KIRAN KIRANA MAÇ!

20 Ocak 1989 Tarihi yıl dönümünü yaşadığımız şu günlerde yine hüzün kaplar bizleri. Hiç bir şey dolduramaz onların yerini. Sevilen dizi Seksenler unutmadı…onlara teşekkür ediyoruz. Yine futbolcularımız “Unutmadık, Unutmayacağız!” pankartıyla çıktılar sahaya. Anma programları da olacak o gün yine. Emeği geçen herkese teşekkürü bir borç biliriz bizlerde.

Pendikspor iddiasını play-off için sürdüren bir ekip. Maçın zor geçeceğini bekliyorduk. Öyle de oldu. Hakem faktörünü doğrusu hesap etmemiştik. Buna ayrıca değineceğiz.

Maçın hemen başından itibaren rakip kolay lokma değilim düşüncesini bize göstermeye çalıştı. Oyunu yarı sahamıza yıkıp çıkmamızı ve oyun kurmamızı engelleyerek kaptığı toplarla gol bulma çabasındaydı.

Bu tür pozisyonları da maç içinde yakaladılar. İlk tehlikeli pozisyon rakipten geldi ve Ercan’a çarpan top kornere gitti. Ercan, maçın genelinde istekliydi ama vasatı aşamadı doğrusu. Bazı pozisyonlar da adamını kaçırdı. Kontra yediğimiz oldu.

Nurullah başarılı bir günü geride bıraktı. Oyunun sıkıştı ve kalemizde yakın olan durumlarda ustaca çıkarttı topları.

Orta alan mücadelesi ve pozisyon sıkıntısı yaşadığımız anlarda Bahattin’in çok iyi gördüğü Guido ile öne geçtik. Bu gol tam zamanında gelmiş oldu. Çünkü gerçekten hem oyun üstünlüğünü kuramadık hem de oyun çok sıkıştı. Geniş alanlar bulmakta zorlandık.

İkinci yarıya çok baskılı girdi rakip. Öyle ki rakip adeta karargah kurdu ilk dakikalarda kale önümüze yakın. Bu anlarda Caner dahi hata yaptı. Atabey kale önünden top çıkarttı. Nurullah bir o top bir bu topa uçtu.

Ertuğrul Hoca, zamanında değişikliklerle oyuna müdahale etmiş oldu. Özellikle Muhsin dirençli oyunuyla topu rakip alana taşıdık. Diğer taraftan İbrahim Halil ile de orta alanda kaptığı topla birlikte ikinci golümüzü bularak rahatlamış olduk.

Dişe diş mücadelenin ardından kazanılan üç puan oldukça önemliydi. Yeniler kenarda başladılar ve sonradan oyuna girdiler. Özellikle Muhsin’in ilerleyen haftalarda takıma daha çok katkı yapacağını düşünüyorum. İbrahim Halil için zaten maç eksiğinin dışında oldukça teknik bir oyuncu diye belirtmiştim. Attığı golle de forma mücadelesini sürdürecektir. Yine stoper Veli de takım için kritik transferlerden olduğunu göstermiş oldu.

Bu yıl hakem hatalarını çok hissetmedik. En azından öyle göz göre göre olmamıştı. Bu maçta ne yazık ki tekmelere maruz kalan futbolcularımız oldu. Sertlik düzeyi yüksek maçtı. Maalesef Erkam sakatlanarak oyundan çıktı. Dileriz ciddi bir sakatlığı yoktur. Kendisine geçmiş olsun diyoruz.

Nedendir bilemeyiz ama özellikle penaltı beklediğimiz oldu, hadi neyse dedik ama hem Bahattin’e hem de Muhsin’e yapılan sert müdahaleleri es geçti. Halbuki bunlar sarı kartlık hareketlerdi.

Rakibe bu kadar tolerans gösterirseniz onlarda alabildiğince sert oynar. Haftaya sahamızda Bak ile karşılaşacağız. Bu maçta kolay geçmeyecek elbette ama Pendik maçında ki mücadele gücümüzü gördükten sonra umutlarımız daha da arttı. Nedeni de geçmişte bu tür rakiplere karşı puan kayıplarını düşününce bu maçtaki 3 puanın kıymeti daha da anlaşılıyor. Çorum maçı kaybı da böylesi bir maç sonrasıydı.

Artık her maçın final olduğu haftalardan sonra gülen tarafın bizim olmaması içten bile değil. Yeter ki bu mücadeleyi ve isteği sahaya yansıtalım. Elbette oyun keyfi yoktu belki ama rakibinde ne denli ortaya mücadele koyduğunu hesaba katmak gerekiyor.

Kıran kırana geçen maçı kazanmanın mutluluğuyla haftayı geçireceğiz. Teknik heyet ve futbolcuların hepsine teşekkürler.

LİDER SAMSUNSPOR!

Yılport Samsunspor olarak hedeflerimiz büyük. Öncelikle bu ligden kurtulmak. Kurtulmak diyoruz zira buralar gözden ırak olduğu için oldukça da tartışmalı kararların da uygulandığı ve futbol oynamak değil oynatmamak üzerine kurulmuş lig sanki.

Oysa futbolcular kapasitelerini zorlamış olsa belki daha zevkli karşılaşmaların oynanması da ihtimal. Gümüşhane de zor günler geçiren ve belki bir puan alırım duygusuyla sahaya çıkan bir görüntüye sahipti. Fatih Akyel bu gerçeği bildiği için takımı gol yemesine rağmen yine de defansta tuttu takımını.

Oldukça hızlı başladık maça. Eğer Bahattin o golü yapmış olsaydı daha ilk saniyelerde golü bulmuş olacaktık. Rakip defans yerleşince yine kanatlara inmek ve oradan yapılan ortalarla gol aradık.

Buna rağmen rakibin gelişen ani atağından yaptığı uzaktan şutuna Nurullah enfes uzandı ve mutlak golü önledi.

Belki tempoyu daha artırabilmiş olsaydık golü daha erken bulabilirdik. Bahattin çok fazla topla buluşamadı. Gökhan Alsan ve Atabey ile gole yaklaştığımız anlar oldu ilk yarı ortalarında.

Gol gecikince taraftarlarda tempoya ayak uydurdu ve biraz suskun kaldı maçta. Taraftarın daha çok doldurmasını bekledik doğrusu stadı. Yine de yalnız bırakmadı takımını soğuk ve yağışlı havaya rağmen.

Sessizliği Caner’in adrese teslim ortasına iyi yükselen Atabey, yaptığı kafa vuruşuyla bozdu. Gol baskısını üzerinden atan takımımız daha rahat oyun ortaya koymaya başladı.

Yine Caner’in başlattığı atak sonrasında Ferhat’ın pasına düzgün bir vuruşla cevap veren Gökhan Alsan farkı ikiye çıkaran golü attı.

ikinci yarı daha rahat çıkan takımımız oyunu da rolanti de götürdü. Fazla bir efor sarfetmedi. Bunda rakibinde payı var kuşkusuz. Çünkü oyun rakip alanda geçti. Bu yarıda Bahattin bulduğu pozisyonlar oldu ancak bunları değerlendiremedi.

Ferhat’ın içeriye ortasına güzel bir kafa vuruşuyla karşılayan Gökhan Alsan ikinci golünü atarak farkı da 3’e çıkarmayı başardı.

En azında bir gol içinde olsun biraz öne çıkan Gümüşhane bunlarda da başarısız oldu. Ancak iki önemli pozisyon bulduklarını da buraya ekleyelim.

Hazırlık maçlarında bizleri düşündüren Burak, bu maçta ayakta kalmayı başardı ve ilk maçında taraftarlarının önünde bizlere güven verdi. Gerçi gördüğü sarı kart ile Pendik maçında cezalı düşmüş oldu. Futbolun cilvesi işte.

Yine Halil İbrahim’in istekli oluşu da bizleri memnu etti. Kale önünde yakaladığı o pozisyonu gol yapmış olsaydı onun içinde bir hayli güzel bir başlangıç olacaktı.

Takım olarak istek ve arzunun oluşu memnuniyet vericiydi. Buna biraz daha tempo eklenmesi gerekiyor. Diğer taraftan özellikle bu tür maçları daha çok oynayacağımız için rakibi hataya zorlamamız bu tempodan geçiyor.

Gelen liderlikle artık büyük bir motivasyon yakalamış olduk. Öyle ki puan farkının 6 olduğu ve rakibin bir türlü kaybetmediği haftalarda oluşan stresli havayı düşünürsek bugün gelen liderlik averajla da olsa mutluluk verici. Artık tüm ipler bizim elimizde. Tıpkı Konya maçı sonrası yazımın başlığında da belirttiğim gibi artık Avantaj Bizde! Yeter ki elimize geçen bu fırsatı devam ettirelim.

Ertuğrul Hoca’nın basın toplantısında yapmış olduğu “25 Nisan Cumhuriyet Meydanını hayal ettim.” söylemi hepimiz için apayrı bir motivasyon oluşturdu.

Zaten kim istemez ki böyle bir hayali. Bunu çok iyi bilen Ertuğrul Hoca da benzer duyguları bizler gibi yaşıyor. Çünkü profesyonel olmasının dışında onda da bir Samsun ve Samsunspor olgusu var. Başka türlü bunu yaşayamaz ve anlatamaz. Olsaydı daha evvel başkalarından duyardık benzer sözleri.

Hep beraber daha coşkulu daha ayağı yere basan maçlarla bu işi başarmak için yakalanan fırsatı artık bırakmamak için elimizden geleni yapmalıyız. Hepinizi yürekten tebrik ediyorum. Ayağınıza yüreğinize sağlık. Bu coşku artarak devam etsin.

UMUT VEREN FUTBOL!

Sahaya galibiyet için çıkmış bir takım görüntümüz vardı. Seçilen kadro da hemen hemen buna uygundu. Eldeki mevcuda göre büyük oranda ideal kadro vardı sahada.

Ertuğrul Hoca, belli isimleri en azından bir kez daha görmek için bu fırsatı onlara verdi. Onur, Nuri ve Enes bunların başında olan isimlerdi.

Enes’in heyecanı azmiyle birlikte stresi vardı. Bu stres onda hatalarıda beraberinde getirdi. Aslında iyi başladı ve takip ettiği top direkte patlamamış olsaydı başka bir Enes’i konuşacaktık. Yalnız özellikle de ikinci sarı kartta ki yaptığı hamle büyük hataydı. Hem ölü alandaydı, hem de sarı kartının olduğunu düşünmeden yaptığı hamleydi.

Bir diğeri de Onur. Maç eksikliği her halinden belli olan bir Onur izledik. İstek ve mücadelesinden memnun olduk ama maç eksiği oyunun bazı bölümlerinde kendisini gösterdi. Bilhassa da ikili mücadelelerde.

Oyunu her iki yarıda da forse eden bir takım hüviyetindeydik. Rakip Ç.Rizespor, kupada kalmak için değil de yedekler için form tutma anlamında olsada olur olmasa da görüntüsündeydi.

On kişi kaldıktan hemen sonra yenilen gol oyunun hakkı değildi. Sahada ki mücadelenin hakkı bizim galibiyete yakın bir görüntümüz olduğuydu. Ancak hem direkte patlayan toplar hem de hakem Tokat’ın ben kolay penaltı çalmam diretmesi bu turu bizden aldı.

Özellikle son çeyrekte ki mücadele ve futbol anlamında bize hangi Samsunspor dedirtti. Öyle ya son iki maçta ki performanstan memnun değildik.

Bu maçta ise ne yaptığını bilen takım oyununu öne çıkaran bir görüntümüz vardı. Klasman farkının hissedilmediği bir maçı geride bıraktık. Ahmethan’ın golünün gelmesiyle tura bir adım daha yaklaştık ama kale önünden bir türlü topu ikinci kez içeriye gönderemedik.

Belki berabere bitirdik ama herkesin gözünün pasının silindiği ve geleceğe biraz daha umutla baktığımız bir maçı da geride bırakmış olduk.

Öyle ki Ertuğrul Hoca’nın basın toplantısında ki tavrı ve sözleri bunu yeterince anlatıyordu. “Galip sayılır bu yolda mağlup!” cümlesi de bunu özetliyordu.

Tüm bunlar bize umut verdi elbette. Ancak mesele, Sarıyer maçı sonrası gibi olmamasında. O maçta da oyunu ve mücadeleyi fazlasıyla övmüştük ama sonrasında oynanan iki maçta bizler için hayal kırıklığı oluşturmuştu.

Elbette televizyon yayının etkisi, armanın ağırlığıyla birlikte tura yakın bir skorla başlamamız bizim için ayrı bir motivasyondu. Rakip zaten rotasyonla çıktığından dolayı ortaya bizim lehimize bir durum oluşturmuştu.

Artık bu maç ve kupa mücadelesi geride kaldı. Yapılacak takviyelerle ikinci yarıya daha güçlü olarak sahaya çıkacak takımı şimdiden sabırsızlıkla bekler olduk.

Önceki yazımda belirttiğim gibi avantaj bizde! Yeter ki bu mücadeleyi gösterecek istikrarı yakalayalım. Bizlerde bir öyle bir böyle yazmak durumunda kalmayalım.

Bunu belirtmişken, önceki teknik adamlarla zıt yönde yazdığımız maçlar oluyordu. Biz hangi maçı izledik duygusuna kapılıyorduk. Oysa Ertuğrul Hoca görüyoruz ki dobra dobra neyse onu söylemekten çekinmiyor. Doğrusu da bu değil mi?

AVANTAJ BİZDE!

Olaylı Yeni Çorumspor maçının yankıları hafta boyunca devam etti. Ülkenin spor gündemine oturdu adeta. Emniyet güçlerinin keyfi uygulamaları her kesim tarafından tepki gördü.

Y.Çorumspor başkanı da kendince isyan etti duruma. Ancak görüldü ki kendisini ile çok fazla sevdirememiş ne yazık ki! İstek ve talepleri hep güdük kalmış. Dileriz bir daha tekrar etmez bu tür görüntüler.

1922 Konyaspor, maçı bizim için rahat geçeceğini öngördüğümüz bir maçtı. Ancak yer yer zorlanmadık değil. Maçın başında Atabey ile gole yaklaştık. Sonrasında oyunu hakimi görünmüş gibi olsak da bir türlü istenen o baskıyı kuramadık.

Maçın temposu da düşük giderken Yalçın’ın orta alanda kaptığı top sonrasında içeriye katedip Atabey’e verdiği pas sonrasında golümüz geldi.

Rakip beklenmedik bir direnç gösterdi. Aslında tam da bizim istediğimiz gibi yani açık futbolu tercih etti. Cesur oynadılar. Golü aradılar. Buna karşılık kale önünde etkili olabilsek farkı artırabilirdik ancak net pozisyonumuz yoktu.

Final paslarında ve özellikle de çıkışlardaki sıkıntımız bizim bu maçta da devam etti. Nedendir bilinmez ama o beklenen baskılı oyunu bir türlü sahada gösteremedik.

İkinci yarıya rakip daha istekli başladı. Gole yaklaştıkları anlar oldu. Onlarda hem final paslarında hem de son vuruşlarında ki sıkıntıları lehimizeydi. Hani biraz da sıralamanın takımı değil dedirttiler. Ya da bize karşı böyle oynadılar.

Hacettepe’den sonra açık futbolu ve kolay lokma olmama görüntüsünü bizlere gösterdiler. Ta ki 2. golümüzü Gökhan Alsan ile bulana kadar. Golden sonra da gardları düştü ve bu dakikadan sonra da oyun rolantiye döndü.

Ertuğrul Hoca’nın oyuncu değişikleri birçoğumuzu düşündürdü belki ama gününde olmayan Bahattin ve Kubilay’ın yerine giren Oğuz ve Ahmethan ile oyun üstünlüğünü de ele geçirdik. Skor 1-0 iken yapılan bu değişiklerden sonra da çok geçmeden farkı ikiye çıkaran golü atmamız değişiklerin yerinde olduğunu göstermiş oldu.

Özellikle taraftarın maça damga vurup sahayla koordineli olması da görülmeye değerdi. Hele de Manisa Fk’nın geriye düştüğü anları an be an sahaya iletmeleri müthişti.

Futbolcularımızı ateşlemek için yapılan bu tezahüratlara futbolcularımızın coşkuyla cevap vermelerini bekledik ancak biraz telaşla karışık hareket ettiler.

Yeri gelmişken şunu belirtmem gerekir futbolcularımız eğer bu liglerin futbolcusu olmak istemiyorlarsa daha tempolu oynamaları gerekir. Artık günümüz futbolunda bir adım öne geçmek için salt teknik değil fizik gücüyle birlikte topu daha hızlı kullanmanın da önemi büyük.

Özellikle bu maçta ki çıkışlarımızda ki yavaşlık bir hayli göze çarptı. Kapılan topu rakip alana bireysel anlamda hızlı taşımaktan ziyade topu daha efektif olarak kullanmak adına müsait olana ve doğru koşularla bunu yaparsınız pozisyon üretirsiniz.

Karar futbolcularımızda! Çünkü hocalarının kendilerine yapacağı katkı da hem oyun mantalitesinin gelişimini hem de bireysel anlamda teknikleri kazandırmaları ancak kendilerinin bunu içselleştirmesiyle mümkün olacaktır. Şikayet ettikleri durum en nihayetinde ortadan kalktı çünkü!

Rakip Manisa Fk son anda 10 kişi kalmalarına rağmen 4-4 beraberlikle maçı bitirdi. Sancaktepe eline gelen fırsatı çok iyi kullanamadı ki son dakikalara 4-2’lik üstünlükle girmişti. Artık kaç dakika uzatıldıysa buna bakmak gerekir.

İlk yarıyı 2 puan geride kapattık. Ancak avantaj bize geçti diyebiliriz. Eğer lig böyle devam etmiş olsa ve devre arasına girmemiş olsaydık inanın ilerleyen haftalarda farkı açardık. Rakip düşüşe geçmişti çünkü.

İkinci yarı bizim içinde olmazsa olmazların telafisinin zor olacağı bir dönem yaşanacak. Ertuğrul Hoca takviye sinyalini basın toplantısında verdi. Dilerim ki kayıplarımızın olmadığı bir ikinci yarı yaşarız ve bu takım hak ettiği gibi direk olarak bu ligden çıkmayı başarır.

Tüm ipler elimizde diyebiliriz…

MAÇIN ÖNÜNE GEÇEN OLAYLAR!

Komşu ile misafir olduk!

Misafirperverlik beklerken taraftarlarımız maça girme yöntemleri ararken ilin emniyet yetkilileri her nedense anlamsız bir şekilde taraftarlarımıza gerekli hassasiyeti göstermedi.

Başkanları her ne kadar büyük camia diyerek bize övgü dolu sözler sarf etmiş olsada resmi kurumlar gereken hassasiyeti görmediler.

Önce biber gazıyla sonra jopu ile yetmediler tomalardan sıkılan suyla müdahale etti. O kadar soğuğa rağmen sırf takımının yanında olmak adına kilometrelerce yol giden insanlara yapılmamalıydı bunlar. Yoğun ilgi olacağı önceden belli olan maçın önleminde oldukça yetersiz kaldıkları gibi gelen taraftarlara caydırıcı eylemleri bu olmamalıydı emniyet güçlerinin.

Bana yıllar önceki Ankaraspor maçını hatırlattı. İsmi henüz Osmanlıspor olmamıştı. Ankaraspor maçı sonrasında da keyfi olarak biber gazı kullanılmış ve köşemde de buna bir hayli yer vermiştim. Benim de maruz kaldığım o biber gazına ne yazık ki bu maçta taraftarlarımız, çoluk çocuk kadın yaşlı denmeden yine benzer bir duruma maruz kalmıştır.

Taraftarlarımız tüm bunları yaşarken, futbolcularımız sahada gereken cevabı verememiştir.

Sahada oynanan oyunun ki özellikli ilk devrede tam bir hayal kırıklığıydı. Oyunu yarı sahaya yığdığımız anlarda kaptırılan toplar kalemizde etkili olmaya başlayan rakibe karşı önlem alamadık.

Ertuğrul Hoca’nın da Samet ve Kubilay’a saha kenarında bir şeyler anlatması da gözlerden kaçmadı.

Özellikle Guido’nun sakatlanmasından sonra erken değişiklik olması da hücum girişimlerinde ki üretkenliğimizi düşürdü.

Yerine giren Samet ise tam bir hayal kırıklığı olmaya devam ediyor. Aslında bu sezon daha iyi bir çıkış beklediğimiz bir futbolcumuz. Tekniğine de güvendiğimiz ve geçen sezon da bir hayli skora katkı yaptı. Ancak bu yıl maalesef beklenilenin çok ama çok altında. Nitekim ikinci yarının ortasında da oyundan alındı.

Ercan’ın yaptığı harekete devam diyen hakem sonraki pozisyonda ise hiç alakası yokken penaltı noktasını gösterdi. İlk yarının sonunda verilen penaltı da Gökhan Meral tamamen topa müdahale ettiği görülmektedir.

İlk yarıda pozisyon üretmekte de sıkıntılar yaşayan görüntümüz vardı. Hani geçen haftaki Sarıyer maçı nerede bu maç nerede dedirtti bizlere.

Kenarların çok iyi çalışmadığı, rakibinde pas hatlarımızı iyi ezberlediği ve daha çok yakın mücadeleyi tercih ederek oyunumuzu bozmasının da etkisi vardı.

Rakip alana yığdığımız zamanlarda kaptırılan toplarla pozisyonlar verdik. Biraz Bakspor maçını hatırlattı bana. Orada da benzer pozisyonlar ve rakibin de yaptığı kendi yarı alanında karşılayıp kaptığı toplarla kalemizde etkili olmuşlardı.

İkinci yarıya biraz olsun hareketliliğimiz oldu. Ancak defansın uzaklaştıramadığı top ağlarımızda buluşunca fark ikiye çıktı.

Aslında bu yarıda çokta kötü değildik. Topu istediğimiz gibi sahip olmaya da başlamıştık. Kalemizde ki ikinci gole engel olabilseydik farklı bir skor olurdu. Bunun neticesinde de Bahattin ile golü bularak farkı bire indirdik.

Bu dakikalardan sonra gerek Atabey ile gerekse Bahattin ile beraberliğe yaklaştık. Ama maalesef o beklenilen gol gelmedi. Manisa maçında olduğu gibi iki farklı mağlubiyetten geri dönemedik.

Soğuğa rağmen takımını yalnız bırakmayan taraftar evine boynu bükük olarak dönmüş oldu.

Manisa fk’nın da kendi sahasında İnegölspor’a mağlup olması bu üzüntümüzü bir nebze azaltmış olsa da elimize gelen fırsatıda tepmiş olduk.

Kaldı ki başkanlarının hafta içi yaptığı açıklama ve kulübümüzü hedef alışı yenilir yutulur cinsten değildi. Bunun için dahi bu maçın anlamı büyüktü.

Gerçi Ertuğrul Hoca, kupa maçı öncesi ve sonrası bu maçın önemine dikkat çekti ama yinede mağlubiyetten kurtulamadık.

Mağlup olursunuz, kötü de oynarsınız ancak rehavet ve mücadele yoksunluğu kabul edilebilir değil.

Keşke stadyumda hayatı pahasına yer alan taraftarları için dahi bu maçta mücadele edebilselerdi. Benim aklım taraftarlarımıza yapılan kötü muamelede kaldı ne yazık ki!

SAĞLAM ADIM DEVAM!

Rakip Sarıyer. Geçen yıl son dakikalarda verdiğimiz puanlarla 1. Lige çıkmakta puan anlamanda önemli kayıplara sebep olmuştu. Bize ters gelen bir takım. Elbette futbol anlamında doğrular yaparsanız bunu da aşarsınız.

Yüksel Bey, hafta içi yaptığı basın toplantısında dobra dobra her şeyi açıkladı. Bir bakıma canının yandığını hissettirdi. Hatta açık açık ifade etti. Daha evvelden de yazmıştım. Kimi mevzularda yanlış anlaşıldığını ve sadece görülmek istenen kısımlar gündeme getirildiğini bunun içinde iyi niyet aranması gerektiğin vurgulamıştım. Bu konuya da açıklık getirmiş oldu.

Tüm hepsini anlattı. Belki kendi aralarında kalması gereken mevzuları da anlattı. Bunu da olası durumlara karşı önlem diye düşünüyorum.

Aslanda haklıydı çünkü kimsenin cesaret edemediği bir dönemde Samsunspor’a milyonlar harcamıştı. Düşünün ki geçen yıl Vali Bey “1,5 Milyon bulamadım. Bulsaydım takım ligde kalırdı!” söylemini hatırlattı.

Artık sahada oynanan futbol ile birlikte alınan sonuçlarla da bu takım hedeflenen ve hayal edilen yere gelecektir. Bunun için de sabır istediği için bizlerde destek vermeye devam edeceğiz.

Ertuğrul Hoca, cezasının bitiminin ardından kenarda yerini aldı. Taraftar soğuk ve yağmura rağmen yine takımının yanında yer aldığını gösterdi.

Taraftar gruplarının ortak hareket etmesi güzel bir ambiyans olarak kayıtlarımıza geçti. Devamını dileriz. Çekişmenin kimseye faydası yok. Bu takım hepimizin.

Maça oldukça hızlı başladık. Hırslı ve mücadeleci görüntümüz vardı. Hani başarının yolu atan ile tutanın iyi olacak futbol deyimine de uygun görüntümüz vardı son haftalarda. Bunun devamı için Sarıyer maçı oldukça önemliydi.

Çift forvet anlayışının devam etmesi oldukça önemliydi. Bunun için Atabey-Bahattin uyumu daha da ileri noktalara gelecektir.

İlk dakikalardan itibaren gole yaklaşan taraf olduk. Kubilay ile gole yaklaştık. Akabinde Bahattin’in şık vuruşu defanstan döndü.

Tempoyu artırdık ki haftalardır buna değindim, bu takım tempoyu artırmalı yoksa rakip rahat pozisyon alıyordu. Bunu düzeltince ve rakip alanda pres yapıp topları kapınca ve bunu da hızlı kullanınca da pozisyonlarımız da artmaya başladı.

Rakibin yarı alanından çıkarken kaptığımız topları belki bu anlarda gole çeviremedik ama sahada doğru olanları izlemeye başladık. Bahattin’in bir şutunun da direkten döndüğünü belirtmek gerekir.

Yine hani biraz golü biran evvel bulalımdan isteği biraz panik havası gösterir gibi oldu belki. Kubilay son pasları daha iyi değerlendirmesi iyi olurdu diye de düşündük ama sahada ki mücadele ve istek bize bu iş olacak dedirtti.

İlk yarının son anlarında hakemin avantaja bıraktığı top sonrası Caner’in ortasına iyi yükselen Atabey’in kafa vuruşuyla gelen golle devreyi önde kapattık.

İkinci yarıya da fırtına gibi giren takımımız adeta rakibini de sahadan silmeyi başardı. Nurullah’ın rahat bir gün geçirmesini defans bloğunun ve orta alanın uyumlu ve hatasız oynaması da etkili oldu.

Orta alanda yine yapılan baskı sonucunda geliştirilen atak sonrası Guido’nun enfes ara pasını iyi takip eden Bahattin enfes vuruşla, kalecinin üstünden aşırtarak farkı ikiye çıkartan golü atmış oldu.

Daha evvelden duran, tempoyu düşüren adam paylaşımlarında aksayan bir takım görüntümüz vardı ve bu bizi rahatsız ediyordu. Bu sefer bu mücadeleyi devam ettiren bir takım görüntüsü vardı sahada.

Değişimin başladığı kendisini hissettiriyordu. Özellikle kenarların da iyi kullanıldığın belirtmek gerekir. Aksayan neydi derseniz bana göre göze çarpan çok ciddi bir durum yoktu. Sahada ki mücadeleden, pozisyon arayışına ve tempoya kadar büyük bir özveri vardı sahada.

Bunun ötesinde takımın orta alanda baskısı ve rakip alanda ki top kapma savaşı da yine görülmeye değerdi. 3. Gole baktığımızda bunu daha net görürüz. Son dakikalarda olsa gol aramak işte beklediğimiz Samsunspor buydu.

Ahmethan’ın ısrarla rakip futbolcuyu rahatsız etmesi, Gökhan Alsan’ın topu kapıp takımını atağa kaldırması akabinde Onur’un kıvrak hareketleri ve topu Gökhan Meral’e bırakmasıyla birlikte ortası ve Gökhan Alsan’ın kafa vuruşunda kalecinin çıkarması ve Ahmethan’ın topu ağlara gönderip golü yapması.

Elbette her gol önemli her gol çok kritik. Ancak son dakikada kazanılan bu golün tempoyu anlatması, takım iştahını anlatması ve bunun da golle yansımasıydı önemli olan. Belki bunu en son Gümüşhane maçında görmüştük. O maçta bu kadronun en iyi mücadele maçıydı.

Manisa’nın da Kırklareli’nden beraberlikle dönmesi bizleri de ziyadesiyle memnun etti. Dileriz ki önce Rize sonra Çorum’da ki maçtada bu görüntüleri görürüz. Bu galibiyet ve oyunun anlam kazanması için bundan sonrasında da devam etmeli.

Ertuğrul Hoca’nın takıma eli değmeye başladığını bu maçta daha net bir şekilde gördük. Adaptasyon sürecini çok kısa sürmesi oldukça önemliydi.

Bu futbolcular gerçekten ayaklarına gelen böyle bir fırsatı çok iyi ama çok iyi değerlendirmeliler. Bu maçta gösterdiler, şimdi bundan sonraki maçlarda da devam etmesi diliyoruz.

ŞANLIURFASPOR’A YAZIK OLUYOR!

Şanlıurfaspor zor günler yaşıyor. Ufak tefek desteklerle çıkıyorlar maça. Maç öncesi yayınlanan kulüp çalışanın videosu her şeyi anlatıyor. Yazacak çok bir şey yok bu konuda. Ne diyelim ki birçok köklü kulüpler gibi Şanlıurfaspor’a da yazık oluyor…

Şöyle bir düşündüm de İsmail Başkan ve Yüksel Bey gelmemiş olsaydı ne olurdu? Geçmişte türlü maddi sıkıntıları yaşayan bir kulüp olduğumuzu ne çabuk unuttuk? diyerek not düşüyorum sadece…

Samsunspor için geçen sezon atılan adımlar olmasaydı halimiz ne olurdu tahmin etmek çok zor değil.

Ertuğrul Hoca, bir maçlık cezası nedeniyle tribünde izledi maçı. Sarıyer maçıyla birlikte sahada olacak.

Maç için aslında çok diyecek bir şey yok. Goller biraz geç geldi diyebiliriz. Şanlıurfasporlu futbolcular ellerinden geleni sahada gösterdiler. Bu mücadeleden ötürü kendilerini tebrik ediyoruz. Kalecileri birçok gole de izin vermedi.

Net kaçan gollerin ardından gelen penaltı golüyle birlikte perde açılmış oldu. Penaltıyı kullanan Kubilay ile ilk golümüzü bulmuş olduk. Yine kaçırdığımız gollerin ardından ilk yarıyı tek golle bitirince muhtemel gelen uyarıyla ikinci yarı gelen gollerle fark açılmış oldu.

Bahattin’in iki golüyle birlikte Atabey ve Guido’nun da golleriyle maçı 5-0 kazanmış olduk.

Manisa Fk kazanmaya devam etti. Belki bir sürpriz olur mu diye bekledik ama onlar bizim gibi rakip seçmediler ve işlerini ciddiye alarak dolu dizgin devam ediyorlar. Dilerim ki bir yerde dur diyen olur.

Ertuğrul Hoca, bu takıma belli dokunuşlar yapacaktır. En önemlisi de futbolcuların seviye atlamalarına yardımcı olmaktır. Teknik kapasitesi buna müsait olan oyuncular bulunuyor.

Yine oyunun yönlendirilmesi ve temposu da buna eklenmelidir. Kendisinden beklentimiz haliyle büyük. Gerisi rakibin puan kaybetmesi ve ileri ki maçlarda alınacak sonuçlara kalacaktır.

İsmail Uyanık, yaptığı açıklamalarla Ertuğrul Hoca’yı da ziyaretiyle var olan dedikoduları da bertaraf etmiş oldu. Kendisine yakışanı yaptı. Bu tür açıklamalar ve eylemlere ihtiyaç var.

Gözler bir taraftan da Yüksel Bey’in pazartesi yapacağını duyurduğu basın toplantısına çevrildi. Dilerim kendisine has bir üslubu olan Yüksel Yıldırım, yapacağı açıklamalar kucaklayıcı ve kuşatıcı olur. Şuan en büyük ihtiyaç kuşkusuz ki bütünleştirici ve birleştirici üslup. İlla ki belli sorunlar, ortalıkta dolaşan asılsız iddialar ve hak etmediği tepkiler var. Lakin bunu sezon sonuna bırakmasını dilerim. Şimdilerde kulübün menfaati adına ve oluşan iyi hava adına kılıçları çekme değil kuşatma vaktidir.

Kazanan daima Samsunspor’umuz olsun…

BAHATTİN ŞOV!

Hekimoğlu Trabzon, bir işadamının da finansmanıyla bugünlere gelen takım hüviyetinde. Hedefleri play-off dan çıkmak. Bunun içinde takımlarında önemli isimler var ki bunların başında Taha Balcı geliyor.

Maç öncesi henüz imzalamış olmasa da Ertuğrul Sağlam ile anlaşılmış olması takıma nasıl yansıyacağı da merak ediliyordu. Çünkü gerçekten yoğun bir hafta geride kalmıştı. İsmail Başkan yoktu, teknik adam belli değildi. Mini bir kaos vardı ve çok zor maç bizleri bekliyordu.

Tüm bu olumsuz havayı cuma akşamı kendi twiter hesabından Ertuğrul Sağlam ile olan resmini ve el sıkışmasını paylaştığı twit ile dağıtmış oldu Yüksel Bey. Şimdiye kadar twitte ki en önemli ve güzel paylaşımıydı kuşkusuz.

İster istemez camiamızın iki önemli ismi İsmail Uyanık ve Ertuğrul Sağlam da yan yana gelmiş olsa daha güzel olurdu dedik. Öyle ya işte bazen iki güzellik bir arada olmuyor..

Bu maç hem rakibimiz olması hem de Manisa Fk’nın da yoluna kayıpsız devamıyla önemli ve anlamlı kılıyordu. Oynanan stat bu olmamalıydı ama şuan için sadece rakibe odaklanıp onu geçmenin yoluna bakılmalıydı. Öyle de oldu!

Yıllardır yer yer belirtiriz keşke bu liglerde biz değilde diğer ilimizin takımlar yer alsın. Onlar da olsun hatta daha da üst liglerde yer alsın. Gönül istiyor ama yıllar öncesine bir türlü dönülemiyor…

Maçın yayını da Rtük engeline takılmıştı. Bizlere ulaştıran Taraftarın Sesi ekibine teşekkür ediyoruz.

Maçın hemen başında Bahattin ile golü bulduktan sonra en azından üzerinde ki baskıyı atan futbolcularımız çok çok önemli bir skora da imza atmış oldular.

Birbirleriyle ilk kez bu şekilde uyumlu bir maçı da geride bırakmış olduk. Daha ilk yarı bittiğinde Bahattin’in golleriyle skoru 3-0 yaparak adeta şah ve mat’ı rakibe çekmiştik.

Elbette futbol ne olacağı kestirilemezdi ve bu bilinçle de oyun disiplininden kopmadan başlanan ikinci yarının başında Ferhat ile skoru 4’lemiş olduk.

Burada bir şeyi daha ifade etmek istiyorum. O da hep çift forvet ısrarım vardı baştan beri. İşte bunun nedeni de gördük sahada maç boyunca. Çünkü rakip defans tek forvetlerde her zaman rahat olur. Oysa sizin bir hedefiniz varsa sonucu bulacağınız oyuncular gole yakın ayaklardır.

Tamam tipik bir forvet değil Atabey ama İrfan Hoca’da zaten rakip defansı yıpratmak için pivot santrafor anlamında transfer ettik demişti Atabey için ve ilk kez bunun olabileceği bir durumu net olarak gördük.

Maçın disiplininden kopmadan ve rakibe de çok az şut imkanı vererek maçı tamamladık ki Nurullah’ın iki kritik kurtarışının da olduğunu belirtmek gerekir.

Maçın son dakikasında da Atabey sahneye çıktı ve skoru tayin eden golü atmış oldu. 5-0 gibi çok net bir skor ile Trabzon’dan dönmeyi başardı takımımız.

Recep Hoca’yı her ne kadar eleştirmiş olsak da kendisi bu zor zamanda önemli bir iş başardı. Hele de bu maç diğer maçlardan daha farklıydı. Ekibiyle birlikte teşekkürü fazlasıyla hak etti.

Artık Ertuğrul Sağlam takımı devralacak. Elbette rakibin kayıpsız devam etmesi ve bu psikolojiyi çok çok iyi bilen bir isim olarak takıma elinin değeceğini düşünüyorum. Maç öncesi futbolculara otelde yaptığı konuşmanın da çok önemli bir başlangıç olduğunu gördük. Tabi futbolcularım da şuan bir rüyada gibiler. Çünkü daha üst liglerde çalışmak istedikleri isim artık yanı başlarında. Dileriz ki sahada alınacak sonuçlar ve oyun da beklentinin üzerine çıksın.

Kim istemez zaten takımın şampiyonluk yaşayıp bu sezon bu ligden kurtulmayı. Herkesin bir hayali varsa o da Samsunspor’umuzun layık olduğu lig olan süper lige dönmesidir.

Başta İsmail Uyanık ki gönül isterdi bu mutluluğu takımının başında yaşasın. Maç sonunda yine tebessümüyle taraftarıyla olsun, basına açıklamalar yapsın…ama bazen istediğimiz gibi olmuyor arkadaşlar.

Yüksel Bey, takımı yüz üstü de bırakabilirdi. Ne sözleri verenleri gördü bu kulüp geçmişte. O zaman ne diyecektik. İsmail Başkan’ın basın toplantısında dediklerini unutmayalım ve birlikteliğe ihtiyaç olduğumuz zamanda daha da kenetlenelim. Şu bu değil bir tek Samsunspor var ortada. Buna hep beraber omuz verelim.

Divan kurulunun açıklamalarını da önemsiyorum. Zaten başkanın vedasının ardından yazdıklarımla da örtüşüyor çağrıları.

Manisa, Çorum’da yine kazandı. Varsın kazansın. Hep yazıyorum. Rakibin değil bizim ne yaptığımız önemlidir. Daha güzel günler göreceğimiz zamanlar yaşayalım ve tüm bu yatırımlar boşa gitmesin dileğiyle evine hoş geldin Ertuğrul Sağlam! Teşekkürler Yüksel Yıldırım…

Seni unutmayacağız BÜYÜK BAŞKAN İSMAİL UYANIK!

 

GELİŞİNLE SEVİNMİŞTİK, GİDİŞİNLE HÜZÜNLENDİK!

Elbette Başkan İsmail Uyanık’tan bahsediyorum. Aslında bahsetmek demekte bize yakışmaz. Çünkü konu olan İsmail Başkan olunca biraz durup düşünmek gerekir…

Oysa çok büyük bir heyecan çok büyük bir coşkuyla gelmişti. Tüm şehir arkasındaydı. Destek için kamuoyu yoklaması dahi yaptırdı. Şirketleşmeye İsmail Uyanık varsa diye atıldı herkes.

İsmail Uyanık Başkan olmasaydı belki yine olurdu ama bu denli büyük bir destekle olmazdı şirketleşme.

Yüksel Yıldırım ismiyle yaptığı ortaklığı anlattı. Bunu da kabullendirdi tüm şehre. Sonra ismin önüne eklenen Yılport yazısını da..

Çünkü İsmail Başkan vardı işin içinde.

İlginçtir bu şehir çok tez adam harcıyor diye sürekli belirtirim. Yine demiştim sanırım “Dileriz ki küstürmezler! Doğrusu bu kez gerekçe şehir değil gibi. Çünkü İsmail Başkan’a o her zaman bildiğimiz tepkili bir tavır yoktu. Ufak tefek olsada kayda değer değildi bunlar. Daha iç mesele gibi olay..

Başkan, sağduyuluydu her zaman. Dolduruşa gelmeden babacan tavrıyla yine o eskimeyen heyecanıyla izledi maçlarını. Kimseyi kırmadı maç öncesi ve sonrası. Yanına kim gelirse hep aynı tavrı sergiledi.

İşin Yüksel Yıldırım’a bakan yönü var muhakkak. Çünkü sürekli etkileşim halinde olduğu taraftarlarla yaşadığı diyaloglarda maksadını aşan sözler sarf etti. Tıpkı sezon başında bir yerel tv’ye verdiği röportajda olduğu gibi. Ya maksadını tam anlatamadığından yada üslubu böyle. Bana ilk seçenek daha mantıklı geliyor.

Neden mi? Halen sürekli gündem edilen özür meselinden saatler sonra maksadının tam anlaşılmadığını yazdı ama kimse onu görmedi. Hep ilk cümle ısıtılıp ısıtılıp gündem edildi ve  edilmeyede devam ediliyor. Demek ki sürekli bir yerler için çalışan belli kimseler var… diyesi geliyor insan.

Yüksel Bey aslında en başta ifade ettiği taraftarın isteğini, yaklaşımını ve maçlarla ilgili neler düşündüğünü merak ettiğini düşündüğü açtığı hesap maalesef ki kendi başına yönettiğinden ötürü bu işler başına geliyor. Keşke bu konuda deneyimli bir sosyal medyacı bulundurmuş olsaydı.

Aslında Başkan İsmail Uyanık, bu konuyu basın toplantısında dillendirmemiş ve bunu bırakma sebeplerinin içinde zikretmemiş olsaydı çok önemsemezdik. Çünkü öteden beri sanal alem için sürekli uyardı başkan gerek etrafındakileri gerekse futbolcuları.

Taraftar ikisine de aynı seviyede değil. Çünkü İsmail Başkan’ın bir ağırlığı var ve bir geçmişi var. Yüksel Bey her ne kadar geçmişte yönetimlerde yer almış olsa da kamuoyu onu yeni yeni tanıyor ve biliyor.

Samsunspor tarihi, mazisi ve yaşadığı süreçlerle olması gereken ligde değil. Bunu aşmak için geldi Başkan. Bir rüyayı gerçekleştirmek için. Geçen sezon yaşanan kırılma bu sezonda gelmeyen liderlikle artçı sarsıntılar gibi sürekli yokladı kulübü.

Düşünün ki namağlupsunuz ama lider değilsiniz. Takım kalite olarak iyi ama futbol anlamında beklentinin altında. İşte tüm bunlar sürekli bir tedirginlik içinde bıraktı hepimizi.

Son yazımda da vardı takım içinde ki sıkıntılar var diye. Oysa Başkan yine kimseyi suçlamadı yine futbolcuları basına taraftara yem etmedi. Kalitelerinden ve insanlıklarından bahsetti hep. Oysa savundukları o futbolcular keşke başkanın yanında olduklarını, sağa sola el kol işareti yapacaklarına sahada hünerlerini gösterip bugünleri bizlere yaşatmasaydılar.

İşin özeti her nasıl olduysa oldu ve Başkan İsmail Uyanık bıraktı. Bırakmaya zorlandı. Bu saatten sonra olacakları takip edip takımın başarısı için uğraşmaktan başka çıkar yol yok. Sağduyu herkese lazım. Zaten kendisi de yine aynı olgunlukla buna değindi.

Elbette sahipsizlik yok. Ancak belirsizlik ortamlarının da giderilmesi gerekiyor.

Öncelikle de teknik direktörlük için. Şurada kaldı sayılı gün. Malum Tff cezası var bir de bu işin ucunda. Yine haberler dönmeye başladı sosyal medyada, Ertuğrul Sağlam geliyor diye. Başkan da ufaktan çıtlattı basın toplantısında. Zaten birkaç güne herşey belli olacak.

Seni unutmamıştık başkan, yine unutmayacağız. Dileriz ki kazanan Samsunspor olsun. Ancak sürekli didişmelerle, sürekli birilerinin harcanmasıyla da olacak gibi değil ya..Her neyse biz yine Samsunspor demeye devam edeceğiz.

REHAVET!

Güzel bir gün. Maç oynanmaya elverişli bir havada. Saha zemini çok mükemmel olmasada yine de iyi sayılır seviyede.

Taraftar işini gücünü bırakmış takımının yanında. Hep yazıyoruz bir çok süper lig takımında dahi bu kadar taraftar yok ama biz yine de yeterince ilgi görmediği bir maç oldu yazalım. Çünkü kimse böylesi bir zorlanmayı beklemiyordu takımdan.

Her zaman bilinçli bir taraftara sahibiz diye övünüyoruz. 10 Kasım duyarlılığı ile bir kez daha kendisini gösterdi. Günlerdir sosyal medyadan duyurulan dakikalar 9:05 de saygı duruşu yapılacak hassasiyetine sahada ki futbolcularda eşlik etti ve ortaya muhteşem bir görüntü çıktı. Saygıyla ve rahmetle anıyoruz Ulu Önder Atatürk’ü…

Herkesin dilinde genç takım, çok eksikleri var, Sarıyer maçında 4 kırmızı kart gördü biz bu takım karşısında averaj yapmalıyız… gibi söylemler gırla gitti. Bunları biz okuyoruz da onlar da okuyor haliyle. Bir de Samsunspor gibi bir takımla oynayacaklar ya haliyle önlerine gelmiş bu fırsatı iyi değerlendirecekler. Haklılar!

Ya biz ne yapacağız? Nasıl olsa çantada keklik bir rakip. Biz bu maçı elimizi kolumuzu sallaya sallaya alırız!

İşte bu mantıkla çıktık sahaya. Birkaç futbolcu üstün çabaları vardı. Bir de ilginç olan bir şey var ki haftalardır yazmaktan yorulduğum çift forvet meselesi. Yahu Recep Hocam, siz bari anlayın bu takım şampiyonluk oynuyor fark bekliyoruz ama tek forvet çıkıyoruz sahaya. El insaf!

Kenarda oturan Atabey ve Ahmethan! Hani bu iki isim gole yönelik pivot santrafordu. Hani bunlar ligi forse edecekti. Neden yedek? Soruyorum şimdi Abdülkadir neden takım dışında. Tamam anlaşmadı başka takımla, bari kullanalım neden denilmedi? Ya da iyi bir hazırlık dönemini geçiren Muhammet Beşir neden gönderildi? Gittiği takımda yedek. Tabi adam küstü futbola yeminle…

İlk yarının hemen başında rakip hiçte korkak oynamayacağını gösterdi. Aslında oyunun belli bölümlerinde çokta iyi geldiler. Etkili oldukları zaman oldu. İlk tehlikeli atakları onlar yaptı. Cesur oynadılar. Oynamaları gerektiği gibi oynadılar.

Bahattin ile iki net pozisyon bulduk. İlkinde Kubilay’ın enfes pası vardı karşı karşıya değerlendiremedi ve kaleci açıyı kapatınca müthiş bir kurtarışa imza attı. İkincisinde de Gökhan Meral iyi ortasında boş kale yerine auta attığı pozisyonda o da bizlerde şok olduk. Nasıl kaçardı böyle bir gol?

İkinci yarının başında biraz tempoyu artırdık. Artık işi şansa bırakmanın anlamı yoktu. Caner’in enfes pasında bu sefer Bahattin affetmedi ve takımı öne geçiren golü atmayı başardı.

Golden sonra daha iştahlı daha ileride oynayan bir takım beklerken, tempoyu düşüren topu rakibe veren bir takım görüntüsüne büründük. Bundan belki de haftalardır kalemizde gol görmemenin rehaveti de vardı.

Futbol rehavet kabul etmezi yaşadık bir kez daha. Topu daha iştahlı olan rakip oyunu zorlamaya başladı. Yarı alanımıza daha çok gelmeye çalıştırlar. Golden birkaç dakika evvel rehavet uyarısı yazmıştım. Bunun cezasını önce penaltı ile sonrada kalemizde golle gördük.

Bu affedilir bir şey değil. Taraftar bunu affetmez. Affetmedi de..Ama yine de futbolcular için kalan zaman yeterliydi. Buna rağmen mutlak gole yaklaşan bir Hacettepe vardı. Öne geçme fırsatını buldular ancak Yağız bundan faydalamadı.

Tempoyu artırıp goller aramaya başladık. Nihayet yine Caner’in ortası vardı öncesinde, kaleci boşa çıkınca Kubilay topu ağlara gönderince adeta takımını da ipten almış oldu.

Haftalardır bir sıkıntı vardı. Bu takımın içinde yaşanan her neyse Buz bundan gitti. Yine teknik adam konusunda anlaşılamaması bu takımın içinde ki sıkıntıların bir şekilde artmasına sebep oldu. Çözüm disiplinli tatlı sert bir teknik adam.

Yücel Hoca söylemleri vardı. Bu durumda olacak gibi değil. Belki yeniden Kalpar dönemi başlar mı? Neden olmasın.

Ancak kim olursa olsun bu takımın mutlaka ama mutlaka iyi bir birlikteliğe ve iyi bir teknik direktör havasına ihtiyaç var.

Kubilay’ın hareketi kime, Yalçın kime el kol sallıyor….anlamak zor bunları. Dilerim mantıklı bir açıklamaları vardır. Hoş görüntü değil bunlar.

Herkes işini yapacak ama sahaya bir kişi karışacak…