Samsunspor bir alt lige indiğinde herşeyin bittiğini düşünmenin acısını yaşadık hep beraber. Kim kurtaracak diye bekledik. Tarihi bir takım acaba yok mu olacaktı?
Tüm bunların ardından İsmail Uyanık ve Yüksel Yıldırım ikilisi sahne aldı ve takıma sahip çıktı. Daha ötesi artık resmi sahipleri. Takım şirketleştikten sonra önüne sponsor bir ismin gelmesi de sürpriz olmadı. Öyle ya bu bir sevda ama aynı zamanda da uzun soluklu bir yatırım.
Samsunspor isminin yaşamasını istemek ve buna yönelik yatırım yapmak bir Rus işadamının bir Arap işadamının yatırımı gibi değil. Biliyorsunuz ünlü İngiliz, İtalya ve Fransa takımlarının başında ya bir Rus işadamı yada Arap işadamını görürsünüz. Son yıllarda Çinli işadamlarının yanında Hindu işadamlarını da görüyoruz.
Zaten İsmail Uyanık bunu örneklerinde sık sık anlattı. Şükür ki bizim Samsunspor’umuza hem yerli hem de milli işadamları sahip çıktılar.
Maça gelen taraftardaki sayının artışı da şehirde ki beklenti ve heyecanı gösterir durumdaydı. Maçtan sonra yakıt aldığım istasyondaki pompa görevlisi de bu heyecanı yansıtır şekilde uzun yıllar sonra maça gittiğini ve bunun İsmail Uyanık sayesinde olduğunu belirtti.
Statın en önemli sorunu sanırım Başkanımızın belirttiği maça giriş kuyrukları, kafeterya ve temizlik kadar zeminde ki inanılmaz bozukluk. Resmen patates tarlası gibi. Yeni Orduspor maçında yakından görme fırsatım olmuştu zemini. İnanılmazdı ve bizler içinde tam bir hayal kırıklığıydı.
Bununla birlikte Başkanımızın dikkat çektiği yakıt deposu olayı ki gerçekten inanılmaz bir ihmalkarlık. Diğer taraftan da uluslararası maç oynamaya engel teşkil eden o bölgenin hava kirliliğine sebep olan azot-bakır fabrikası durumunun çözüm beklemesi.
Allah Başkana ve yönetime kolaylık vesin!
Samsunspor ilk dakikadan itibaren istekli başladı. Daha çok ileride göründü. Belki Muhammet Beşir’in ilk dakikalarda ki pozisyonu gol olmuş olsaydı inanın fark yapabilirdik.
Biraz dağınık oyunumuz vardı. Tabi maçın belli anlarında göze hoş gelen paslaşmalar ve organize ataklardı da gördük. Oyunu kuracağımız taraf önemli. Bunun içinde futbolcularımızın birbirine alışmaları da önemli.
Maç boyunca çeşitli varyasyonları görememiz güzel ama final paslarında ve atağa kalkışlarda ki o ince pasların daha çok isabetli olması ve topun atılacağı oyuncunun da bunu beklemesi gerekiyor. Zamanla bu durum oturacaktır diye düşünüyorum.
Konuk Amedspor ise oyunu kontra atakla gol bulmaya çalışan taraftı. İlk yarıda ki baskımızı kırmak için büyük bir çaba sarf ettiler. Belli ki bir puan için gelmişlerdi.
Özellikle rakibin kapalı ve agrasif oyununu bozmak için gösterilen çaba uzun süredir görmek isteğimiz istekli ve arzulu bir takım görüntüsüydü. Zaten görülen sarı kartlara bakılacak olursa bu durum açıkça görülecektir. Taraftara ve yönetime mahçup olmamak!
İkinci yarıda yine istekli oyun anlayışımızın yanı sıra oyuna giren oyuncuların verimliliğinin yüksek olmasıyla gelen pozisyonlar vardı. Direkten dönen topumuz vardı. Sonrasında İrfan’ın kornerden ortasına Kaptan Ercan’ın enfes kafa vuruşuyla gelen gol ile tüm stat ve izleyenler büyük bir mutluluk yaşadı.
Yine Muhammet Beşir ile ikinci gole yaklaştık ama son çalışımında, kalecinin topa dokunuşuyla farkın ikiye çıkmasını da engellemiş oldu.
Rakibin cılız ataklarından biri iyi ki kaza golüne sebep olmadı. Tek farklı skorlar her zaman risk olduğunu en çok yaşayan bir takımız nihayetinde.
Sahada herkes görevini yapmaya çalışıyor bunu görüyoruz ama takımı ateşleyecek lider bir oyuncuya ihtiyaç var. Biraz fazla insiyatif alacak ve takımı sürekli hareketlendirecek bir oyuncuya.
Genel anlamda oyundaki mücadele, istek ve arzu tam manasıyla uzun yıllardır özlediğimiz Samsunspor’un izlerini taşıyordu. Teknik kapasite olarak yüksek oyunculardan kuruluysanız zeminde buna müsait olacak. Deplasman da bunları göreceğiz ama sahamızın bu denli bozuk zemininin olması zorluk durumunu daha da artıracaktır.
Taner Hoca, son hazırlık maçından sonra yaptığı açıklama da; “Kazanmayı bilen takım olacağız. Belki göze hoş gelmeyecek bazende kötü oynayacağız ama kazanacağız!” demişti. İlkini başardı, darısı gelecek maçlara diyoruz.