İstanbulspor yaralıydı. Üst üste iki maçında mağlup olmuş ve hedeften kopmamak için mutlak kazanmak için çıkacakları bir maçtı. İyi top oynayan ve kaliteli ayakları olan bir takım hüviyetindeler.
Tabi haftalar önce Başkan Yüksel Yılıdırım ve Ömer Saral arasında yaşanan gerginlik her ne kadar tatlıya bağlanmış olsa da bunun da bir rövanşı hadi öyle değilse de psikolojik yansıması olacaktı.
Başkan Yüksel Yıldırım, maçtan önce otelde futbolcu ve teknik heyeti ziyaret etti ve maçın önemini bir kez daha vurgulamış oldu. Bu elbette önemli. Her ne kadar profesyonel yönetim olsa da futbolcu daima başkanı görmek ister.
Tansiyonu yüksek bir maç olacağı kesindi. Zaten öyle de oldu. Bir anlamda tek golle de olsa rövanjı almış olduk. Belki ikili averajımız yok ama puan farkı olduğu müddetçe bunun önemi olmayacak.
Ertuğrul Hoca, bir anlam Guido sürprizi ile başladı maça. Geçen hafta kadroda dahi yoktu Guido. Yine Coureur yerini buldu. Bir başka sürpriz ise Savicevic yerini Oğuz’a bırakması oldu.
Maça çok baskılı başladık ve daha ilk saniyelerde gole de yaklaştık ancak Alperen’in yerine kaleye başlayan Ljubic hata yapmadı. Yine oyunu daha çok rakip alanda oynamaya devam ettik.
Coureur mutlak gole yaklaştı ancak topu çok kötü kullandı. Yine Abazaj’ın pozisyonu oldu ancak Nurullah müthiş kapattı açıyı ve topu kornere çeldi.
İki takım da maçı istediklerini gösteriyordu. Kanatları kullanıp pozisyonlar aramaya başladık. Guido’nun ortasında Yasin iyi vurdu kaleci yine aynı güzellikte çıkarttı topu.
Oyun üstünlüğü de tamamen bizde olduğu dakikalar yaşadık. Bunun semeresini de aldık. Yasin’in faulü akıllıca kullanıp Gökhan Karadeniz’e pas atması onu arka direğe ortasını iyi takip eden Guido iyi yükseldi ve kafa vuruşuyla takımını öne geçirdi.
Golden sonra çok daha kontrollü takım görüntümüz vardı. Farkı artıracak pozisyonlar da bulduk ilk yarıda. Coureur yine çaprazdan vuruşu kaliteli bir ayak işiydi. Kaleci kornere güçlükle çeldi.
İlk yarının sonlarında biraz oyundan düştük bunun neticesinde Nurullah yine topu çıkarttı.
İkinci yarıya Oğuz-Savicevic değişikliğiyle başladık. İlk yarıda Oğuz belli bölümler de iyi olsa da özellikle kritik topları ofansif anlamda değerlendirme de sıkıntı yaşadı. Oysa onları atabilmiş olsa pozisyona girmemiz mümkün olacaktı. Hoş Savicevic de çok bir iş görmedi doğrusu. Özellikle ondan beklenen top çalmaları ve atağa kalkmamızı sağlamasını göremedik. Yine kritik top kayıpları yaptı.
İstanbulspor tam anlamıyla kalemizi ablukaya aldı. Hani deyim yerindeyse ağzımız yüreğimizde izledik maçı. Elbette bunlar normal ama yine oyuncu değişiklikleri mecburi defans olarak yapınca orta alanı güçlendirme hamlesi de atıl kaldı.
Hatalar yapan ve rakibin de üzerine oynadığı Boli’yi alıp Veli’yi oyuna koydu Hoca. Yine sakatlanan Erkam ki gerçekten çok yürekten mücadele etti ve hatasız oynadı. O da yerini Caner’e bıraktı. En önemlisi Kubilay’ı oyuna alamadı Hoca düşünün artık. Alsaydı bana kalırsa çok önemli iş yapabilirdi.
Oyun artık tam bir taktik savaşına döndü. Biz de kontra atakları tam olarak değerlendiremedik. Nadir de yine Coureur’un yerine girdikten sonra iyi mücadele etti sadece. Bununla birlikte oyuna sonradan başlayan Burak’ın bir şutu vardı. Bir de Yasin’in faulüyle sonuçlanan pozisyonu.
Çok iş düştü bu yarıda Nurullah’a. Nitekim hem takımını ipten aldı hem de gecenin yıldızı oldu. İkinci yarı da mutlak gollere geçit vermedi. Zaten devdi iyice dev gibi oldu kalede. Daha da büyüdü kalede.
Ufak bir ekleme yapayım. Belki ayıp kaçacak ama eliyle topu oyuna sokmada gecikiyor. Daha efektif olabilir. Ayakları güzel ama onun gibi bir kalecinin kollarını da güçlendirip uzun daha hızlı topları oyuna sokabilir.
Maçın sonlarında Rroca ikinci sarı kart görerek oyundan atılması dahi bizim tedirginliğimizi bitirmedi.
Hakem belki en 2 dakika fazla verdiği maçı 100. dk da bitirdi. Sarı kartlarda doğru kullandı. Belki defansımızın gördüğü kartlar olarak acabalar dolaştı ama kartlar doğruydu. İki takıma da eşit dağıttı kartları. Maçtan önce bizi daha evvel biçen bir hakem görüntüsü vardı. Buna rağmen bu kez en azından skora etki etmedi. Ancak bir kaç pozisyonda beklediğimiz faulleri vermedi. En önemlisi Guido rakip ceza alanına yakın düşürüldü ve devam dedi. Şükür ki aman aman kritik hatalar yapmadı diyebiliriz.
Artık önümüz de ki en önemli hedef liderlik olacaktır. Müthiş bir puan farkı yakaladık. Elbette futbol rehavet kabul etmez. Nitekim Çarşamba günü karşılaşacağımız Eskişehirspor sezonun en büyük sürprizine imza attı ve sahasında Bandırmaspor’u yenmeyi başardı.
Bunun için yakalanan Süper Lig için böylesi puan avantajını devam ettirip artırabildiğimiz kadar artırmamız gerekiyor. Çünkü zorluk derecesi yüksek maçlar devam edecek. Eskişehir maçından sonra bu kez Keçiörengücü maçı sonrasında Adanademirspor olarak devam edecek.
Bunun için evet skor ve üç puan tamam ama ikinci yarıda ki o topu kullanamama ve topu ofansif anlamda kullanmaktan uzak görüntüye de dikkat diyoruz.
Baştan beri diyorum. Ertuğrul Hoca’ya güvenilmeli ve bu takım hakkında öyle acımasız değerlendirmelerden uzak durulmalı. Fatih Hoca’nın yüz haliyle, Ertuğrul Hoca’nın yüzlerinin aldığı şekil dahi farklıydı. Bunu sizler de fark etmişsinizdir. İkisinin oynadığı maç aynı ama stres düzeyi aynı değildi.
Bir tarafta hiç baskıyı olmayan ki ne taraftar ne de medya, diğer tarafta olabildiğince her konuda baskı altına olan Ertuğrul Hoca. Fatih Hoca maç boyunca ne kadar sakindi değil mi? Hiç bir şekilde hırçınlaşmadı ki tebrik ediyorum kendisini. Oysa Ertuğrul Hoca adeta maçın içindeydi. Gerginliği her halinden belliydi. Tüm bunları da göz önüne almamız gerekiyor diye düşünüyorum.
Hedefe koşarak giden takıma destek olamaya devam edelim.