üç maçı kayıpsız atlatmamız bizi bugün şampiyon yapmıştır.

En çok da İsmail Uyanık inanmıştı “Bu takım sezon sonunda şampiyon olacaktır!” söylemiyle de giderken takıma olan inancını da göstermiş oldu. Ayrılma nedenlerine de girmeyeceğim. Çünkü böyle olması gerekiyormuş demek en doğrusu olacak.

Yüksel Başkan’ın o günlerde taraftarla yaşadığı polemikleri çok kısa süre içerisinde bertaraf etmesi, olumlu havayı erken yakalaması ve alınan sonuçların da katkısıyla artık hem stadyum doluyordu hem de şampiyonluğa olan inanç gün be gün artıyordu.

Ertuğrul Hoca’nın takım motivasyon konuşmalarını hepimiz gözyaşlarıyla izledik. Çünkü bu şehri biliyordu. Bu şehre inanıyordu. O’nun o 25 Nisan teması da apayrı bir motivasyon kaynağı oldu.

Rakibimizin de kayıplar yaşaması bizim de bir maç haricinde kayıpsız devam etmemiz tüm avantajı bize yöneltmişti. Nitekim Manisa Fk’yı da kendi sahasında mağlup edince artık bu takım şampiyon demeye başladık. Sadece biz değil gerek rakiplerimiz gerekse de spor kamuoyu bu yönde açıklamaları da bunu gösteriyordu.

Ta ki pandemiye kadar. Pandemi nedeniyle verilen arada futbolcular da üzerine düşen ödevleri yerine layıkıyla yerine getirmiş olarak antrenmanlara başladılar. Birçok takımın aksine yine Ertuğrul Hoca işi sıkı tuttuğunu sadece bizlere değil tüm rakiplere de bunu hissettirdi.

Sağlam işi sağlam yaptığını göstermesi hepimizi rahatlatıyordu. Önce oynanacak denilen lig daha sonra alınan karar sonrasında oynanmama kararıyla bizim şampiyonluğumuzla sonuçlandı.

İyi ki puan farkı 10 oldu diyoruz. Çünkü aksi halde diğer grupta olduğu gibi çok da bizim dahi içimize sinmeyecek bir durum oluşurdu. Çünkü Atatürklü armaya asla laf gelsin istemeyiz.

Şimdi tüm hazırlıklar gelecek yıl yine 1. Lig de şampiyonluk için yapılacak. Bu biraz daha zor gibi olsa da aslında yerinde takviyelerle pekâlâ olabilir bir durum. Çünkü düşünün ki ilk iki çıkacak, üçüncü takım da play-off dan. Hoş bizim biraz play-off sıkıntımız var. Bunu yaşadık yakın tarihte. Hem 1. Lig finallerinde hem de geçen yıl. En iyisi mi biz direk çıkmaya bakalım. Taraftara bakınca da bir hayli heyecan dolu bir lig serüveni beklediği açık.

Bizler şu gelsin bu gelsin, şunlar gitsin den daha ziyade takım oluştuktan sonra sahaya yansıyacak duruma bakacağız. Çünkü şuan en azından bu piyasayı çok iyi bilen bir isim var ki o da Ertuğrul Hocamızdır. Diğer taraftan Mustafa Aztopal’ın da çalışmaları oldukça iyi bir görüntü veriyor. Tüm bu çalışmaların en iyi anlaşılacağı yer ise daima sahadır.

Biz sahada çıkanlara göre yine elimizden geleni yapacağız. Nerelerin eksik olduğu aşikar. Aksayan yerler ve gerekli futbolcu yapıları belli. Tempoyu artıracak ve rakip alanda baskı kuracak, yeri geldiğinde de bakıyı kaldırabilecek bir takım hüviyeti bu lig için gerekli. Hızlı ve yetenekli futbolcular bu lig için olmazsa olmazıdır. Takım oyunu ve disiplinine sahip olması da olmazsa olmazıdır.

Kısacası biz işin ehlinde olduğunu biliyoruz. Bundan dolayı da içimiz rahat. Yüksel Bey’e kulübü buralardan kurtarıp yükselttiği için teşekkürlerimizi sunuyoruz. Yine onu ikna edip en azından bugünleri görmemizi sağlayan İsmail Uyanık Başkanımıza da yine teşekkürler. Çünkü o olmasaydı belki Yüksel Bey’i de tanımayacaktık. Dolayısıyla tüm emeği geçen futbolcusundan teknik heyetine, personelinden idari yönetimine kadar herkese bizleri bu ligden kurtardığı için teşekkür ediyoruz.

Yüksel Başkan’ın alt yapı için yatırımlarının yanın da tesislerde de köklü değişikliklerin yapılmasıyla kulüp bambaşka bir hale gelecektir. Zaten bunun emareleri vardı. Şimdilerde gözle görülür değişiklik yaşanıyor ve yaşanmaya devam edecektir. Bir çok kulüp ve taraftarı da hatta etkili ve yetkililer de dudaklarını da ısırırcasına takip ediyorlar tüm bu gelişmeleri.

BÜYÜK SAMSUNSPOR TARAFTARINA canı gönülden hayırlı olsun diyorum ŞAMPİYONLUĞUN. Bu taraftar daha büyük başarıları da hak ediyor. Elbette Yüksel Başkan’ın hem forma hem de kombine çağrılarına destek verilmesi gerekliliğini de yineliyorum. Mecburen yine paso kart yeni döndü ve hep birlikte kartlarımızı yenileyip maçlarda (pandemi önlemi biterse) yerimizi alıp desteğe devam etmeliyiz. Bizler eğer bu şekilde destek verirsek inanıyorum ki Yüksel Başkan daha da ötesini düşünecektir.

Yıllardır yazamaya çalışan biri olarak, belki profesyonel olarak yapmasam da ki bunlar biraz da şartlar böyle gerektirdiği için, takımına tutkulu biri olarak ben yine formamı biletimi almaya alıp yazmaya devam edeceğim. İnşallah şartlar da el verdiği ölçüde. Nice başarıları yazmak nasip olması dileğiyle kalın sağlıcakla.

YILDIRIM’DAN HAKLI REST!

Futbol olmayınca yazmanın da bir anlamı olmuyor. Haliyle boş yere şu günlerde neden yazacağız ki diyoruz. Hayır yazarız da niye insanları meşgul edelim. Lakin Yıldırım Başkan’ı dinlerken neler oluyor? Neden başkan böyle bir rest çekti? Gerçekten, ligin tescili veya maçları azaltama seçeneği varken böylesi bir iptal olur mu? Ola ki oldu diye Başkan gereken cevabı vermiş. Bizim de çorbada tuzumuz olsun istedik.

Yüksel Yıldırım Başkan’ın yapmış olduğu programda verdiği bilgiler arasında en dikkat çekeni kuşkusuz bir iptal kararı karşısında takınacağı tutum oldu. “Riva’ya taraftarları otobüslerle taşırım. Olmadı bırakırım.” dedi özetle. Haklı mı haklı. Hem de amasız ve fakatsız. Samsunspor altın madeni değerinde bulduğu başkan’ı kaybeder ama Türk futbolu da çook vizyoner bir başkanı yitirmiş olacaktır.

Elbette bir emeğin bir alın terinin ve harcanan paraların da olduğu şu ortamda ki rakibinizin dahi kabul etmiş olduğu “play-offları düşünüyoruz!” cümleleri dururken bitmek bilmeyen liglerin iptali dedikodusu.

Neden bitmiyor olabilir bu dedikodular? Çünkü herkesçe malum ki bu ligin kendisine has bazı hususları var. Bunu İsmail Başkan da zamanında çokça anlattı. Yer ve isim vermedi ama aşağı yukarı nelerin döndüğünü işin içinde olanlar zaten biliyor. Geçen yıl şampiyonluğun nasıl elimizden alındığını unutmayalım.

Verilen hakem kararları yaşanılan her şeyin tuzu biberi oldu. Yine bu yıl da benzerini bir kaç maçta yaşadık. Ancak skoru üretmesini bildiğimizden ötürü çokça yansımadı medyaya. Elimden geldiğince galibiyet alsak dahi bunları belirttim.

Şimdilerde belli ki birileri, sosyal medya üzerinden ve bazı hesaplar üzerinden oyunlar oynuyor. Etkili ve yetkili oldukları kişileri kullanarak liglerin iptalini istiyorlar.

Ne yazık ki bize en yakın rakibin 10 puan gerisinde olan hocası maçlar devam ederken sarf ettiği “Play-oflları düşünüyoruz” söylemlerini şimdilerde duymuyoruz. Demek ki başındakiler bunu dillendirme dedi. Tabi varsayımlar yapıyorum. Ama Ertuğrul Hoca her yerde konuşurken Cihat Hoca “Arkadaş maç sayısını azaltalım. Bizi play-off oynatın. Samsunspor hak etti şampiyonluğu. Düşmede de play-off yapın. Diğer grubu da nasıl çözerseniz çözün!” diyemiyor.

Şahsen bu kadar zamandır sus-pus olması bende hep soru işareti oluşturuyor. Cihat Hoca’yı severim ama suskunluğunu da hayra yoramıyorum. Sahi neden konuşmuyor? Röportaj teklifinin gitmemiş olması mümkün değil hele de şu ortamda. Bu söylentilerin bir takım eller tarafından kaşındığını düşünüyorum. İyi niyetli değiller.

Samsunspor’umuzun başarısının önüne engel olunamaz. Verilen emek zayi edilemez. Yüksel Bey sonuna kadar sesini yükseltmekte haklı ve biz taraftarlar olarak daha çok destek vermeliyiz kendisine.

Ateş olmayan yerden çıkmaz! sözünü boşuna söylemedi atalarımız. Kimse kusura bakmasın ama olmaz denilen şeyler oluyor. Kaldı ki TFF’nin 12 Haziran yerine bizim lig maçlarını 18 Temmuz tarihine ötelemesini çokta iyi niyetli algılamıyorum.

Düşünün bir sonra ki sezona bir üst lige ki yine iddialı bir şekilde şampiyonluk için hazırlanacağız. Başlama tarihi Eyül dahi olsa nasıl bir transfer dönemi yaşayacaksınız, nasıl bir hazırlık dönemi geçireceksiniz? Yine play-off için oynayanlar içinde öyle. Düşme potasında olanlar içinde. Ama kimin umurunda bunlar? Saldım çayıra mevlam kayıra….

Olmaz beyler olmaz siz bu işi iyice kaosa sürüklüyorsunuz. Ya ligi tescil edip şampiyonluğumuzu verin…ya da ligin tarihini öne çekin. Ha bu arada ilginçtir ki bir anda takımlardan tam da düşüş başladığını düşündüğümüz dönemlerde “pozitif” çıkanların olduğunu duyar olduk. Neler oluyor dedirtiyor bize tüm bunlar tabi.

Öncelikle bütün bu duruma maruz kalanlara geçmiş olsun diyorum. Allah’dan şifalar dilerim. Zor durum. Sağlık söz konusu olunca çokta bir yerlere çekmek istemem. Uzak dururum. Dikkat etmek gerekiyor.

Elinizi vicdanınıza koyun ve iptal mi yoksa tescil ile birlikte diğer uygulamalar mı? Hani bir söz vardır halk dilinde “vallahi seni yıldırım çarpar!” ha işte siz eğer iptal derseniz işte o zaman sizi sahiden Yıldırım çarpar…Duymamış olalım. Hakkımızı koruyalım.

aydindogdu@gmail.com