SAMSUNSPOR’DAN ÇOK ÖNEMLİ GALİBİYET!

Maç izlemek keyifli, stresli ama Afrin de şehit düşen askerlerimiz olunca bunun havasını yaşamak dahi zor oluyor. Maçtan önce de onların isimlerinin tek tek okunması ve tüm stat da bulanların “Burda!” sesleri tüylerimizi diken diken etmeye yetti. Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet kederli ailelerine de başsağlığı dilerim.

Taraftarlarımı rakip teknik direktörün belirttiği gibi maça yine damga vurmasını bildi. Hatırı sayılır şekilde statta yerini aldı ki bu kadar taraftar bırakın 1. Ligi, Süper Lig de dahi yok. Takımını yalnız bırakmayarak sahada mücedele eden futbolcularına büyük bir destek vermiş oldular. Yürekten alkışlıyoruz.

Adanademirspor karşısında Samaras’ın son dakika golünün hakem tarafından yenmesi ve iki puanımızın o maçta kalmasının yankıları hafta boyunca sürdü. Tertemiz bir gol verilmedi. Tüm spor kamuoyu da yaptıkları paylaşımlarla tepkisini dile getirdi. Bu maçı kazanmakta bunun için daha çok önem kazanmıştı.

Maç öncesi, her zaman taraftarımızı beğenen BB.Erzurumspor Teknik Direktörü Mehmet Altıparmak, yine yayıncı kuruluşa verdiği röportaj da taraftarlarımıza büyük övgüler söyleyerek galibiyet için geldiklerini belirtti.

Bunu söylemek elbette bir takımın hakkı. Rakip takımlarda şöyle bir hava oluşmuş gözüküyor; Kayyıma kalmış ve sahipsiz bir takım ve stoperleri de yok, mutlaka yeneriz!

Aslında böyle maça çıkmaları bizim için avantaj. Çünkü rakip alanda daha fazla etkili oluyoruz. Bunun içinde skor üretmemiz biraz daha rahat olabiliyor. Elbette kalemizde pozisyonlarda veriyoruz.

Maçı iki takımda dengede başladı. Rakip takım ilerleyen dakikalarda daha fazla önde oldu. Kontra atak oyun anlayışımızla rakip alanda gol aradık. İlk dakikalarda Burhan’ın kale önünden vuruşunda top direkten döndü. Hepimizin yüreğine ağzına getiren bu pozisyon aynı zaman da maçın kırılma anı olarak da kayıtlara geçmiş oldu.

Biraz olsun denge kurmaya çalışmış olsakta orta alandan çok fazla çıkamadık. Engin Hoca, orta alanı kalabalık tutup rakip takımı durdurmak için ve kaptığımız toplarla da rakip alanda etkili olmayı düşünmüş besbelli ki bunda da takım etkili oldu.

Kaptığımız toplarda az da olsa etkili olmaya başladık. Oyunu biraz olsun soğutmak ve kalemizden topu uzak tutmak temel felsefimizdi. Aslında biraz ürkek görüntümüz vardı. Bizlerin ve taraftarların da beklediği sahada bu kadar ofansif oyuncu varken neden daha fazla üretken olmayalım görüşüydü.

Erzurumspor, topa daha fazla sahip olan taraftı. Nitekim maç boyunca da iyi pozisyonlarda buldular. Gol değil gollerde bulabilirlerdi. Bunda kritik defans hamlelerimizle birlikte yine gününde bir Furkan’ın olması rakibin gol yollarında ki etkisini kırmamızda en büyük etkendi.

İlk yarıda az gittik ama golü bulan taraf olduk. Samaras’ın başlattığı atak, genç Enes’in becerisi, rakip defanstan enfes sıyrılıp yaptığı ortaya ön direkte yerini alan Göksu’nun iyi takibi ile kafa vuruşu sonrası topu ağlara gönderdi.

Enes, golde ki bu başarısı güzel olandı. Ancak bu aşamaya kadar rakip alanda ezdiği toplar vardı. Kaptırdığı toplar kalemizde pozisyon olarak döndü. Yine topu gereksiz kullandığı oldu. İlk yarıda golden hemen sonrası bulduğu birebir pozisyonu değerlendiremedi. İkinci yarıda da boşta ki arkadaşına verip daha garanti bir gol pası yerine gücü bittiği yerde şutu atmayı yeğledi, zayıf olan şut kalecide kaldı.

Enes’in hareketleri, top ile oynamayı sevmesi rakip futbolcu eksiltmesi ve tekniği gözümüze hoş gelen taraflarıdır. Ancak bunun için fiziğini daha çok güçlendirmeli ve ayakta kalmayı başarmalı. İşte bunları yapan bir Enes, daha başka olacaktır.

İkinci yarıda, kendi sahamızda daha fazla olan bir Erzurumspor vardı. Kalemizde ofsayt ile biten pozisyonları ciddi canızımı yakabilirdi. Buna reaksiyon vermek ve rakip alana topu taşımak gerekliydi.

Bunu aman aman yapamadık belki ama gittiğimiz anlarda da etkili olduk. Öyle ki Enes ile önce mutlak golden olduk. Göksu ile gole yaklaştık. Samaras kale önünde ki vuruşu kaleciden döndü Gökay tamamlasa da ofsayt ile bitti.

Samaras, gerçekten performasını artırdığı zaman neler yaptığını görüyoruz. Hem golü hazırlamada hem takımı atağa kaldırmada hemde top ayağındayken rakip futbolcuları ekarte etmede ne denli başarılı olduğunu gösteriyor. Klas bir futbolcudan beklenenler var artık. Gitmesini isteyenler dahi onun bu futbolundan hoşnutlar artık.

Baştan itibaren sıçrama beklediğimiz Chibuike ise maalesef istenen o aşamayı gelemedi. Oysa Engin Hoca onu 11 de başlattı. Bu krediyi tam olarak kullanamadı. Beklediğimiz o Chibuike olmadı.

Engin Hoca yine ilginç tercihler yaptı. Kenar da Gökay varken ilk olarak Oğuz’u aldı. Sonra Angan varken Samed tercihini yaptı. Bunlar ilginç olanlardı. Sırıtmadı belki bu değişiklikler ama skor farklı olsaydı inanın başı ağrıyabilirdi.

Hakem Süleyman Abay! Bizim için öteden beri maçlarda görmek istemediğimiz bir hakem. İsmini görünce eyvah demişizdir. Şükür ki kritik bir pozisyon olmadı. Hatta Nobre’nin kendisini atmasını da iyi gördü. Ancak futbolcularımıza gösterdiği kartlar, bazı pozisyonlar da çok rahat rakip için düdük çalarken, futbolcularımız yerde olmasına rağmen faulümüzü es geçmesini yazmadan edemeyiz. Hele de Nobre, oyuncumuzun ayağına basıp ikinci sarı kartı hak etmesine rağmen bunu yapmamasını da görmezden gelemeyiz Sayın Abay!

Şükür ki kazandığımız bir haftayı geride bıraktık. Zorlu bir fikstür bizleri bekliyor. İlk olarak haftaya deplasmanda Altınordu ile oynayacağız. Biliyorsunuz deplasmanda Rizespor gibi güçlü bir takımı farklı yenmeyi başardılar. Buradan alınacak bir puan dahi değerli olacaktır.

Bu takımın öncelikle ligde kalacak puanları toplamaktır hedefi. Üst sıralar ve play-off kim istemez ama çokta fazla kendimizi kaptırmadan toplayabildiğimiz kadar puan toplamak önemli olanıdır. Kadro kötü mü değil hatta bu kadro çok rahat play-off oynayacak bir kadroydu. Ama ilk yarıda öyle puanlar kaybettik ki geldiğimiz noktada önce alt sıralardan kopmaya bakıyoruz.

aydindogdu@hotmail.com

HAKEM NET GOLÜMÜZÜ YEDİ!

Zorlu bir deplasmandı. Yenildiğimizde sıralamanın altında olacaktık. Yendiğimizde belki de daha başka yazılıp çizilecek ve konuşulacak bir maçtı.

Adanademirspor, transferler yaparak başladı lige. Her ne kadar üst üste mağlubiyetler yaşamışta olsa iyi bir takım hüviyetinde olduğu kesindi.

Bunun bilincinde olan takımımız, oldukça temkinli bir o kadarda ürkek başladı maça. Daha ilk saniyelerde kalemizde golü buluyorladı. Furkan’ın zamanında çıkışıyla mutlak golü önlemiş oldu.

Oyun tamamen yarı alanımızda rakip takımın üstünlüğüyle geçti. Biraz olsun ileride top yapabilseydik daha farklı bir sonuç çıkabilirdi. Özellikle çıkışlarda yaptığımız top kayıpları canımızı acıttı. Bunları not aldık. Ama Engin Hoca önlem alamadı.

Bulduğumuz en etkili pozisyonda Angan çizgide güçlükle topa vuruşunda direkten döndü. Bizim için ilk yarının en önemli pozisyonuydu. Rakip daha etkili pozisyonlar üretti kale önümüzde. Buna rağmen stoper eksiği bir takım görüntüsü vermedik.

İkinci yarıya da etkili başlayan taraf Adanademirspor oldu. Buna rağmen oyunu tutmaya çalıştık. Ancak ileriye çıkma orada çoğalma ve kanatları iyi kullanma çabasından yine yoksunduk.

Oyuna sonradan giren Chibuike, Aydın Yılmaz’a topu kaptırması bize pahalıya sebep oldu. Aydın’ın ortasına Tembe iyi takip ederek kafa vuruşu kalemizde gol oldu.

Bu gol takımın daha çok ileriye çıkmasına ve gerçek kimliğiyle oynamasına sebep oldu. Beklediğimiz ve aradığımız pozisyonlar gelmeye başladı. Herhalde herkes neden böyle baştan itibaren oynamadık demiştir.

Genç Enes, boyundan büyük işler yaptı. Oyuncu eksiltti, kaleyi yokladı. Bunlardan en önemlisinde top üst direkte patladı dönen topu iyi takip eden Çağrı kafa vuruşuyla topu ağlara gönderdi ve beraberliği yakaladık.

Beraberlikten sonra yine rakip alanda daha çok görünen bir Samsunspor vardı. Yine Enes’in yumuşak vuruşu vardı kalecide kalan. Samaras’ın, karşı karşıya kaldığı pozisyonda aşırtmak isterken kalecide kalan bir pozisyonumuz oldu.

Kornerden gelen topu Samaras yükseldi kafa vuruşu gol oldu. Evet bildiğiniz gol oldu. Ama Hakem Erkan Engin izin vermedi. Hangi hakka hizmet anlaşılmaz golü resmen yedi. Ofsayt mı değil. Faul verdi. Samaras’ın, rakip futbolcu yanından yükselip vuruşuna faul verdi. İnanılır gibi değildi.

Maç boyunca tüm taktir hakkı denilen şey neyse onu rakipten yana kullandı. Ayite’nin ayağına basan adamı es geç sarıyı Ayite’ye göster. Ahmet Cebe’yi maç boyunca adeta dövdür. Kritik yerlerde faulü verme. Sarı kartları çok rahat takımımıza göster. İyi de kardeşim sahipsiz mi sandın bu takımı? Tabi başkanı yok ya vurun bakalım!

Birde video sistemi olsaydı ne olurdu. Gözlemciler bu hakeme kaç puan verir bilmeme ama haftaya herhalde ödüllendirirler. Geçmişte öyle olmadı mı?

Adam son dakika topu yerde ceza alanında kontrol ediyor onu da es geçtin hadi onu görmedin. Göz göre göre Samsunspor’un hakkı yenmiştir. Samsunspor 3 puanı hakem tarafından gasp edilmiştir. Daha fazlasını Engin Hoca’nın oynattığı sistemsizliğe ve ürkek oynatmaya bırakıyorum. Herhalde takımın nasıl oynaması gerektiğini son yarım saatte ki oyundan anlamıştır.

İLAÇ GİBİ GALİBİYET!

Söze statta takımı yalnız bırakmayan taraftarlardan başlamak gerekiyor. Çünkü bu kadar olumsuzluğa rağmen halen yüreği Samsunspor olarak atan binlerce taraftar tribünde yerini aldı. Aslında maçın oynama saati veya günü farklı olsaydı şayet daha fazla taraftarında gelme imkanı olurdu.

Cumartesi haliyle özel sektörün mesai günü. Maça gelmek isteyipte çalışmak durumunda olan binlerce kişi de eminim maç saatinin uygun olmaması nedeniyle gelememiştir. Yine de Samsunspor yalnız kalmadı. Bunu gösteren tüm taraftarlara teşekkürler.

Elbette bir teşekkürde Sayın Vali Osman Kaymak hak ediyor. Düşünün bir kulüp kayyuma kalmış! Dile kolay yarım asırlık takım ilk defa sahaya sahaya sahipsiz olarak çıkıyor. Ancak Vali Bey’in açıklamalarıyla kulübün sahipsiz kalmayacağını ifade etmesi yüreklere su serpiyor.

Yine de bu kulübün bir Başkanının olması ve bu şekilde sahaya çıkmasıydı arzu edilen. Maalesef tüm bu yöndeki görüşmeler sonuçsuz kaldı ve kulüp kayyuma kaldı. Bu kulüp Süper Ligde olsaydı böyle mi olurdu? Kim bilir kaç tane başkan adayı çıkardı bir anda. Ama bunu da görmek varmış, tarihe elim bir kazadan sonra bu sahipsizlikte yazılmış oldu.

Bakın Valimizin gayreteleri olmamış olsaydı bu maça çıkacak takım dahi olmayacaktı. Bu kadar ince ve bıçak sırtında geçiyoruz bu dönemi. Bunlar basit şeyler değil. Futbolcuları da anlamak gerekiyor bir yerde. Evet kızıyoruz, kötü oynadılar ve buraya gelinmesinde yine onların beceriksizliğide var ama sonuçta yine onlar çıkaracaklar kulübü bu çıkmaz sokaktan.

Alınan Manisaspor galibiyeti ilaç gibi geldi. Kesinlikle öyle veya böyle ligde kalmak adına çok önemli bir galibiyetti. Hemde defans futbolcusu olmayan bir takım gol yemeden tamamladı maçı. Yine golcüler girdi sahneye Göksu ve Ayite.

İlk dakikadan itibaren ofansif oynadık. Çok ince hatalar da yaptık. Mesala Peroviç yarı sahamızdan çıktı ama hakem ofsayt kaldırdı. Buna rağmen rakip alanda daha çok göründük daha çok pozisyon aradık. Bu arayışlarda Göksu’nun iyi takibi ve rakip defansın hatasıyla golü bulduk.

Manisaspor’un kazandığı serbest atış sonrası Furkan’ın hamlesinden sonra dönen topa Peroviç’in vuruşu yine bizleri korkuttu. Bir başka pozisyonda da Erkam’ın topa zamanında müdahelesi vardı.

İkinci yarıda rakip hızlı başladı oyuna ama Furkan topu kornere çelmeyi başardı. Topu daha çok kullanan taraf olduk her ne kadar skoru koruma içgüdüsüyle harekette etmiş olsakta yine de rakibin çok fazla yanaşmasına izin vermedik.

Orta alanda Ahmet Burak’ın kaptığı topla geliştirdiğimiz atakta Samaras’ın pasıyla Ayite müsait durumda vuruşu gole çevirip farkı ikiye çıkarınca rahat bir nefes aldık.

Çağrı’nın tüm tepkiye rağmen geri dönmesiyle biraz olsun orta alan toparlandı. Yine Gökay’ın en azından elinden geleni yapmasıyla orta alanda ki hücuma yönelik pozitiflik görünmüş oldu. Samaras’ın da orta alanda daha fazla durup takımı ileri çıkartması da dikkatlerden kaçmadı.

Takım bu maçı istedi ve bunuda her alanda göstermiş oldu. Elbette Manisaspor’un takım kurgusu bizi galibiyete daha çok yakınlaştırdı. Zaten zor kazanan bir takım olmamız bu tür maçları en azından kazanmamız gerektiğinide gösteriyor bizlere.

Gözler şimdi açılması beklenen transfer tahtasında. Bunun sözü verilmişti. Ancak kulübün bu şekilde daha fazla gitmeden gerçekten bir başkanının olması gerekliliğini savunanlardanım. Çünkü öyle veya böyle emanetçi olarak görülecek hiçbir oluşum uzun soluklu olmaz.

Bunun içinde bu kadar büyük bir camiadan ve şehirden nasıl bir başkan adayı çıkmaz ve çıkarılamaz diye bununda sorgulanması gerekiyor. Bunun cevabını hepimiz biliyoruz ama yine de bu kadar olumsuzluğa rağmen bir kulübün uzun süre sahipsiz kalmasına göz yumulmamalıdır.

TRANSFER ŞART!

Yorum yapmanın da bir anlamı olmalı. Takım eksik olmaz, teknik heyet maç dışı etkenlere kapılmaz, kadronuz yeterli olur vs. Şimdi bizim işimizde ilk yarıya göre oldukça zorlaştı. Kimi eleştireceksin ve eksikleri yazacaksın.

Stoperlerin gitmiş, orta alanın yok. Toplamda 5 forvet ile sahada olmuşsun. Bir Angan girmemiş sahaya. Sahi neyi eleştireceğiz?

Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen futbolculardan varoluş mücadelesi bekliyorsun. Sahada daha çok kendilerini adeta yırtmalarını bekliyorsun. Topu en azından daha iyi kullanmayı görmeyi istiyorsun.

Sonra ne olabilir diye düşünüyorsun. Teknik Direktör kenarda orta alanda oyuncun varsa öncelik onun olur. Forvetten orta saha çıkarmazsın en azından diyorsun. Ama Gökay gibi bir adam iş işten geçince sahaya giriyor. Chibuike den böyle bir maçta değilde ne zaman faydalanacaksın? Beyimin ikinci yarı başında aklına geliyor.

Samaras orta alanda çabalasın dursun. Muhammet rakip defansta kaybolup gitsin. Göksu da elinden geleni yapsa da gol yollarında etkili olamıyorsunuz. Gol pozisyonu sağlayacak ve kanatlara inecek adamlar ileri çıkamıyor. İki Ahmet çakılıp kaldılar yerinde. Bir kez çıktı Cebe olanı oda topu auta attı.

İlk yarıda acil forvet gerekiyor derken şimdi acil stoper gerekli diye bağırıyoruz. Evet evet söylemiyoruz, bağırıyoruz. Ama nasıl olacak. Önce tahta kalkacak, sonra bu bölgeye bu saatten sonra futbolcu bulacaksın. Tabi tüm bunları yapacak yönetim de yok. Aday da yok. Eldekinin kıymetini bilemeyen insan misali elden gidince anlıyoruz.

Oyunu dengelediğimiz anlarda geldi penaltı. Erkam, penaltı yapmadı kurnaz Özgürcan aldı penaltıyı. Ama karar böyle. Bir sözde Ercan’a, kardeşim iyisin hoşsun da öyle mi yapılır penaltı. Göstere göstere hareket, birde sarı kartın var. Dua et hakemin insafına geldin yoksa kritik Manisa maçında yoktun.

İkinci yarı Chibuike ve Ayite ile biraz daha rakip alanda olduk. Samaras ile gole yaklaştık. Yine Oğuz’un şutu sahne aldı. Kaleci güçlükle de olsa topu çeldi. Ancak yenilen ikinci golden sonra tüm konsantrede dağıldı.

Rakibinde bulduğu pozisyonlar oldu. Bunlar şans mı dersiniz beceriksizlik mi ama fark daha erken artabilirdi.

Sayın Valimizin hakkını ödeyemeyiz. Kişisel çabalarıyla en azından takımın dağılmasını önlemiş oldu. Tahta kalkacak diye söylentiler var. İnşallah gerçekleşir ve acil noktalara transferler yapma imkanı olur.

Bu saatten sonra bu takımın en azından ligde kalabilecek sonuçları almasını beklemekten öte beklentiye de girilmemesi gerekiyor.

NE OLACAK SAMSUNSPOR’UN BU HALİ?

Tüm şehir bunu düşünüyor. Hatta Samsun’dan uzak olan Samsunpor taraftarı da bunu düşünüyor. Sosyal medyada üzüntülerini, kulübün geleceğini, korkularını ve bu kaosun nasıl atlatılacağı ile ilgili görüşlerini dile getiriyor büyük SAMSUNSPOR taraftarı. Ne olacak Samsunspor’un bu hali?

Şunu belirtmek gerekiyor ki yönetimi eleştirenlerin de, destekleyenlerin de ortak derdi Samsunspor! Bunda kimsenin kuşkusu yok. Herkesin mutlaka üslubunca söyleyecekleri vardır.

Sıkıntılı ve bir o kadar da krize yol açan bir kongre yaşadık. Eleştirinin dozunun arttığını söylemek gerekiyor. Yönetimin en büyük hatası yabancı transferler ki bunu zaten kendileri de ifade ediyor. Efsane Başkan sloganlarıyla 3 yıl önce geldiler.

Hatırlatmakta fayda var;

2014-2015 sezonunda 3 puan silinmesine rağmen ki kritik Osmanlıspor maçı öncesi gelmişti bu ceza ama buna rağmen ilk altıya girmiştik. Eğer takım Antalyaspor ile oynanan play-off finalinde çıkmış olsaydı durum farklı olabilirdi. Ancak talihsizlikler ve sıkıntılar bu yönetimi hiç bırakmadı. Hatırlayınız Emin Kar bırakıp sonra yönetime devam edecek olanların yol açtığı bir Umar vakası vardı.

2015-2016 sezonuna damga vurdu bu ceza. Takım yine en azından play-off lara oynayacakken 3 puan silinmesiyle birlikte birde Fifa’dan geleceği çok öncelerinden belli olan Umar kaynaklı transfer yasağı ile çok rahat play-off oynayacakken herkesinde bildiği gibi takım adeta stop yaptı.

2016-2017 de gelen transfer yasağı yaşadık. Kabus dolu bir sezonun ardından güç bela ligde kalmayı başardı kulüp. Elbette sezon başlamadan yapılan mevcut futbolcuların elde tutulmasında yapılan yanlışlıklar oldu bunu Başkan da ifade etti. Ama sonuçta bu takım ligde kalması gerekiyordu ve kaldı.

Gelelim bu sezona! 2017-2018 sezonuna “O sene bu sene!” Sloganıyla başladık. Yapılan yabancı transferlerinin hayal kırıklığına teknik direktör yanlışları da eklendi. Elbette yönetimin transfer hatalarıda göze batmış oldu.

Yıllardır haklı olarak ızdırap yaşayan taraftarlarında bu hayal kırıklığı tezahüratlarına yansımış oldu. Bir türlü alınmayan galibiyetler. Yakalanamayan istikrarlı sonuçlarla birlikte hedeften uzaklaşılan bir Samsunspor olunca ‘Yönetim istifa!’ Seslerine daha fazla kayıtsız kalmayan yönetim olağanüstü kongre kararı aldı.

Türlü senaryolar yazıldı çizildi. Birçok isim anıldı. Kaos belki daha ucuz atlatılır en kötü yönetim hiç olmamasından daha iyi diye düşünürken, gerek yönetimin para konusunda aldığı sözlerin yerine gelmemesi gerekse kongrede ki dozu yüksek ve hakaretlere varan eleştiriler divan kurulunun 6 aylığına yönetime devam ettirme kararı da Başkan ve yönetiminde istifa etmeleriyle beklenmedik bir kaosun çıkmasına sebep oldu. Aslında herşeye rağmen devam etmeleri ve sezon sonuna takımın başında olmaları daha iyi olurdu kanaatindeyim.

Şu günlerde ara transferleri konuşacakken kulüp bir anda sahipsizlikle karşı karşıya kaldı. Sezgin Gümüş’ün çağrısı nasıl cevap bulacak göreceğiz. Bir de transfer alacaklarından dolayı şikayet eden futbolcuların acil ödemesi var. Serbest kalmamaları ve en azından bu yıl bir şekilde takımın ligde kalması için.

Gaziantepspor’un, kapanma duyurusu ile tüm spor kamuoyu şok olmuşken, benzer bir durumu yaşamamız için şehrin önde gelenlerinin her defasında dillendirdikleri “SAMSUNSPOR BU ŞEHRİN EN ÖNEMLİ MARKASIDIR!” Söyleminin karşılığının bulmasını diliyoruz ve bekliyoruz.

Sportif başarı ile yönetim doğru orantılı bakılıyor ülkemizde. Oysa Avrupa da dünyanın parasını yatırıpta bir türlü başarı yakalayamayan takımlar var. İlk aklıma İtalya dan Milan gibi bir zamanların efsanesi geliyor, yine İngtiltere den West Ham United gibi takımlar var. Yine Süper Ligde başta Antalyaspor geliyor. Liste daha da uzayabilir.

Taraftar elbette başarı isteyecek. Elbette takımın galibiyetini isteyecek. Eğer böyle olmazsa taraftar taraftar olmaz! Maça neden gelsin. Neden kulübün formalarını alıp giysin. Yöneticiler de başarı için talip olurlar. Daha doğru yönetim ve kulübü her yönüyle üste taşımak için geliyorlar.

Kimsenin beklemediği bir durumla karşı karşıyayız. Açıkçası bir yol bulacağını ümit ediyorum. Acil bir durum da başta divan kuruluna düşüyor. İstifa kabul edildi mi? Divan Kurulu mahkemeden Kayyum mu isteyecek? Şehrin önde gelenleri ne yapacak?

Eğer taraftar geçmişte yaptığı yürüyüşler gibi organizasyonlar yapmaz ise herkes uyur kimse sahip çıkmaz bu kulübe.

Şimdi transfer dönemi gelmişken, mevcut futbolcuların şikayeti varken soruyoruz Ne olacak Bu Samsunspor’un Hali?

Çözüm bu ortamda sunmak zorda olsa ilk önce yaza kadar mevcut yönetim istifalarının geri çekilmeye ikna edilmeli. Sezgin Gümüş’ün çağrısına kulak verilmeli ve kulübe acil kaynak sağlanmalı. Eğer yönetim geri dönmez ise yasal sıkıntı da yoksa Divan Kurulu yeni bir kongreye kadar devam etmeli ama mevcut futbolculara acil para ödemesi yapılmalı. Yine en azından alınabilecek futbolcular olursa onlarda alınmalı… demesi yazması ne kadar kolay. Allah herkese kolaylık versin…

Samsunspor için umarım acil bir kurtuluş reçetesi bulunur. Herkese mutlu yıllar…

DİRENEMEDİK!

Kongre öncesi son maçın sonucunu merakla bekledik. Geçen hafta sahamızda aldığımız galibiyetin bir anlam kazanması için bu maçın önemi büyüktü. Maç öncesi yaşanan parasal sıkıntılar ve futbolcuların protestoları elbette maça nasıl yansıyacağı doğrusu merak konusuydu.

Maça dengeli başladık ve Muhammet Beşir ile de öne geçmeyi başardık. Ümraniye oyun anlamında ve oyuncu anlamında bugünlere boş yere gelmediğini de sahada göstermiş oldu. Yenik olmalarına rağmen sahada üstünlüklerini hissettirdiler.

Üst üste kalemizde gördüğümüz gol ile yenik duruma düştük. Gollerde Ömer’in penaltı da büyük hatası olduğu gibi Sifakis’in de 2.golde kalitesine yakışmayan hatası maça damga vurdu. Bu bireysel hatalar böylesi maçlarda olunca haliyle skor üstünlüğünü de koruyamamıyorsunuz.

Rakip 3’lü defans oynamasına rağmen bunu iyi değerlendirdiğimiz söylenemez. Buna rağmen orta alanda Halil’in baskısı sonrası gelişen atakta Göksu’nun, Samaras’ı iyi görüp pasından sonra klas vuruşla devreyi berabere bitiren golü de bulduk.

İkinciye yarıya çok hızlı başlayan rakip yine üst üste bulduğu goller sonrası farkı artırdı. Yapılan değişikler de fayda sağlamayınca ve sönük oyunla rakibe boyun eğdik.

Bu kadar forvet ile sahada olup da ciddi bir pozisyon bulamamız da ayrıca incelenmesi ve irdelenmesi gereken husustur. Göksu, Muhammet, Ayite derken Angan gibi hücum var birde Chibuike eklende ama net bir gol pozisyonumuz dahi yoktu. Hani rakibi ezdik, bunalttık, kaleci o şutu nasıl çıkardı denilenecek bir görüntü olmadı.

Kaptan Ahmet Burak, yaşanılan herşeye rağmen son dakikaya kadar sahada en çok çaba gösteren isimdi. Muhammet Beşir, iki haftadır attığı gol ile ikinci yarıda 11’de olma sinyali verdi. Yalnız ikili mücadelelerde daha çok fiziğini kullanması gerekiyor. Ayakta kalmalı ve topu rakipten koparıp şut atma becerisini de mutlaka kazanmalı. Yoksa sırf pozisyon alıp gol atması tek başına yetmez ilerisi için.

Belki berabere bitirebileceğimiz maçı bireysel hataların etkisiyle yenik bitirdik ve böylelikle devreyi de 19 puanla kapattık. Bu ne anlam ifade eder artık bunu ikinci yarıda oynanacak ilk hafta maçları belirleyecek. Benim ilerisi için öngörüm bu takım anlamında sadece ligde kalırız olur. Bunun dışında yapılacak transferler etkili olursa onu da ilerleyen haftalara bırakalım.

Kongre öncesi Tutu’nun devam etmeyeceğini açıklaması, henüz ciddi bir adayın olmaması ve bazı basın organlarında yer alan isimlerinde olayı doğrulamaması, taraftarları da endişelendirdi. Elbette liglerin köklü ve camiası büyük bir kulübün sahipsiz kalması düşünülemez. Bunun için mutlaka bir formül bulunacaktır.

Şuan ki puan tablosu ve eldeki futbolculara bakarak kimse bu yıl için öyle hevesli bir girişim yapmayacaktır. Ya Tutu mecburen devam edecektir yada ortak aklın ve hatırlı kişilerin ısrarını kıramayan bir isim son anda da olsa Başkan olacaktır.

Bunların hepsi çok değil birkaç güne netleşecektir. Umut ediyorum ki tüm bu gelişmeler Samsunspor için hayırlı bir netice ile sonuçlansın.

FİNAL HAVASINDA MAÇ!

Giresunspor, hafta içinde Süper Lig ekiplerinden Alanyaspor’u elemenin havasıyla geldi Samsun’a. Ligde iddalı takımlardan. Güçlü bir kadrosu var. Bunun içinde otoriteler rakip takımı daha avantajlı görüyorlardı. Kaldı ki deplasmanda mağlubiyeti de bulunmuyordu. Ta ki Samsun’a gelinceye kadar.

Samsunspor da yönetim, kongre ile meşgul iken diğer taraftan da takımın havasını iyi tutmanın uğraşında. Bu bakımdan bir grup taraftarın futbolculara moral vermek için tesislere gitmeleri de olumlu bir adımdı. Rakip taraftarın kendilerine ayrılan yeri doldurmuş olmaları da sürpriz değildi.

Maça Giresunspor daha önde basarak başladı. Engin Hoca, gol yemeden gol atmanın peşindeydi. Rakipten kazanılacak toplarla pozisyon üretmeyi amaçalamıştı. İlk defa Muhammet Beşir 11’de başladı. Yine Göksu ve Samaras ile hücum hattını güçlü tutup galibiyet amaçlamıştı.

İlk tehlikeyi rakip takım buldu. Daha ilk dakikalarda penaltı noktasında rakip futbolcu topu havaya dikince rakip takım mutlak bir golden oldu. Yine çaprazdan bir şutu Sifakis güçlükle kornere çeldi. Giresunspor oyunun tam hakimiydi.

Kullanılan serbest atış sonrasında Aykut ile golü bulan taraf Giresunspor oldu. Ölü toptan kalemizde golü görmüş olduk. Bu pozisyonda Aykut’un boşta kalmaması ve onun engellenmesi gerekliydi.

Bizim takım şimdiye kadar oynadığı maçlarda geriden gelip maçı döndürememişti. Bir anlamda böyle durumlarda oyundan kopuyordu. Mantalite anlamında da bir türlü kendisini toparlayamıyordu. Bunun için çok geçmeden golü bulmamız önemliydi.

Göksu ile başlayan atakta Halil İbrahim, ceza alanında rakip defansı geçip ortasında Muhammet Beşir’in vuruşuyla golü bulup skoru eşitledik. Beraberliği sağlayınca en azından oyunuda dengelemiş olduk. Samaras son dakikalarda çaprazdan sert vuruşu da kalecide kaldı.

Samaras’a ayrı bir sayfa açmak gerekiyor. Gerçekten çok önemli bir maç çıkardı. Önemli katkıları oldu. Top kazanmada, topu ileri taşımada ve takım arkadaşlarıyla da uyum açısından da farklı bir maçı geride bırakmış oldu. Ayrıca Engin Hoca, ona verdiği görevle oyunu kurma anlamında da takımı yönlendirdi.

İkinci yarıya müthiş bir başlangıç yaptık. Adeta gol ile başlamış olduk. Ömer Kandemir maç boyunca çok çalıştı çok uğraştı ve önemli bir asiste de imza attı. Yaptığı orta ile Göksu’nun, Aykut’un yanında topa kafa vuruşunda golü bulduk.

Bu gol ile öne geçip skoru korumak adına müthiş bir mücadele verdik. Adeta yarı sahamıza hapis olduk. Bunun bizim adımıza çok önemli bir maç olunca maçta final havasında geçti.

Düşünün maç kazanılsa belki bundan sonraki gidişata göre belkide çok farklı bir havası olacak takımın. Kaybedilse sezon bütünüyle ızdırap olmaya devam edecek. Öyle ki dakikalar ilerlemedi bir türlü. Atakların biri diğerini getirdi rakibin. Orta alanda ayağında top tutup rakip alana taşıyamamanın sıkıntısını bütünüyle yaşadık. Mehmet Akyüz’ün kale dibinden şutunu gol olur diye gözlerimizi kapattık. Direkten auta çıkınca kim sevinmedi ki? Bunun için bu maç çok farklı bir anlamı vardı ve final gibi bir maçı geride bıraktık.

Elbette bu galibiyet tek başına yetmiyor ama çok önemli bir 3 puan olarak hanemize yazdırmayı başardık. Bunun anlamını kazandırmak yine futbolcularımızın çabası ve ortaya koyacakları mücadeleye bağlı. Haftaya Ümraniye ile bir başka çok değerli bir maça çıkacağız. Oradan alıncak puana da göre girilecek arada belli takviyeler gerekiyor.

Başkan ve yönetimin vereceği karara göre de takımda dengeler değişecektir. Bu galibiyet bence Başkan’a, duydukları güveninde göstergesiydi. Biraz da bu açıdan değerlendirmek gerekli diye düşünüyorum. Artık kendi kararları ne olacak zamanla göreceğiz. Benim fikrimde değişen yok. Yani devam edecelerdir.

Samsunspor etrafında herkesin birleşmesi gerekiyor ve son günlerde ki eleştirilerin de çokta alt yapısının olmadığı görüşündeyim. Ama herkese saygım var. Çünkü Samsunspor, herkes için çokça kıymetlidir.

aydindogdu@hotmail.com

TUTU’YU TEZ HARCADIK!

Samsunspor olarak zorlu bir virajdayız. Hayal ettiğimiz değilde hiçte düşünmediğimiz bir noktadayız.
Hem üst üste alınan kötü sonuçlar sonrası alınan kongre kararı hemde ligde ki sıralama açısından oldukça sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz.

Önceki yazımda da belirttiğim gibi belki şehrin nabzını yoklamak için yönetim kongre kararı alabilir diye. Nitekim öyle oldu. Net bir başkan adayı yok henüz. Ancak Samsunspor kamuoyunun yakından tanıdığı simalar bir oluşum içindeler. Bunun nereye varacığı henüz belli değil. Nasıl bir projeleri var? Kim veya kimler bu oluşuma mali destek verecek? Mevcut takım üzerinde nasıl bir oynama yapacaklar? En önemlisi Başkan kim olacak? Tüm bu ve benzeri sorular cevap bekliyor.

Herşey bir yana bunun sahaya yansıması nasıl olacak diye bizlerde merakla maç saatini bekledik. Ben umuyordum ki bu maçı kazanalım yönetim meselesi nasıl olsa bir şekilde rayına girer. Ancak bunun için oyuncularımızın performansı ve sahada ki karakterleriydi önemli olan.

İlk dakika içinde rakip bir anda ceza alanı içine doğru yönelirken serbest atış kazanmasını bildi. Çok sükseli bir takım değil Denizli ama mücadelesi iyi ve topa sahip olan Anıl ve Kappel gibi etkili isimleri var. Zaten topu ileride de bu iki isim tuttu çoğunlukla.

10.dakikada da Kappel ile kale önünden mutlak gole yaklaştılar. Bu dakikalarda top daha çok rakipte kaldı. İşte bende bunu bir türlü çözemedim. Kağıt üstünde kime sorsanız Samsunspor daha iyi bir takım ama bunu topun arkasına geçerek bir türlü gösteremiyor.

Belki Engin Hoca, top rakipte olsun biz kaptığımız toplarla boşluklar bulup pozisyon buluruz derdindeydi. Ama bunun garantisi yok. Buna rağmen Ahmet Burak’ın kanattan hızlı geliştirdiği atakla gole yaklaştık. Ortasında önce Chibuike vurdu kaleci kurtardı, dönen topu da Ayite iyi değerlendiremedi ve top auta gitti.

Sifakis bu yarıda önemli kurtarışlar yaptı. Özellikle son dakikalara doğru Anıl’ın vuruşuna uzanışı gerçekten zor bir kurtarıştı. Yine ikinci yarıda da kalesinde güven verdi. Maçın geneline bakıldığında da kaleyi kolay vermeyecek gibi duruyor.

İkinci yarı daha hareketli ve orta alanların da rahat geçildiği bir maç oldu sahada. Özellikle rakip mutlak galibiyet için yüklendiği anlarda geride boşluklar bulduk. Ancak bunları iyi değerlediremedik. Samaras, iyi bir mücadele gösterdi. Zaman zaman defansada katkı yaptığını gördük. Uzaktan şık bir şutu vardı ama kaleci o bölgeyi iyi kapattı.

Önceki maçlarda ki çıkış yaparken kaptırdığımız toplar yine başımızı ağrıttı. Eğer rakibin etkili forveti olsa bu maçı berabere bitirmemiz mümkün olmazdı. İlk oyuncu değişikliğini Chibuike-Gökay ile yaptı Engin Hoca, bu değişiklikte Chibuike’nin oyunda kalması daha iyi olurdu kanımca.

Çünkü topu ayağında iyi tutan bir oyuncu ve bu maçta da performansı da yerindeydi. Diğer taraftan oyundayken yine gole yaklaştık. Önce Ayite şutu geldi ve kaleciden döndü, Chibuike tamamlamaya çalıştı ama bu seferde direk izin vermedi. Yine Ahmet Burak ile gole yaklaştık.

Maçın gerçekten temposu müthişti. Ama gol yollarında ki hastalığımız bu maçta da devam etti. Enes kurtarıcı olarak oyuna girdi. Tekniği mükemmel ve gelecek vadediyor. Ancak öyle bir pozisyon geldi ki bunu gol yapsaydı maça damga vuracaktı. Bomboş pozisyon da kaleciyi geçerken kendisini yerde buldu. Hakem burada uyanıklık yaptı ve Enes’in devam etme niyetini aleyhimizde kullandı. Eğer Enes, yerde kalsaydı ki kalkmamalıydı, işte o zaman kaleci net olarak kırmızı kartı görecekti. Acemi işi oldu Enes, bu iş birazda oyun bilgisi gerektiriyor gördüğün gibi.

Samsunspor, son haftalarda en fazla pozisyona girdiği maç oldu. Belki pozisyon da verdik ama bu maçı alabilecek, koparabilecek pozisyonları da bulduk. Ancak son vuruşlar kaleciyle, defansa takıldı. Artık bir şekilde kalan maçlara bakacağız ve bu iki zorlu maçtan puan ve puanlar alınmasını diliyeceğiz. Önce Giresunspor sonra da Ümraniyespor maçları var. Zorlu bu iki maçta bahtımıza ne düşecek göreceğiz.

Tutu’yu Tez Harcadık!

Başkan Erkurt Tutu, kulübün inanılmaz ve içinden çıkılmaz hale gelmemesi adına ekonomik transferler bu kez başını ağrıttı. Geçmişte yaptığı bu tür hamleler her ne kadar eleştirilsede zamanla onun haklı oluğunu göstermişti.

Aslında bu şehir çok kez hep şunu duymuştur “Çok çabuk adam harcıyoruz!” Bu sözleri yazarından, siyasetçisine, bürokratına ve işadamlarına kadar hep konuşmuş yazılmıştır. Taraftar aslında hep vefalı çıkmıştır. Çalışan ve üretenlerin yanında oluşmuştur hep. Sanırım, Tutu’nun Samsunspor sevgisi ve ona karşı tutkunusunu kimse tartışamaz.

Şunu da hatırlatmakta fayda var. Yıllardır yazıyorum. Yıllardır Samsunspor hep bir tarafımda, hep gündemimde. Kimi zaman sevindik kimi zaman üzüldük. Elbette bu bir sportif olay ve bunun için de mücadele ediliyor. Daha iyisi olsun diye tüm bu çalışmalar. Bazen istediğiniz gibi olmaz işler.

Herkesin de kendi hayatında da böylesi inişli çıkışlar olmuştur. Bu yaşamın doğasındandır. Transferlerle ilgili ve oyun yönüylede sürekli buradan yazmaya çalıştım. Elbette sesimizi istediğimiz gibi duyuramıyoruz. Bu gayet doğal. Şuan kişisel sitemde yazıyorum. Geçmişte kamuoyunda ses getiren başka bir sitedeydim. İlerleyen zamanlarda ne olur bunu bende bilemem.

Samsunspor, sürekli birilerinin elinde oyuncak olmaktan ne zaman çıkacak bunu merak ediyorum. Hep birilerinin başkaları üzerinde baskı aracı oluyor. Bir iki maçta başarısızlık hadi sen bırak biz gelelim. Tamam da bunun için gerekli alt yapın var mı yok mu hele bunu bilelim. Her neyse yine olan Samsunspor markasına oluyor yine taraftara oluyor.

Şunun gayet iyi biliyorum, Tutu’yu isteyenler istemeyenlerden daha fazladır ama bunu dillendirmek için gerekli olan sportif başarı olmayınca onlarında sesi çıkmıyor. Ah be Başkan! Borçlandıraydın kulübü, alaydın şöyle 2-3 milyonluk oyuncu. Bak o zaman ne iyi olurdu takım!

Kağıt üstün kim bu alınan oyuncuları eleştirebilir. Kim bunu almasaydık diyebilir? Bu ekonomik yöntemlerle kimse diyemez. Ama var bir sıkıntı demek. Engin Hoca da belli ki çaresiz kalıyor. Müdahaleyi belli noktalarda yanlış yapıyor. Küstürdüğü oyuncular oluşmaya başladı. Tüm bunları da Başkan ve yönetim çözecek.

Sonuç olarak biraz erken diyeceksiniz ama Tutu yine devam edecek, bu takım belki bu yıl Süper Lige çıkamayacak ama asla küme de düşmeyecek. Kimse bu takım küme düşer diye beklemesin, kimseyi de korkutmasın. Samsunspor kimsenin tekelinde değildir. Ez cümle bu şehrin en önemli markası kuşkusuz SAMSUNSPOR’dur. Herkesin birlik ve beraberlikle bu zorlu süreci atlatması en büyük temennimdir.

Benim menfaatim mi “Bir bardak çay eşliğinde Samsunspor’u etrafımdakilerle şöyle bacak bacak üstüne atarak keyifle başarılarını konuşmak!” Hepsi bu. Yıllardır inandığım gibi ve öngörülerimle yazıyorum. Kimsenin isteği ve talebiyle değil….

 

 

 

 

NE UMDUK NE BULDUK!

Eskişehirspor’un durumu malum. Ekonomik kriz, puan silme ve futbolcuların devre arasında çözüm bulunmaması durumunda takımdan ayrılacak söylemleri. Bunları geçmişte yaşamış bir kulübüz. Onları en iyi bizler anlarız.

Tüm bunlara eyvallah! Ancak sahada mücadele ediyorlar. Takımları adına puan kazanmak için ter döküyorlar. İlk dakikalarda biraz olsun rakip alanda gol aradık. Ayite’nin ara pasını Gökay değerlendirse ne olurdu bilinmez ama o pozisyonun dışında da maç bitiminde aklımızda kalanda yok açıkçası.

Hücum yönümüz etkili değil diyoruz. İşte rakip takım örneği. Onlarda çok gol yiyor ama aynı zamanda atıyorlarda. Bizim iki katımız gol attıklarından belli değil mi?

Bruno-Erkan-Ofeodu üçlüsü takımlarını sırtlıyorlar. Aldıkları galibiyetle bize yaklaştılar. Zaten maç kazanamayan görüntümüzle yukarıları hedeflerken alt sıralardan kurtulmaya uğraşacağız bu gidişle.

Yenilen goller evlere şenlik! Maalesef onlar bizi iyi çözmüş. Maçtan maça değişen defans özelliğimiz bizleri zor durumda bırakmaya başladı. Hele de kalecinin degajı sonrası Bruno’nun uğraşı ve sonrasında attığı gol. Kime kızalım? Furkan’a mı yoksa defansa mı?

Sezonun ilk maçlarından itibaren yazıyorum. Hatta ilk izlediğim Ankaragücü ile oynanan hazırlık maçında dahi yazmıştım “Biz bu takımla rahat maç kazanamayız!” Özeti bu aslında. Bu takım kurgusunda, elbette yönetimin Alpay’a verdiği iplerin acısını çekiyoruz.

Yönetimin bu konuda hatalı olduğunu da geçmiş yazılarımda yazdım. Arşivlerden bakılabilir. Lakin durum şuan bunu tartışma meselesi değil. Bu futbolcularla yola devam edilecekse. Bunun için gerekli tedbirler biran evvel alınmalı. İşin garip tarafı geçmişte bunun yarısı olan özellikte takımla bu ligi sırtlamıştık. Ancak oyuncu seçeneklerinde ki özellikle yabancılardan gerekli verimi alamadığımız ortada.

Başkan ve yönetime ‘istifa’ sesleri yükseliyor. İyi de bu durumda aday var mı aday? Sorusu geliyor akla. Bence bu şartlarda öyle futbolu bilecek, yönetim tecrübesi olacak birinin aday olması ki birazda parası olacak bu mümkün gözükmüyor. Yine de belli olmaz! Öyle ya burası Samsun! Çıkar biri diyenleri duyuyorum. Öyle ya son 14 yılda ne başkanlar gördük. Ne kongreler yaşadık. Bir ikisini çıkarın salonlar boştu beyler!

Yönetim belki hem güven tazelemek hemde şehrin nabzını yoklamak için kongre kararı alır mı onu da bilemeyiz. Ama acilen çözülecek konu bu takımın adam gibi futbol oynaması gerekliliğidir. Engin Hoca, pozitif açıklamalar yapıyor. Üst üste galibiyetler alırsak play-off potasına gireriz diyor. İyide bizde onu bekliyoruz ama bu takımda o ışık var mı önce bunu bir kere çözmemiz gerekir.

On dört maçta sadece 3 galibiyet ile bu iş olmaz ve yürümez. Takımda öncelikle mücadele gücü olacak. Adam eksilten rakibini ekarte edip boş alan oluşturacak. Daha forvetine pozisyon hazırlayamayan bir takımız. Rakip kalede baskı kuramıyoruz. Ortalara bakın hangisi işe yarar. Derinleme pas o kadar az ki istatistik yapılsa birçok takımın gerisindeyizdir. Kibar futbol ve yürüyen futbol ile galip gelinmiyor Engin Hoca.

İstabulspor maçını yazmadım. On kişilik takımı yenemedik, öndeyken maçı zar zor berabere bitirdik. Hakemin uydurma penaltısı sonrası birde vermediği penaltımız vardı. İyide bu maça, binbir umutla çıktık sahaya “Ne umduk ne bulduk!”

Burada en haklı olan taraftardır. Takımlarını yalnız bırakmamak adına gelmişler stata. Ne yapsınlar. Böyle bir rezilliğe şahit olmak durumunda kaldılar. Yazık olan anlara ve umutlarına oluyor. Haliyle birçoğu stadı erken terk etti. HAKLILAR!

Her maç bir umuttur! Ancak bunu bizlere inandıracak futbolculardır. Onların sahadaki performanslarıdır. Maalesef takımda onlara büyüklük yapacak bir futbolcu eksikliğide var. Bunun önemini gün geçtikçe daha çok hissediyoruz.

 

SAMARAS AYAĞINA GELEN FIRSATI TEPTİ!

Samsunspor için kazanılması gereken önemli bir maçtı. Adanaspor, hafife alınmayacak ve maçı her yönüyle oynayabilen etkili bir takım. Onlarda kazanmak için geldikleri ilk dakikalardan itibaren kendisini gösterdi.

Taraftarın ilgisi fazla olmasa da maça gelenlerde yeterince takımlarına destek verdiler.

İlk dakikalardan itibaren rakip Adanaspor, daha etkili oldu. Hem hücum yönüyle hemde organize atak yönüyle maça damga vurmaya başladı. Eğer Furkan, iki pozisyonda başarılı olmamış olsaydı ilk 15 dakika da 2-0 yenik duruma düşebilirdik.

Samsunspor ise rakip takımı durdurup deplasman takımı gibi kontra ataklar yapmaya çalıştı. Üzerimizde ki ölü toprağını atamadık epey bir süre. İlk şutumuzu Chibuike ile yaptık. Uzaktan şutumuz auta gitti.

Takım olarak topa çok sahip olamadık. Ayağımızda ki topları erken kaybettik. Bu anlarda rakip topları daha etkili kullandı. Uzun süre topu kazanmakta zorlandık. Buna rağmen Ayite ile çok önemli bir pozisyonu değerlendiremedik. Yine akabinde Chibuike’nin cepheden vuruşunu da kaleci topu güçlükle kornere çeldi.

Oyunu dengelememize rağmen orta alandan ve kenarlardan yeterince takım olarak organize olamadık. Angan’ın sakatlığı nüksetince yerini Samaras’a bıraktı. Aslında Göksu’yu bekliyorduk bu değişiklikte. Yine de Samaras elinden geleni yaptı.

İkinci yarıda da oyun daha çok orta alan mücadelesi ve karışlıklı yoklamalarla geçti. İki takımında defansı ellerinden geleni yaptı. Hücum yönüyle çok fazla etkili olamasakta maçın son dakikaları nefes kesti.

Bu dakikaya kadar mücadele anlamında iki takımda ortaya güçlerini koymaya çalıştı. Oldukça efor sarfetti. Belki aman aman pozisyon yoktu son dakika anına kadar ama özellikle de kalecilerin ve defansların günüydü.

Oyunu iki yönüyle oynamakta zorlanıyoruz. Bunu ilk maçtan itibaren beri yazıyoruz. Ya defansif kalıp rakibi engellemeye çalışıyoruz. Yada hücum da çok fazla çoğalıp yeterince rakip takımı bunaltıp hataya zorlayamıyoruz.

Mesela genç kaleciyi çok fazla yoramadık. Hakeza rakip defansı da yoramadık. Oyuncu profilimiz de buna uygun olmadığını gösteriyor. Ekstra hareketler yapmasını beklediğimiz Chibuike, Angan, Ayite ve Gökay gibi oyuncularda çok fazla destek veremiyorlar takıma.

Zaten bu tür maçlarda kaliteli oyuncu dediklerimiz farkı gösterir. Maalesef bunu da göremedik. Gelelim maçın son anlarına.

Artık yüklenip bir son dakika golü olur mu dediğimiz anlarda Samaras, tam da istediği ve bugüne kadar beklediği bir pozisyonu yakaladı. Öyle ki Samaras bu golü yapmış olsaydı, belki de bundan sonra ki maçlarda daha başka bir Samaras izleyebilirdik. Ama o topu altı pas içinde kalenin hemen önünde boş kale yerine auta göndermeyi başardı. Böylelikle muhtemel bir galibiyet de elimizden uçup gitti.

Bundan sonra ki maçlarda ne olur nasıl olur bilemeyiz, ama aldığımız sonuçlarla maalesef ilk iki zaten uçup gittiği gibi ilk altı da gidiyor. Düşünün ki hedefe oynayan bir takı iki maçtır gol atamıyor. Bunun sorunu sadece hücum oyuncularında değil. Onlara topu taşıyacak olan orta ve kenar oyunlardır.

Tüm bunların elbette oturulup yönetim, teknik heyet ve futbolcular arasında uzun uzun değerlendirilmesi gerekiyor. Muhtemelende bunu yapıyorlardır. Ama haftalar ilerledikçe seri galibiyet yerine yerinde sayan bir takım görüntümüz bizleri derinden üzen ve düşündüren bir durum.

Bundan sonra da zorlu maçlar var. Bu maçlarda sahanızda alacağınız galibiyetler belirleyicidir. Elbette ‘kazanamıyorsan kaybetmeyeceksin!’ ama bunu lütfen sahamızda oynağımız maçlarda değilde deplasmanlarda oynadığımız maçlarda yapalım.